Yoganın cinsel performans üzerindeki etkileri araştırmalarla gösterildi

Analize göre yoga yapmak erkeklerde ilişki süresini üç kat artırıyor

İncelemede yalnızca cinsel sorunlar yaşayan erkeklerin performansı ele alındı (Unsplash)
İncelemede yalnızca cinsel sorunlar yaşayan erkeklerin performansı ele alındı (Unsplash)
TT

Yoganın cinsel performans üzerindeki etkileri araştırmalarla gösterildi

İncelemede yalnızca cinsel sorunlar yaşayan erkeklerin performansı ele alındı (Unsplash)
İncelemede yalnızca cinsel sorunlar yaşayan erkeklerin performansı ele alındı (Unsplash)

Britanyalı araştırmacılar, yoga ve koşunun erkeklerin cinsel hayatını olumlu yönde etkilediğini tespit etti.
Anglia Ruskin Üniversitesi'nde yapılan incelemede bu egzersizlerin cinsel ilişki süresini üç kat artırabildiği ortaya çıktı.
Trends in Urology & Men's Health adlı bilimsel dergide yayımlanan analizde erkeklerin Viagra gibi erektil disfonksiyon ilaçlarını kullanmadan cinsel ilişki sırasında daha uzun dayanmasını sağlamanın yolları irdelendi.
Ekip, şimdiye dek yapılmış, konuyla ilintili 54 çalışmayı analiz etti.
Bunlardan biri 18 ila 45 yaşındaki 3 bin 485 erkek üzerinde yapılmıştı. Araştırmada bir gruba koşu egzersizleri verilirken diğer grup herhangi bir egzersiz planı uygulamamıştı.
Koşu programına uyan erkeklerin cinsel ilişki süresinin ortalama 39 saniyeden üç dakikanın üzerine çıktığı tespit edilmişti. Diğer grupta ise bu süre 50 saniye olarak kalmıştı.
Ekibin incelediği bir diğer çalışma ise yoga üzerineydi. Araştırmada 26 erkek 12 hafta boyunca yoga yapmış ve cinsel ilişkide geçirdikleri süre üç kattan fazla artmıştı.
Yogadan önce yaklaşık 26 saniye olan ortalama süre neredeyse bir buçuk dakikaya çıkmıştı.
Analizin yazarları, fiziksel aktivitenin erkeklerin cinsel performansını iyileştirebilecek bir terapi olarak görülebileceği sonucuna vardı.
Anglia Ruskin Üniversitesi'nde halk sağlığı profesörü Lee Smith, "Bu bulgular, nispeten az sayıda erkeği içeren çalışmalara dayanıyor. Yani daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var" uyarısında bulundu.
"Ancak fiziksel aktivite gibi yaklaşımlar aslında performansını iyileştirmek isteyen tüm erkeklere yardımcı olabilir" diyen Smith, şöyle ekledi:
"Çoğu erkek, bir noktada istediği kadar iyi performans göstermemiş olabilir. Bu kişiler yaşam tarzı değişikliklerinden yararlanabilir."
Uzmanlara göre birçok erkek, cinsel ilişki sırasında kendisinin veya partnerinin beklediği performansı gösteremiyor. Her üç erkekten biri, bu sorunu hayatının bir döneminde deneyimlediğini söylüyor.
Bu durum söz konusu kişilerde özgüven eksikliği, düşük benlik saygısı ve anksiyete gibi problemlere yol açabiliyor.
Öte yandan Smith, "Erkeklerin yatak odasında daha uzun süre dayanmalarını sğlayacak bu tür stratejiler, eşleriyle ilişkilerini ve özgüvenlerini geliştirebilir" diyor.
 
Independent Türkçe, Daily Mail, New York Post



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe