Üçüncü dönemine başlayan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’i bekleyen 4 zorluk

Ülke tarihinde üçüncü dönem başkanlık yapacak ilk isim olan Şi Cinping'in gelecek 5 yıllık dönemine ekonomik durgunluk, ABD ile ilişkiler ve Tayvan gibi başlıkların damga vurması bekleniyor

Şi Cinping, 1949'da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti'nin en uzun süre görev yapan devlet başkanı olacak (AP)
Şi Cinping, 1949'da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti'nin en uzun süre görev yapan devlet başkanı olacak (AP)
TT

Üçüncü dönemine başlayan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’i bekleyen 4 zorluk

Şi Cinping, 1949'da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti'nin en uzun süre görev yapan devlet başkanı olacak (AP)
Şi Cinping, 1949'da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti'nin en uzun süre görev yapan devlet başkanı olacak (AP)

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Ulusal Halk Kongresi'nde yapılan oylamada devlet başkanı seçilerek üçüncü dönemine başladı.
Oylamaya katılan 2952 delegenin tamamının oyunu alan Çin lideri, ülke tarihinde üçüncü dönemine başlayan ilk devlet başkanı olarak tarihe geçti. Şi ayrıca, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1949'dan bu yana en uzun süre görev yapan devlet başkanı ünvanını da ele geçirecek.
Devlet başkanlığı Çin'deki yönetim sisteminde çoğunlukla sembolik bir görev olarak görülse de, aynı zamanda Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Merkezi Askeri Komisyon Başkanı da olan 69 yaşındaki Şi Cinping ülkedeki tüm siyasi ve askeri gücün tepesindeki kişi olmayı sürdürecek.

Duraklama dönemine giren ekonomi
Ülkenin kurucusu Mao Zedong'dan bu yana Çin'in en güçlü lideri olarak görülen Şi Cinping'in yeni beş yıllık döneminde çözmesi gereken problemlerden biri duraklama dönemine giren Çin ekonomisi olacak.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumunda bulunan Çin geçen yıl yüzde 5,5'luk hedefe rağmen, sıfır Kovid politikası ve emlak sektöründeki sıkıntılar nedeniyle yüzde 3 büyüme yakalayabilmişti. 
Pekin, 2023 için ise yüzde 5 seviyesinde bir büyüme hedefi koydu. Bu rakam on yıllardır Çin'in belirlediği en düşük büyüme hedeflerinden biri olarak kayıtlara geçti. 
Şi'nin üst düzey hükümet pozisyonları için seçtiği isimler, ekonomiye liberal reformcuların yön verdiği günlerin geride kaldığını gösterirken, ağır sanayiye yönelik teşvikler ve büyük teknoloji şirketlerine yönelik baskılar devlet öncülük ettiği bir modelin sinyallerini veriyor. 

ABD ile artan gerilim
Şi Cinping'in 5 yıllık dönemine damga vurması muhtemel başlıklardan birinin de ABD ile ilişkiler olması bekleniyor.
İki ülkenin ticaret, insan hakları ve Kovid-19'un kökenleri gibi birçok konuda anlaşmazlık yaşadığı ve son yıllarda ikili ilişkilerin istikrarlı şekilde gerilediği biliniyor. 
Son olarak ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın geçen ay Pekin'e yapacağı ziyaret, ABD semalarında Çin'e ait bir balonun görülmesi üzerine iptal edilmişti. ABD yönetimi balonun casusluk faaliyeti yaptığını söylese de, Pekin bu iddiaları kesin bir dille yalanlamıştı.
Bu hafta Şi Cinping yaptığı bir konuşmada nadir görülen şekilde doğrudan ABD'yi hedef almış ve ABD'nin başını çektiği Batılı devletlerin Çin'in yükselişini engellemeye çalıştığını söylemişti. Benzer şekilde Çin Dışişleri Bakanı Çin Gang da ABD'nin yöntemlerini değiştirmemesi durumunda potansiyel bir çatışma tehdidi olduğu uyarısında bulunmuştu.
Washington-Pekin hattında artan tansiyonun Şi Cinping'in gelecek 5 yılındaki en ciddi zorluklardan biri olması bekleniyor.

Tayvan ve askeri harcamalar
Çin'in Tayvan'a yönelik savaş tehditleri son yıllarda daha çok dile getirilirken, ada ülkesini Çin'in bir parçası olarak gören Pekin yönetiminin atacağı adımlar merakla bekleniyor.
Geçtiğimiz yıl ekimde yapılan Çin Komünist Partisi kongresinde Tayvan'ın bağımsızlığına karşı bir madde ilk kez anayasaya eklenmişti. 
Çin yönetimi ayrıca özellikle ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan'a düzenlediği ziyaretin ardından ada çevresindeki askeri tatbikatları büyük ölçüde sıklaştırdı ve Tayvan hava sahasına yönelik tekrarlanan ihlaller bu süreçte sıradan hale geldi.
Çin'in Tayvan'a yönelik bir harekata girişip girişmeyeceğine ilişkin henüz net bir işaret olmasa da, Asya'da artan silahlanma yarışına dahil olacağı kesin. 
Son olarak Pekin yönetimi, yurtdışında artan tehditleri gerekçe göstererek dört yıl boyunca askeri bütçenin her yıl artırılacağını açıklamıştı. Bu karar, Şi Cinping'in üçüncü dönemine damga vuracak konulardan birinin Çin ordusunun modernizasyonu ve silahlanması olacağını gösteriyor.

İnsan hakkı ihlalleri
Fransa merkezli AFP haber ajansı, ülkedeki insan hakkı ihlallerinin Şi Cinping'in yeni dönemine damga vuracak zorluklardan biri olarak gösterdi.
Şi yönetimindeki Çin, sivil toplumu imha eden ve onlarca aktivistin ülkeden kaçmasına neden olan bir yönetim olarak görülüyor. Bunun yanı sıra ülkenin batısındaki Sincan bölgesinde, bir milyondan fazla Uygur ve diğer Müslüman azınlıklara mensup kişilerin tutuklanması ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından soykırıma kadar varan tanımlamalarla anılıyor. 
Durumun Şi'nin gücünün artmasının beklendiği gelecek 5 yılda değişmesi beklenmiyor. 

Independent Türkçe, AFP, Reuters, CNN, The New York Times



Trump Keşmir konusunda anlaşma ararken, Hindistan'ın diplomatik hırsı sınanıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi Beyaz Saray'da ağırladı. (Arşiv – AP
ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi Beyaz Saray'da ağırladı. (Arşiv – AP
TT

Trump Keşmir konusunda anlaşma ararken, Hindistan'ın diplomatik hırsı sınanıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi Beyaz Saray'da ağırladı. (Arşiv – AP
ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi Beyaz Saray'da ağırladı. (Arşiv – AP

Analistler, Hindistan ve Pakistan'ın ABD'nin müdahalesi sayesinde topyekûn savaşın eşiğinden döndüğünü, ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın Keşmir anlaşmazlığında arabuluculuk yapmayı teklif etmesinin ardından Yeni Delhi'nin küresel diplomatik güç olma hedefinin büyük bir sınavla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Hindistan'ın dünyanın beşinci büyük ekonomisi olma yolundaki hızlı yükselişi, küresel sahnedeki güvenini ve etkisini arttırdı. Hindistan, Sri Lanka'daki ekonomik çöküş ve Myanmar depremi gibi bölgesel krizlerin ele alınmasında önemli bir rol oynadı.

Ancak Keşmir konusunda Pakistan'la yaşanan çatışma Hindistan siyasetinin sinir uçlarına dokunuyor. Son birkaç gündür iki ülke arasında karşılıklı füze atışları ve hava saldırılarıyla şiddetlenen çatışmalarda en az 66 kişi hayatını kaybetti.

Hindistan'ın, Keşmir sorununda kendi çıkarlarından ödün vermeden ticaret gibi konularda Trump'ın gözüne girmek için diplomatik olarak nasıl bir yol izleyeceği büyük ölçüde iç politikaya bağlı olacak ve Keşmir sorununun gelecekteki seyrini belirleyebilecek.

Güney Asya analisti olan Michael Kugelman, “Hindistan (ateşkesin gerektirdiği) daha geniş kapsamlı görüşmelere sıcak bakmıyor. Bu yaklaşıma bağlı kalmak zorlu bir iş olacak” ifadelerini kullandı.

Ateşkesin ne kadar kırılgan olduğunun bir işareti olarak iki hükümet cumartesi gecesi geç saatlerde ciddi ihlal suçlamalarında bulundu.

Kugelman ateşkesin gerilimin en yüksek olduğu dönemde ‘aceleyle sağlandığını’ kaydetti. Trump dün, “Bu iki büyük ulusla ticareti önemli ölçüde arttıracağım” dedi. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, çatışmanın başlamasından bu yana kamuoyu önünde herhangi bir yorumda bulunmadı.

Görsel kaldırıldı.Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif (Reuters)

Hindistan Keşmir'i kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak görüyor ve özellikle de dışarıdan bir arabulucu aracılığıyla müzakere edilemeyeceğini düşünüyor. Hem Hindistan hem de Pakistan, Keşmir'in bazı kısımlarını kontrol ediyor ve bölgede tam egemenlik iddiasında bulunuyor. Hindistan'ın Pakistan destekli bir isyan olarak tanımladığı durum yüzünden bölge üzerinde iki savaş ve çok sayıda başka çatışma yaşandı. Pakistan ise isyanı desteklediğini reddediyor.

Hindistanlı savunma analisti Brahma Chellaney, “Hindistan, ABD'nin baskısıyla, başladıktan sadece üç gün sonra askeri operasyonları durdurmayı kabul ederek, uluslararası toplumun dikkatini bu krize neden olan Pakistan destekli sınır ötesi terörizme odaklamak yerine Keşmir çatışmasına çekiyor” dedi.

İki ülkenin 1947'de ayrılmasından sonra Hindistan ve Pakistan, Keşmir konusunda süregelen anlaşmazlıklarında Batı tarafından on yıllar boyunca bir ve aynı olarak görüldü. Ancak son birkaç yılda Hindistan'ın ekonomik yükselişi de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle bu durum değişti. Pakistan'ın ekonomisi ise sıkıntıda ve Hindistan'ın yalnızca onda biri büyüklüğünde.

Görsel kaldırıldı.Hindistan Başbakanı Narendra Modi, (EPA)

Trump'ın Keşmir sorununa bir çözüm bulunması önerisi ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Hindistan ve Pakistan'ın tarafsız bir yerde daha geniş konularda görüşmelere başlayacağı yönündeki açıklaması, Hindistan'daki birçok kişiyi hayal kırıklığına uğrattı.

Pakistan, Trump'ın Keşmir konusundaki teklifi için defalarca teşekkür ederken, Hindistan, ateşkesin sağlanmasında herhangi bir üçüncü tarafın rolünü kabul etmeyerek, bunun tamamen iki taraf arasındaki bir anlaşmanın sonucu olduğunu ileri sürdü.

Hindistan'daki analistler ve muhalefet partileri, Yeni Delhi'nin geçtiğimiz çarşamba günü Pakistan'a füze atarak stratejik hedeflerine ulaşıp ulaşmadığını sorgulamaya başladı. Hindistan, bunun geçen ay Keşmir'de turistleri hedef alan ve 26 kişinin ölümüne yol açan saldırıya misilleme olduğunu iddia etti. Yeni Delhi saldırıdan Pakistan'ı sorumlu tuttu, İslamabad ise bu iddiayı reddetti.

Pakistan'ın iç kesimlerine füzelerin ateşlenmesi Modi'nin seleflerine kıyasla risk almaya daha meyilli olduğunu gösterdi. Ancak ani ateşkes Modi'yi ülke içinde nadir görülen eleştirilere maruz bıraktı.

Modi'nin Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi'nden (Hindistan Halk Partisi) eski bir parlamenter olan Swapan Dasgupta, ateşkesin Hindistan'da çeşitli nedenlerle iyi karşılanmadığını, çünkü ‘Trump'ın aniden ortaya çıkıp kararını açıkladığını’ söyledi.

Hindistan'ın ana muhalefet partisi Hindistan Ulusal Kongresi de bu görüşü yineleyerek, hükümetten ‘Washington'un neden ateşkes ilan ettiğini’ açıklamasını talep etti. Hindistan Ulusal Kongresi Sözcüsü Jairam Ramesh, “Üçüncü tarafların arabuluculuğu için kapıları açtık mı?” diye sordu.

Düşmanlıkların sona ermesine rağmen, ilişkilerde Hindistan'ın sertliğini test edecek ve daha katı bir yaklaşım benimsemesine neden olabilecek bir dizi sıcak nokta var.

Diğer yandan Pakistanlı diplomatlar ve hükümet yetkilileri, ülkeleri için en önemli konunun, Hindistan'ın geçen ay askıya aldığı ve Pakistan'daki çok sayıda çiftçi ve hidroelektrik santrali için hayati bir su kaynağı olan İndus Su Anlaşması olacağını söyledi.

Pakistan eski Dışişleri Bakanı ve mevcut hükümeti destekleyen Pakistan Halk Partisi'nin lideri Bilawal Bhutto Zerdari, “ABD'nin daha geniş bir diyalog için verdiği güvence olmasaydı Pakistan ateşkesi kabul etmezdi” dedi.

Pakistan'ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Moeed Yusuf, Keşmir'le ilgili risk döngüsünü kırmak için kapsamlı bir anlaşmanın gerekli olduğunu söyledi. Yusuf, “Çünkü krizin kökleri halen orada. Her altı ayda, bir yılda, iki ya da üç yılda bir benzer bir şey oluyor ve sonra nükleer bir ortamda savaşın eşiğine geri dönüyoruz” ifadelerini kullandı.