ABD, Silikon Vadisi Bankası’nın iflasının yansımalarına karşı temel önlemler alacak

Silikon Vadisi Bankası’nın ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki genel merkez binası (Reuters)
Silikon Vadisi Bankası’nın ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki genel merkez binası (Reuters)
TT

ABD, Silikon Vadisi Bankası’nın iflasının yansımalarına karşı temel önlemler alacak

Silikon Vadisi Bankası’nın ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki genel merkez binası (Reuters)
Silikon Vadisi Bankası’nın ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki genel merkez binası (Reuters)

Reuters’ın kaynakları, ABD’li yetkili kurumların dün, Silikon Vadisi Bankası'ndaki (SVB) mevduatları desteklemek ve bankanın ani iflasının yansımalarını önlemek için temel tedbirler aldıklarını belirttiler. Kaynaklar, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminden yetkililerin bu haftanın başlarında, özellikle gelişmekte olan proje finansmanı sektörüne ve çok şubeli bankalara yönelerek, bankanın geçtiğimiz cuma günü ilan ettiği iflasının yansımalarını değerlendirmeye çalıştıklarına dikkati çektiler.
Bugün yapılması beklenen duyurunun detayları henüz belli değil. Kaynaklardan biri, ABD Merkez Bankası (FED) Yönetim Kurulu’nun Kovid-19 salgını sırasında bankaların kapanmasını engelleyen önlemler almayı başardığını ve şimdi de benzer önlemler alabileceğini söyledi. Başka bir kaynak, “Sadece konuşmak yetmez, önemli bir önlem alınmalı” dedi.
Washington Post gazetesi, üç kaynağından ABD’li yetkililerin SVB'deki tüm sigortasız mevduatları korumayı ve ABD mali sisteminde paniğe yol açacağından korktukları durumu önlemek için müdahale etmeyi düşündüklerini söylediklerini aktardı. Gazetenin haberinde, ABD Hazine Bakanlığı, FED ve ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC) yetkililerinin bu fikri bu hafta başlarında tartıştıkları belirtildi. CNBC, FED ve FDIC yetkililerinin, eğer bir alıcı bulunamazsa SVB'nin iflasının yansımalarını yönetmek için iki farklı mekanizma üzerinde çalıştıklarını bildirdi.
İngiltere hükümeti, SVB’nin İngiltere şubesinin kapatılmasından kaynaklanacak yansımaları kısıtlamaya çabalarken, SVB'nin iflası, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. İsrail ve Hindistan gibi ülkelerde de özellikle teknoloji şirketlerinin güvendiği bankanın iflasıyla ilgili endişelerin olduğu ifade edildi.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, 2008’deki küresel mali kriz sonrası iflas eden en büyük banka olan SVB’nin iflasıyla ilgili olarak bankacılık sektörü düzenleyici kurumlarıyla birlikte yapılması gerekenleri tartıştığını açıkladı. SVB’nin iflasının ABD’deki diğer bankalar üzerinde domino etkisi yaratabileceğine dair endişeler artarken Bakan Yellen, mevduat sahiplerini korumaya çalıştıklarını, ancak bir kurtarma paketi yayınlamayı düşünmediklerini belirtti. CBS News'e konuşan Yellen, “Herhangi bir bankanın yaşadığı sıkıntıların diğer bankalara yansımasını engellemek önemli. Mali kriz sırasında, büyük bankaların yatırımcıları ve sahipleri için kurtarma planları hazırlandı. Reformlar hayata geçirildi. Bunu (Kurtarma paketi) bir daha yapmayacağız” ifadelerini kullandı.

Bankanın satışı için alıcı arayışı
Kaynaklardan biri, FDIC'nin 250 bin dolara kadar olan mevduatları korusa da bu rakamın üzerindeki mevduatlarla ilgili endişeler olduğunu söyledi. Kaynak, birçok küçük şirketin çalışanlarının maaşlarını ödeyememe riskiyle karşı karşıya olduğunu da sözlerine ekledi.
Diğer çok şubeli bankalardan artan para çekme işlemleri devam ederken ABD'li yetkililer, bankacılık sektörünü yakından takip ediyorlar. Yaklaşık 220 bin çalışanı temsilen 3 bin 500'den fazla CEO ve kurucu, Y Combinator Şirketi tarafından başlatılan bir imza kampanyasına katıldı. Yellen ve diğer yetkililer, 100 binden fazla çalışanın risk altında olduğu konusunda uyarıda bulunarak, mevduat sahiplerini doğrudan destekleme çağrısında bulundular.
Merkezi Kaliforniya eylaetinin Santa Clara şehrinde bulunan SVB, toplam 209 milyar dolarlık varlığıyla ABD'nin en büyük 16’ncı bankası. Bu da bir satış anlaşması yapılması yapılabilecek potansiyel alıcıların listesini nispeten kısaltıyor. Bilgili kaynaklar, cumartesi günü, SVB’nin adli sorumluluğunu üstlenen FDIC, bu hafta başlarında yaptığı açıklamada, SVB ile birleşmeye hazır başka bir banka bulmaya çalıştıklarını bildirdi.
Bankacılık sektöründen bazı yöneticiler, böyle bir satış anlaşmasının boyutu, herhangi bir banka için çok büyük olacağını ve muhtemelen düzenleyici kurumların alıcıya özel garantiler ve başka kolaylıklar sağlamasını gerektireceğini vurguladılar. FED ve FDIC, gazetecilerin yorum talebine henüz yanıt vermediler. Analistler ve üst düzey yatırımcılar, yarına kadar bir çözüm bulunmazsa, mevduat sahiplerinin tasarrufları hakkında endişelenmeleri halinde diğer bankaların muhtemelen baskı altına gireceği konusunda uyardılar.
Bloomberg, FED ve FDIC’in, düzenleyici kurumların iflas eden bankalardaki mevduatları desteklemesine izin veren bir fon oluşturmayı düşündüklerini bildirdi. Bloomberg’in haberinde düzenleyici kurumların, bu tür bir eylemin mevduat sahiplerine güvence sağlaması ve olası panik halini kontrol altına alması umuduyla banka yetkilileriyle yeni özel mekanizma hakkında görüşmelerde bulundukları belirtildi.

SVB’nin İngitere şubesi
SVB’nin yerel bir şubesinin bulunduğu İngiltere'de ise Maliye Bakanı Jeremy Hunt dün yaptığı açıklamada, bankanın iflasının neden olduğu zararı önlemek ya da en aza indirmek için Başbakan Rishi Sunak ve İngiltere Merkez Bankası ile birlikte çalıştıklarını söyledi. Sky News'e konuşan İngiliz Bakan, “Hafta sonu, gece geç saatlere kadar yoğun bir tempoyla çalıştık. Çok yakında, insanların çalışanlarına ödeme yapmak için nakit çekebilmelerini sağlayacak planları uygulamaya koyacağız” ifadelerini kullandı.
İngiliz teknoloji şirketlerinden 250'den fazla yönetici, dün Bakan Hunt’a bir mektup gönderdiler. Reuters’ın bir kopyasına ulaştığı mektupta, hükümete duruma müdahale etmesi çağrısında bulunuldu.



BM, İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep eden kararı kabul etti

Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)
Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)
TT

BM, İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep eden kararı kabul etti

Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)
Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu dün akşam, İsrail'in 1967'de işgal ettiği ve 1981'de ilhak ettiği Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep eden bir karar aldı.

Karar, 123 lehte, İsrail ve ABD dahil 7 aleyhte ve 41 çekimser oyla kabul edildi.

Golan Tepeleri, yaklaşık 60 kilometre uzunluğunda ve 25 kilometre genişliğinde stratejik bir kayalık platodur. İsrail, 1967'de burayı ele geçirdi ve 1981'de ilhak etti; ancak bu adım uluslararası alanda tanınmadı.

Genel Kurul kararı, İsrail'in 1981 yılında ‘işgal altındaki Suriye Golan'ına kendi kanunlarını, otoritesini ve yönetimini dayatma’ kararının ‘geçersiz ve hükümsüz’ olduğunu belirtti ve bu kararın iptalini talep etti.

rg
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçiş noktasında bir İsrail askeri (Arşiv – Reuters)

Kararda, BM Genel Kurulu'nun İsrail'e Suriye ve Lübnan ile müzakereleri yeniden başlatması ve önceki taahhüt ve vaatlerine uyması çağrısında bulunduğu da belirtildi. Ayrıca İsrail'in işgal altındaki Suriye Golanı'ndan 4 Haziran 1967 sınırlarına çekilmesi talep edildi.

193 üyeli BM Genel Kurulu tarafından çıkarılan kararlar yasal olarak bağlayıcı olmasa da, sembolik bir ağırlığa sahip ve küresel kamuoyunu yansıtıyor.

X platformunda oylama hakkında yorum yapan İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon şunları söyledi: “Genel Kurul, gerçeklikten ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha kanıtladı. İran ekseninin suçları ve Suriye'deki milislerin tehlikeli faaliyetleriyle ilgilenmek yerine, İsrail'in vatandaşlarını koruyan hayati savunma hattı olan Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep ediyor. İsrail 1967 sınırlarına geri dönmeyecek ve Golan'ı asla terk etmeyecek.”


Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
TT

Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, dün yayınlanan bir röportajında, Ukrayna ile savaşı sona erdirmek için Rusya ile yapılan görüşmelerde "bazı ilerlemeler" sağlandığını söyledi.

Rubio, Fox News’te yaptığı açıklamada, "Yapmaya çalıştığımız şey, bu konuda bir miktar ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum, Ukraynalıların gelecekte güvenlik garantisi sağlayacak şekilde yaşayabilecekleri şeyleri bulmaktır" dedi. ABD'nin, anlaşmanın onlara "sadece ekonomilerini yeniden inşa etmelerine değil, aynı zamanda bir ulus olarak refaha kavuşmalarına da olanak sağlayacağını" umduğunu belirtti.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.