Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun Çin’de

Tebbun, Cezayir-Çin ilişkilerinde bir "niteliksel sıçrama" getirmek için Pekin'e gidiyor

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)
TT

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun Çin’de

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)

Cezayir Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Ammar Blani'nin önceki gün Çin'in Cezayir Büyükelçisi Li Jian ile yılsonu Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'u Pekin'e götürecek ziyareti görüştüğünü bildirildi. Tebbun, geçtiğimiz yılın sonunda Çin ve Rusya'yı ziyaret edeceğini duyurmuştu.
Açıklamada, iki tarafın bu önemli ziyarete iyi hazırlanmanın ve Cezayir-Çin ilişkilerinde yeni bir niteliksel sıçramaya yol açması beklenen bu çok önemli ikili etkinliğin başarısını sağlamak için tüm koşulların sağlanması gerektiğini vurguladığı aktarıldı. Ayrıca, iki ülkenin kurmayı arzuladığı kapsamlı stratejik ortaklığa sağlam ve daha çeşitlendirilmiş içeriklerin dahil olacağı kaydedildi.
İki yetkilinin, ikinci beş yıllık stratejik ortaklık planı (2022-2026), Kuşak ve Yol İnisiyatifinin ortak inşaat için yürütme planı,  Cezayir Merkez Limanı projesi dahil ana alanlarda iş birliği için üç yıllık plan (2022-2024),ülkenin güneyinde yer alanın madendeki çalışmalar, fosfatların işletilmesi ve dönüştürülmesi ve çinko ve kurşun madenini geliştirmenin yanı sıra kükürt vadisi konularını ele aldıkları kaydedildi.
Şarku’l Avsat’ın Dışişleri Bakanlığı’ndan aktardığı açıklamada, Çinli büyükelçinin görüşme sırasında yeni yatırım yasasının sunduğu ümit verici fırsatların yanı sıra sağladığı yasal istikrar ve yabancı yatırımcılar için daha iyi bir vizyon ışığında, Çinli ekonomi tüccarlarının Cezayirli muadilleriyle karlı ortaklıklar kurmaya istekli olduğunu vurguladı.
Görüşmede, her iki ülkenin görüşme münasebetiyle  Birleşmiş Milletler sisteminin ve Güvenlik Konseyi'nin temsil formülünde daha adil, çalışma yöntemlerinde daha şeffaf ve yeni bir çok kutuplu dünya düzeni kuracak şekilde reform edilmesi talebi olduğu aktarıldı.
Tebbun’un, Cezayir hükümetinin ABD Kongre üyeleri tarafından aylardır maruz kaldığı baskılara rağmen, Rusya ile askeri alanda işbirliğini görüşmek üzere önümüzdeki Mayıs ayında Moskova'yı ziyaret etmesi bekleniyor. Cezayir cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada Tebbun'un "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi yaptığı ve bu görüşmede iki ülkeyi birbirine bağlayan ikili ilişkilerin yanı sıra enerji alanında işbirliği umutlarını görüştükleri doğrulandı. Açıklamada, iki liderin Cezayir-Rusya Büyük Karma Komitesi'nin yaklaşan toplantısını görüştükleri ve ayrıca Cumhurbaşkanı'nın önümüzdeki Mayıs ayında Rusya’ya yapacağı ziyaret konusunda anlaştıkları" bildirildi. Kremlin daha önce, Putin ve Tebbun’un, Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu (GECF), çerçevesinde çalışmaya istekli olduklarını teyit ettikleri bir telefon görüşmesi yaptıklarını açıkladı.
Geçtiğimiz aylarda Tebbun’un 2022 bitmeden Moskova’yı ziyaret edeceği bildirildi. Makine ve gıda endüstrileri alanındaki diğer taslak anlaşmaların yanı sıra yakıt alanındaki işbirliğine ek olarak, "milyonlarca dolar değerinde Rus silahlarının satın alınması için bir anlaşmanın imzalanmasından" söz edildi. Ancak hiçbir resmi taraf bu haberi doğrulamadı. Ziyaretin söz konusu tarihte gerçekleşmesi ortada  ABD baskısının olduğunu düşündürüyor. Gözlemciler, Tebbun'nun 5 ay sonra gerçekleşmesi planlanan ziyaretinde en önemli dosyanın modern Rus askeri teçhizatı alımı olacağını öne sürüyor.



SDG ve Özerk Yönetim, Suriye'de istikrarı sağlamak için diyaloğa olan bağlılıklarını yineledi

SDG ve Özerk Yönetim, Suriye'de istikrarı sağlamak için diyaloğa olan bağlılıklarını yineledi
TT

SDG ve Özerk Yönetim, Suriye'de istikrarı sağlamak için diyaloğa olan bağlılıklarını yineledi

SDG ve Özerk Yönetim, Suriye'de istikrarı sağlamak için diyaloğa olan bağlılıklarını yineledi

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Medya Merkezi tarafından dün yapılan açıklamada, SDG liderleri ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi arasında yapılan toplantıda, SDG'nin Suriye'de istikrarı sağlamak için diyaloğa bağlılığını yinelediği bildirildi. Medya Merkezi, toplantının Suriye hükümeti ile müzakereler ve 10 Mart'ta imzalanan anlaşmanın uygulanma yollarına odaklandığını açıkladı. Katılımcılar, SDG'nin ulusal diyaloğa olan bağlılığını ‘Suriye topraklarında barış ve istikrarı sağlamanın en doğru yolu’ olarak nitelendirdiler.

Suriye resmi haber ajansı SANA tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, üst düzey ABD’li ve Suriyeli yetkililerin huzurunda ABD Başkanı Donald Trump'ın karşısında otururken görülüyor. (AP)Suriye resmi haber ajansı SANA tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, üst düzey ABD’li ve Suriyeli yetkililerin huzurunda ABD Başkanı Donald Trump'ın karşısında otururken görülüyor. (AP)

Katılımcılar ayrıca, yaptırımların askıya alınması ve diplomatik koordinasyon kanallarının açılmasının, tüm Suriyelilerin katılımıyla kapsamlı bir siyasi çözümü desteklemeye yönelik olumlu bir değişim olduğunu düşünerek, ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera arasında Washington'da yapılan toplantının sonuçlarını memnuniyetle karşıladılar. SDG Medya Merkezi tarafından yapılan açıklamada, Suriye'nin DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) dahil edilmesi övüldü ve SDG'nin ‘bu koalisyonun temel taşı olduğu ve olmaya devam edeceği’ vurgulandı. Suriye Dışişleri Bakanlığı daha önce, Şera ve Trump'ın görüşmelerde ‘kurumların birleştirilmesi ve ulusal güvenliğin güçlendirilmesi sürecinin bir parçası olarak SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonu da dahil olmak üzere 10 Mart anlaşmasına devam edilmesi’ konusunda anlaştıklarını açıklamıştı. Açıklamada, ABD Başkanı’nın Şera ile görüşmesi sırasında Suriye'nin önceki aşamayı başarıyla yönetme çabalarını ve ülkede istikrarı yeniden sağlama konusundaki başarılarını övdüğü ve ABD'nin yeniden inşa ve kalkınma sürecinin başarısı için Suriye liderliğinin ihtiyaç duyduğu gerekli desteği sağlamaya hazır olduğunu teyit ettiği kaydedildi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, 10 Mart'ta SDG'yi Suriye ordusu ve güvenlik kurumlarına entegre etmek için bir anlaşma imzaladı. (EPA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, 10 Mart'ta SDG'yi Suriye ordusu ve güvenlik kurumlarına entegre etmek için bir anlaşma imzaladı. (EPA)

Geçtiğimiz mart ayında Suriye Cumhurbaşkanlığı, SDG'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumları, sınır geçişlerini, havaalanlarını, petrol ve gaz sahalarını devlet kurumlarına entegre etmek için bir anlaşma imzaladığını duyurdu.

Suriye TV dün, Washington'un önümüzdeki günlerde Şam'da Suriye hükümeti ile SDG arasında, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Brad Cooper'ın katılımıyla bir toplantı düzenlemeye hazırlandığını bildirdi.

Deyrizor'un doğusundaki kırsal bölgelerde devriye gezen ABD güçleri (Arşiv)Deyrizor'un doğusundaki kırsal bölgelerde devriye gezen ABD güçleri (Arşiv)

Kanal, ismi açıklanmayan bir kaynaktan, toplantıda ‘petrol, devlet kurumları, sınır geçişlerinin durumu ve Kamışlı Havalimanı'nın yanı sıra, SDG'nin orduya entegre edilme mekanizması gibi hassas konuların ele alınacağını’ aktardı. SDG lideri Mazlum Abdi salı günü yaptığı açıklamada, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmenin sonuçlarını Barrack ile yaptığı telefon görüşmesinde ele aldığını söyledi. X platformunda yaptığı açıklamada, görüşmede ‘SDG'nin Suriye devletine entegrasyonunu hızlandırma taahhüdünün’ de ele alındığını ifade etti.


ABD, Hızlı Destek Kuvvetleri'ne silah sevkiyatını kesme kararı aldı

Marco Rubio, Kanada'nın Ontario eyaletindeki John C. Munro Hamilton Uluslararası Havalimanı'nda gazetecilere Sudan hakkında konuşuyor (AP)
Marco Rubio, Kanada'nın Ontario eyaletindeki John C. Munro Hamilton Uluslararası Havalimanı'nda gazetecilere Sudan hakkında konuşuyor (AP)
TT

ABD, Hızlı Destek Kuvvetleri'ne silah sevkiyatını kesme kararı aldı

Marco Rubio, Kanada'nın Ontario eyaletindeki John C. Munro Hamilton Uluslararası Havalimanı'nda gazetecilere Sudan hakkında konuşuyor (AP)
Marco Rubio, Kanada'nın Ontario eyaletindeki John C. Munro Hamilton Uluslararası Havalimanı'nda gazetecilere Sudan hakkında konuşuyor (AP)

ABD, Sudan'daki çatışmanın kanlı tırmanışından Hızlı Destek Kuvvetleri'ni (HDK) sorumlu tutarak, bu güçlere sağlanan silah tedarikinin kesilmesi için uluslararası eylem çağrısında bulundu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Kanada'da gazetecilere yaptığı açıklamada, "Aldıkları silah tedarikini ve desteği kesmek için bir şeyler yapılmalı" dedi ve "orada yaşananlar korkunç" ifadesini kullandı.

Rubio, ABD'nin önerdiği ateşkesi kabul ettiğini açıklamasına rağmen, stratejik el Faşir şehrinin kontrolünü ele geçiren HDK’yi suçladı. "Karşı karşıya olduğumuz temel sorunun, HDK'nin bazı şeyleri kabul edip sonra da uygulamaması olduğunu düşünüyorum" dedi. HDK'nin bazı ülkelerden gelen dış fon ve desteğe bel bağladığını vurgulayarak, "Kim olduklarını biliyoruz ve bu konuda onlarla konuşup, olanları durduramazsak, bunun hem kendileri hem de dünya için kötü sonuçlar doğuracağını anlamalarını sağlayacağız" diye belirtti.

Bu arada, dün Sudan'ın kuzeyindeki Merowe şehrini hedef alan insansız hava araçları (İHA), ülkenin en büyük barajlarından birine ev sahipliği yapan kentte elektrik kesintisine neden oldu. Ordu, saldırıyı HDK'nin gerçekleştirdiğini iddia etti.


Bir raporda, Gazze Savaşı sırasında İsrail'e petrol sağlayan ülkelerin "soykırıma" "ortak" olduğu iddia ediliyor

İsrail ordusuna ait bir F-16 savaş uçağı, hava üssünden kalkış sırasında havadan havaya füzeler ve ilave yakıt tankları taşıyor,  (İsrail Ordusu)
İsrail ordusuna ait bir F-16 savaş uçağı, hava üssünden kalkış sırasında havadan havaya füzeler ve ilave yakıt tankları taşıyor, (İsrail Ordusu)
TT

Bir raporda, Gazze Savaşı sırasında İsrail'e petrol sağlayan ülkelerin "soykırıma" "ortak" olduğu iddia ediliyor

İsrail ordusuna ait bir F-16 savaş uçağı, hava üssünden kalkış sırasında havadan havaya füzeler ve ilave yakıt tankları taşıyor,  (İsrail Ordusu)
İsrail ordusuna ait bir F-16 savaş uçağı, hava üssünden kalkış sırasında havadan havaya füzeler ve ilave yakıt tankları taşıyor, (İsrail Ordusu)

Sivil toplum kuruluşu Oil Change International tarafından dün yayınlanan bir rapora göre, Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında 25 ülke İsrail'e petrol tedarik etti. Raporda, iklim krizini körükleyen ve "soykırım" olarak nitelendirilen fosil yakıt bazlı sistem kınandı.

Brezilya'daki 30. Taraflar Konferansı (COP30) kapsamında yayınlanan rapora göre, Azerbaycan ve Kazakistan, 1 Kasım 2023 ile 1 Ekim 2025 tarihleri ​​arasında ham petrol sevkiyatının yüzde 70'ini gerçekleştirdi.

Rusya, Yunanistan ve Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'e rafine petrol ürünlerinin en büyük ihracatçıları arasında yer alıyor. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Amerika Birleşik Devletleri aynı zamanda İsrail'e askeri uçaklarda kullanılan JP-8 jet yakıtı sağlayan tek ülke.

Oil Change International, "Bu dönemde İsrail'e yakıt sağlayan ülkeler, İsrail'in vahşetinin tamamen farkındaydı" dedi. Örgüt, "Bu raporda, İsrail'in suç ortaklığı belgelenerek hesap sorulmasına olanak sağlanmıştır. Bu ülkeler, bu soykırımdaki rollerini kabul etmeli ve suç ortaklığına son vermelidir" ifadesini kullandı.

STK, petrol akışlarını analiz etmesi için araştırma şirketi Datadesk'i görevlendirdi ve söz konusu dönemde 323 sevkiyat tespit ederek, toplam 21,2 milyon ton petrol sevkiyatı tespit etti.

Gazze Şeridi'ndeki savaş, Hamas'ın güney İsrail'e düzenlediği ve AFP'nin resmi rakamlara dayanan verisine göre İsrail tarafında bin 221 kişinin ölümüne yol açan eşi benzeri görülmemiş bir saldırının ardından Ekim 2023'te patlak verdi.

Birleşmiş Milletler'in güvenilir bulduğu Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre, o tarihten bu yana İsrail'in misilleme amaçlı askeri harekâtı sonucunda Gazze'de çoğunluğu sivil olmak üzere 69 binden fazla Filistinli öldürüldü.

Temmuz 2024'te Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin "yasadışı" olduğu sonucuna varan bir tavsiye kararı yayınlarken, bir BM komisyonu İsrail'i Gazze Şeridi'nde "soykırım" yapmakla suçladı.

İngiliz Uluslararası ve Karşılaştırmalı Hukuk Enstitüsü'nde insan hakları ve ekonomik işler araştırmacısı olan Irene Petropaoli ise devletlerin, Uluslararası Adalet Divanı'nın "soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması" çağrısında bulunan geçici emrine uymakla yükümlü olduğunu ifade etti.

Açıklamada, "Devletler, İsrail'e yapacakları yardımların, özellikle askeri yardımların, kendilerini Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi uyarınca soykırıma ortak olma riskine maruz bırakabileceğini akıllarında tutmalıdırlar" denildi.