İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, yargı düzenlemesinin durdurulması çağrısı yaptı

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, yargı düzenlemesinin durdurulması çağrısı yaptı
TT

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, yargı düzenlemesinin durdurulması çağrısı yaptı

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, yargı düzenlemesinin durdurulması çağrısı yaptı

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin yürürlüğe koymayı planladığı ve ülkede geniş protestolara neden olan yargı reformunun durdurulmasını istedi.
Herzog, hükümetin yargı düzenlemesinden vazgeçmesi ve halkı ön plana koyan bir siyaset yürütmesi çağrısıyla ulusa sesleniş konuşması yaptı.
Yargı reformu karşıtı protestolara işaret eden Herzog, "Bugünün manzaraları bir ülkenin kabusudur, artık yeter. Artık ulusumuzun gözlerimin önünde parçalandığını görmeye tahammülüm yok. Bugün burada olanlar bir felakettir." dedi.
Herzog, halkın yargı reformuna karşı olduğunu vurguladığı konuşmasında, "Manzaraları görüyorum, bunun sona ermesi amacıyla bana yöneltilen çığlıkları duyuyorum. Bir çözüm bulmak için ne gerekiyorsa yapın." çağrısında bulundu.
Kendisi adına yapılan açıklamaları reddeden Herzog, "Benim adıma konuşan kimseye inanmayın." ifadesini kullandı.

Düzenlemenin başka bir taslakla değiştirilmesi önerisi
Herzog, yargı reformu konusunda hükümet ve muhalefet yetkilileriyle görüşmesine işaret ederek, "Farklılıkların çok azaldığı bir durum yaratmayı başardım. Her şeyde olmasa da çoğu konuda uzlaşma var." değerlendirmesinde bulundu.
Düzenlemenin durdurulmasına ilişkin Herzog, "Önerilen yargı düzenlemesini şimdi bir kenara bırakmak ve yerine Meclisin Hukuk ve Adalet Anayasa Komisyonu'nda tartışılması için üzerinde anlaşmaya varılan başka bir taslak getirmek yeterli olacak." şeklinde konuştu.
Herzog, düzenlemenin 'bir an önce yasalaşması' önerisine ilişkin, "Bu yanlıştır, bencilcedir, demokratik temellerimizi baltalamaktadır. Bu nedenle, üzerinde anlaşmaya varılan başka bir taslakla acilen değiştirilmelidir." dedi.
Birlik çağrısı yapan Herzog,"Vatandaşı her şeyin üstünde tutan, onları dinleyen, saygı duyan bir siyasete ihtiyacımız var." yorumunda bulundu.
Cumhurbaşkanı Herzog, konuşmasında şunları söyledi:
"Ülke liderlerine, koalisyona ve sorumlu hükümete şunu söylüyorum; geri dönülmez noktadayız. Bu bir var olma ya da yok olma anıdır. Ya gelecek yıllar ve nesiller boyunca bizi büyütecek, geliştirecek kurucu bir anayasal unsuru anlaşma yoluyla seçecek ve gerçekleştireceğiz ya da anayasal, güvenlik, sosyal ve ekonomik bir uçuruma sürükleneceğiz. Koalisyon hükümeti ve muhalefet olarak bir karar almanız gerekiyor. İsrail Devleti ve vatandaşları her şeyden önce mi, yoksa ego ve dar siyasi çıkarlar bizi uçurumdan aşağı mı atacak?"
İsrail Cumhurbaşkanı, hükümete hitaben, "Tek bir seçim hakkınız var; ya felaket ya çözüm. Şimdiye kadar izlediğiniz yolda devam etmeyi seçerseniz, kaosa neden olacaksınız. Tarih sizi yargılayacak. Derhal sorumluluk alın." açıklamasında bulundu.

Muhalefetten Herzog'a destek
İsrailli muhalefet liderleri Yeş Atid (Gelecek Var) partisi başkanı Yair Lapid ve eski Savunma Bakanı ve Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz, Herzog'a destek verdi.
Lapid, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanının konuşması, tüm ülkenin bildiği şeyi açık ve net bir şekilde ifade etti; hükümetin bencilce ve anti-demokratik yargı düzenlemesi dünyadan silinmeli." ifadelerini kullandı.
Düzenlemenin durdurulması çağrısını yineleyen Lapid, "Hukuk sistemi ile kuvvetler ayrılığının düzeltilmesi ve geliştirilmesine yol açan kapsamlı, ciddi ve üzerinde uzlaşılmış görüşmeler için Cumhurbaşkanının evine gidilmeli." çağrısı yaptı.
Gantz da sosyal medya hesabından, "Cumhurbaşkanının çabalarını ve sözlerini memnuniyetle karşılıyorum. Tüm liderlerin İsrail'i ilk sıraya koyması gereken zaman geldi. İsrail'i ilk sıraya koymanın anlamı, temel ilkelerden de vazgeçmemektir." yorumunda bulundu.
Düzenlemedeki yargıç ve hukuk müsteşarlarının siyasilerce atanmasına karşı durduğunu hatırlatan Gantz, şöyle devam etti:
"Netanyahu'yu sorumlu davranmaya, (yargı düzenlemesinin) hızlanan yasama trenini durdurmaya ve temsilcilerini bu gece derhal derin anlaşmazlığı durduracak müzakerelere göndermeye çağırıyorum."

Netanyahu hükümetinin tartışmalı "yargı reformu"
İsrail Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak'ta Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının, hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir yasa planladıklarını duyurmuştu.
İsrail'in en yüksek yargı mercisi olarak görev yapan Yüksek Mahkeme'nin, Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisinin elinden alınması, iktidarın yargıç atamalarında söz sahibi olması gibi yargının yetkilerini azaltan bu adım İsrail kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açmıştı.
İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara, hükümetin yargı düzenlemesine karşı itirazlarını yazılı olarak iletmiş, kaygılarının "güçler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ve bireysel hakların korunması"nın bozulması üzerinde toplandığını paylaşmıştı.
Başta Tel Aviv olmak üzere 2 ayı aşkın süredir ülke genelinde on binlerce İsrailli hükümetin yargı düzenlemelerine karşı kitlesel protestolar düzenliyor.
İsrail polisi, son dönemde özellikle Tel Aviv'de "sivil itaatsizlik eylemleri" çağrısıyla düzenlenen kitlesel protestolarda yolları kapatan bazı göstericilere, cop, ses bombası, atlı birlikler ve TOMA'dan sıkılan pis kokulu sularla müdahale etmişti.
Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, hükümetin yargı düzenlemesinde uzlaşının "yakın” olduğunu belirtmiş ancak muhalefet liderleri, iktidarın söz konusu düzenlemeye ilişkin yasal süreci durdurmadan müzakereleri reddettiklerini açıklamıştı.



Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz