BM Libya Özel Temsilcisi’nin seçimlere yönelik girişimi, ülkede şimdiden bölünmeye yol açtı

Bazı çevreler, girişimi, ‘uygulaması zor olan teorik bir söylem’ olarak değerlendirdiler

BM Libya Özel Temsilcisi (sağda) cumartesi günü Trablus’ta basın toplantısı düzenledi (UNSMIL)
BM Libya Özel Temsilcisi (sağda) cumartesi günü Trablus’ta basın toplantısı düzenledi (UNSMIL)
TT

BM Libya Özel Temsilcisi’nin seçimlere yönelik girişimi, ülkede şimdiden bölünmeye yol açtı

BM Libya Özel Temsilcisi (sağda) cumartesi günü Trablus’ta basın toplantısı düzenledi (UNSMIL)
BM Libya Özel Temsilcisi (sağda) cumartesi günü Trablus’ta basın toplantısı düzenledi (UNSMIL)

Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi ve BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Batili, Libya’daki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin bu yıl içinde düzenlemesini amaçlayan girişiminin ayrıntılarını açıklamasından bir gün sonra girişim, özellikle Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) tarafından kabul edilen Anayasa Beyannamesi'nde yapılan 13. değişikliği destekleyenler arasında bazı bölünmelere ve itirazlara neden oldu.
DYK Başkanı Halid el-Mişri, siyasi eylemi, milliyeti, ordunun birleştirilmesini ve Cenevre'de yapılan Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun (LSDF) çıktılarını dikkate alan yasalarla seçimlerin düzenlenmesi konusunda güçlü bir siyasi iradeye sahip olduklarından söz ederek BM Özel Temsilcisi’nin girişimiyle ilgilenmeyen kesime öncülük etti.
Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe dışındaki siyasetçilerden hiçbiri BM girişimi hakkında yorum yapmasalar da bazı siyasetçiler inisiyatif alarak kendi görüşlerini dile getirdiler. TM ve DYK üyeleri tarafından yapılan açıklamalarda, BM Özel Temsilcisi ve UNSMIL Başkanı Batili’nin, cumartesi günü düzenlediği basın toplantısıyla detaylarını açıkladığı girişimin reddedildiğinin işaretleri görüldü. Özellikle TM üyelerinin, seçim süresinin dolduğunu ve seçimler için kendilerini yeniden halka sunmaları gerektiğini söylemeleri, girişimin reddedildiğinin teyidi niteliğindeydi. Libyalı siyasi analist İdris Ahmid, bir yanda TM ve DYK üyeleri, diğer yanda BM Özel Temsilcisi arasında bir tartışma olduğunun dikkati çektiğini söyledi.
Ahmid bu itirazın nedenini Batili’nin Anayasa Beyannamesi’nde yapılan 13. değişikliği onaylamak için acele etmeden önce seçimlerin düzenlenmesi için gereken seçimlerin anayasal temeli üzerinde uzlaşmamaları nedeniyle TM ve DYK’nın saf dışı bırakılması tehdidine bağladı. Şarku’l Avsat’a konuşan Ahmid’e göre Batili’nin girişimine karşı çıkan TM ve DYK, ülkeyi seçimlere taşımak konusunda ciddi değiller. Ahmid, girişimi ‘Libya krizine müdahale’ olarak niteleyen TM’nin bunu şimdi değil, daha önce söylemesi gerektiğini belirtti.
Girişime karşı çıkanların bazılarının, ülkedeki krizi uzatmayı ve siyaset sahnesinde kalmayı hedeflediklerini söyleyen Ahmid, Batili’nin Trablus’ta düzenlediği basın toplantısından sonra diğer tarafların TM ve DYK’nın önümüzdeki Haziran'a kadar hiçbir şans verilmeden saf dışı bırakılmalarını istedikleri için hayal kırıklığına uğradıklarını ifade etti. Ahmid, Batili, TM ve DYK’nın gerçek bir sınavla karşı karşıya olduğu, Rusya’nın Libya seçimlerinin bir an önce yapılmasına gerek görmediğinden, girişimim BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) zorluklarla karşılaşacağını söyledi.
Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya’nın geçtiğimiz Şubat ayı sonlarındaki son BMGK oturumundan önce Libya’da seçimlerin düzenlenmesi için acele edilmesine karşı uyarması dikkati çekmişti. Rusya’nın uyarısı, ‘BM’nin önerisinin birçok Libyalıyı şaşırtması’ dahil olmak üzere çeşitli korkulara dayanıyordu. Rusya, seçim yolundaki herhangi bir adımın ‘tüm Libyalıların katılımı olmadan meyve vermeyeceğini ve fayda sağlamayacağını’ düşünüyor.
Dibeybe’nin hükümetine karşı çıkan ve Libya’nın doğu cephesine bağlı olan bazı taraflar, BM Özel Temsilcisi Batili'yi ‘tarafsız olmadığını’ söyleyerek sert bir şekilde eleştirdiler. TM üyesi Salih Efhime, Batili’nin basın toplantısından sonra adını anmadan yaptığı açıklamada, temkinli ifadeler kullanarak, “Karışıklık ve belirsizlik, birçok kez Libyalıların hayallerinin suya düşmesine neden oldu” dedi.
Efhime, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fikir henüz olgunlaşmamış gibi görünüyor. Bu yüzden girişimi, başarısızlık ihtimalini artıracak ve başarı ihtimalini azaltacak belirtiler üzerine başlatmaktansa durum netleşene kadar beklemek daha uygun olur.”
Şarku’l Avsat’a konuşan Efhime, mevcut ortamda genel seçim yapılmasının imkansız olduğunu söyledi.
DYK üyesi Bilkazım Kazit, Batili’nin açıklamasını iyi bir teorik konuşma olarak değerlendirdi.
Kazit, Libya 24 adlı internet sitesine yaptığı açıklamada, “Bu teorik söylemi sahada uygulamaya geçirebilecek mi?” diye sordu. BM Özel Temsilcisi Batili’nin açıkladığı girişimin Libya krizinin çözümü için yeni bir girişim ya da yol haritası olduğu anlamına gelmediğini söyleyen Kazit, DYK ve Libyalı tüm taraflar, Batili'nin geniş hatlarla ilgili sunduğu girişime katıldıklarını, ancak şeytanın uygulamada gizli olduğunu söyledi. Kazit, ülkedeki bölünme sona ermeden yeni bir komite kurma fikrinin, LSDF toplantılarında Tunus ve Cenevre'de kurulan komitenin başarısız deneyiminin bir tekrarı olacağını kaydetti.
Libya Anayasa Komisyonu projesinin kurucu üyelerinden Ömer en-Nuas, BM Özel Temsilcisi’nin girişiminin reddedilmesiyle ilgili olarak şunları söyledi:
“Girişim ister Batili ister başkası tarafından sunulsun. Libya halkı, kendi kaderini belirlemeli ve kimsenin vesayeti altında olmamalı.”
Karar verici merciin yalnızca Libya halkı olduğunu vurgulayan Nuas, “Çözüm, beş yıldır hazırlanıp halka durulması beklenen anayasa taslağıdır. Anayasa ise devletin temeli ve halkın seçtiği yetkilerin yetkilerini kısıtlayandır.
Batili'nin sunduğu girişim, seçim ortamının güvenliğini sağlamak amacıyla güvenlik ve askeri hazırlıkların tamamlanması çerçevesinde seçimlerin bu yılın sonlarında yapılması için net bir yol haritası geliştirilmesini hedefliyor. Batili, seçim kuruluyla ilgili olarak ise yeni bir seçim kurulunun kurulmasından korkanların içini rahatlatacak garantiler verdi. Batili, seçim kurulunun BM girişimini hayata geçirme yetkisine sahip olacağını, ancak dışarıdan bir çözüm taşımadığını ve Libyalı siyasi tarafları saf dışı bırakmayı amaçlamadığını söyledi.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.