Analistler: Çin garantörlüğü Suudi Arabistan-İran anlaşmasına ciddiyet kazandırıyor

Suudi Arabistan heyeti başkanı Dr. Musaid el-Abyan ve İranlı Amiral Ali Şemhani dün Pekin'de düzenlenen anlaşmanın imza töreninde (SPA)
Suudi Arabistan heyeti başkanı Dr. Musaid el-Abyan ve İranlı Amiral Ali Şemhani dün Pekin'de düzenlenen anlaşmanın imza töreninde (SPA)
TT

Analistler: Çin garantörlüğü Suudi Arabistan-İran anlaşmasına ciddiyet kazandırıyor

Suudi Arabistan heyeti başkanı Dr. Musaid el-Abyan ve İranlı Amiral Ali Şemhani dün Pekin'de düzenlenen anlaşmanın imza töreninde (SPA)
Suudi Arabistan heyeti başkanı Dr. Musaid el-Abyan ve İranlı Amiral Ali Şemhani dün Pekin'de düzenlenen anlaşmanın imza töreninde (SPA)

Analistler, iki ülke arasındaki ilişkileri yeniden başlatmak için Çin himayesinde gerçekleştirilen Suudi Arabistan-İran anlaşmasının bölgede istikrar, iş birliği ve barışı amaçladığını, ancak bu sefer farklı bir İran taahhüdü gerektirdiğini vurguladılar. Şarku’l Avsat’a konuşan analistler, Çin garantörlüğünün Tahran'ın yükümlülüklerini yerine getirmedeki ciddiyetinin temel noktası olacağını söylerken İran'ın anlaşmayı ihlal etmesinin Pekin ile ilişkilerini doğrudan etkileyeceğine dikkati çektiler.
Uzmanlara göre Yemen dosyası bu anlaşmanın ilk gerçek sınavı olacak. Önümüzdeki iki ay içinde bir iyileşme görülürse açıklanan diğer daha karmaşık bölgesel dosyalara yönelik adımlar atılacak. Suudi Arabistanlı yazar Casir el-Casir, Suudi Arabistan-İran ilişkilerindeki gerilim durumunun ve temel sorunun öncelikle ikili meseleler değil, iki ülkenin karşılıklı müdahaleleri olduğuna inanıyor. Casir, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:
“Müzakerelerin söz konusu dosyalarda İran'ın net tutumlarını ve belirli taahhütlerini tanımlamaya dayandığına inanıyorum. Önemli bir konu olan dün yaşanan fark, Çin'in garantör konumuna gelmesidir. İran, taahhütleri veya açık taahhütleri üzerine bahse giremez. Bu nedenle Suudi Arabistan, aralarındaki güçlü ilişki nedeniyle Çin'in konumunu, İran'ın bu konudaki taahhütlerini ciddi bir şekilde ele alma olasılığına ivme kazandıran bu garantörlüğü takdir etti.”
Casir el-Casir, bu anlaşmanın çok yakında özellikle Yemen dosyasında test edileceğine inandığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki aylık süreçte çok önemli bir noktaya tanık olmalıyız. Yemen dosyasında neler olacak? Adımlar neler? Bu, başlangıç olarak bir odak noktası ve bağlılıkla ciddiyetin doğrulanmasıdır. Bu sağlanamazsa sanki ilişkiler hiç yaşanmamış gibi mesele kapanır. İlişkiler zorlamaya değil müzakereye dayalıdır. Bu nedenle açıklamada, devletlerin egemenliğine ve içişlerine karışmama hususu özellikle vurgulanmış.”
Casir ‘Anlaşma neden şimdi oldu da son üç yılda olmadı?’ sorusunu şu şekilde cevapladı:
“Suudi Arabistan’ın tutumu değişmedi. Değişen şey İran’ın taahhüdü ve Çin’in garantörlüğüdür. İran doğru yolda giderse ve rejim gerçek manada değişirse Suudi Arabistan bölgenin istikrarına ve İran'la ilişkilere istekli.”
Tahran'ın son anlaşmaya uymaması halinde en kötü senaryoda işlerin eski haline döneceğini belirten Casir, “Tüm seçenekleri sunduk. Tüm fırsatlar İran'a açıldı ve uluslararası taraflar devreye girdi. Ancak Tahran bu anlaşmaya uymazsa İran rejimi tamamen sona erecek. Çünkü Çin'le, bir ölçüde de Rusya'yla ilişkisi etkilenecek. Bu, uluslararası ilişkilerin ve yükümlülüklerin ihlali ve göz ardı edilip hafife alınmasıdır. Ve asla kabul edilemez bir manipülasyondur” ifadelerini kullandı.
“Bu, tüm taraflarla iş birliğini, barışı ve istikrarı desteklemek ve teşvik etmek için Suudi Arabistan'ın mükemmel bir adımı ve ciddi olup olmadığını kanıtlaması için İran'a verilen bir fırsat" diye ekleyen Casir, “Gösterge Yemen meselesidir. Yemen meselesinde bir gelişme olursa diğer adımlar konusunda iyimser olabiliriz. Diğer dosyalarda çeşitli komplikasyonlar var. Ancak bu göstergeye ulaşılırsa başka adımlar da atılabilir ve bu yıllar sürebilir” dedi.
Suudi Arabistanlı siyasi analist Dr. Halid Baterfi, duyurulan anlaşmada kilit noktanın İran'ın Suudi Arabistan işlerine doğrudan veya dolaylı, yani milisler ve İran'ın bölgedeki ekseni aracılığıyla müdahalesiyle ilgili olduğunu vurguladı. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, Suudi Arabistan’ın güvenliğinin şart koşulan ilk konu olduğunu ifade eden Baterfi, “Ancak İran'ın bölgedeki güvenliği istikrarsızlaştırma politikalarının, özellikle Körfez ve Arap güvenliğinin Suudi Arabistan’ın güvenliğiyle, özellikle de Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı ve Babü'l Mendeb gibi deniz yollarının güvenliğiyle yakından bağlantılı olması nedeniyle masaya yatırıldığını göz ardı etmiyorum” dedi.
Dr. Halid Baterfi, Çin'in anlaşmanın garantörü olarak varlığının iki tarafla olan güçlü ilişkilerinin yanı sıra bölgedeki stratejik çıkarlarıyla da bağlantılı olduğuna işaret ederek, “Çin'in iki tarafla da güçlü bir ilişkisi var. Bu nedenle anlaşmanın garantörü oldu ve bölgede doğrudan çıkarı bulunuyor. Çünkü enerji ithalatının büyük bir kısmını Körfez'den yapmakta ve bölgedeki deniz yolları kendisini doğrudan ilgilendiriyor. Bölgenin istikrara kavuşturulmasında ve taraflar arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde büyük stratejik çıkarı bulunuyor” ifadelerini kullandı.
Riyad'ın 2001 yılında İran eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde Tahran ile bir güvenlik anlaşması imzalamış olması, o dönemde iki tarafın yeni bir sayfa açma arzusunun kanıtı olarak görülüyordu. Ancak Devrim Muhafızları’nın gündemi kısa sürede galip geldi ve İran bölgedeki yayılmacı politikalarına geri döndü.



Abdulaziz bin Selman: Biz Suudi Arabistan'da ‘imkânsız’ kelimesini bilmiyoruz

TT

Abdulaziz bin Selman: Biz Suudi Arabistan'da ‘imkânsız’ kelimesini bilmiyoruz

Abdulaziz bin Selman: Biz Suudi Arabistan'da ‘imkânsız’ kelimesini bilmiyoruz

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, Suudi Arabistan'ın ekonomisini çeşitlendirmek ve uygun iş fırsatları yaratmak için çalıştığını belirterek, “Son altı yılda çok şey başardık” dedi. Suudi Arabistan'ın en büyük hidrojen üreticisi olduğuna dikkat çeken Abdulaziz bin Selman, küresel olarak yeşil ve temiz hidrojen ihraç etmeye hazır olduklarını söyledi.

Abdulaziz bin Selman, Riyad'da sekizincisi düzenlenen Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’nda ‘Yeni Enerji Ekonomileri’ konulu özel bir oturumda yaptığı konuşmada, “Biz Suudi Arabistan'da ‘imkânsız’ kelimesini bilmiyoruz” dedi.

Üç gün sürecek Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı, ‘Sonsuz ufuk: Yarını şekillendirmek için bugüne yatırım yapmak’ temasıyla düzenleniyor.

Bu yıl sekizincisi düzenlenen konferansta küresel zorluklarla yüzleşmek ve bunları ele almak için yeni stratejiler, Afrika'nın küresel ekonomideki rolü, kadınların liderlik pozisyonlarındaki rolü, iç yapılar ve yatırımların pratik yönleri üzerinde duruluyor.

Abdulaziz bin Selman, “Her türlü enerjiyi ihraç ediyor, döngüsel bir karbon ekonomisi kullanıyor, sanayileşmeye atılıyor ve imal edilmiş ve tasarlanmış ürünler ihraç ediyoruz. Çünkü ekonomik çeşitliliğimizi, değer yaratımımızı, tedarik zinciri esnekliğimizi ve istihdam yaratımımızı arttırmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Yenilenebilir enerji üretimi için rekor fiyatlar elde etmeye devam ediyoruz. Suudi Arabistan'da yılda 20 gigawatt yenilenebilir enerji sağlanacak. Yenilenebilir enerji üretimi için uygun sahaları proaktif bir şekilde belirliyoruz” diyen Abdulaziz bin Selman, gaza doğru kayışın devam ettiğini vurguladı.

Abdulaziz bin Selman sözlerini şöyle sürdürdü: “2020'den bu yana 44 gigawatt yenilenebilir enerji ürettik. Bu da İngiltere'deki toplam kurulu kapasitenin yaklaşık yarısını, İsveç'te ise yüzde 90'ını temsil ediyor. Suudi Arabistan enerji dönüşümünden finansal olarak fayda sağlayacak tek ülke olacak… Biz aslında en büyük hidrojen üreticisiyiz. Yeşil ve temiz hidrojeni küresel olarak ihraç etmeye ve yerel olarak kullanılabilirliğini sağlamaya hazırız.”

sadrgthyj
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’nda konuşuyor. (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’ın tüm bölgeleri en az iki elektrik kaynağına bağladığını açıklayan Abdulaziz bin Selman, “Sanayi şehirlerinin gazla beslenmesini sağlamak için ülke genelinde büyük miktarda boru hattı genişletiyoruz” dedi.

Abdulaziz bin Selman sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Suudi Arabistan birkaç yıl içinde enerji dönüşümünde, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinin 50 yılda elde ettikleriyle kıyaslanabilecek olağanüstü sonuçlar elde etti. Dünyada hiçbir ülke bu kadar kısa bir süre içinde bu dönüşümü yaşamadı. Karbon piyasasını optimize etmek için Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu ile çalışmaya devam ediyoruz ve hem yerel hem de küresel olarak maden ihtiyaçlarımızı güvence altına almak için Maaden şirketi ile birlikte çalışıyoruz. Enerji güvenliği kavramı mineralleri ve hammaddeleri de içerecek şekilde değişecek. Aramco Çin'e yatırım yapmaya devam edecek.”