Tinder'ın bilim danışmanından başarılı flört için 5 ipucu

"Kılı kırk yarmayın, ten uyumunu boşverin"

Match Group'ta çalışan Fisher'ın Neden Aşık Oluruz?, Cinsel Aşkın Anatomisi ve Neden O? gibi kitapları Türkçeye çevrilmişti (Reuters)
Match Group'ta çalışan Fisher'ın Neden Aşık Oluruz?, Cinsel Aşkın Anatomisi ve Neden O? gibi kitapları Türkçeye çevrilmişti (Reuters)
TT

Tinder'ın bilim danışmanından başarılı flört için 5 ipucu

Match Group'ta çalışan Fisher'ın Neden Aşık Oluruz?, Cinsel Aşkın Anatomisi ve Neden O? gibi kitapları Türkçeye çevrilmişti (Reuters)
Match Group'ta çalışan Fisher'ın Neden Aşık Oluruz?, Cinsel Aşkın Anatomisi ve Neden O? gibi kitapları Türkçeye çevrilmişti (Reuters)

Tinder ve OkCupid gibi ünlü çöpçatanlık uygulamalarının sahibi olan ABD'li teknoloji şirketi Match Group'un bilim danışmanlığını yapan Helen Fisher, bu programların etkili kullanılabilmesi için önerilerini söyledi.
İspanya'nın önde gelen gazetelerinden El Pais'e konuşan antropolog Fisher, 5 bin kişinin katıldığı ve her yıl güncellediği "ABD'deki Bekarlar" (Singles in the US) adlı çalışmasından verilere de başvurarak, şu ipuçlarını paylaştı:
1 - Çok fazla buluşmaya çıkmayın
"Birçok kişi bana 'Ayda 30 kişiyle flörte çıktım ve bana uyan birini bulamadım' diyor" ifadelerini kullanan Fisher, insan beyninin en fazla 9 seçenek arasında tercih yapmaya elverişli olduğunu belirtti.
Uzman, Tinder kullanıcılarının tercih edeceği kişi sayısını 5 ila 9'la sınırlamalarını önerdi.
2 - Uygulamadan bir süre uzaklaşın
Fisher, Tinder kullanıcılarının söz konusu 5 ila 9 kişiyle buluştuktan sonra uygulamayı kullanmaya bir süre ara vermelerini tavsiye etti.
Antropolog, daha fazla potansiyel flört aramak yerine tanışılan kişilerden biriyle daha derin bir ilişki kurmanın yararlı olacağını belirterek, "Psikolojik veriler, bir kişiyi tanıdıkça onu sevme ihtimalinizin arttığını gösteriyor" dedi.
3 - Kılı kırk yarmayın
Son dönemde çöpçatanlık uygulamalarını kullananların potansiyel flörtlerle ilgili seçimlerinde aşırı detaycı ve seçici davranarak kılı kırk yardığına dikkat çeken Fisher, bunun "olumsuzluk eğilimiyle" ilgili olduğunu savundu:
"Beynin, benim de üzerine araştırmalar yaptığım büyük bir bölgesi, ‘olumsuzluk eğilimi' dediğimiz şeyle bağlantılı çalışıyor. Biz olumsuz olanı hatırlarız. Milyonlarca yıl boyunca bu, adaptasyonun bir parçasıydı. Düşmanlarınızın kim olduğunu unutursanız ölebilirsiniz."
Fisher, Tinder kullanıcılarının eşleştiği kişilere daha fazla fırsat ve zaman tanıması gerektiğini belirterek, potansiyel flörtlere daha açık fikirli yaklaşılmasının olumlu sonuçlar doğuracağını ifade etti.
Antropolog, şu ifadeleri kullandı: 
"Çoğu kişi ilk görüşte aşkı arıyor ya da bir ten uyumunun peşinde. Bunları unutun! Çekici ve eğlenceli biriyle görüşmeye devam edin."
4 - Flörtleşmenin artık değiştiğini kabul edin
Antropolog, insan beyninin yapısının ve aşkın değişmediğini fakat flörtleşme sürecinde artık WhatsApp, Instagram hikayeleri ve Spotify'dan şarkı paylaşmak gibi unsurların etkili olduğunu söyledi.
İlk buluşmaların yüzde 40'ının internet üzerinden ayarlandığına işaret eden Fisher, çöpçatanlık uygulamalarını etkili kullanmak isteyenlerin de buna ayak uydurması gerektiğini söyledi.
Uzman, buna ek olarak kadınların işgücüne katkısına da dikkat çekti:
"Gerçek yenilik, kadınların iş piyasasına girmiş olması. İki kişinin geliriyle geçinen ailelerin büyümesi flörtleşme şeklimizi değiştirdi ama aşkın kendisini değiştirmedi."
5 - Karşınızdaki, düşündüğünüzden daha az cinsel ilişki arayışında olabilir
Fisher, gençlerin yüzde 34'ünün ciddi bir ilişkiden önce seks yapmayı tercih ettiğine dikkat çekerken, kadınlara kıyasla erkeklerin uzun ilişki beklentisiyle flört etme oranının da üç kat daha fazla olduğunu belirtti.

Independent Türkçe, El Pais



Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?
TT

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorların asteroit çarpmasından önce çöküşe geçtiği teorisinin doğru olmadığı öne sürüldü.

Milyonlarca yıl boyunca yeryüzüne hükmeden dinozorların soyu, 66 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan bir göktaşının etkisiyle tükenmişti. 

Bugüne kadar bulunan bazı fosiller, dinozorların bu olaydan önce sayı ve çeşitlilik açısından gerilediğine işaret ediyordu. Özellikle göktaşından önceki yıllarda fosil sayısının azalması bu teoriyi destekliyordu. Bazı bilim insanları, asteroit gezegene çarpmasa bile bu sürüngelerin yok olma sürecine girdiğine inanıyordu. 

University College London'dan paleontolog Chris Dean "Dinozorların asteroit çarpmadan önce de yok olmaya mahkum olup olmadığı 30 yılı aşkın süredir tartışılan bir konu" diyor.

Dean ve ekip arkadaşları bu soruya yanıt bulmak için 66 milyon ila 84 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış 4 dinozor türüne ait 8 binden fazla fosili inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de dün (8 Nisan) yayımlanan çalışmada dinozor çeşitliliğinin yaklaşık 76 milyon yıl önce zirveye ulaştığı ve ardından kitlesel yok oluşa kadar azaldığı bulundu. Bu eğilim, dinozorların soyu tükenmeden önceki 6 milyon yılda daha belirgindi. 

Ancak araştırmacılar, paleontologların asteroit çarpmasından önceki yıllarda ne kadar araziye erişebildiğini ve bu bölgelerde kaç kazı çalışması yapıldığını hesaplayınca, bilim insanlarının elinde pek örnek olmadığını tespit etti. Ekip, bu döneme ait jeolojik kayıtların açığa çıkmadığını veya üstünün bitki örtüsüyle kaplı olduğunu buldu.

Ayrıca çevresel koşullar veya diğer faktörlerin bu düşüşü açıklayamadığını söylüyorlar. Geliştirdikleri modellere göre dinozorların sayısı, göktaşı çarpmasına kadar stabildi. 

Bilim insanlarına göre dinozorlar kitlesel yok oluştan önce muhtemelen çökmeye başlamamıştı. Bu izlenimin, döneme ait fosillerin iyi korunmamış ya da bulunmasının zor olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. 

Makalenin bir diğer yazarı Alfio Alessandro Chiarenza, "Dinozorlar muhtemelen kaçınılmaz bir yok oluşa mahkum değildi" diyerek ekliyor: 

Eğer o asteroit olmasaydı, hâlâ bu gezegeni memeliler, kertenkeleler ve hayatta kalan torunları olan kuşlarla paylaşıyor olabilirlerdi.

Diğer yandan bazı bilim insanları yeni çalışmanın, dinozorların türlerinin azalmaya başladığı teorisini çürütmediğini savunuyor.

Reading Üniversitesi'nden Manabu Sakamoto'nun araştırmasına göre dinozorların yaşadığı 175 milyon yıl boyunca, yeni dinozor türlerinin ortaya çıkma hızı genel olarak yavaşlamıştı ve yeni türlerinin gelişmesinden çok daha fazla sayıda türün nesli tükeniyordu. 

Sakamoto, yeni araştırma mevcut fosillerde sapma olduğunu öne sürmesine karşın dinozor çeşitliliğindeki bu uzun vadeli düşüşün geçerliliğini koruduğunu söylüyor: 

Bu iki durum aynı anda geçerli olabilir.

Independent Türkçe, Live Science, New Scientist, Current Biology