Popüler sosyal ağlar, siyasi görüşlerinizi yansıtıyor mu?

Popüler sosyal ağlar, siyasi görüşlerinizi yansıtıyor mu?

Reuters
Reuters
TT

Popüler sosyal ağlar, siyasi görüşlerinizi yansıtıyor mu?

Reuters
Reuters

İsa Nehari
Sosyal medya platformları, dünya genelindeki kullanıcılar için yeni ufuklar açtı.
Özellikle ABD, aktif hesap sayısı bakımından Çin ve Hindistan'dan sonra dünya genelinde üçüncü sırada yer alıyor.
Ancak bu platformlar, ABD tüketicisi için de birçok sosyal ve siyasi zorluklar ortaya çıkarıyor.
Kutuplaşma ve partizan entrikaların ortasında günlük basit sohbetlerden siyasete sapmaktan kaçınan Cumhuriyetçi ve Demokratların bile, sosyal medya platformları her türlü fikirle karşı karşıya kalmalarına neden oluyor.
Bu nedenle, bazı insanlar toplu alanlarda kaçındıkları görüşlerin bile artık ekranlardan evlerine kadar girmesine izin vermek zorunda kalıyorlar.
Pew Araştırma Merkezi'nin yaptığı bir çalışmaya göre, siyasi tartışmalar ve görüşmeler, sosyal medya kullanıcılarının hayatının ayrılmaz bir parçası haline geldi ve bazı aktif siyasi kullanıcılar için farklı siyasi yönelimlere sahip insanlarla sıcak tartışmalar yapma fırsatı sağladı.
Ancak geniş bir kullanıcı yelpazesi tartışmanın yoğunluğundan bıkmış durumda.
Çalışmaya göre, sosyal medya kullanıcılarının üçte birinden fazlası maruz kaldıkları siyasi içerikten bunaldıklarını söylüyor.
Ayrıca, yarısından fazlası, siyasi olarak aynı fikirde olmadıkları kişilerle dijital etkileşimlerini 'endişe verici' ve 'moral bozucu' olarak tanımlıyor.
Öte yandan, bu tür içerikleri tüketmekten zevk alan ve kendilerine katılmayanlarla fikir alışverişinde bulunmaktan keyif alan büyük bir kullanıcı azınlığı var.

Siyasi akımlar nerelerde aktif?
ABD'deki siyasi kutuplaşma ortamında sosyal medya, farklı ideolojiler arasındaki savaşların alanı haline geldi.
Sol ve sağ arasındaki mücadele Twitter ve Facebook'ta neredeyse hiç bitmiyor ve aynı şey demokrasi ve karşıtı için de geçerli.
Bu bağlamda, Araştırma Şirketi Statista tarafından geçtiğimiz ay yapılan bir anketle, solcuların ve sağcıların ortalamadan daha fazla sosyal medya kullanmayı tercih edip etmediklerini ve siyasi bağlılığın bireyin tercih ettiği platformu belirlemede rol oynayıp oynamadığını sorguladı.
Çalışma, çoğu ABD'linin sosyal medya platformu tercihlerinde büyük farklılıklar olmadığı sonucuna vardı, ancak ilginç bazı farklılıklar da var.
Örneğin, Facebook, orta halli kişilerin kendilerini evlerinde hissettikleri platformdur.
Bu kişiler, kendilerini sağa veya sola daha yakın siyasi olarak gören kişilerden daha fazla diğer iletişim araçlarından kaçınmaya eğilimlidir.
Facebook solcular tarafından daha az kullanılmasına rağmen, TikTok ve Instagram, sağ ve sol kullanımı açısından en eşit iki ağdır.
Twitter'da ise partizanlık açıkça görülüyor ve daha çok sağcılar tarafından kullanıyor.
LinkedIn'de daha fazla faaliyet gösteren sağcılar için Reddit ise en az kullanılan platformlarından biri.
Anket sonuçları, siyasi konumun sosyal medya kullanımı üzerinde çok sınırlı bir etkiye sahip olduğunu, farklılıklara rağmen birkaç yüzde puanını geçmediğini gösteriyor. 

Siyaset ortak paydaları eritiyor
Pew Araştırma Merkezi'nin bir araştırması, sosyal medya platformlarının kullanıcılarının yüzde 64'ünün siyasi olarak kendilerinden farklı olanlarla ortak noktalarının daha az olduğu hissini güçlendirdiğini gösteriyor.
Bununla birlikte, yüzde 29'u diğerleriyle yaptıkları tartışmaların, onlara önceki tahminlerinin aksine, daha fazla ortak nokta olduğunu düşündürdüğünü söylüyor.
Kullanıcıların yüzde 83'ü, arkadaşları tarafından paylaşılan siyasi içerikleri, kendi inançlarına ters düşse de görmezden gelmeye çalışırken, yüzde 15'i yanıt veriyor.
Sosyal medya platformları kullanıcıları, 'sorunlu içerikleri' görmezden gelmekte başarısız olduklarında, rahatsızlık veren kullanıcı yorumlarının görünmesini önlemek için bazı teknik özelliklere başvuruyorlar.
Sosyal medya kullanıcılarının yaklaşık üçte biri, siyasi nedenlerle bazı kişilerin paylaşımlarının görünmesini engellemek için ayarlarını değiştirdiklerini söylerken, yüzde 27'si aynı nedenlerle bir kişiyi engellemek veya arkadaşlığı sonlandırmak zorunda kaldı.
Kullanıcıların yaklaşık yüzde 40'ı, sosyal medya platformlarının insanların yüz yüze söylemeye cesaret edemeyecekleri siyasi görüşleri ifade ettiği alanlar olduğuna inanıyor.
Ancak önemli bir azınlık, oradaki siyasi tartışmaların büyük ölçüde hayatın diğer alanlarındaki siyasi tartışmaları yansıttığını düşünüyor.
Aynı zamanda, yüzde 53'ü bu tür tartışmaların sosyal medya platformlarında daha az saygılı olduğunu düşünüyor.

Düşünce üzerindeki olumsuz etkileri
International Journal of Political Psychology (Politik Psikoloji) Dergisi tarafından yayınlanan 'Sosyal Ağların Siyasi Düşünce Kalitesine Etkisi' başlıklı bir araştırma, sosyal medya platformlarının siyasi düşünce kalitesi üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu ortaya koydu.
Çünkü bu platformlar, kişinin başkalarıyla nasıl iletişim kurduğunu ve siyaset hakkında nasıl düşündüğünü sınırlayan 'sosyal baloncuklar' yaratıyor.
Pew Araştırma Merkezi'nin 2020 yılında yayınlanan araştırması, sosyal medya araçlarını sürekli güncel olaylar hakkında bilgi sahibi olmak için kullanan insanlar genel olarak haberlere ve siyasete daha az ilgi gösteriyorlar ve bunlar hakkında daha az bilgi sahibi olduklarını ortaya koydu.
Araştırma, 18-29 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 48'inin bu kategoride olduğunu ve temel olarak sosyal medya araçlarından haber aldıklarını ortaya koydu.
Araştırmaya göre, haberleri temel olarak sosyal medya araçlarından alanlar 'diğer ABD'lilerden' daha fazla sahte veya kanıtlanmamış iddiaları duymaya açık hale geliyor.  
Sonuçlar, haberleri takip etmek için sosyal medya araçlarına güvenen insanların yüzde 57'sinin 'düşük siyasi bilgiye sahip olduğunu' gösteriyor.
Düşük siyasi bilgi oranına sahip kişilerin büyük bir oranına sahip olduğu belirlenen tek grup ise yerel televizyon istasyonlarından haber alan kişilerdir.

300 milyondan fazla kullanıcı
Sosyal medya, ABD'deki internet kullanıcılarının çoğunluğunun günlük yaşamının bir parçası olarak kabul edilir çünkü yerel ve küresel iletişim için sayısız fırsat sunar.
Influencer'ların ortaya çıkmasıyla, bu platformlar çeşitli işler için temel haline geldi. 2022'de, ABD dünya genelinde Çin ve Hindistan'dan sonra en büyük sosyal medya kitlelerine sahip üçüncü ülke haline geldi.
302 milyondan fazla kullanıcısı var ve sosyal ağların yaygınlık oranı yüzde 90'a ulaştı.
Öte yandan ABD'deki kullanıcıların yaklaşık yüzde 55'ini kadınlar oluşturuyor.
Facebook, Instagram ve WhatsApp'ın sahibi olan 'Meta' tarafından yapılan araştırmaya göre, en büyük kitle 25-34 yaş aralığındaki kadınlar tarafından oluşturuldu.
Bu kitle tüm kullanıcıların yüzde 13.6'sını oluşturdu. Onları aynı yaş grubundaki erkekler takip ediyor.
Tüm Meta platformları kullanıcılarının yüzde 12'sinden fazlasını temsil ediyorlar.
2021'in üçüncü çeyreğinde, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki internet kullanıcılarının yarısından fazlası, sosyal medyada arkadaşları, aileleri ve tanıdıkları insanları takip ettiklerini söylerken, yaklaşık yüzde 29'u müzik grupları, şarkıcılar ve müzisyenleri takip ettiklerini ifade ediyor.
Sosyal medya, yıllar içinde kullanıcıların tercihlerine ve ihtiyaçlarına uygun olarak değişti ve gelişti.
Bazıları bilgi paylaşımına odaklanırken, diğer platformlar resim ve video paylaşımına dayanıyor.
Yapılan son bir anket, ABD'deki kullanıcıların yüzde 67'sinin Facebook gibi sosyal ağları kullandığını, yüzde 59'unun Snapchat, Instagram, YouTube ve Pinterest gibi medya paylaşım platformlarını kullandığını belirtti.
TikTok 2021'de en popüler uygulama haline geldi. 94 milyondan fazla kez indirildi. Onu 64 milyon indirme ile Instagram takip ediyor.
Sosyal medya tercihleri yaş grubuna göre değişiyor. 2021 yılında ABD'nin Z kuşağı kullanıcılarının yüzde 63'ü TikTok'u kullandı.
Bu da TikTok'u bu yaş grubu arasında en çok kullanılan uygulama haline getirdi.
2019 yılında bu konum Instagram tarafından işgal ediliyordu. Çin menşeili uygulamanın ilerlemesi, konseptinin genç kullanıcıların mevcut zevklerine hitap ettiğini gösterdi.
Ancak önümüzdeki yıllarda Instagram ve Snapchat ile kıyasıya rekabet halinde kalması bekleniyor.



İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Trump: Ortadoğu'da daha önce hiç yaşanmamış büyük bir barış ortamımız var

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump: Ortadoğu'da daha önce hiç yaşanmamış büyük bir barış ortamımız var

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Ortadoğu'da büyük bir barış sağlandığını söyledi.

Trump dün, "Ortadoğu'da daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir barış var. Bence bu barış aslında çok güçlü" ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı gazetecilere yaptığı açıklamada, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu bölgede çok çalıştığını ve anlaşmanın ikinci aşamasına hazırlandığını belirterek şunları söyledi: "Gazze meselesi üzerinde çok çalışıyoruz, evet, Gazze konusunda yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Ortadoğu'da zaten gerçek bir barış var, 59 ülke bunu destekliyor ve bu daha önce hiç yaşanmamış bir şey."

Şöyle devam etti: “Örneğin, Hamas'la mücadele etmek için müdahale etmek isteyen ülkeler var, bir başka örnek olarak da Lübnan'daki Hizbullah'la mücadele etmek için müdahale etmek isteyen ülkeler var. Ben de onlara diyorum ki: Şu anda buna gerek yok, belki daha sonra ihtiyacınız olabilir, ancak gönüllü olarak müdahale etmeyi ve her şeyi kelimenin tam anlamıyla devralmayı teklif eden ülkeler var.”


İngiliz Donanması, üç gün boyunca kanalda seyreden bir Rus denizaltısını tespit etti

Geçen yıl Pasifik Okyanusu'nda askeri tatbikatlar sırasında bir Rus denizaltısı (Arşiv- Reuters)
Geçen yıl Pasifik Okyanusu'nda askeri tatbikatlar sırasında bir Rus denizaltısı (Arşiv- Reuters)
TT

İngiliz Donanması, üç gün boyunca kanalda seyreden bir Rus denizaltısını tespit etti

Geçen yıl Pasifik Okyanusu'nda askeri tatbikatlar sırasında bir Rus denizaltısı (Arşiv- Reuters)
Geçen yıl Pasifik Okyanusu'nda askeri tatbikatlar sırasında bir Rus denizaltısı (Arşiv- Reuters)

İngiliz Kraliyet Donanması dün yaptığı açıklamada, İngiliz Kanalı'nda bir Rus denizaltısını tespit ettiğini ve üç gündür izlediğini duyurdu. Donanma, bu tür tehditlere karşı İngiliz sularını koruma çabalarını yoğunlaştırıyor.

Donanma açıklamasında, Krasnodar denizaltısı ve Altay römorkörünü izlemek için helikopterle donatılmış bir İngiliz ikmal gemisinin görevlendirildiğini belirtti.

Rus denizaltısı ve römorkörü Kuzey Denizi'nden kanala girdi.

Açıklamada ayrıca, "Krasnodar'ın batması durumunda denizaltı karşıtı operasyonlara geçmek üzere özel bir hava mürettebatının hazırda bekletildiği" ifade edildi.

Olumsuz hava koşullarına rağmen denizaltının yüzeyde seyretmeye devam ettiği belirtildi.

İngiltere, Fransa'nın kuzeybatı kıyısındaki Ouessant Adası yakınlarında bulunan denizaltının izlenmesi görevini, kimliği açıklanmayan bir NATO müttefikine devrettiğini duyurdu.

İngiliz ordusu, Rus denizaltısı Novorossiysk'i kendi karasularında tespit ettikten sonra geçen temmuz ayında benzer bir izleme operasyonu gerçekleştirmişti.

İngiliz Savunma Bakanı John Healey pazartesi günü, "Rus deniz tehditleri" karşısında Kraliyet Donanması'nın yeteneklerini geliştirmek için milyonlarca sterlinlik bir programın başlatıldığını duyurdu.

Londra'ya göre, Rus denizaltılarının İngiliz sularındaki faaliyetleri son iki yılda yaklaşık üçte bir oranında arttı.

Aralık ayı başlarında İngiltere ve Norveç, Kuzey Atlantik'te bu denizaltılara karşı koymayı amaçlayan ortak bir fırkateyn filosu işletmek üzere bir iş birliği anlaşması imzaladı.