BM Elçisi’nin girişimi Libya siyaset sahnesini yeniden mi düzenliyor?

Politikacılar, UNSMIL’in on yıldan fazla bir süredir “krizi çözmekle değil, yönetmekle” yetindiğine inanıyor.

BM Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken BM Genel Merkezi’nde (UNSMIL)
BM Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken BM Genel Merkezi’nde (UNSMIL)
TT

BM Elçisi’nin girişimi Libya siyaset sahnesini yeniden mi düzenliyor?

BM Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken BM Genel Merkezi’nde (UNSMIL)
BM Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken BM Genel Merkezi’nde (UNSMIL)

Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili'nin yaklaşan seçimlere ilişkin öne sürdüğü girişimden kimin yararlanıp kimin kaybedeceği konusunda farklı görüşler ortaya atılırken, Libyalı siyasetçilerin çoğu BM önerisinin ülkedeki siyaset sahnesini yeniden düzenleyip düzenleyemeyeceğini merak etmeye başladı.
Libya Ulusal Meclisi Partisi Kurucu Başkanı Esad Zeyho, mevcut durumu bir yanda uluslararası girişimin destekçileri ile diğer yanda Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) destekçileri arasındaki bir yarış olarak nitelendirdi. Zeyho, “Hedeflerini önce hayata geçirebilen ekip, kazanan tarafların ve siyaset sahnesinin hakimi olanların ön saflarında yer alacaktır” dedi.
Zeyho, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Batili girişiminin destekçileri, TM ve DYK çelişkilerinden bıkmış olanların geniş bir bölümünü temsil ediyor. TM ve DYK anayasal çerçeve konusunda son dönemde aralarındaki görüş ayrılıklarından ötürü birçok fırsatı heba ettiklerinden geçiş aşamalarını bitirmeye en yakın önerinin Batili'nin önerisi olduğuna inanıyorlar.”
Batili'nin öne sürdüğü girişim, tüm paydaşları, kurumları, şahsiyetleri, aşiret liderlerini, kadınları ve gençleri bir araya getiren ve görevi cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine ulaşmak olan üst düzey bir yönlendirme komitesi oluşturulması çağrısında bulunuyor.
Zeyho, Batili’nin öne sürdüğü girişiminin destekçilerinin “ABD, İngiltere ve Almanya'nın desteğinden yararlandığına, ikinci grup olan TM ve DYK destekçilerinin de Rusya ve Çin dahil olmak üzere bölgede ağırlığı olan uluslararası güçlerin desteğine sahip olduğuna” inanıyor. “İki meclisin seçim yasalarını onaylamayı başarması halinde Batili'nin kararını kabul etmekten başka çaresi kalmayacak. Çünkü onlar iki ulusal kurum. Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe, ilan edilen siyasi rekabet göz önüne alındığında en önde gelen kaybeden olacak” diyen Zeyho, bununla birlikte, BM Elçisi girişimini onaylamak için bir BM Güvenlik Konseyi kararı alabilirse, Dibeybe'nin durumu ‘nispeten’ daha iyi olacaktır” ifadelerini kullandı. Zira Zeyho, Dibeybe'nin “rakipleri siyaset sahnesinin dışındayken birkaç ay daha görevine devam edeceğine” inanıyor.
Libya Siyasi Diyalog Forumu üyesi Ahmed eş-Şarkasi, Dibeybe'nin de Batili girişimi tarafından ‘hedef’ alındığını, ancak bunun TM ve DYK'dan daha az ölçüde olduğu görüşünde. Bazı isimlerin Dibeybe'nin Batılı güçlerden hükümetinin yaklaşan seçimleri denetlemeye devam edeceğine dair güvence mesajları almasıyla ilgili söylediklerini reddeden Şarkasi, UBH Başbakanı’nın “iki konseyin (TM ve DYK) seçim yasalarını yürürlüğe koymayı başarması ve Batili'nin girişimine giden yolu kapatması halinde, ilk kararlarının hükümetini devirmek olacağını bildiğini ve bu nedenle girişimle uğraşmaktan başka seçeneği olmadığını” söyledi.
Şarkasi, Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Başbakanı Fethi Başağa'nın durumuyla ilgili olarak, “Her halükârda siyasi haritanın dışında kaldı” dedi. Batili'nın “Başağa'ya veya hükümetine tek kelimeyle bile atıfta bulunmadığına ve onu görevlendiren TM’nin yeni, üçüncü bir hükümet kurma niyetini uzun zaman önce ilan ettiğine” işaret eden Şarkasi, Seyfülislam Kaddafi'nin girişimi memnuniyetle karşılamasını onun “Rusya'nın, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden dışlanması için gerekli koşullardan yoksun olmadığı sürece BM Güvenlik Konseyi'nden geçişini kabul etmeyeceğine güvenmesine” bağladı.
Öte yandan, Libya Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşarı Hasan es-Sağir, Batili'nin pozisyonunun “özellikle DYK'nin Anayasa Beyannamesi'nde yapılan 13'üncü değişiklik onayından sonra en çok etkilenen ve zor olan pozisyon haline geldiği görüşünde. Sağir, Şarku’l Avsat'a Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL), özellikle BM Güvenlik Konseyi'ndeki aktörlerle söz konusu girişim konusunda fikir birliğine varmak için yeterli istişarelerde bulunmadığını söyledi. “TM ve DYK değişikliği uygulamaya devam etse ve Batili girişimini uygulayabilse de, Dibeybe'nın artık imrenilemez bir konumda olduğuna” inanan Sağir bu bağlamda şunları söyledi: “Dibeybe seçimlere katılmak veya görevinden ayrılmak istemiyor. Bu nedenle tek seçeneği rakipleriyle, yani iki konsey (TM ve DYK) ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) ile anlaşmak, bir kabine değişikliği yapmak ve gelecek yılın sonunda veya 2025'in başında seçimler düzenleme konusunda hepsiyle anlaşmak.”
Libyalı siyasi analist Ahmed el-Mahdavi ise, özellikle yabancı güçlerin ve paralı askerlerin Libya topraklarından çıkışı olan çetrefilli dosyalarda önemli ilerleme kaydedilmemesi ve silah kaosunun devam etmesi ışığında bu yılın sonunda seçim yapılması olasılığını uzak görüyör. Batili'nin inisiyatifine karşı çıkanları, TM ve DYK destekçileri veya bunların arkasında çıkarı olanlar olarak sınıflandırmayı reddetti. Mahdavi, “Birçok ulusal güç var. TM ve DYK’ye güvenmemelerine rağmen, UNSMIL’in pozisyonuna da güvenmiyorlar. Onların UNSMIL’in on yıldan fazla bir süredir krizi çözmek için değil, yönetmek için çalıştığı da dahil olmak üzere ciddi gerekçeleri var” dedi.
Mahdavi, “Şimdi Libyalıların isteklerini karşılayan seçimler yapmak yerine, öncelikle bu topluluğun çıkarlarını Libya siyasi arenasında yeniden paylaşmayı amaçlayan uluslararası toplum tarafından ortaya atılan bir çözümün eşiğinde olduklarını hissediyorlar” ifadelerini kullandı.



Suriyeli iki araştırmacı, İsrailli bakanla Suveyda'daki durumun görüşülmesini eleştirdi

19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
TT

Suriyeli iki araştırmacı, İsrailli bakanla Suveyda'daki durumun görüşülmesini eleştirdi

19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)

Suriye resmi medyası, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'nin salı akşamı Fransa'nın başkentinde İsrail heyetiyle bir toplantı yaptığını duyurdu. Şeybani toplantıda, Suriye'nin birliğini vurguladı, bölünme projelerini reddetti, Suriye'nin iç işlerine müdahale edilmemesini istedi, Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayetinde ateşkesin izlenmesini ve 1974 anlaşmasının yeniden yürürlüğe konmasını talep etti. İsrail medyası, İsrail'deki Dürzi topluluğunun lideri Şeyh Muvaffak Tarif'in ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile Suriyeli yetkililerle güven artırıcı bir önlem olarak, Kuneytra kırsalındaki Hadar kasabasını Suveyda vilayetine bağlayan bir insani koridor kurulması olasılığını görüşmek üzere Paris'te olduğunu ortaya koymuştu.

Yedioth Ahronoth gazetesi, Şeyh Tarif'in bu talebi, ABD'nin himayesinde Suriyeli yetkililerle güven inşa etmek için bir adım olarak sunduğunu yazdı.

Şarku’l Avsat, Suriye'nin güneyindeki durumu takip eden iki Suriyeli araştırmacıyla, Şeybani'nin Paris'te İsrailli müzakereciyle yaptığı görüşme ve Suriye'deki Dürzilerin taleplerini dile getiren Muvaffak Tarif'in varlığı hakkında yorum yapmak üzere iletişime geçti.

kıjı
Cenevre müzakerelerinin baş müzakerecisi hukukçu Muhammed Sabra

Cenevre müzakerelerinde muhalefetin baş müzakerecisi olan Suriye'li avukat ve siyasetçi Muhammed Sabra, Şarku’l Avsat’a şunları söyledi:

“Hükümet, 1974 tarihli güçlerin ayrılması anlaşmasını ihlal ettiği, tampon bölgede yeni Suriye topraklarını işgal ettiği ve Suriye içinde her gün ihlallerde bulunduğu gerekçesiyle İsrail ile güvenlik görüşmeleri yapmak zorunda kalabilir. Suriye şu anda askeri yollarla kendini savunamayacak kadar yıkılmış bir ülke. Bu nedenle hükümetin bu tür görüşmeler yapmasını mazur görebiliriz, ancak bunun amacı 1974 anlaşmasını yeniden yürürlüğe koymak olmalıdır.”

dfert
Suriye Kızılayı konvoyu, tıbbi yardım, gıda ve insani yardım malzemeleriyle yüklü olarak pazar günü Suveyda vilayetine girdi. (SANA)

Ancak ne yazık ki Sabra'nın da belirttiği gibi, Suveyda konusunda Suriye ile İsrail arasında görüşmelerin yapılmasının siyasi veya ulusal hiçbir gerekçesi olamaz. Bu, hükümetin gitmemesi gereken bir noktaya doğru büyük bir ihlal ve tehlikeli bir kayma. En kötü olan ise Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamanın şaşkınlık ve soru işaretleri uyandırması, özellikle de İsrailli bakanla Suveyda'daki ateşkesin izlenmesi konusunda görüşülmesi ile ilgili paragraf!

Sabra sözlerini şöyle bitirdi: “Bu, hükümetin Şam-Suveyda yolunu açarak ve Suveyda ile Suriye'nin diğer bölgeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin yeniden kurulmasıyla aşabileceği büyük bir siyasi hatadır.”

cdfg
Son zamanlarda Suveyda'da düzenlenen gösterilerde İsrail bayrakları dalgalandırıldı. (Sosyal medya)

Suriye'li araştırmacı ve siyasetçi Mudar Riyad ed-Debis, Şarku’l Avsat’a şunları söyledi:

“Suveyda sorunu Suriye'nin iç meselesidir. Bu sorunun bölgedeki bölgesel çıkarlarla çakışabileceği doğrudur, ancak Suriyeliler için sorunun içten çözümü, müdahaleyi, özellikle de İsrail'in iç meselelere müdahalesini önlemek için gerekli bir koşuldur.

d90p
Suriyeli araştırmacı ve siyasetçi Mudar Riyad ed-Debis

Geçiş yönetiminin davranışlarından ve bu bağlamda sorunu yönetme biçiminden önemli mesajlar çıkıyor. Örneğin, Suriye'nin güneyindeki sorunun İsrail'de çözüleceği fikrini kabul ettiğimizde, bunun stratejik anlamı, İsrail'in bu bölgede Suriye'nin iç meselelerine karar verme hakkına sahip olduğu yönündeki çabalarını pekiştirmekten başka bir şey değildir. Söz ve eylemde açık olan gerçek şu ki, Suveyda'daki Suriyelilerin beklentilerini, taleplerini ve geleceklerini ancak kendileri gibi Suriyeliler temsil edebilir.

sdfrgt
İsrail'deki Dürzi topluluğunun lideri Şeyh Muvaffak Tarif, Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile birlikte (Barrack’ın X hesabı)

Ayrıca Suveyda'daki Suriyeliler politika konusunda tek bir görüşte birleşmiş değiller; aynı mezhebe mensup olmaları, aynı siyasi görüşü paylaştıkları anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bu görüşün, aynı mezhebe mensup olan ancak düşman bir ülkenin vatandaşlığını taşıyan bir İsrailli tarafından dile getirilmesi kabul edilebilir.

Bu tuhaf ve garip bir manzara. Eğer bu resmi olarak devletin düşüncesini temsil ediyorsa, bu felaket bir teslimiyettir ve iktidarın resmi davranışlarına sızarsa sonuçları herkes için felaket olabilir. Benim tahminime göre, geçiş dönemi yönetimi bu bağlamda birçok hata yaptı. Bu hatalar, planlamadaki zayıflığı ve siyasi çalışmanın profesyonelce kurumsallaştırılmadığını ortaya koyuyor ve yönetimdeki stratejik planlamanın yokluğunu ortaya çıkarıyor.”

ty6u7ı8
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, Temmuz 2025 (DPA)

Ed-Debis, İsrail ile Suriye arasındaki resmi ilişkilerin artık sır olmaktan çıktığını, bunun ‘müzakere’ veya ‘diyalog’ olarak adlandırılamayacağını, daha çok geçiş dönemindeki iktidarın İsrail'in kötülüklerinden kaçınmak için yaptığı bir tür girişim olduğunu, ancak bu girişimlerin siyasi ve ulusal açıdan iyi düşünülmemiş olduğunu belirtti.

Ed-Debis sözlerini şöyle noktaladı: “Resmi yaklaşımda halen eksik olan ilke, iç politika alanında çalışmanın ve ulusal birlik fikrinin dış politikaya ulusal çıkarları belirlemek, ardından bunları gerçekleştirmek ve savunmak için gerekli gücü verdiği gerçeğidir. İç sorunu çözmek için dışardan başlayan yaklaşım, mutlaka yetersiz ve çok denenmiş bir yaklaşımdır; bu yaklaşıma güvenmeye devam etmemeliyiz. Aksi takdirde uzun vadede egemenlik fikrini tamamen kaybedeceğiz.”