İhvan bir kez daha gençlere mi bel bağladı?

Yurt dışındaki liderler arasında anlaşmazlıklar tırmanıyor.

Mısır’daki İhvan gençleri, ‘terör örgütü’ üyeliği suçlamasıyla yargılanıyor (AFP)
Mısır’daki İhvan gençleri, ‘terör örgütü’ üyeliği suçlamasıyla yargılanıyor (AFP)
TT

İhvan bir kez daha gençlere mi bel bağladı?

Mısır’daki İhvan gençleri, ‘terör örgütü’ üyeliği suçlamasıyla yargılanıyor (AFP)
Mısır’daki İhvan gençleri, ‘terör örgütü’ üyeliği suçlamasıyla yargılanıyor (AFP)

Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) Gençliği, örgütün tarihi boyunca her zaman bel bağladığı önemli bir kart oldu. Bununla birlikte ‘yurt dışındaki İhvan liderleri’ arasında örgütlenme yönteminin idaresine dair artan anlaşmazlıklar ortasında, İhvan gençliğine yeniden bel bağlama hakkında bir soru gündeme geldi. Soru, özellikle de yurt dışındaki gençlerin ‘ortaya çıkma ve arzularını gerçekleştirme’ çabasıyla uluslararası kurumlarla iletişim kurmaya çalışması üzerine ortaya atıldı. Öyle ki örgüt içerisindeki gençlik hareketi, ‘yeni bir Mürşid ofisi açılması’ çağrısı yapmaya başladı.
İslami hareketlerdeki araştırmacılar, “Örgüt, şu anda gençlerin çifte vatandaşlığına bel bağlıyor. Yeni bir örgütlenme şekli oluşturma girişimi olarak, yurt dışından daha fazla gençliği kendisine çekmeye çalışıyor” dedi. Mısır’daki İslami hareketler araştırmacısı Amr Abdulmunim’e göre yurt dışındaki İhvan gençlik grupları, özellikle de yurt dışındaki liderlerin mücadelesi ortasında örgütün maruz kaldığı şiddetli acıların ardından, gelecekte İhvan’ın fikirleriyle başa çıkma ve bunları ele alma konusunda farklı bir şekilde görünme eğilimindedir” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan Abdulmunim, “Bu gençlerin birçoğu, siyaset bilimi ve sosyal bilimler okumaya başladı ve Batılı ülkelerden vatandaşlık almaya yöneldi” diyerek, “Gençler açısından bu yeni başlangıç noktaları, örgüt içerisindeki kriz ortamıyla başa çıkma girişimidir” ifadelerini kullandı. Amr Abdulmunim, “Birçok genç, başka uyruklara sahip olduğundan bahsetti. Onlar, özellikle bazıları Mısır’da şiddet ve cinayet suçları nedeniyle hüküm giymiş oldukları için terör listelerine alınmaları durumunda gelecekte Mısır’a sınır dışı edilme girişimlerine maruz kalmamak amacıyla Mısır vatandaşlığını iptal etmeye çalışıyorlar. Aynı şekilde bu gençler, bulundukları toplumlara uyum sağlama çabasıyla isimlerini Mısır’da kullanılmayan isimlerle değiştirmeye başladılar” dedi.
İhvan’ın adımları hususunda bilgi sahibi kaynaklara göre örgüt unsurları, Avrupa’da ikamet eden liderlerin oğulları aracılığıyla, entelektüel konularda uzmanlaşmış insan hakları merkezleri ve kurumları kurmaya çalışıyor. “Örgüt, modern bir imaj sunmak üzere İhvan’ın Batı’daki gençliğinden, yurt dışındaki İhvan liderlerinin oğulları tarafından yönetilen yeni bir örgütsel yapı oluşturmayı hedefliyor” diyen kaynaklar, “Bazıları (yurt dışındaki İhvan gençleri), hala örgütün liderliği için çatışan iki cephe olan İstanbul ve Londra liderlerinin, örgütün kurucusu olan Hasan el-Benna ve örgütün teorisyeni Seyyid Kutub’un çizgisinden uzaklaştığına inanıyor. Örgütün, bu liderlerden uzaklaşması gerektiğini düşünüyor” şeklinde konuştu.
Londra Cephesi’ne destek veren gençlere yönelik yakın tarihli bir mesaj, ‘İhvan mensuplarının uzlaşısıyla örgüt için yeni bir Mürşid ofisi ve yeni bir liste hazırlanması’ taleplerinin ardından gençlerin rollerine ilişkin yeni özellikler taşıdı, grup pahasına ve örgütün iç sorunlarına çözümler içerdi.
Londra ve İstanbul cephelerinin liderlik pozisyonuna ilişkin mücadelesi, Mürşid Meclisi Başkanı İbrahim Münir’in 4 Kasım’da hayatını kaybetmesinin ardından Londra Cephesi’nin bir kriz oluşturmasıyla artarak devam ediyor. Londra Cephesi, o dönemde Muhyiddin Zayit’in geçici olarak Mürşid olacağını açıklamıştı. İstanbul Cephesi de Mahmud Hüseyin’in bu göreve atandığını duyurmuştu.
Şarku’l Avsat’a konuşan gözlemciler, “Londra Cephesi, İhvan liderlerinden Salah Abdulhak’ı Mürşid olarak aday göstermeyi kabul etti. Ancak ilanı, tüm taraflardan yeni Mürşid’e bir bağlılık sözü alınana kadar resmi olarak ertelendi” dedi. Gözlemciler ayrıca, “Mürşid pozisyonuna ilişkin yeni seçimler konusunda örgütün gençleri arasında kaygılar var. Bazı gençler, geçmişte İhvan’ın silahlı kanadının ve onun özel komitelerinin kurucusu olan ve Ekim 2016’da öldürülen Muhammed Kemal tarafından kurulan Kemalciler hareketine katılmaya zorlandı” şeklinde konuştu.
Geçen Aralık ayında Türkiye’de örgütün gençlerinden birinin ölümüyle ilgili ‘örtülü bir olay’, gençlerin yurt dışındaki liderler tarafından terk edildikleri ve liderlerin yalnızca pozisyonlar ve anlaşmazlıklarla meşgul oldukları söylentilerine yol açtı. Gözlemciler, “Örgütteki birkaç genç, mali ve yaşamsal krizler ve kimlik belgeleriyle ilgili sorunlar nedeniyle acı çekiyor. Gençler, daha önce Clubhouse’da bir panel düzenledi ve Londra ve İstanbul gruplarıyla çektikleri acıları ve krizleri açıkça konuştu” dedi.
Mısır’daki İslami hareketler araştırmacısı, örgütün şu anda yurt dışındaki gençlerin çift vatandaşlığına bel bağladığına dikkati çekti. Amr Abdulmunim, daha fazla genci kendine çekme çabası ortasında örgütün, hayata geçirmeye çalıştığı bir fikir olan çift vatandaşlık tehlikesi hakkında uyarı yaparken, örgüt içerisinde yeni çalışma yöntemlerine ilişkin bir fikirsel ve organizasyonel yapılanma olacağını dile getirdi. Abdulmunim, “Örgütlenmenin birinci zemini çifte vatandaşlık, ikincisi ise büyük ölçüde Batı yasalarıyla bir nevi özdeşleşme olarak gençlere yeni bir başlangıç ​​için bilimsel bir oluşum bulmaktır” dedi.
Daha önce Londra Cephesi, gençliği kazanmaya çalıştı ve İbrahim Münir, Suheyb Abdulmaksud’u İhvan’ın sözcüsü olarak atadı. Ayrıca ‘gençlerin yüzüstü bırakıldığı ve görevlere alınmadığı suçlamalarını yalanlamak üzere’ Abdulmaksud, Mürşid ofisine alternatif olarak Teşkilat İşleri Dairesi Yüksek İdare Komitesi üyeliğine dahil edildi.
İstanbul Cephesi de Londra Cephesi’nin yolunu takip ederek, gençliği kendisine çekmeye çalıştı. Gözlemcilere göre ancak iki cephenin amacı, gençlere inanmak değil, cephe liderlerine karşı tepkilerinden korktukları için yalnızca onları asimile etmektir. 



Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
TT

Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)

Merkez sol hükümetin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasının ardından İsrail ile Avustralya arasında gergin ilişkiler yaşanırken, bugün binlerce Avustralyalı Filistinlileri desteklemek için düzenlenen mitinglere katıldı.

Filistin Eylem Grubu, Avustralya genelinde 40'tan fazla eylem düzenlendiğini ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıkların katıldığını belirtti.

Söz konusu gösteriler, bu ayın başlarında Sidney Liman Köprüsü’nde on binlerce kişinin katıldığı yürüyüşün ardından gerçekleşti. Bu yürüyüş, Kanberra'nın Gazze Şeridi'ndeki savaşa ilişkin tutumunda bir dönüm noktası olarak görüldü.

fdve
Sidney'deki göstericiler (Reuters)

Filistin Eylem Grubu, Brisbane'de yaklaşık 50 bin kişi olmak üzere, toplam 350 bin kişinin yürüyüşlere katıldığını duyurdu, ancak polis buradaki sayının yaklaşık 10 bin olduğunu bildirdi. Polis, Sidney ve Melbourne'daki kalabalığın sayısına ilişkin tahminlerde bulunmadı.

ı8o9p0
Avustralya genelinde 40'tan fazla gösteri düzenlendi ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıklar katıldı. (Reuters)

Sidney'de yürüyüşü düzenleyen Josh Lees, Avustralyalıların ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son verilmesini ve hükümetin İsrail'e yaptırım uygulamasını talep etmek için’ şehrin meydanlarına akın ettiğini söyledi. ‘Özgür Filistin’ sloganları atan katılımcıların birçoğu Filistin bayrakları taşıdı.

yuı8
Sidney'de düzenlenen yürüyüşte Filistin bayrağı taşıyan bir kız (EPA)

Öte yandan, ülkenin Yahudi topluluğunun çatı örgütü olan Avustralya Yahudileri Yürütme Konseyi Eş Başkanı Alex Ryvchin, Sky News'e verdiği demeçte, yürüyüşlerin ‘güvenli olmayan bir ortam yarattığını ve yapılmaması gerektiğini’ ifade etti.

 

o90p
Sidney'de Gazze'ye destek yürüyüşü sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aleyhine açılan bir poster (AFP)

Protestolar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen hafta, Avustralya hükümetinin bu ay Filistin devletini tanıma niyetini açıklaması üzerine Avustralyalı mevkidaşı Anthony Albanese'ye yönelik sert söylemlerinin şiddetini artırmasının ardından patlak verdi.

dcfgthy
Yaklaşık 350 bin kişi yürüyüşlere katıldı, bunlardan 50 bini Brisbane'deydi. (AFP)

Avustralya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, İşçi Partisi liderliğindeki Albanese hükümetinin Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada'nın benzer adımlarının ardından Filistin devletini tanıyacağını açıklaması sonrası gerginleşti.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 60 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. (AFP)

Avustralya, bu tanıma kararının Filistin Yönetimi'nden aldığı taahhütlere bağlı olduğunu, bu taahhütler arasında Hamas'ın gelecekteki herhangi bir devlette yer almayacağına dair taahhüdün de bulunduğunu belirtti.

fo90p
Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında öldürülen gazetecilerin posterleri, Sidney'de düzenlenen bir yürüyüşte (AFP)

Avustralya bu kararı 11 Ağustos'ta, on binlerce kişinin Sidney Liman Köprüsü’nde Gazze Şeridi'ne yardım ve barış çağrısında bulunduğu yürüyüşün ardından açıkladı. İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırının ardından yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’ne yönelik askerî harekât yürütüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail saldırıları sonucunda Gazze Şeridi'nde 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor ve insani yardım kuruluşları gıda kıtlığı nedeniyle yaygın açlık tehlikesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.


SDG: Halk Meclisi seçimleri ‘formalite’ niteliğinde olup Suriye halkının iradesini yansıtmamaktadır

Afrin'deki bir polis karakolunda Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne katılmak için kayıt sırasına giren Kürt gençler (AP)
Afrin'deki bir polis karakolunda Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne katılmak için kayıt sırasına giren Kürt gençler (AP)
TT

SDG: Halk Meclisi seçimleri ‘formalite’ niteliğinde olup Suriye halkının iradesini yansıtmamaktadır

Afrin'deki bir polis karakolunda Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne katılmak için kayıt sırasına giren Kürt gençler (AP)
Afrin'deki bir polis karakolunda Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne katılmak için kayıt sırasına giren Kürt gençler (AP)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrolü altındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (KDSÖY) bugün yaptığı açıklamada, önümüzdeki ay yapılması planlanan Halk Meclisi seçimlerinin ‘demokratik olmadığını ve Suriye halkının iradesini yansıtmadığını’ belirterek, bu seçimleri 50 yılı aşkın süredir devam eden ‘ötekileştirme ve dışlama’ politikasının bir devamı olarak değerlendirdi.

KDSÖY tarafından yapılan açıklamada, seçimlerin şu anda yapılmasının ‘Suriye halkının yaklaşık yarısını katılımdan mahrum bıraktığı’ belirtilerek, bunun ‘seçimlerin kapsamlı bir siyasi çözümün gerekliliklerini karşılamayan formalite icabı bir adımdan ibaret olduğunun kesin kanıtı’ olduğu ifade edildi.

Suriye Yüksek Seçim Komisyonu dün, güvenlik sorunları nedeniyle Suveyda, Rakka ve Haseke'de oy kullanmanın ertelendiğini duyurdu.

KDSÖY, Suriye'nin kuzey ve doğusunu ‘5 milyondan fazla Suriyelinin haklarını reddetme politikasını meşrulaştırmak için’ güvensiz olarak nitelendirmenin tamamen anlamsız olduğunu vurgulayarak, bu bölgelerin ‘Suriye'nin diğer bölgelerine kıyasla en güvenli bölgeler’ olduğunu belirtti.

hy
Bedevi savaşçıların Suveyda'ya ilerlemesini engelleyen İç Güvenlik Güçleri’nin kontrol noktasında ellerini kaldıran Bedevi savaşçılar (Reuters)

KDSÖY, ‘tek taraflı bir zihniyetle dayatılan her türlü önlem veya kararı reddettiğini’ ve bu yaklaşımla alınan kararların ‘Suriye'nin kuzey ve doğu bölgeleri için bağlayıcı olmayacağını’ kaydetti.

KDSÖY, uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletler’e (BM), Suriye'deki siyasi çözümle ilgili BM'nin 2254 sayılı kararına aykırı olduğunu düşünerek bu seçimleri tanımamaları çağrısında bulundu.

BM Güvenlik Konseyi, 2015 yılında Suriye'ye ilişkin 2254 sayılı kararı yayınladı. Bu karar, mezhepçi olmayan bir hükümetin kurulması ve yeni bir anayasanın hazırlanması da dahil olmak üzere siyasi bir çözüm için bir yol haritasının oluşturulmasını içeriyor.

KDSÖY’nin askeri kanadı olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 14 yıllık iç savaşın ve geçen yılın sonlarında Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından Suriye'yi birleştirmek için yapılan çabaların bir parçası olarak, geçtiğimiz mart ayında Suriye hükümeti ile devlet kurumlarına katılmak üzere bir anlaşma imzaladı.

Söz konusu anlaşma, SDG ve KDSÖY’nin Şam hükümetiyle yeniden bütünleşmesinin önünü açmayı amaçlıyor.


Yemen hükümetinin aldığı önlemler Husi savaş ekonomisini sarsıyor

Yemen para biriminin toparlanması hükümete olan güveni yeniden sağladı, bunun da hizmetleri iyileştirmesi ve emtia fiyatlarını düşürmesi bekleniyor (AFP)
Yemen para biriminin toparlanması hükümete olan güveni yeniden sağladı, bunun da hizmetleri iyileştirmesi ve emtia fiyatlarını düşürmesi bekleniyor (AFP)
TT

Yemen hükümetinin aldığı önlemler Husi savaş ekonomisini sarsıyor

Yemen para biriminin toparlanması hükümete olan güveni yeniden sağladı, bunun da hizmetleri iyileştirmesi ve emtia fiyatlarını düşürmesi bekleniyor (AFP)
Yemen para biriminin toparlanması hükümete olan güveni yeniden sağladı, bunun da hizmetleri iyileştirmesi ve emtia fiyatlarını düşürmesi bekleniyor (AFP)

Yemenli araştırmacılar ve ekonomistler, Yemen riyalinin toparlanması ve parasal dengenin yeniden sağlanmasının ardından hükümetin son dönemde aldığı tedbirlerin Husi savaş ekonomisi üzerinde somut baskı oluşturmada başarılı olduğunu vurguladı.

Şarku'l Avsat'a konuşan araştırmacılar, hükümetin ithalatı düzenleyen ve döviz spekülasyonunu yasaklayan tedbir ve kararlarının, Aden'deki Merkez Bankası'na inisiyatifi geri kazandırdığını ve hükümet kontrolündeki bölgelerle Husi kontrolündeki bölgeler arasındaki parasal uçurumun kapanmasına katkıda bulunduğunu, dolayısıyla grubun döviz kurlarını kontrol etme kabiliyetini ortadan kaldırdığını değerlendiriyor.

Uzmanlara göre, bu önlemler Husileri karşı önlemler almaya yöneltti; bunların en dikkat çekeni, kendi kontrolleri altındaki bölgelerdeki banka ve şirketlerin, hükümet kontrolünde bulunan bölgelerdeki ticari kuruluşlarla işlem yapmasını engellemek ve ek vergiler ve haraçlar koymak oldu. Grubun, mal akışını engellemek ve işletme faaliyetlerini durdurmak gibi halkın acılarını daha da artıracak popülist politikalara başvurması bekleniyor.