Libya’da siyasi bölünme, silah kaçakçılığı krizini derinleştiriyor

Mısrata Limanı’nda yapılan operasyon ile bir konteynerin içinde kaçak silahlar ele geçirildi. (Batı Libya'daki Ortak Operasyon Gücü)
Mısrata Limanı’nda yapılan operasyon ile bir konteynerin içinde kaçak silahlar ele geçirildi. (Batı Libya'daki Ortak Operasyon Gücü)
TT

Libya’da siyasi bölünme, silah kaçakçılığı krizini derinleştiriyor

Mısrata Limanı’nda yapılan operasyon ile bir konteynerin içinde kaçak silahlar ele geçirildi. (Batı Libya'daki Ortak Operasyon Gücü)
Mısrata Limanı’nda yapılan operasyon ile bir konteynerin içinde kaçak silahlar ele geçirildi. (Batı Libya'daki Ortak Operasyon Gücü)

Libya’da 2011 yılında, 17 Şubat Devrimi’nin patlak vermesinden bu yana ülkeyi vuran güvenlik kaosu silah kaçakçılığının artmasına sebep oldu. Batı Libya'daki güvenlik yetkilileri Malta'dan gelen bir gemide yaklaşık 12 bin adet silahın bulunduğu konteyner ele geçirdiklerini açıkladı. Ortak Operasyon Gücü ve Batı Libya'daki Mısrata Limanı’nın gümrük merkezi cumartesi, akşamı plastik ev eşyaları arasında kutular içinde paketlenmiş yaklaşık 12 bin silah (9 mm tabanca) taşıyan 20 fitlik (6 metre) bir konteynere el konulduğunu duyurdu. Konteynerin Malta'dan gelen Liberya Devleti bandıralı Biltaki gemisiyle Mısrata Limanı’na ulaştığı bildirildi.
Libya'daki güvenlik kaosu ve siyasi bölünme, ülkede silah kaçakçılığının yaygınlaşmasına neden oldu. Afrika Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü'nün (SS) raporuna göre son aylarda Libya'dan Nijer'e kaçakçılık operasyonlarında da artış yaşandı. Libyalı siyasi analist Ahmed Ebu Arkub, silah kaçakçılığını ülkesindeki mevcut duruma bağladı.  Arkub, Şarku'l-Avsat'a verdiği demeçte, “Libya'da askeri varlığı bulunan bazı ülkeler nüfuzlarını genişletme ve Afrika kıtasının merkezine uzanma peşinde” dedi.
Libya'nın ‘Afrika Sahel ülkelerinde var olmak isteyen bazı tarafların müttefikleri için bir ikmal istasyonu’ haline geldiğini ifade eden Arkub sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siyasi bölünme ve anlaşmazlık, Libya'nın kırılganlığına ve sınır geçişleri üzerindeki kontrolünün zayıf olmasına yol açtı. Bu durum, silahların ve uyuşturucu da dahil olmak üzere diğer bazı yasaklanmış malzemelerin ülkeye girişini kolaylaştırıyor.”
Birleşmiş Milletler Mayın Eylem Servisi'nden (UNMAS) Bob Sudon, daha önce yaptığı açıklamada “Libya, dünya çapında 150 bin ila 200 bin ton arasında olduğu tahmin edilen dünyanın en büyük kontrolsüz silah stoğuna sahip” açıklamasında bulundu.
Mısrata Limanı gümrük merkezi, çalışanlarının ‘her türlü kaçakçılık suçuyla mücadele etme’ çabalarına övgüde bulundu. Merkez tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
 “Gümrükçülerin dikkati ve dirayeti sayesinde, nakliye hattı (CMACGM) ile limana gelen gemideki bu konteyner tespit edilerek ele geçirildi. Bu operasyon, merkezin bu yıl içinde vatanın ve vatandaşın güvenliğini korumak için kaçakçılıkla mücadele kapsamında gerçekleştirdiği çok sayıda operasyondan yalnızca biri.
Mısrata Limanı gümrük merkezi, kaçakçılara müsamaha göstermeyeceklerini belirttiği açııklamasını şöyle sürdürdü:
“Çeşitli şekillerde kaçak mal kaçakçılığı yapmaya ve getirmeye çalışanları demir yumrukla vuracağız. Biz, komplocuların oyunlarına ve düzenbazların kurnazlığına rağmen ülke halkını yarı yolda bırakmayacak, aşılmaz bir barajız.”
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) tarafından geçtiğimiz şubat ayında yayınlanan son raporda, Libya'nın ‘komşu Afrika Sahel bölgelerine yeni üretilmiş silahlar sağlayan’ bir kaynak haline geldiğinin izlendiği belirtilerek ‘2019 yılından bu yana Libya’nın bir kez daha Afrika Sahel ülkeleri için tedarik kaynağı’ olduğuna işaret edildi. Raporda “Bu silahların bir kısmı Nijerya üzerinden Fransa veya Türkiye'den gelen uçaklar da dahil olmak üzere çok uzaklardan geliyor. Ancak en büyük pay Afrika Kıtası’nın içinden gelen silahlar” denildi.
UNODC raporunda, Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana Libya'nın içine düştüğü kaos durumunun, Kıta’nın kuzeyindeki ülkeden güneydeki Sahel ülkelerine silah akışına yol açtığı vurgulandı.
Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) İçişleri Bakanlığı’ndan bir güvenlik yetkilisi, güvenlik yetkililerinin şu an ‘geçtiğimiz yıllarda ülkede hüküm süren kaosun faturasını ödediğini’ söyledi. Güvenlik yetkilisi, Şarku’l Avsat'a, güvenlik servislerinin ‘vatandaşların elinde devletin kontrolü dışında bulunan silahların yayılmasıyla her zaman ilgilendiğini’ belirterek söz konusu durumun Libya’nın birçok bölgesinde ayrım gözetmeksizin cinayetleri artırdığını vurguladı.
Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) silah kaçakçılığı operasyonlarını ele almadaki rolüne ilişkin soru işaretleri sürerken BM Elçisi Abdullah Bathiliy geçtiğimiz ekim ayında  UNSMIL’in 5 + 5 Ortak Askeri Komitesi ve siyasi ve güvenlik aktörleriyle iş birliği içinde Libya makamlarını silah ve mühimmat yönetiminde desteklemeye hazır olduğunu ifade etti.
Eski BM Libya Özel Temsilcisi Ghassan Selame daha önce Libya'da çeşitli grupların elinde 23 milyona yakın silah olduğunu belirterek, o dönemde ‘Libya'da konuşlandırılan silahların toplanmasına yönelik bir eylem planının varlığından’ söz etmişti. Ancak bu konuda şimdiye kadar herhangi bir gelişme olmadı. Selame şu açıklamada bulundu:
“Libya'daki gruplar çeşitli amaçlarla silah taşıyor. Devletin yıkılmasından sonra aşiretini, köyünü korumak için taşıyanlar var. Siyasi amaç güdenler olduğu gibi terör amacıyla taşıyanlar da bulunuyor.”
Selame, silah toplamak için siyasi grupların silahlarını bırakıp sivil hayata girmelerini istemenin yanı sıra kendilerini koruyan aşiretlerin güvenliğinin sağlanması gerektiğine inanıyor. Libya'ya hâkim olan güvenlik bölünmesinin ortasında, Fethi Başağa liderliğindeki Libya İstikrar Hükümeti (LİH) İçişleri Bakanlığı yasa dışı olarak elinde silah bulunduran herkesten silahları almak için yedi gün süre verdi.



Yerel yetkili: İsrail ordusu Golan sakinlerine ellerindeki silahları teslim etmeleri çağrısında bulundu

Golan Tepeleri'ndeki bir İsrail askeri aracı (Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki bir İsrail askeri aracı (Reuters)
TT

Yerel yetkili: İsrail ordusu Golan sakinlerine ellerindeki silahları teslim etmeleri çağrısında bulundu

Golan Tepeleri'ndeki bir İsrail askeri aracı (Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki bir İsrail askeri aracı (Reuters)

Suriye'nin Golan Tepeleri'nde yer alan bir kasabanın muhtarı dün (Pazartesi) AFP'ye yaptığı açıklamada, bölgeye saldırılar düzenleyen İsrail ordusunun temsilcileriyle görüştüğünü ve kendisine kasaba sakinlerinden silahlarını teslim etmelerini istediklerini söylediklerini doğruladı.

Cabata el-Haşab Muhtarı Muhammed Mazen Meryul, geçen aydan bu yana ordunun konuşlandığı kasabanın dış mahallelerinde, onların isteği üzerine İsrail askerleriyle görüştüğünü söyledi.

Beşşar Esed'in devrildiği gün olan 8 Aralık'ta İsrail, Donald Trump yönetimindeki ABD tarafından tanınan bir hamleyle, 1981'de ilhak etmeden önce 1967'de işgal ettiği Golan Tepeleri'nin kenarındaki askerden arındırılmış tampon bölgeye ordusunu konuşlandırdığını duyurdu.

Muhtar, “Onlarla bir toplantı yaptık ve elimizde 48 saat içinde teslim etmemizi istedikleri silahlar olduğunu söylediler. Eski Suriye ordusunun çökmesiyle silahlar köylerin içinde ve çevresinde bulunan askeri birliklere bırakılmıştı. Bazı sakinler askeri birliklere giderek silahları aldı” ifadelerini kullandı.

csdvfbgh
Cabata el-Haşab Muhtarı Muhammed Mazen Meryul (AFP)

İsrail ordusunun silahları taşıyan araçları fotoğrafladığını kendisine bildirdiğini söyleyen Muhtar, “Silah istedikleri ilk gün halka, askeri birliklerden silah alan herkesin belirli bir noktaya gelip silahları İsrail tarafına teslim etmesi gerektiğini duyurduk” dedi.

Muhtar sözlerini şöyle sürdürdü: “İkinci kez onlara artık silahımız olmadığını, silah varsa da Suriye Geçici Hükümeti’ne teslim edileceğini ve Suriye hükümeti varken sizinle görüşme ya da anlaşma yetkimiz olmadığını söyledik.”

Cabata el-Haşab kasabası, Suriye ile İsrail arasındaki Ayrılma Anlaşması uyarınca Birleşmiş Milletler (BM) barış güçlerinin konuşlandırıldığı tampon bölgede yer alıyor. İsrail ordusu zaman zaman kasabanın ana caddesinde devriye geziyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre yakındaki el-Baas kasabasında da İsrail tankları kasaba merkezinde konuşlanmış durumda.

Eski ordu güçleri, muhalif gruplar Şam'a ulaşmadan ve Beşşar Esed kaçmadan önce Suriye'nin güneyindeki mevzilerinden düzensiz bir şekilde çekilmişti.

BM, İsrail'in tampon bölgeyi ele geçirmesini 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması’nın ihlali olarak değerlendiriyor.