Ukrayna, Rusların Ukraynalı savaş esirini infaz etmesi nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ‘soruşturma’ çağrısında bulunduhttps://turkish.aawsat.com/home/article/4197191/ukrayna-ruslar%C4%B1n-ukraynal%C4%B1-sava%C5%9F-esirini-infaz-etmesi-nedeniyle-uluslararas%C4%B1
Ukrayna, Rusların Ukraynalı savaş esirini infaz etmesi nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ‘soruşturma’ çağrısında bulundu
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba (EPA)
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, Ukraynalı bir savaş esirinin Rus askerleri tarafından infaz edildiğine dair görüntülerin ortaya çıkmasının ardından konuyla ilgili soruşturma yürütmesi için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çağrıda bulundu.
Kuleba dün Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Sırf ‘Yaşasın Ukrayna’ dediği için Rus güçleri tarafından infaz edilen silahsız bir Ukraynalı savaş esirinin videosu korkunç. Bu, savaşın soykırım olduğunun bir başka kanıtı” ifadelerini kullandı.
Bakan, “Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han’ın bu iğrenç savaş suçuyla ilgili derhal bir UCM soruşturması başlatması zorunludur. Failler adalet önüne çıkmalı” diye ekledi.
Söz konusu infaz videosunun ortaya çıkmasının ardından, Ukraynalılar ‘Yaşasın Ukrayna’ ifadeleri ile öfkelerini dile getirdi.
Çok sayıda Ukraynalı yetkili de soruşturma açılması ve sorumlulardan hesap sorulması çağrısında bulundu.
Moskova ve Kiev, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin başlamasından bu yana birbirlerini defalarca savaş esirlerini öldürmekle suçladı.
Suudi Arabistan Enformasyon Bakanlığı tarafından düzenlenen Medya Vahası (Şarku’l Avsat)
Fransa'nın başkenti Paris'in batısındaki Issy-les-Moulineaux’de bugün Uluslararası Sergiler Bürosu’nun (The Bureau International des Expositions/BIE) 173’üncü Genel Kurul toplantısında Expo 2030'a hangi ülkenin ev sahipliği yapacağına karar verilecek. Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad, Güney Kore'nin Busan şehri ve İtalya'nın başkenti Roma, Expo 2030’a ev sahipliği yapmak isteyen ülkeler arasında.
Bugün öğlen vaktinde Suudi, İtalyan ve Güney Kore delegasyonları Genel Kurul önünde ülkelerinin Expo 2030’a ev sahipliği için taslak sunacak. Kazanan taraf 180 üye devletin elektronik oylamasıyla seçilecek.
Oy verme işlemi öncesinde yapılacak konuşmalar halka açık olacak ve ofisin sosyal medya hesabından canlı olarak yayınlanacak ancak oylama medyadan uzak gerçekleştirilecek.
Suudi Arabistan, Expo 2030’a ev sahipliği yaparak, dünyayı daha iyi bir geleceğe doğru götürme çalışmalarını geliştirmek istediğini teyit etti.
Hollandalı Müslümanlar, İslam karşıtı Wilders’in seçim zaferi nedeniyle endişelihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4685991-hollandal%C4%B1-m%C3%BCsl%C3%BCmanlar-i%CC%87slam-kar%C5%9F%C4%B1t%C4%B1-wilders%E2%80%99-se%C3%A7im-zaferi-nedeniyle-endi%C5%9Feli
Hollandalı Müslümanlar, İslam karşıtı Wilders’in seçim zaferi nedeniyle endişeli
Aşırı sağcı Wilders’in partisinin Hollanda’daki zaferinden bir gün sonra parlamento fotoğrafının önünden geçen kişiler (AP)
Hollanda’daki Müslümanlar, aşırı sağcı ve İslam karşıtı siyasetçi Geert Wilders’in liderliğindeki Özgürlük Partisi’nin dün yapılan parlamento seçimlerindeki zaferinin ardından akibetlerinin ne olacağı konusunda endişeli.
Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığı habere göre, Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı (CMO) Başkanı Muhsin Köktaş, bugün Hollanda televizyonuna yaptığı açıklamada, “İstikrarlı bir Müslüman olarak endişeleniyorum. Gerçekten bu sonucu beklemiyordum. Müslümanlar zor bir dönemden geçiyor” dedi.
Köktaş, aşırı sağcı Wilders’in liderliğindeki partinin camileri kapatma ve Kuran’ı yasaklama sözü verdiğine dikkat çekti.
CMO Başkanı, “Eğer Wilders, koalisyon hükümeti kurmayı ve İslam karşıtı programını uygulamayı başarırsa, bu Hollanda’daki Müslümanların artık dinlerini özgürce yaşayamayacakları anlamına gelecektir” ifadelerini kullandı.
Köktaş, “Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanıyoruz” diyerek, Hollandalı seçmenin kararına saygı duyduğunu ifade etti.
Ancak CMO Başkanı, “Fakat dindar ve ibadetlerini yerine getiren bir Müslüman olarak endişeliyim” diye ekledi.
Wilders’in liderliğindeki Özgürlük Partisi, parlamento seçimlerini açık ara farkla önde tamamladı.
İsveç göçmenlik şartlarını sıkılaştırıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4683141-i%CC%87sve%C3%A7-g%C3%B6%C3%A7menlik-%C5%9Fartlar%C4%B1n%C4%B1-s%C4%B1k%C4%B1la%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1yor
İsveç yönetimi yaptığı açıklamada, sığınmacıların ve uyuşturucu kullanan, suç örgütleriyle bağlantılı olan veya İsveç değerlerini tehdit eden açıklamalarda bulunan göçmenlerin sınır dışı edilmesine olanak sağlayacak yeni düzenlemeleri yürürlüğe koymayı planlıyor.
Başbakan Ulf Kristersson liderliğindeki sağcı azınlık hükümeti, göçmenlik ve suçlara karşı sert davranma taahhüdü kapsamında aşırı sağ çizgideki İsveç Demokratları Partisi’nin desteğiyle bir yıl önce iktidara gelmişti.
Göçmenlik Bakanı Maria Malmer Stenergaard, İsveç Demokratlarının liderleriyle düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Başarılı bir entegrasyonun temel koşullarından biri, İsveç'te yaşamak isteyen insanların temel standartlara bağlı kalması, dürüstlük içinde yaşaması ve iyi davranmasıdır.”
İnsan hakları örgütleri girişimle ilgili herhangi bir yorumda bulunmadı.
Cinsiyet Eşitliği Bakanı Paulina Brandberg gazetecilere yaptığı açıklamada, hükümetin oturma izinlerinin iptal edilmesine yönelik belirli gerekçelerin kapsamını belirlemek için İsveç mevzuatını gözden geçireceğini söyledi.
Ancak raporda, yardım dolandırıcılığı, borç, dürüst olmayan yaşam, uyuşturucu kullanımı ve "temel İsveç değerlerini tehdit eden" suç veya şiddet içeren ağlar ve radikal örgütlerle ilişkilerin de aralarında bulunduğu "yaşam tarzında dejenerasyon"a bazı örneklerine yer verildi.
Brandberg, incelemenin "İsveç'in temel değerlerini ciddi şekilde tehdit eden ifadelere yer vermenin mümkün ve uygun olup olmadığının" değerlendirilmesini içereceğini söyledi. Brandberg açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Bu demokratik değerlerden başka bir şey istiyorsanız veya İsveç'in temsil ettiği değerlere karşı aktif bir şekilde çalışıyorsanız, o zaman burası yaşamanız gereken yer değil.”
Eski yargıç Robert Schuette, incelemeyi yürütmekle görevlendirildi ve yargıcın Ocak 2025 ortasına kadar bir rapor sunması bekleniyor.
Adalet Bakanı Gunnar Strömer, İsveç kamu radyosuna yaptığı açıklamada, vatandaşlığın geri alınmasıyla ilgili yetkilerin genişletilmesine ilişkin dosyanın açıldığını duyurdu.
Bu, terörle bağlantılı ciddi suçların işlenmesi veya vatandaşlık almak için tehdit, yalan veya rüşvete başvurulması gibi durumları kapsayabilir.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre İsveç, 1990'lardan bu yana, özellikle eski Yugoslavya ülkelerinden ve Suriye, Afganistan, Somali, İran ve Irak gibi çatışmalara tanık olan ülkelerden çok sayıda göçmen alıyor.
‘9 Kasım’ Almanya'nın modern tarihinde nasıl bir dönüm noktası oldu?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4660226-%E2%80%989-kas%C4%B1m%E2%80%99-almanyan%C4%B1n-modern-tarihinde-nas%C4%B1l-bir-d%C3%B6n%C3%BCm-noktas%C4%B1-oldu
3 Ekim 1990'da Almanya'nın yeniden birleşmesiyle birlikte, Alman Parlamento Binası önünde siyah-kırmızı-altın federal bayrağı yükselirken yüz binlerce kişi toplandı... 9 Kasım'da Berlin Duvarı'nın yıkılması, ülkenin yeniden birleşmesi için önemli bir adım oldu (Fotoğraf, Alman Federal Arşivi'nden)
‘9 Kasım’ Almanya'nın modern tarihinde nasıl bir dönüm noktası oldu?
3 Ekim 1990'da Almanya'nın yeniden birleşmesiyle birlikte, Alman Parlamento Binası önünde siyah-kırmızı-altın federal bayrağı yükselirken yüz binlerce kişi toplandı... 9 Kasım'da Berlin Duvarı'nın yıkılması, ülkenin yeniden birleşmesi için önemli bir adım oldu (Fotoğraf, Alman Federal Arşivi'nden)
9 Kasım, Alman tarihinde, yeni siyasi dönemleri ve halkların geleceğini şekillendiren önemli olayları beraberinde getiren önemli bir gün. 9 Kasım 1918'de, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda ülkenin yenilgileriyle birlikte Almanya Cumhuriyeti kuruldu. 1938 yılının aynı gününde ise Naziler, ‘Kristal Gece’ adı verilen bir katliamda Almanya'daki Yahudilere saldırdı. 9 Kasım 1989'da ise Berlin Duvarı'nın yıkılması, Almanya'nın yeniden birleşmesi, Doğu Bloğu'nun çöküşü, Avrupa'nın yeniden birleşmesi ve Soğuk Savaş'ın sonu için önemli bir adım oldu.
Birinci Alman Cumhuriyeti'nin Kuruluşu
Sosyal Demokrat Parti üyesi Philipp Scheidemann, 9 Kasım 1918'de, Birinci Dünya Savaşı'ndaki Alman ordusunun yenilgileri üzerine Almanya Cumhuriyeti'nin kurulduğunu ilan etti. Bu olay, Alman İmparatoru II. Wilhelm'in hükümdarlığının sonunu getirdi. II. Wilhelm, Alman ordusu ve Alman halkının desteğini kaybettikten sonra, 9 Kasım 1918'de tahttan çekilmek zorunda kaldı. Bu durum, Almanya'nın 11 Kasım'da Müttefikler ile ateşkes imzalamasına ve böylece Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesine yol açtı.
Weimar Cumhuriyeti olarak bilinen bu cumhuriyet, Nazilerin eline geçtiği 1933 yılının başlarına kadar varlığını sürdürdü.
Dünya tarihine odaklanan ‘history.com’ sitesine göre, Almanya, Weimar Cumhuriyeti döneminde en büyük ekonomik zorluklardan biri olan hiperenflasyonla karşı karşıya kaldı.
Philipp Scheidemann, 9 Kasım 1918'de Reichstag'ın (o zamanki Alman Parlamento binası) balkonundan Alman Cumhuriyeti'nin kuruluşunu duyuruyor... Berlin, 9 Kasım 1918 (Alman Federal Arşivleri)
Versay Antlaşması'nın Almanya'ya ağır mali (tazminat) yükümlülükler yüklemesi sonucunda, ülkenin gelir getiren kömür ve demir cevheri üretiminde kapasitesi azaldı. Savaş borçları ve tazminatların Alman hükümetinin hazinelerini tüketmesi nedeniyle, hükümet borçlarını ödeyemedi.
Yeni cumhuriyetin yaşadığı ekonomik krizler, siyasi istikrarsızlık, Almanların savaştaki yenilgisinden duydukları büyük hayal kırıklığı ve aşırılık yanlısı partilerin, Weimar hükümetinin Almanya'nın çıkarlarını savunmadaki zayıflığını vurgulamalarına odaklanan propagandaları, bu cumhuriyetin çöküşüne ve Almanya'da, Adolf Hitler liderliğindeki aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi'nin (Nazi Partisi) iktidara gelmesine yol açan başlıca faktörlerdi. Bu parti daha sonra Almanya'yı ve dünyayı yıkıcı bir İkinci Dünya Savaşı'na sürükleyecekti.
9 ve 10 Kasım 1938'de Naziler tarafından düzenlenen ve ‘Kristal Gece’ olarak bilinen saldırılardan sonra Berlin'de bir Yahudi dükkanının kırık camlarının önünden geçen insanlar (Anonim)
‘Kristal Gece’
Almanya tarihinde 9 Kasım, önemli bir olayın tarihi olarak tarihe geçti. 9 Kasım 1938 ve ertesi günü, Naziler, Almanya, Avusturya ve Çekoslovakya'nın bazı bölgelerinde yaşayan Yahudilere karşı bir pogrom gerçekleştirdiler. Bu pogrom, ‘Kristal Gece’ veya ‘Kırık Camlar Gecesi’ olarak bilinir.
9 Kasım gecesi, Nazi liderleri, Nazi Partisi'nin yarı askeri kolları olan SS, SA ve Hitler Gençliği üyelerine Yahudi topluluklarını bastırmaları emri verdi. Kristal Gece adını, Almanya sokaklarını dolduran şiddet dalgası sırasında kırılan Yahudi tapınakları, evler ve dükkanların cam parçalarından aldı.
‘Kristal Gece’ veya ‘Kırık Camlar Gecesi’ olarak bilinen 9 Kasım gecesi Almanya'daki Yahudilere yönelik Nazi saldırılarının ardından 10 Kasım 1938'de Almanya'nın Frankfurt kentindeki Boemstrasse Sinagogu'nun yakılması (Anonim)
Almanya'nın her yerindeki yüzlerce Yahudi tapınağı ve kurumu saldırıya, yağmaya ve yıkıma uğradı. Birçok Yahudi, SA (Fırtına Birlikleri) kalabalıkları tarafından saldırıya uğradı. Naziler bu olaylarda en az 91 Yahudi’yi öldürdü ve 26 binden fazlasını toplama kamplarına gönderdi.
Bu olay, Nazilerin Almanya'da (1933-1945) Yahudilere yönelik giderek artan zulmün dönüm noktası oldu ve Nazilerin İkinci Dünya Savaşı sırasında ‘Nihai Çözüm’ olarak adlandırdıkları ve 1941-1945 yılları arasında Nazi kontrolündeki bölgelerde fiilen Yahudilerin soykırımına (Holokost) yol açtıkları şeyin habercisi oldu.
Doğu Almanya sınır muhafızları, protestocuların Berlin Duvarı'ndan bir parçayı yıkıp attığı Brandenburg Kapısı'ndaki bir çatlaktan bakıyorlar, Doğu Berlin, 11 Kasım 1989 (AP - Arşiv)
Berlin Duvarı'nın yıkılışı
9 Kasım 1989'da, o zamanlar ‘Alman Demokratik Cumhuriyeti’ (Sovyetler Birliği yanlısı komünist ve ‘Doğu Almanya’ olarak bilinen) tarafından yönetilen Doğu Berlin ile ‘Federal Almanya Cumhuriyeti’ (‘Batı Almanya’ olarak bilinen) tarafından yönetilen Batı Berlin'i ayıran Berlin Duvarı yıkıldı.
Alman Demokratik Cumhuriyeti (Doğu Almanya) hükümeti, 12-13 Ağustos 1961'de Doğu Berlin'den Batı Berlin'e yoğun göçü önlemek için bu duvarı inşa etmeye başladı. Batılılar ise bu duvarı, Avrupa'nın bölünmesinin bir işareti, komünist baskının ve ideolojik çatışmanın bir sembolü olarak gördüler.
Berlin Duvarı'nın yıkılması (9 Kasım 1989), İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Doğu ve Batı Almanya olarak bölünen Almanya'nın yeniden birleşmesi yolunda önemli bir adım oldu. Almanya, 3 Ekim 1990'da yeniden birleşti.
Doğu Almanya vatandaşları, 9 Kasım 1989 Perşembe günü Doğu Almanya sınırlarının açıldığının duyurulmasının ardından Brandenburg Kapısı'ndaki Berlin Duvarı'na tırmandılar. Fotoğraf, 10 Kasım 1989 Cuma günü Doğu Berlin, Doğu Almanya'da çekildi. (AP - Arşiv)
Uzmanlar, bu duvarın yıkılmasını, Sovyetler Birliği'nin liderliğindeki Doğu Bloğu'nun (Varşova Paktı) çöküşünün ve dolayısıyla Doğu Bloğu'ndaki komünist rejimlerin çöküşünün bir işareti olarak gördüler. Bu, ABD'nin liderliğindeki Batı Bloğu ile Doğu Bloğu arasındaki Soğuk Savaş'ın sonunu da simgeliyordu.
Bu duvarın yıkıldığı günün ayrıntılarında, yarım milyon kişinin Doğu Berlin'de komünist hükümete karşı reform talep eden büyük bir protestoda toplandığından beş gün sonra, Doğu Almanya liderleri, artan protestoları yatıştırmak için sınır kısıtlamalarını hafifletmeye çalıştı. Bu, ekonomik ve siyasi nedenlerle Batı Berlin'e geçmeye çalışan Doğu Almanlar için seyahat etmeyi kolaylaştırdı.
10 Kasım 1989, Cuma günü, Doğu ve Batı Berlinli Almanlar, Berlin Duvarı'ndaki bir geçiş noktasının yakınında bir araya geldi. Doğu Almanya polisi onları izliyordu. (AP - Arşiv)
BBC'nin aktardığına göre 9 Kasım 1989’da Doğu Almanya'nın iktidardaki partisinin Politbüro üyesi Günter Schabowski, bir basın toplantısında, Doğu Almanya Demokratik Cumhuriyeti (komünist olarak bilinen Doğu) sakinlerinin artık ülkenin batı sınırını geçebileceklerini duyurdu. Schabowski, bir gazetecinin sorusuna yanıt olarak "Bu karar derhal ve gecikmeden yürürlüğe girecektir" dedi.
Aslında, kararın uygulanması ertesi gün, vize başvurusu hakkında ayrıntılarla başlaması planlanmıştı. Ancak haberler televizyonlarda her yere yayıldı ve Doğu Almanlar sınırlara büyük bir kalabalık halinde akın ettiler. Harald Jäger adında bir sınır muhafızı, Schabowski'nin konuşmasını izledikten sonra, sınırın açılmasına izin verildiğine inanarak geçidi halka açtı. (Bu, üstlerinden bu konuda net bir cevap almadığı için oldu.) BBC'ye göre, bu durum, 9 Kasım'da ve sonraki günlerde binlerce Doğu Alman'ın duvara doğru akmasına ve Batı Berlin'e geçmesine yol açtı. Pek çok kişi Berlin'deki Brandenburg Kapısı'nda duvara tırmandı ve duvarı çekiç ve baltalarla parçaladı. Bu kutlama ve ağlama ortamında, görüntüler tüm dünyadaki ekranlarda yayınlandı.
Belçika Başbakanı Alexander De Croo dün yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği'nin (AB) Filistinlilere karşı şiddet çağrısında bulunan ‘aşırılık yanlısı’ İsraillilerin Avrupa'yı ziyaret etmesini engellemeyi düşünmesi gerektiğini bildirdi.
De Croo, İsrail'in Batı Şeria'daki Filistinlilere yönelik şiddetine dikkat çekerek, bu tür ‘şiddet yanlılarına’ karşı harekete geçilmemesinin ‘kabul edilemez’ olduğunu söyledi. De Croo, Belçika Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, “Ülkemiz, Batı Şeria'da şiddet eylemleri gerçekleştiren kişiler gibi ciddi suç işleyenlerin ülkemize ve AB ülkelerine girişinin engellenmesini sağlamalıdır” ifadesini kullandı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre De Croo, ‘hiçbir şey yapamayan ve bugün korkunç koşullarda yaşayan bir halka karşı nükleer silah kullanılması çağrısında bulunan bir bakan’ da dahil olmak üzere bireylere yaptırım uygulanma olasılığına dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler'e (BM) göre Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik başlattığı saldırıya yanıt olarak bir aydan fazladır süren şiddetli İsrail bombardımanında yüz binlerce sivil halen Gazze Şeridi'nin kuzeyinde, ‘felaket’ olarak nitelenen bir insani dram altında sıkışıp kalmış durumda.
Hamas'ın İsrail'in kurulduğu 1948'den bu yana gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş bu saldırının ilk gününde İsrail'de çoğu sivil en az bin 400 kişi öldü. Hem İsrailli hem de yabancı yaklaşık 240 kişi esir alındı. Hamas hükümetine bağlı Sağlık Bakanlığı'nın dün açıkladığı son verilere göre Filistin tarafında 4 bin 412'si çocuk olmak üzere 10 bin 812 kişi yaşamını yitirdi.
Uluslararası alandan yapılan açıklamalar AB dışişleri bakanlarının pazartesi günü İsrail ile Hamas arasındaki savaşı görüşeceği yönünde.
Batı Avrupa'yı vuran Ciaran Fırtınası en az 16 kişinin ölümüne sebep olduhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4647221-bat%C4%B1-avrupay%C4%B1-vuran-ciaran-f%C4%B1rt%C4%B1nas%C4%B1-en-az-16-ki%C5%9Finin-%C3%B6l%C3%BCm%C3%BCne-sebep-oldu
Batı Avrupa'yı vuran Ciaran Fırtınası en az 16 kişinin ölümüne sebep oldu
İtalya'nın Toskana bölgesindeki Osti kasabasında sular altında kalan bir sokaktan geçenler (Reuters)
Batı Avrupa'yı vuran Ciaran Fırtınası’nda ölü sayısı dün (Cuma) 16’ya yükseldi. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre fırtına, Avrupa’nın batı kesiminde ulaşım trafiğinde büyük aksamalara neden oldu.
Atlantik kıyısını vurduktan sonra doğuya dönen fırtına, yerel yetkililere göre rekor yağışa neden oldu. Fırtına ve selden etkilenen orta-kuzey İtalya'nın Toskana bölgesinde altı kişi yaşamını yitirdi.
Olağanüstü hâl ilan edilen Toskana Bölge Valisi Eugenio Gianni, “Toskana'da dün gece yaşananların adı iklim değişikliğidir” dedi.
İtalya'nın Toskana bölgesinde birçok yerleşim birimi sel suları altında kaldı. (Reuters)
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, kabinenin hasarın telafisi için beş milyon euro tutarında ilk yardım verilmesini onayladığını duyurdu.
Floransa Belediye Başkanı Dario Nardella, X platformunda (eski adıyla Twitter) Arno Nehri'nin en yüksek taşkın seviyesine ulaşmasının beklenmesi nedeniyle “durumun kritik olduğu” konusunda uyardı.
Şiddetli rüzgarlar sonucu ağaçların devrilmesi, Belçika'da iki, Fransa'da iki, İspanya, Almanya ve Hollanda'da birer kişinin hayatını kaybettiği ölümcül kazalara sebebiyet verdi.
Portekiz'de Atlantik Okyanusu'nda fırtınanın neden olduğu güçlü dalgalar, üç kişinin ölümüne ve kıyıya doğru karaya oturan Danimarka bayrağı taşıyan bir yelkenlinin batmasına neden oldu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa'nın kuzeybatısındaki Brittany bölgesindeki Plougastel-Daoulas kasabasında bir itfaiyeciyle konuşuyor. (Reuters)
Fransa Başbakanı Elisabeth Borne, Fransa'da 47 kişinin sel felaketinden dolayı yaralandığını bildirdi.
Öte yandan Ciaran Fırtınası Belçika'da özellikle Flanders bölgesinde demiryolu ulaşımını aksattı.
Ayrıca Perşembe günü Anvers (Antwerp) liman bölgesinde deniz trafiği dururken, Brüksel Havalimanı'nda birçok gecikme yaşandı.
Fransa Hükümet Sözcüsü Olivier Veran'a göre Fransa'da Cuma sabahı yaklaşık yarım milyon ev elektriksiz kalırken, önceki gün de 1,2 milyon evin elektriği kesildi.
Perşembe günü öğleden sonra İngiltere'ye gelen fırtına, kuvvetli rüzgâr ve yağmurla birlikte büyük rahatsızlıklara yol açarken, Dover limanında deniz trafiği sabah saatlerinde durduruldu. Yüzlerce okul da kapatıldı.
Kırmızı alarmın verildiği Jersey Adası’nda saatte 160 kilometreye varan hızlara ulaşan rüzgâr görülürken, polisin yaptığı açıklamaya göre 35 kişi evlerinde hasar oluşması nedeniyle otellerde kalmak zorunda kaldı.
İngiltere'nin güneybatısındaki Cornwall'da 8 bin 500'den fazla evin elektriği kesildi.
Hollanda'da, Hollanda Bisiklet Şampiyonası fırtına nedeniyle iptal edildi.
İspanya'nın doğusundaki yerel yetkililer, perşembe günü bir orman yangınının çıktığını ve Valensiya bölgesinde şiddetli rüzgarların etkisiyle yangının daha da büyüdüğü, yangın nedeniyle 800'den fazla kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını bildirdi.
Ukrayna: Poltava’daki Kremençuk petrol rafinerisine bir SİHA isabet ettihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4641331-ukrayna-poltava%E2%80%99daki-kremen%C3%A7uk-petrol-rafinerisine-bir-si%CC%87ha-isabet-etti
Ukrayna: Poltava’daki Kremençuk petrol rafinerisine bir SİHA isabet etti
Bölge sakinleri, Donetsk’teki çatışması sırasında demiryolu geçişinde yaşanan son saldırının ardından çıkan yangını izliyor (Reuters)
Ukrayna Hava Kuvvetleri, Rusya’nın dün gece boyunca onlarca silahlı insansız hava aracı (SİHA) ve füze fırlatarak, orduyu ve hayati altyapıyı hedef aldığını bildirdi.
Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre Ukrayna Hava Kuvvetleri, bu sabah Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, Rusya’nın fırlattığı İran yapımı 20 Şahed kamikaze SİHA’dan 18’inin ve bir füzenin hedeflerine ulaşamadan imha edildiği bilgisi verildi.
Öte yandan, Poltava Bölgesi Askeri İdaresi Başkanı Philip Pronin, Poltava’daki Kremençuk petrol rafinerisine bir SİHA’nın isabet etmesi sonucu yangın çıktığını bildirdi.
Pronin, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Yangın söndürüldü ve durum kontrol altında” diye yazarak, henüz can kaybı ve yaralanma bildirilmediğini belirtti.
Yetkililerin olası hasar hakkında daha fazla ayrıntı toplamaya çalıştıklarını da sözlerine ekledi.
Rafineri, Rusya’nın 20 ay önce Ukrayna’ya kapsamlı bir işgal başlatmasından bu yana defalarca saldırıya maruz kaldı.
Reuters, rafineri hakkındaki haberi bağımsız olarak teyit edemezken, Rusya konu hakkında henüz bir açıklama yapmadı.
Avrupa'nın birçok ülkesinde Kur'an-ı Kerim'in yakılmasına karşı yapılan gösterilerin arşiv fotoğrafı (AP)
Danimarka hükümeti, yasanın ilk versiyonunun ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ve uygulamadaki zorluklar nedeniyle eleştirilerle karşılanmasının ardından, kendi topraklarında Kur'an'ın yakılmasını yasaklayan değiştirilmiş bir yasa tasarısı sundu.
Adalet Bakanlığı konuyla ilgili açıklamasında, “Tasarının kapsamı, özellikle dini öneme sahip kutsal yazıların uygunsuz şekilde ele alınmasını hedef alacak şekilde daraltıldı” ifadelerine yer verdi.
Kanun tasarısı 14 Kasım'da yapılacak meclis oturumunda görüşülecek.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Hükümet, geçtiğimiz Ağustos ayı sonlarında kendi topraklarında Kur'an-ı Kerim'in yakılmasının ardından bu konuyla ilgili yasa çıkarmak istediğini açıklamıştı. Bu durum İslam ülkelerinde öfkeye yol açtı ve ulusal güvenliği tehdit etti.
Örneğin Irak'ta etkili dini lider Mukteda el-Sadr'ı destekleyen yüzlerce gösterici, Temmuz ayının sonunda Danimarka’nın Bağdat Büyükelçiliği’ne doğru bir yürüyüş düzenledi.
Danimarka Adalet Bakanı Peter Hummelgaard açıklamasında, “Bugün önerdiğimiz değişikliklerle, polis ve mahkemeler de dahil olmak üzere yasanın anlaşılması daha kolay olacak” diyerek, ülkeye yönelik tehdidin yoğunlaştığına dikkat çekti.
AB liderleri, İsrail-Hamas çatışmasını tartışmak ve Ukrayna’ya verilen desteğin devam ettiğini göstermek amacıyla bir araya geliyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4629481-ab-liderleri-i%CC%87srail-hamas-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fmas%C4%B1n%C4%B1-tart%C4%B1%C5%9Fmak-ve-ukrayna%E2%80%99ya-verilen-deste%C4%9Fin-devam
AB liderleri, İsrail-Hamas çatışmasını tartışmak ve Ukrayna’ya verilen desteğin devam ettiğini göstermek amacıyla bir araya geliyor
AB bayrağı (Reuters)
Avrupa Birliği (AB) liderleri, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmayı tartışmak, aynı zamanda Rus işgaline karşı mücadelesinde Ukrayna’ya verilen desteğin devam ettiğini göstermek amacıyla bir araya geliyor.
Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Brüksel’de yapılacak AB liderleri zirvesi, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırması ve ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırı başlatmasından bu yana, 27 ülkeden oluşan blok liderlerinin ilk yüz yüze toplantısı olacak.
Tüm AB ülkeleri, Hamas’ın saldırısını güçlü bir şekilde kınadı. Bir kesimin İsrail’in meşru müdafa hakkını, diğer kesimin Filistinli sivillerle ilgili kaygıları vurguladığı bir dönemde liderler, aynı mesaja bağlı kalmakta zorlandı.
Bir Filistinli, İsrail’in Gazze Şeridi’nin eteklerindeki Zahra’yı vurması sonucu yıkılan binaların yanında yürüyor (AP)
AB ülkeleri, zirveye giden süreçte ‘insani ateşkes’ çağrısı yapıp yapmama konusunda fikir ayrılığına düştü.
Bazıları bu adımın Gazze’ye yardım ulaştırılması için gerekli olduğunu söylerken, diğerleri bunun İsrail’in kendini savunma kabiliyetini sınırlayabileceğini öne sürdü.
Diplomatlar, AB’nin ‘kısa süreli ateşkes’ çağrısında bulunarak, uzlaşmacı bir çözümü kabul edeceğini iddia etti.
Bu, resmi bir ateşkesten ziyade, rehinelerin serbest bırakılması veya yardım konvoylarına izin verilmesi gibi belirli görevler için kısa süreli ateşkes anlamına geliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz gibi AB liderleri, İsrail ile dayanışmalarını ifade etmek ve çatışmanın bölgesel bir savaşa dönüşmesini önlemek için diplomatik çabaları güçlendirmek amacıyla geçtiğimiz günlerde Ortadoğu’yu ziyaret etti.
AB’nin çatışma üzerindeki etkisi sınırlı olsa da yetkililer, gerilimi tırmandırmanın Avrupa açısından, oradaki Arap toplulukları arasındaki gerilimin ve saldırı olasılığının artması, çok sayıda mülteci akını da dahil olmak üzere Avrupa için vahim sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyor.
AB Liderleri Konseyi Başkanı Charles Michel, zirve için gönderdiği davet mektubunda şunları yazdı:
“Toplantımız, Ortadoğu’daki gelişmelerin son zamanlarda daha da kötüleştiği, küresel anlamda büyük bir istikrarsızlık ve güvensizliğin yaşandığı bir dönemde yapılıyor. Bu gelişmeler, bizi Ukrayna’ya verdiğimiz desteği sürdürmekten alıkoymadan, derhal ilgilenmemizi gerektiriyor.”
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, zirvede video bağlantısıyla konuşacak. Kiev’e verilen destek, zirvenin nihai bildirgesinde ilk sırada yer alacak.
AB ve üye ülkeleri, Rus kuvvetlerinin geçen yıl şubat ayında Ukrayna’yı işgale başlamasından bu yana Kiev’e milyarlarca euro yardım sağladı.
Ancak bazı yetkililer ve diplomatlar, Ortadoğu’daki yeni kriz nedeniyle Ukrayna’nın batıdan, özellikle de ABD’den aynı siyasi ilgiyi ve kaynakları almakta zorlanabileceğine dair endişeleri dile getirdi.
Zirvede, yetkililerin yıl sonuna kadar tamamlamayı umduğu daha geniş bir bütçe anlaşmazlığının bir parçası olduğundan, Ukrayna’ya 50 milyar euroluk mali ve 20 milyar euroya kadar askeri yardım için çok yıllı planlara imza atılamayacak.
Bunun yerine liderler, diplomatların tartışmalı olmasını beklediği bütçe paketi üzerinde ilk görüşmelerini yapacak.
AB’den bir diplomat, “Ülkelerin kendi bütçeleri baskı altındayken, AB bütçesi için daha fazla para istemek zor” şeklinde bir yorumda bulundu.
Diplomatlar, Ukrayna’ya daha fazla maddi destek verilmesi yönünde geniş bir destek olduğunu söylüyor.
Ancak Avrupa Komisyonu tarafından sunulan teklifin diğer unsurları, ülkelerin öncelikleri ve finansman kaynakları konusunda farklılık göstermesi nedeniyle durum hala tartışmalı.
Komisyon, göçle mücadele için ek 15 milyar euronun yanı sıra faiz oranları arttıkça, ortak AB borcunun artan borçlanma maliyetlerini karşılamak için daha fazla para talep etti.
Fransa’da bir okulda düzenlenen bıçaklı saldırıda bir öğretmen hayatını kaybettihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4603381-fransa%E2%80%99da-bir-okulda-d%C3%BCzenlenen-b%C4%B1%C3%A7akl%C4%B1-sald%C4%B1r%C4%B1da-bir-%C3%B6%C4%9Fretmen-hayat%C4%B1n%C4%B1-kaybetti
Fransa’da bir okulda düzenlenen bıçaklı saldırıda bir öğretmen hayatını kaybetti
Fransa’nın kuzeyindeki bir okula düzenlenen bıçaklı saldırının ardından polis ekipleri bölgede güvenlik önlemi aldı (Reuters)
Fransa’nın kuzeyindeki Arras şehrinde bir okula düzenlenen bıçaklı saldırıda bir öğretmen hayatını kaybederken, çok sayıda kişi de yaralandı.
Şarku’l Avsat’ın, Fransa merkezli BFM TV’den alıntı yapan Reuters’tan aktardığı habere göre, yerel polis, bıçaklı saldırı olduğunu bildirdi.
Bölgesel yetkililer ise saldırganın gözaltına alındığını açıkladı.
Bir polis kaynağına dayandırılan haberde, saldırganın 20 yaşlarında olduğu ve eski bir öğrenci olabileceği bilgisi verildi.
Saldırganın kardeşinin de gözaltına alındığı belirtilen haberde, öldürülen kişinin Fransızca öğretmeni olduğu ve bir spor öğretmeninin de yaralandığını ifade edildi.
AFP’ye göre bir polis kaynağı, saldırganın Çeçen kökenli olduğunu ve güvenlik servislerinde ‘radikal’ olarak kayıtlı olduğunu söyledi.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, bir okula polis operasyonu yapıldığını açıkladı.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة