Viyana Başpiskoposu Kardinal Christoph Schönborn, Şarku’l Avsat'a konuştu: İfade özgürlüğü, peygambere hakaret etmek ve Kur’an-ı Kerim’i yakmak değildir

Kardinal Christoph Schönborn, Şarku’l Avsat'a Mekke Belgesi’nin kültürel ve dini çatışma açısından önemli olduğunu vurguladı.

Viyana Başpiskoposu Kardinal Dr. Christoph Schönborn. (Abdulaziz el-Arifi)
Viyana Başpiskoposu Kardinal Dr. Christoph Schönborn. (Abdulaziz el-Arifi)
TT

Viyana Başpiskoposu Kardinal Christoph Schönborn, Şarku’l Avsat'a konuştu: İfade özgürlüğü, peygambere hakaret etmek ve Kur’an-ı Kerim’i yakmak değildir

Viyana Başpiskoposu Kardinal Dr. Christoph Schönborn. (Abdulaziz el-Arifi)
Viyana Başpiskoposu Kardinal Dr. Christoph Schönborn. (Abdulaziz el-Arifi)

Viyana Başpiskoposu Kardinal Dr. Christoph Schönborn, nefret ve aşırılık yanlısı fikirlere karşı koymak, hoşgörü ve bir arada yaşama kültürünü yaymak için Mekke Belgesi'nin önemine vurgu yaparken, semavî dinlerin değerlerini yüceltmek için ortak bir fikir ortaya koyma sözü verdi. İsveç'te bir Kur’an-ı Kerim nüshasının yakılmasını kınayarak bu fiili ifade özgürlüğü olarak tanımlamaya karşı çıktı. Christoph Schönborn ayrıca Hz. Muhammed’e ve Müslümanlara yönelik herhangi bir hakaretin kabul edilemeyeceğini vurguladı.
139 ülkeden İslam hukuku alimlerinin bir araya gelerek oluşturduğu, 27 mezhebi temsilen bin 200'den fazla müftü ve alim tarafından imzalanan Mekke Belgesi, ötekinin varlığına saygı duymanın ve onun onurunu tüm haklarıyla korumanın gerekliliğini vurgulayarak birlikte yaşama, ortaklık ve kardeşçe iş birliğine odaklanıyor.

Açılım
Dünya İslam Birliği (Rabıta) Genel Sekreteri Dr. Şeyh Muhammed el-İsa'nın davetlisi olarak Suudi Arabistan'a gelen Viyana Başpiskoposu Kardinal Dr. Christoph Schönborn ziyaretine ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Suudi Arabistan topraklarına ilk kez ayak basıyorum. Bunun en önemli sonuçlardan biri, anavatanım Avusturya'ya yanımda götüreceğim karşılıklı saygı duygusu olacak. Bu ziyaretten dolayı şeref duydum. Her zaman Müslümanları ve onların her gün ibadetlerinde Mekke’ye nasıl yöneldiklerini düşünüyorum. Çünkü burası dünyadaki tüm Müslümanlar için kutsal bir toprak. Dolayısıyla ziyaretim, bu toprakları kutsal sayan ve onun izinden giden bu halklara bir takdir ve saygı ifadesidir. Bu, ziyaretin olumlu yanlarından biridir. Vatanımda toplumun neredeyse yarısı Kilise ve Katolik cemaatine bağlı. Yüzde 7'si de Müslüman. Bu nedenle Avusturya'da yaşayan bu büyük grup için İki Kutsal Camii (Haremeyn-i Şerifeyn) arazisinin kutsal bir bölge olduğu hissine kapılıyorum. Ancak birbirimize saygı duyarsak ve değer verirsek birlikte yaşarız. Aramızda barışı ve sevgiyi aşılarız.”
Viyana Başpiskoposu din ve inancın kişisel bir mesele olduğunu vurguladı. Kardinal Schönborn, başka bir inanca sahip olanlara saygı duymanın önemli olduğuna inanıyor. Ona göre bu, “Avusturya'ya dönüş yolculuğumda yanımda taşıyacağım” dediği çok önemli noktalardan biri.

Suudi Arabistan'ın İslam dininin imajına verdiği önem
Kardinal Schönborn, Dr. Şeyh Muhammed el-İsa ile gerçekleştirdiği görüşmede, İslam'ın yanlış konumlandırıldığı terörizm ve tecrit potasından çıkarmaya tam ve eksiksiz bir ilgi duyduğunu açıkça hissettiğini belirtti. Dünya İslam Birliği'nden İslam dininin gerçek düşüncesini açıklığa kavuşturmak için açık bir ilgi olduğunu ve incelediği Mekke Belgesi’nin hoşgörünün kaynağı olan İslam dinini temel ilkelerine yerleştirdiği için oldukça harika olduğunu vurguladı. Schönborn sözlerini şöyle sürdürdü:
“İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılması hadisesinde olduğu gibi dinimize isnat edilmeye çalışılan olumsuz eylemleri reddetmek için Hristiyanlar olarak çok çalışıyoruz. Bu tarz eylemleri reddediyor ve bunların Hıristiyanlığa ve Hıristiyanlara mal edilmemesi için oldukça gayret gösteriyoruz. Bu nedenle bu tür eylemlerin ne İslam'a ne de Hıristiyanlığa ait olmadığını kanıtlamak için birlikte çalışmamız gerektiğini düşünüyorum.”
“Tanrı hepimizi insan olarak eşit yarattı” düşüncesine dönmenin gerekli olduğuna inanan Kardinal Schönborn bu fikir genelleştirilerek insanların kardeş olarak nitelendirmesi ve bunun esas alınması gerektiğini vurguladı. Bunun karşılıklı saygının, yardımlaşmanın, insanlar arasında sevgi ve şefkat alışverişinin temel kuralı olduğunu söyledi.

Ortak adım
Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında ortak bir adım atılması gerektiğini vurgulayan Schönborn “Hristiyanların İslam'ı, Kur’an-ı Kerim’i, Hz. Muhammed’i ister saldırgan görsellerle ister yakarak rencide ettikleri her şeye karşı koyma fikri üzerinde çalışmak ve bunun Hristiyanlıkla alakalı olmadığını söylemek iki tarafın da görevidir.”
Diğer yandan Müslüman olduklarını iddia eden bazı kişilerin Hıristiyanlara yönelik eylemlerine karşı çıkmak ve bu eylemlerin İslam'a ait olmadığını söylemek için Müslümanların da aynısını yapmaları gerektiğini vurguladı. “Çünkü fikir işin ortak olmasıdır. Birlikte çalışmamız, birbirimize saygı duymamız ve değerlerimizi savunmamız zorunludur. Ancak o zaman gerçekler ortaya çıkar” dedi.

Suç, ifade özgürlüğü değildir
Kardinal Schönborn Hz. Muhammed'e yönelik hakaret içeren karikatürlerin çizilmesinin ve Kur'an-ı Kerim'in yakılmasının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmediğini ve bu eylemlerin reddedildiğini vurguladı.
Kişisel özgürlüğün karşısındakine saygı duymaktan ve onu hiçbir şekilde kırmamaktan, başka kişi veya grupların duygu, his ve inançlarını incitme pahasına olmayacak şekilde fikrini beyan eden herkese saygı duymaktan geçtiğine inandığını söyleyen Schönborn, “Her gün Kudüs ve Kudüs'teki tüm insanlar adına barış için dua ediyorum. Çünkü Kudüs tüm dinlerin merkezidir” ifadesini kullandı.
Kardinal Schönborn sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doksanlı yıllarda İsa Mesih'in çarpıtılmış bir karikatürünün olduğu koca bir kitap yayınlandı. Ben bu davranışa itiraz ettim ve şiddetle karşı çıktım. Ancak bazı gazeteciler itirazıma şaşırdılar ve iddia ettikleri şeye (düşünce özgürlüğüne) nasıl itiraz edebildiğimi sordular. Onlara cevabım, hiç kimsenin herhangi bir insanın annesini ve aynı şekilde Hz. Meryem’i çarpıtmasına izin verilmeyeceğiydi. Buna karşılık, Hz. Muhammed, dünyanın doğusundaki ve batısındaki tüm Müslümanlar için anlamlıdır. Müslümanların kalpleri ona karşı sevgi ve saygı doludur. Dünyada iki milyar Müslüman olduğu düşünülürse hiç kimsenin onu gücendirmesi, onunla alay etmesi veya ona saygı duyan ve iman eden birini alaya alması mümkün değildir.”

Bir rüya fikri mümkündür
Kardinal Schönborn sözlerinin devamında ortak eylemlerde bulunulacağını söyledi:
 “Avusturya'ya dönerken ilgilimi çeken birden fazla düşünce olduğunu söyleyebilirim. Tek bir düşünce değil. Benim için bunun yolu emek ve çabadan geçiyor.  Aslında bu ziyaretten ve Suudi Arabistan'da olumlu yönde gelişen olaylardan çok etkilendim. Dünya İslam Birliği ile aramda var olan ilişkiden çok memnun kaldım ve bu ilişkinin devam etmesiyle daha da mutlu olacağım. Dünya İslam Birliği ile aramızda ortak eylemler olacak. Benim bir hayalim var: Suudi gençleri Avusturyalı gençlerle tanıştırmak, onların birbirleriyle konuşmalarını ve tartışmalarını sağlamak. Çünkü onlar bizim geleceğimiz. Şu an barışı ve hoşgörüyü teşvik etmek için birlikte çalışmak üzere küçük bir proje yürütüyorum. Muhammed el-İsa'dan ödünç aldığım ‘sabır ve cesarete ihtiyacımız var’ ifadesini yüceltmemiz gerekiyor.”

Medeniyetler çatışması
Kardinal Schönborn, medeniyetler çatışmasını önleme konusunun, ‘bizim medeniyetimizi ve ötekinin medeniyetini’ tanıma merkezli çok önemli bir ilk adımı gerektirdiğine inanıyor. Schönborn, ‘bugün yaşadığımız büyük sorunun, kendi medeniyetini bilmeyen ve bu nedenle diğerinin medeniyeti hakkında bilgi sahibi olmayan birçok insan olduğuna ve bunun da eğitimin güçlendirilmesi ihtiyacını gerektirdiğine’ dikkat çekti.
Kardinal Schönborn sözlerini şöyle sürdürdü:
“Okullardaki gençlerin ve çocukların kendi medeniyetleri, dinleri ve diğerlerinin medeniyetleri ve dinleri hakkında çok şey öğrenmeleri önemlidir. Ne yazık ki ülkemde çok azımız İslam'ı biliyor. Bu nedenle onlara İslam hakkında olumlu ve doğru bilgiler vermek çok önemli. Suudi Arabistan’da da çocuklara ve gençlere diğer dinleri tanıtmak için bir eğitim programı başlattıklarını duydum. Bence ötekinin imajının onlar için netleşmesi için çok önemli. Avusturya'da uzun süredir ders kitaplarının müfredatında farklılıkları ortadan kaldırmaya ve Müslümanlara ötekini tanıtmaya yönelik bir ilgi var. Çünkü ötekini tanıtmak ve imajını netleştirmek için okullarla yakından ilgilenen, başta Avusturya olmak üzere Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında pek çok olay yaşandı.”



İrlanda Başbakanı Varadkar'ın "sürpriz istifası" merak konusu oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İrlanda Başbakanı Varadkar'ın "sürpriz istifası" merak konusu oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İrlanda Başbakanı Leo Varadkar'ın görevinden "sürpriz istifa" kararı, bu kararın hemen öncesinde İrlanda kökenli ABD Başkanı Joe Biden'ın yüzüne kameralar önünde Gazze konusunda sitem ettiği konuşması nedeniyle gündemdeki yerini koruyor.

İrlanda'da 2017'den bu yana Fine Gael partisinin genel başkanlığını yürüten 45 yaşındaki Varadkar, dün başkent Dublin'de yaptığı istifa açıklamasında, ülkesine liderlik ettiği süreyi "hayatının en tatmin edici dönemi" olarak tanımladı.

İki kez İrlanda Başbakanı olarak görev yapan Varadkar, konuşması sırasında duygulanarak, görevini bırakma nedenlerinin "hem kişisel hem de siyasi" olduğunu belirtti.

Başbakanlık görevinden istifa eden Varadkar, parlamento üyesi olarak kalmaya devam edecek.

İrlanda ve İngiliz basını, istifa kararının "sürpriz" olduğu ve Varadkar'ı böyle bir karar almaya iten nedenin henüz bilinmediğini belirtti.

- Gazze'de yaşananları İrlanda'nın geçmişine benzettiği konuşması gündeme oturmuştu

Başbakanlık görevini üstlendiğinde 38 yaşında ve ülkesinin "en genç Başbakanı" ünvanına sahip olan Varadkar, istifa kararının hemen öncesinde Aziz Patrick Günü dolayısıyla ABD'ye ziyaret gerçekleştirmişti.

Leo Varadkar'ın, İrlanda asıllı ABD Başkanı Biden'ın Beyaz Saray'da Aziz Patrick Günü için verdiği davette, Gazze'de yaşananları İrlanda'nın geçmişine benzettiği konuşması gündeme oturmuştu.

Varadkar, konuşmasında, Biden'a, İrlandalıların Filistin halkıyla empati kurmasının nedeninin, Gazze halkının kendi yaşadıklarına benzer acılar çekmesi olduğunu hatırlatmıştı.

- "Gazze halkının gözlerinde kendi tarihimizi görüyoruz"

Gazze'deki insanlık dramını, ülkesinin sömürgeleştirildiği dönemde yaşananlara benzeten Varadkar, "Kendi tarihimizi onların gözlerinde görebiliyoruz." ifadesiyle ABD Başkanı'na sitemde bulunmuştu.

Varadkar, "Dünyayı dolaştığımda liderler bana sık sık 'İrlandalıların, Filistin halkına karşı neden bu kadar empati duyduğunu' soruyor. Cevabı basit, onların gözlerinde kendi tarihimizi görüyoruz. Yerlerinden edilmesi, mülklerinin ellerinden alınması, ulusal kimlikliklerinin kabul edilmemesi, zorunlu göç, ayrımcılık ve açlığın hikayesi..." ifadelerini kullanmıştı.

İrlanda'nın, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına Avrupa'da en çok karşı çıkan ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Varadkar, İrlandalıların, Gazze'de yaşanan felaketten derin endişe duyduğunu belirtmişti.

Biden'a, bir İrlandalı olarak demokrasinin gerekliliklerini yerine getirmesi ve Gazze'deki dramın son bulmasına öncülük etmesi çağrısında bulunan Varadkar, "Gazze halkı, acil gıdaya, ilaca, barınağa ve özellikle de bombardımanın durmasına ihtiyaç duyuyor." demişti.

- Varadkar, İsrail için "Öfke gözlerini kör etmiş" ifadesini kullanmıştı

İrlanda parlamentosunun alt kanadı Dail'de yapılan bir oturumda da İsrail'in artık ABD dahil dünyadaki hiçbir ülkeyi dinlemediğini kaydeden Varadkar, "Öfke gözlerini kör etmiş durumda ve gittikleri yolda ilerleyerek uzun vadede kendi güvenlikleri açısından durumu çok daha kötü hale getireceklerine inanıyorum." ifadesini kullanmıştı.

Ayrıca, Varadkar, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e geçen ay gönderdiği mektupta, AB'den İsrail'le ticari bağların gözden geçirilmesini talep etmişti.

Varadkar, AB'nin, Gazze konusunda açık ve güçlü bir tutum benimsemeyerek ve çifte standart uyguladığı algısı vererek "kredibilitesini kaybettiği" uyarısında da bulunmuştu.

- İrlanda, 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye verdiği destekle ön plana çıkıyor

Varadkar başta olmak üzere İrlanda, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'ye verdiği destekle ön plana çıkıyor.

İrlanda Cumhurbaşkanı Michael Higgins de Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini'nin, "İsrail'in UNRWA'yı yok etme kampanyası yürüttüğü" açıklamalarına atıfta bulunarak, böyle bir kampanyanın başlatılmasını "utanç verici bir rezalet" olarak nitelemişti.

İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Micheal Martin de Gazze'deki insani krizi "insan yapımı" olarak nitelemiş ve "tamamen kabul edilmez" olduğunu belirtmişti.

Ayrıca, İrlanda, bazı ülkelerin UNRWA'ya finansal desteği kesme kararının ardından Ajans'a 20 milyon avroluk finansal destek sağlayacağını açıklamıştı.