Yemen: Ekonomik reformlar için Suudi mevduatından yararlanılmalı

Yemenliler, ekonomik reformda yeni Suudi mevduatından yararlanma çağrısında bulunuyor

Yemen Merkez Bankası Başkanı, Suudi Arabistan Maliye Bakanı ile bir milyar dolarlık mevduat anlaşmasını imzaladıktan sonra (Twitter)
Yemen Merkez Bankası Başkanı, Suudi Arabistan Maliye Bakanı ile bir milyar dolarlık mevduat anlaşmasını imzaladıktan sonra (Twitter)
TT

Yemen: Ekonomik reformlar için Suudi mevduatından yararlanılmalı

Yemen Merkez Bankası Başkanı, Suudi Arabistan Maliye Bakanı ile bir milyar dolarlık mevduat anlaşmasını imzaladıktan sonra (Twitter)
Yemen Merkez Bankası Başkanı, Suudi Arabistan Maliye Bakanı ile bir milyar dolarlık mevduat anlaşmasını imzaladıktan sonra (Twitter)

Yemenliler, Suudi Arabistan tarafından sağlanan mevduatın ekonominin toparlanmasına katkıda bulunacağı, yerel para biriminin çöküşünü durduracağı ve özellikle sarf malzemeleri ve temel ihtiyaçlar için fiyatları kontrol edeceği konusunda iyimser. Mevduat, ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte tüketim oranlarında artış ve buna paralel olarak ailelere daha fazla ekonomik yük getiren yüksek fiyat dalgası, yolsuzluk ve bankacılık iş birimine son verilmesi çağrılarını da beraberinde getiriyor.
Suudi Arabistan'ın, Yemen Merkez Bankası bünyesinde açtığı mevduat hesabına bir milyar dolarlık işlemi, Yemen ekonomisinin krizlerden mustarip olduğu bir dönemde geldi. İran destekli Husi milislerin petrol ihraç limanlarına gerçekleştirdiği terör saldırılarının ardından petrol ihracatının durdurulmasıyla memur maaşları ödenmezken, yerel para biriminin yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmesi ülke genelinde krize sebep oldu.
Yemenli Ekonomist Abdulhamid el-Mesacidi, herhangi bir mevduat veya yeni döviz kaynağının şu anda yerel para biriminin değerinin iyileştirilmesine katkıda bulunacağını belirterek, Yemen ekonomisinin Ekim 2022'den bu yana yaşadığı krizin, petrol ihracatının durması ve Husi milislerin ekonomik dosyada tırmanışa geçmesi nedeniyle savaşın başından bu yana yaşanan en zor kriz olduğunu söyledi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Mesacidi, dış hibelerin kesilmesinin Yemen yerel para biriminin değerini, mal ve hizmet fiyatlarını ve hükümetin maaşları ödeyememesi risklerini arttırdığına değinerek, hükümetin karşı karşıya olduğu olağanüstü zorluklar ışığında, bu mevduatın Yemen para biriminin değeri üzerinde geçici bir etkisi olacağını söyleyerek hükümeti kendi kaynaklarına güvenmeye çağırdı.
Devletin genel bütçe sınıflandırmasına göre hükümet kaynaklarının petrol ve gaz satışlarından elde edilen gelirlerde temsil edildiğine dikkat çeken Mesacidi, vergi ve gümrük kaynaklarında temsil edilen petrol dışı kaynakların yanı sıra hibe ve sübvansiyonlara ek olarak, merkezi olarak veya valiliklerdeki yerel yönetimler aracılığıyla toplanan harçlara vurgu yaptı. Ayrıca, hali hazırda hükümetin elindeki kaynakların büyük kaynaklar olan vergi ve gümrük kaynakları olduğunu söyledi.
Güvenlik ve yürütme makamları arasında iş birliği içinde bu kaynakların toplanmasında etkinliğin artırılmasına yönelik bir sistem geliştirmenin önemine dikkat çeken Mesacidi, çünkü vergi ve gümrük vergileri olarak toplananların yüzdenin en iyi ihtimalle toplanması gerekenin sadece yüzde 25'ini temsil etmediğini, tahsilattan sonra bu kaynakların tamamı merkez bankasındaki özel hesaplara aktarılmadığını bildirdi.
Yemenli ekonomist, merkezi hükümet ile yerel makamlar arasında devam eden koordinasyon zayıflığı konusunda uyarıda bulunarak bu durumun kaynakların israfı, petrol ihracatının durması, hibelerin, sübvansiyonların ve kredilerin durdurulması ışığında finansal sürdürülebilirliğin olmaması riskini arttırdığını bildirdi.
Suudi Arabistan daha önce 2018'in başında Yemen para birimini desteklemek için Aden'deki Yemen Merkez Bankası'na iki milyar dolar yatırmıştı. Merkez bankası, Suudi mevduatının çoğunu temel gıda ürünleri ve yakıt ithalatını finanse etmek için kullandı.
Yemen Maliye Bakanı Salim bin Berik ve Merkez Bankası Başkanı Ahmed Galib el-Mabeki, Suudi mevduatının çok hassas ve önemli bir zamanda geldiğine değinerek, mevduatın banka istikrarının güçlendirilmesine katkıda bulunmak, Yemenliler için gıda ithalatı yapmak ve onları Merkez Bankası ve hükümetin ekonomik reformları sürdürmesine, kaynaklara ve iyi tahsilata güvenerek ve faydalarını geliştirip kullanmasına olanak tanıyan bir çıkış noktası olarak tanımladı.
Ekonomi araştırmacıları ve akademisyenler, meşru hükümetin Husi milislerin Sana'adaki rolünü sınırlayabileceğine, ulusal para biriminin ve bankacılık sisteminin bölünmesi gerçeğini empoze etme yeteneğini elinden alabileceğine inanıyor.
Taiz Üniversite’nde ekonomi profesörü olan Muhammed Kahtan, yerel para birimi ve bankacılık sisteminin fiyat paylaşımına son vermek, Aden'deki merkez bankasının para piyasası üzerindeki egemenliğini yeniden sağlamak, enflasyonla mücadele etmek ve yaşam koşullarını iyileştirmek için para politikası araçlarının seferber edildiğini söyledi. Ayrıca, Yemen yerel para biriminin ABD doları karşısında Husiler tarafından belirlenen resmi orana (560 riyal) atıfta bulundu.
Şarku’l Avsat’a konuşan Kahtan, doları Yemen yerel para birimi karşısında eski haline getirilmesi için çaba sarf edilmesi gerektiğine değinerek, bunun nedeninin hükümetin yurtdışındaki işçiler için yaptığı harcamaların boyutu olduğunu bildirdi. Kahtan, devlet görevlileri ve diplomatik misyonlar dahil, gümrük fiyatına ek olarak dolar başına 500 riyal olan fiyatın son dönemde 750 riyale çıkarıldığını vurguladı.
Kahtan, ticari bankalara olan güveni yeniden tesis etmek ve onları etkinleştirmek için müşteri mevduatlarına uygulanan kısıtlamaların kaldırılmasını, bunun karşılığında döviz ağlarının gevşemesine son verilmesi ve bunların piyasadaki ve ulusal para biriminin döviz kurları üzerindeki olumsuz rollerinin sınırlandırılması ve nakit rezervlerinin hareket ettirilmesi çağrısında bulundu.



Hamas, İsrail'e baskı yaparak Refah sınır kapısının her iki yönde de açılmasını sağlamaları için arabuluculara çağrıda bulundu

İnsani yardım yüklü bir kamyon, Gazze Şeridi ile Refah sınır kapısının Mısır tarafında izin bekliyor (AFP)
İnsani yardım yüklü bir kamyon, Gazze Şeridi ile Refah sınır kapısının Mısır tarafında izin bekliyor (AFP)
TT

Hamas, İsrail'e baskı yaparak Refah sınır kapısının her iki yönde de açılmasını sağlamaları için arabuluculara çağrıda bulundu

İnsani yardım yüklü bir kamyon, Gazze Şeridi ile Refah sınır kapısının Mısır tarafında izin bekliyor (AFP)
İnsani yardım yüklü bir kamyon, Gazze Şeridi ile Refah sınır kapısının Mısır tarafında izin bekliyor (AFP)

Hamas, arabuluculara ve Gazze'deki Şarm el-Şeyh ateşkes anlaşmasının garantör ülkelerine, İsrail'in anlaşmayı "ihlal etmesini" durdurması ve anlaşmada yer alan taahhütlerini, özellikle de Refah sınır kapısının her iki yönde açılması gibi taahhütlerini yerine getirmesi için ciddi baskı yapmaları çağrısında bulundu.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, bugün yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun "sivilleri hedef alarak, çadırlarını içerideyken yakarak, Şeridin evlerinden geriye kalanları yıkarak ve Refah sınır kapısını kapatmaya devam ederek Gazze Şeridi'ndeki halkımıza karşı katliamlar yapmaya devam ettiğini" söyledi.

Kasım, hareketin ateşkes anlaşmasına bağlı kaldığını belirtti. Anlaşmanın uygulanması kapsamında dün tutuklularından birinin cenazesini teslim ettiklerini kaydeden Kasım, tutuklu değişimini tamamen sonuçlandırmak için çalışmalarına devam edeceklerini ifade etti.

İsrail hükümeti dün, Refah sınır kapısının önümüzdeki günlerde yalnızca Gazze Şeridi'nden ayrılanların Mısır'a seyahat edebilmeleri için açılacağını duyurdu.

Ancak Mısır Devlet Enformasyon Servisi daha sonra bir yetkilinin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden çıkış kapısının açılması için Kahire ile iş birliği yapılacağı yönündeki açıklamasını yalanladığını bildirdi.

Resmi kaynak, "Sınır kapısının açılması konusunda anlaşmaya varılması halinde, Trump'ın planında belirtildiği gibi, sektöre giriş ve çıkışlar çift yönlü olarak sağlanacak" ifadelerini kullandı.


Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
TT

Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)

Refah Sınır Kapısı’nın açılması konusunda Mısır ile İsrail arasında çıkan anlaşmazlık ve aynı cephede Hamas üyesi olduğu sanılan unsurların İsrail güçlerine düzenlediği saldırı, Gazze'de gerginliği yeniden alevlendirdi.

Mısır dün, İsrail'in ‘Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafından sadece çıkış için açılması konusunda bir anlaşmaya varıldığı’ iddiasını yalanladı. Mısırlı bir yetkili, “Sınır kapısı, eğer anlaşma sağlanırsa, geçiş noktası ABD Başkanı Donald Trump'ın barış planına çerçevesinde her iki yönde de giriş ve çıkış için açılacak” dedi. İsrail hükümetinin Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü, sınır kapısının ‘önümüzdeki günlerde, yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır'a çıkması için’ açılacağını bildirdi.

Öte yandan sahada silahlı unsurlar, Refah Sınır Kapısı’nda konuşlu İsrail güçlerine tanksavar füzeleriyle saldırdı.

Bir diğer gelişmede, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidar koalisyonu, Filistin devleti kurulmasını öngören Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirme planını desteklemekten kaçınmak için, muhalefetin dün İsrail parlamentosu Knesset'te önerdiği oylamayı boykot etti.


Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
TT

Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)

İki yılı aşkın süredir devam eden şiddetli çatışmaların ardından Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) geçtiğimiz pazartesi günü, Orta Sudan’daki Batı Kordofan eyaletinin merkezi Babnusa şehrinde, Sudan ordusunun son kalesi olan 22. Piyade Tugayı üzerinde ‘tam kontrol’ sağladığını duyurdu. Bu arada bazı askeri uzmanlar, petrol zenginliği ve süt ürünleri üretimi ile tanınan stratejik şehrin düşmesinin, kuzey ve güneydeki diğer bölgelere yönelik yeni saha kazanımları için bir sıçrama noktası haline gelebileceğini öngörüyor. Olayın üzerinden iki gün geçmesine rağmen Sudan ordusundan resmi bir açıklama gelmezken, orduya yakın platformlarda, şehirdeki birliklerin aynı eyaletteki Heglig bölgesine çekildiği iddiaları paylaşıldı.

Kordofan şehirleri sallantıda

Kordofan’daki büyük şehirler, HDK’nin baskılarının artmasıyla sallantıda. Sudan ordusunun elinde sadece, Batı Kordofan’da Nuhud ve Babnusa’nın düşmesinin ardından Kuzey Kordofan eyaletinin el-Ubeyd ve Um Ruvabe şehirleri ile Batı Kordofan’daki petrol zengini Heglig kaldı. Güney Kordofan eyaletinde ise ordu Kadugli ve Deleng’i kontrol ederken, HDK ed-Dubeybat’ta hakimiyet kurmuş durumda. Diğer yandan HDK’nin müttefiki olan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin Abdulaziz el-Hilu kanadı, Güney Kordofan’daki Nuba Dağları’ndaki Kauda şehrini kontrol ediyor.

Babnusa’nın önemi

Batı Kordofan eyaletinde, Doğu Darfur sınırına yakın konumda bulunan Babnusa, başkent Hartum’a yaklaşık 600 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Sudan demiryolu ağının en önemli kavşaklarından biri olan şehir, ülkenin batısı ile doğusu ve kuzeyini birbirine bağlıyor. Babnusa, Sudan’ın önde gelen süt fabrikalarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra petrol zenginliği ile ekonomik açıdan stratejik bir şehir olarak kabul ediliyor.

dfvg
El-Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) eline geçmesinin ardından şehirden kaçmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş Sudanlılar, 26 Ekim 2025 (AFP)

HDK, Babnusa’nın düşüşünün ardından izleyeceği net stratejiyi henüz açıklamamış olsa da, eski Sudan ordusu askerleri olası senaryolar üzerinde değerlendirmelerde bulundu. İsminin açıklanmasını istemeyen eski bir Sudan ordusu subayı, Babnusa’nın hem askeri hem de coğrafi açıdan büyük öneme sahip olduğunu, düşmesinin savaşın gidişatında kritik bir dönüm noktası oluşturabileceğini ve bunun, Güney Kordofan’ın başkenti Kadugli, Deleng ve ordunun hâlâ kontrolünde tuttuğu diğer bölgelerin ele geçirilmesine kapı açabileceğini belirtti. Subay, “HDK, Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd’i öncelikli askeri hedefleri arasına almış ve sürekli saldırılar düzenlemeye devam etmiştir. Kuvvetlerini stratejik noktalara yaymaları, şehre yönelik bir saldırının her an gerçekleşebileceğini gösteriyor” dedi.

HDK ateşkese uymadı

Kaynak, HDK’nin tek taraflı bir ateşkes ilan etmiş olmasına rağmen buna uymadığını ve 22. Piyade Tugayı’na bağlı askerlerin mevzilerine yönelik saldırılarına devam ederek şehri ele geçirdiğini belirtti. Bu durum, grubun askeri hedeflerinin henüz tamamlanmadığını ortaya koyuyor.

Askeri uzmanlara göre HDK’nin bu bölgeyi ele geçirmesi, ona daha fazla askeri operasyon için iyi bir üs sağlıyor. Uzmanlar, kuvvetlerin müttefiki olan Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Halk Kurtuluş Hareketi’ni destekleyerek, Güney Kordofan eyaletinin başkenti Kadugli’yi ele geçirmeye çalışmasının muhtemel olduğunu belirtiyor. Bu, ordunun eyaletteki önemli bazı kasabaları ele geçirmesinin ardından gelen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sudan ordusunun eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Tümgeneral Muhammed Beşir Süleyman, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Babnusa’nın HDK’nin eline geçmesinin beklenen bir gelişme olduğunu ve kenti kontrol eden tarafın operasyonel manevra alanını büyük ölçüde genişleteceğini söyledi. Süleyman, “Babnusa, petrol zenginliğiyle ekonomik açıdan önemli bir eyalette yer alıyor. Ayrıca demografik yapısı, HDK’nin sosyal tabanlarını oluşturuyor. Bu durum, onlara siyasi bir boyut kazandırıyor; özellikle Darfur bölgesi ile bağlantılı olarak kontrol alanlarını genişletmek ve Kordofan’da savaşçılar için lojistik destek sağlamak amacıyla bir tür geçici yönetim oluşturma stratejisi izliyorlar” ifadelerini kullandı.

efrf
El-Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, Tine Mülteci Kampı (Reuters)

Süleyman, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirmesinin, ordunun Kuzey Kordofan eyaletindeki operasyonel ilerleyişine karşı onu daha avantajlı bir askeri konuma getirdiğini, buna rağmen ordunun el-Ubeyd’in batısı ve Nuba Dağları’nda elde ettiği zaferlerin önemini koruduğunu belirtti.

Ordu neye ihtiyaç duyuyor?

Süleyman, ordunun Kuzey ve Batı Kordofan’daki tüm cephelerde operasyonları yönetebilmesi için doğru planlamaya ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Bunun, kuvvetler, lojistik destek ve yedeklerin sağlanması gibi büyük askeri kaynakları gerektirdiğini ifade ederek, “Operasyonel başarısızlığa yer yok. Stratejik hedef, Darfur’un yeniden kontrolünü sağlamak” dedi.

Eski asker, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirerek başarmayı hedeflediği askeri amaçların başında, Sudan ordusunu Batı Kordofan’daki sosyal tabanlarından uzaklaştırmak olduğunu söyledi.

Süleyman, “Bu bölgeyi kontrol etmek HDK’ye, operasyonlarında asker ve teçhizat tedarikini sürdürme imkânı sunuyor, böylece daha fazla toprak kazanabiliyor, aynı zamanda Darfur’u güvence altına alıyor ve stratejik öneme sahip el-Ubeyd şehrine yönelik operasyonlarını geliştirebiliyor” dedi.

Süleyman ayrıca, HDK’nin kenti ele geçirme çabasının, askeri ve siyasi olarak konumunu güçlendirme, kara hakimiyetini genişletme ve böylece daha güçlü bir müzakere pozisyonu elde etme amacı taşıdığını vurguladı. Bu çerçevede, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’ın dahil olduğu Dörtlü’nün Sudan’da üç aylık bir insani ateşkes sağlama çabaları da devam ediyor.