Fransa'da yargıdan Korsika Parlamentosu'na anadil yasağı

UNESCO, 150 bin kişinin konuştuğu Korsikacayı yok olma tehlikesindeki dillerden biri olarak görüyor

2022'de yapılan bir anket Korsika halkının yüzde 71'inin özerkliği desteklediğini gösteriyor (AFP)
2022'de yapılan bir anket Korsika halkının yüzde 71'inin özerkliği desteklediğini gösteriyor (AFP)
TT

Fransa'da yargıdan Korsika Parlamentosu'na anadil yasağı

2022'de yapılan bir anket Korsika halkının yüzde 71'inin özerkliği desteklediğini gösteriyor (AFP)
2022'de yapılan bir anket Korsika halkının yüzde 71'inin özerkliği desteklediğini gösteriyor (AFP)

Fransa'da bir mahkeme Korsika parlamentosunda Korsika dilinin kullanılmasının anayasaya aykırı olduğuna hükmetti.
Bastia Mahkmesi'nin kararında bir kamu dairesinde konuşulabilecek tek dilin Fransızca olduğuna hükmedildi. Kararda, "Korsika halkının varlığını" etkili şekilde tesis eden yerel kuralların da anayasaya aykırı olduğu ifade edildi.
350 bin nüfuslu adada tepkiyle karşılanan karar, Fransa merkezi yönetiminin adadaki en yüksek temsilcisi olan Korsika Valisi tarafından yargı konusu haline getirilmişti.
Korsika dilinin yasaklanması kararı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un yerel siyasetçilerle daha fazla özerklik için görüşmeler yaptığı bir dönemde geldi.
Korsika Meclis Başkanı Marie-Antoinette Maupertuis ve Yönetici Konsey Başkanı Gilles Simeoni tarafından yapılan ortak açıklamada, "Karar Korsikalı vekilleri görüşmeler sırasında ana dillerini konuşma hakkından mahrum kılıyor. Bizim için bu gidişatı kabul etmek düşünülemez" ifadelerine yer verildi.
Açıklamada ayrıca Korsika dilinin yaşaması ve gelişmesi için Fransızcayla birlikte resmi dil statüsüne alınması gerektiği belirtildi.
Bağımsızlık yanlısı Core in Fronte partisi konuyla ilgili yaptığı açıklamada kararı 'utanç verici' olarak tanımladı. Korsika Ulusu Partisi lideri Jean-Christophe Angelini ise kararın kendilerince bir "aşağılama" olduğunu belirtirken, "haksızlık ve rezillik" ifadelerini kullandı.
BM'nin kültür organizasyonu UNESCO'nun yok olma tehlikesi olan diller listesinde, İtalyancaya benzeyen ve dünya üzerinde 150 bin kişinin konuştuğu Korsikaca da yer alıyor.

Macron "Özerklik konusunda tabum yok" demişti
Milliyetçi hareketlerin yerel siyasete hakim olduğu Korsika'da daha fazla özerklik ve hatta tam bağımsızlık talepleri Fransa merkezi hükümetiyle sorunlu bir ilişki geliştirilmesine neden olmuştu.
Macron geçen ay yaptığı açıklamada, Korsika'nın yasal statüsünde yapılacak reformlar konusunda bir tabusunun olmadığını belirtmiş ancak Korsika adasının Fransa'nın bir parçası olarak kalacağının altını çizmişti. 
Paris ve Korsikalı liderler arasındaki son görüşmeler, 1998'de öldürülen Fransız Korsika Valisi Claude Erignac'ın suikastına karışan iki kişinin koşullu şekilde serbest bırakılmasının ardından başlayabilmişti.

Korsika'nın yüzde 71'i özerklik istiyor
Fransa'nın en yoksul bölgesi olan Korsika adası dili ve kültürüyle ana karadan farklılaşırken, coğrafi olarak da İtalya'ya daha yakın bir konumda bulunuyor.
Fransa'nın 18 bölgesinden biri sayılan Korsika adası, 2018'den bu yana kısıtlı özerklik sağlayan "özel bölgesel bütünlük" statüsüyle yönetiliyor. 
Geçen yıl Claude Erignac'ı öldürme suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılan Colonna'nın cezaevinde saldırıya uğrayarak komaya girmesi adadaki tansiyonu yükseltmiş ve şiddet olaylarına neden olmuştu.
O dönemde Conse Martin gazetesinin yaptığı bir anket, Korsika'da yaşayanların ve Korsikalı Fransızların yüzde 71'inin özerkliğe "evet" dediğini, tam bağımsızlığa ise yüzde 32'lik bir destek olduğunu ortaya koymuştu.
Fransa genelinde ise nüfusun yüzde 53'ü Korsika'nın özerkliğine "evet" demişti. 1989'da yüzde 18 seviyelerinde olan bu oranın neredeyse üçe katlanması uzmanların dikkat çektiği noktalardan biri olmuştu.

Independent Türkçe, France 24, The Guardian, Corse Martin



AB'nin en yüksek tütün vergisini uygulayan Fransa, kaçak sigaraya savaş açtı

Fransa'daki kanunlara göre kaçak tütün mamulü satın aldığı tespit edilenlere 135 euro ceza uygulanıyor (Unsplash)
Fransa'daki kanunlara göre kaçak tütün mamulü satın aldığı tespit edilenlere 135 euro ceza uygulanıyor (Unsplash)
TT

AB'nin en yüksek tütün vergisini uygulayan Fransa, kaçak sigaraya savaş açtı

Fransa'daki kanunlara göre kaçak tütün mamulü satın aldığı tespit edilenlere 135 euro ceza uygulanıyor (Unsplash)
Fransa'daki kanunlara göre kaçak tütün mamulü satın aldığı tespit edilenlere 135 euro ceza uygulanıyor (Unsplash)

Avrupa Birliği'nde (AB) tütün mamullerine en yüksek vergiyi uygulayan Fransa, son dönemde artan kaçak sigara üretiminin önüne geçmeye çalışıyor.

Fransa'da pandemiden beri artan kaçak sigara üretimi ve satışı, hükümet yetkililerini harekete geçirdi. 

Mali denetim ve vergi alanlarında danışmanlık hizmeti sağlayan KPMG'nin haziranda yayımladığı araştırmada, 2021'de Fransa'da satılan sigaraların üçte birinin kaçak olduğu tespit edildi.

Fransız güvenlik güçleri, geçen yılın ilk 10 ayında 600 ton kaçak sigaraya el koydu. Bu rakam, 2020'ye kıyasla iki kattan daha fazla bir artışa tekabül ediyor. 

Özellikle başkent Paris'in kuzeydoğusunda yer alan Pantin komününde kaçak sigara çatışı dikkat çekici. 

Banliyö sakinleri martta 1500 kişinin imza attığı bir dilekçeyle kaçak sigaraya karşı protesto düzenlemiş ve yönetimden satışları engellemesini istemişti. 

Komündeki polis sayısı bu tarihten beri artırılırken, güvenlik güçleri banliyöde 2021-2022'de 495 kaçak sigara satıcısını yakaladı. 

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'a konuşan Pantin'in sosyalist belediye başkanı Bertrand Kern, kaçak sigaraların sağlığa çok daha zararlı olduğuna işaret ederken, "Normalde paketi neredeyse 11 euroya satılan sigaraları 5-6 euroya bulunca insanlar işin sağlık kısmına pek dikkat etmiyor" dedi.

Europol, Normandiya bölgesindeki Rouen'de terk edilmiş bir binaya ocakta düzenlediği baskında, dakikada 250 kaçak sigara üreten bir makinaya el koymuştu. Binada, 21 ila 55 yaşlarında Moldova ve Yunan uyruklu 9 kişi de yakalanmıştı.

Baskında, yaklaşık 19,4 milyon adet sigara, 15 ton kesilmiş tütün ve 50 tonluk paketleme malzemesi ele geçirilmişti. El konan ürünlerinin değerinin 17 milyon euro olduğu bildirilmişti. 

Europol'ün Avrupa Mali ve Ekonomik Suçlar Merkezi biriminden Sebastian Bley, kaçak sigara üretim fabrikası kurmanın bir suç çetesine yaklaşık 1 milyon euroya mal olabileceğini belirtti. 

Bley, özellikle sigara fiyatlarının yüksek olduğu ülkelerde kaçak sigara üretiminin son yıllarda arttığına dikkat çekerek, 2021'de Europol'ün AB'de kaçak sigara üreten 74 fabrika tespit ettiğini, bu rakamın 2018'de 47 olduğunu söyledi. 

Tütüncüler Federasyonu'nun Île-de-France, Oise ve Seine-Maritime bölgelerinde başkanlığını yapan Philippe Alauze, suç örgütlerinin mafyalaşarak kendilerine ait bölgeler belirleyip, buralarda kaçak satışlar yaptığını ifade etti.

Ülkede bir paket sigaranın yüzde 84,2'si vergiden oluşuyor.

Independent Türkçe, Guardian, Europol


Kosova’nın kuzeyinde gerginlik devam ediyor

Zveçan’daki Sırp protestocular (AFP)
Zveçan’daki Sırp protestocular (AFP)
TT

Kosova’nın kuzeyinde gerginlik devam ediyor

Zveçan’daki Sırp protestocular (AFP)
Zveçan’daki Sırp protestocular (AFP)

Yüzlerce Sırp’ın bu hafta başlarında NATO liderliğindeki barış güçleri (KFOR) ile çatıştıktan sonra bugün belediye binasının önünde yeniden toplanmasıyla, Kosova’nın kuzeyinde tansiyon yine yükseldi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, KFOR askerleri Zveçan’daki belediye binasının etrafında çember oluşturdu ve ek olarak çevreyi metal bir çit ve dikenli tel ile güvenlik altına aldı.

Kosova’nın Sırp azınlığı, Nisan ayında kuzeydeki yerel seçimleri boykot ederek, yüzde 3,5’in altındaki küçük bir katılım oranına rağmen, Arnavutların yerel meclislerin kontrolünü ele geçirmesine izin verdi.

Pek çok Sırp, kendilerini gerçekten temsil etmediğine inandıkları Kosova Özel Polisi ve Arnavut belediye başkanlarının çekilmesi çağrısında bulunuyor.

Bugün toplanan göstericiler, belediye binasından Zveçan merkezine kadar uzanan iki yüz metrelik dev bir Sırp bayrağını dalgalandırdı.

NATO tarafından dün yapılan açıklamada, Sırp protestocularla çıkan çatışmalarda 30 barış gücü askerinin yaralanmasının ardından, Kosova’nın kuzeyinde daha fazla kuvvet konuşlandırılacağı bilgisi verildi.

FOTO: Sırplar Zveçan’da dev bir Sırp bayrağı taşıyor (AFP)
Sırplar Zveçan’da dev bir Sırp bayrağı taşıyor (AFP)

NATO liderliğindeki barış güçleri, Pazartesi günü kalabalığı dağıtmak amacıyla kalkanlar ve coplar kullandı, ancak taş, şişe ve molotof kokteyli yağmuru ile karşılaştılar.

KFOR’a göre Pazartesi günkü çatışmalarda 11’i İtalyan ve 19’u Macar olmak üzere toplam 30 barış gücü askeri yaralandı.

3’ü ağır olmak üzere 52 protestocu yaralandı, 5 Sırp da çatışmalara katıldıkları için gözaltına alındı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ülkesinin müttefiki olan Kosova’yı eleştirerek, Başbakan Albin Kurti hükümetini, Arnavut belediye başkanlarını atayarak, ‘gerginliği gereksiz yere tırmandırmakla’ suçladı.

ABD, Kosova’nın devam eden askeri tatbikatlara katılımını da askıya aldı.

Kosova, 1999’da ABD önderliğindeki NATO askeri müdahalesinin Sırp güçleri ile Arnavut gerillaları arasındaki şiddetli savaşı etkili bir şekilde sona erdirmesinin ardından Belgrad’dan bağımsızlığını ilan etti.

Sırbistan -kilit müttefikleri Çin ve Rusya ile birlikte- bu adımı hala tanımayarak Priştine’nin Birleşmiş Milletler’de (BM) sandalye sahibi olmasını engelliyor.

Kosova’da ağırlıklı olarak Arnavutlar yaşıyor, ancak nüfusun yaklaşık yüzde 60’sını oluşturan Sırplar büyük ölçüde Belgrad’a sadık kalıyor.


Kosova Başbakan Yardımcısı Bislimi: Protestolar Belgrad'dan yönetiliyor

Sert çatışmaların yaşandığı protestolarda henüz can kaybı yok (Reuters)
Sert çatışmaların yaşandığı protestolarda henüz can kaybı yok (Reuters)
TT

Kosova Başbakan Yardımcısı Bislimi: Protestolar Belgrad'dan yönetiliyor

Sert çatışmaların yaşandığı protestolarda henüz can kaybı yok (Reuters)
Sert çatışmaların yaşandığı protestolarda henüz can kaybı yok (Reuters)

Kosova'da Sırp protestocuların, polis ve NATO birlikleriyle çatıştığı gösterilerin yankıları sürüyor.

Kosova'nın kuzeyinde yer alan ve Sırpların çoğunlukta olduğu İzveçan'da pazartesi günü yaşanan eylemlerde, polis ve NATO barış gücü birlikleri (KFOR) Sırp göstericilere karşı biber gazı ve ses bombası kullandı. 

KFOR ise eylemlere müdahale sırasında aralarında İtalyan ve Macar askerlerin yer aldığı 30 kişinin yaralandığını açıkladı. 

Belediye seçimlerine tepki

Protestolar, geçen ay Kosova'nın kuzeyindeki 4 belediyede yapılan tartışmalı yerel seçimlerin ardından patlak verdi. Bölgenin ağırlıklı nüfusunu oluşturan Sırpların boykot kararına rağmen düzenlenen seçimlerde katılım yüzde 4'ün altına kadar düşmüş, belediyeleri Arnavutlar kazanmıştı.

Geçen cuma günüyse yeni seçilen Arnavut belediye başkanları, Kosova polisinin de yardımıyla görevi devralmak üzere belediye binalarına girdi. Sırplar, yeni belediye başkanlarının görevi devralmalarına engel olmaya çalışsalar da Kosova polisinin müdahalesiyle karşı karşıya kaldı.

Bunun üzerine Sırplar, pazartesi günü bölgedeki belediye binalarının önünde toplanarak yeni gösteriler düzenledi. Şiddetli gösterilerde Sırp eylemciler, KFOR ve Kosova polisiyle çatıştı. 

"Protestolar Belgrad'dan yönetiliyor"

Kosova'nın Avrupa Entegrasyonu, Kalkınma ve Diyalogdan Sorumlu Birinci Başbakan Yardımcısı Besnik Bislimi, Independent Türkçe'ye yolladığı açıklamasında gösterilerin belediye seçimleriyle ilgisi olmadığını savunarak, eylemlerin Sırbistan'ın talimatıyla ve Kosova'daki Sırp Listesi partisi tarafından organize edildiğini ileri sürdü.

Bilsimi, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: 

KFOR'a, Kosova polisine ve gazetecilere karşı kullanılan şiddet, bunun bir yurttaş protestosu olmadığını kanıtlamıştır. Sırp Listesi aracılığıyla Belgrad'dan yönlendirilen bu saldırı, holiganlardan ve çeşitli suç unsurlarından gelen bir saldırıdır. Protesto onlar tarafından, tam da kendi kötücül hedefleri ve amaçları doğrultusunda suiistimal edilmiştir.

 "Yurttaşlar kendilerine hizmet eden, talep ve ihtiyaçlarına cevap veren belediye başkanları istiyor. Huzur ve sükunet, istikrar ve daha iyi bir yaşam istiyorlar" diyen Bilsimi, bölgedeki durumun normale dönmesi gerektiğini söyledi.

Kosova Başbakanı Albin Kurti liderliğindeki Kendin Karar Al Hareketi'nden Arnavut milletvekili Armend Muja da gösterilerin belediye seçimleriyle ilgili olmadığını savunarak, Sırpların çoğunlukta olduğu kuzey bölgelerinde "yasadışı yapılanmaların" oluşturulduğunu öne sürdü.

Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa Batı'nın eylemlerden Sırpları sorumlu tutarak bir propaganda yürüttüğü savunuldu. 

Düzenlenen belediye seçimlerinin meşru sayılamayacağının öne sürüldüğü açıklamada, protestoya katılan Sırpların "meşru hak ve özgürlüklerini barışçıl şekilde savunmaya çalıştığı" iddia edildi. 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de çatışmalardan Arnavut yönetimini sorumlu tutarak, "Kurti bölgeyi kan gölüne çevirmeye çalışıyor" dedi.

Vucic, Kurti yönetiminin Sırplarla NATO arasında çatışma çıkarmaya çalıştığını savunarak, 50'den fazla Sırp'ın gösterilerde yaralandığını söyledi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise saldırıların kabul edilemez olduğunu belirterek, KFOR'a takviye için 700 askerin daha bölgeye gönderileceğini duyurdu. 

Sırbistan - Kosova sorunu

Kosova, 2008'de tek taraflı olarak Sırbistan'dan bağımsızlığını ilan etmişti. Sırbistan ise ülkenin bağımsızlığını tanımayarak Kosova'nın kendi topraklarına ait olduğunu savunuyor.

Sırbistan - Kosova gerginliğinde NATO da kilit bir rol oynamıştı. Sırp güçleriyle bağımsızlık yanlısı Kosova Kurtuluş Ordusu arasında 1998'de başlayan çatışmalar, 1999'da NATO'nun 78 gün süren operasyonuyla son bulmuştu.

Şubatta bağımsızlığının 14. yılını kutlayan Kosova, şu ana dek Türkiye, ABD, İsrail ve birçok Avrupa Birliği ülkesi tarafından tanınırken, Rusya, Çin, Yunanistan, Ermenistan ve Bosna Hersek gibi ülkelerse bunu reddediyor.  

Avrupa Birliği'nin arabuluculuğunda 2011'de başlatılan Belgrad-Priştine Diyalog Süreci, ilişkilerin normalleşmesini ve nihayetinde iki ülkenin birbirini tanımasını amaçlıyor.

Independent Türkçe, CNN, Moscow Times, BBC


Belçika Savcılığı, Brüksel intihar saldırılarındaki ‘şapkalı adamın’ suçlu bulunmasını talep ediyor

Muhammed Abrini ve diğerlerinin 2016 Brüksel saldırılarıyla ilgili yargılanma anlarını gösteren bir çizim (AP)
Muhammed Abrini ve diğerlerinin 2016 Brüksel saldırılarıyla ilgili yargılanma anlarını gösteren bir çizim (AP)
TT

Belçika Savcılığı, Brüksel intihar saldırılarındaki ‘şapkalı adamın’ suçlu bulunmasını talep ediyor

Muhammed Abrini ve diğerlerinin 2016 Brüksel saldırılarıyla ilgili yargılanma anlarını gösteren bir çizim (AP)
Muhammed Abrini ve diğerlerinin 2016 Brüksel saldırılarıyla ilgili yargılanma anlarını gösteren bir çizim (AP)

Belçika Savcılığı, Muhammed Abrini’nin Mart 2016’da Brüksel’de 32 kişinin ölümüne ve yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olan ‘intihar saldırılarının’ suç ortağı olarak suçlu bulunmasını talep etti.

Aralık ayından bu yana Muhammed Abrini ve çocukluk arkadaşı Salah Abdusselam da dahil olmak üzere dokuz zanlı yargılanıyor. Şüphelilerden Usame Attar’ın Suriye’de öldürüldüğü varsayıldığı için gıyabında yargılanıyor.

Attar ve Abrini davaları üzerinden yürüyen duruşmalara başlayan federal savcılar, Brüksel Ceza Mahkemesi’nden Fas asıllı iki Belçikalının 22 Mart 2016’daki saldırıların ‘suç ortağı’ olarak cezalandırılmasını talep ettiler.

13 Kasım 2016’da Fransa’da aynı hücre tarafından gerçekleştirilen saldırılarda olduğu gibi Atar’ın Suriye’den grubu yöneten ‘lider’ olduğunu ve Abrini’nin ‘ilk andan itibaren aktif bir üye olduğunu’ söylediler.

Savcı Bernard Michel, Abrini’nin ‘patlayıcıların hazırlanması ve hedeflerle ilgili tartışmalarla yakından ilişkili olduğunu ve yardımı olmadan bu suçun işlenemeyeceğini’ söyledi.

38 yaşındaki genç ‘radikal’ olarak tanımlandı ve saldırıları uluslararası koalisyonun Irak ve Suriye’yi bombalamasının ardından ‘Allah’ın verdiği bir ceza’ olarak nitelendirdiği yazıların arkasındaki kişi olduğu ifade edildi.

22 Mart 2016 sabahı Brüksel’deki Zaventem Havalimanı’nda iki kişi, bir saat sonra da Belçika’nın başkentindeki bir metro istasyonunda bir kişi kendini havaya uçurmuştu. Bunun sonucunda 32 kişi yaşamını yitirirken yüzlerce kişi yaralanmıştı. Saldırıları DEAŞ üstlenmişti.

Brüksel bombalamalarıyla ilgili davada Abrini, diğer intihar bombacılarıyla birlikte bir bagaj arabasını iterken havalimanı kameralarına takılan ‘şapkalı adam’ olarak biliniyor.

Savcı Bernard Michel, “Ya korkaklıktan ya da hayatta kalma içgüdüsünden kendisini havaya uçurmaktan vazgeçti, ancak saldırılardan da vazgeçmedi” ifadelerini kullandı. Savcı “Diğerleriyle birlikte (o sabah) taksiye bindiğinde, eylemin ancak ölümlerle sonuçlanabileceğini biliyordu” diye ekledi.

Muhammed Abrini ve diğer sekiz sanık müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya.

Suçlu bulunması halinde cezası, Haziran 2022’de Paris’te verilen cezasına eklenecek. Söz konusu tarihte 13 Kasım saldırılarındaki rolü sebebiyle müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.


İsveç: Şimdi Türkiye'nin kararını bekliyoruz

AA
AA
TT

İsveç: Şimdi Türkiye'nin kararını bekliyoruz

AA
AA

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, ülkesinin Türkiye'ye karşı Üçlü Muhtıra'dan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini savunarak "Şimdi karar vermelerini bekliyoruz." dedi.

Kristersson, İsveç'in Lulea kentinde, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile ortak basın toplantısında konuştu.

ABD'nin İsveç'in NATO'ya katılımına verdiği desteğe teşekkürlerini ileten Kristersson, "Bu, bizim için çok şey ifade ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kristersson, bir soru üzerine, Türkiye ile NATO üyeliği konusunda temasların sürdüğünü aktararak "Geçen pazar günü yapılan ikinci tur seçimlerinden sonra da temasımız oldu." ifadesini kullandı.

Ülkesinin Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasındaki Üçlü Muhtıra'nın gerekliliklerini yerine getirdiğini savunan Kristersson, "Bunun son kısmı fiilen 1 Haziran'da yürürlüğe giriyor, yani yarından sonraki gün. Terörle mücadelede yeni yasa. Bu, önemli bir adım. Böylece Üçlü Muhtıra çerçevesinde Türk dostlarımıza ne dediysek onu yapmış olduk. Çok, çok önemli. Endişelenmek için haklı nedenleri olduğu gerçeğini kabul ettik." diye konuştu.

Kristersson, Türkiye'nin kararına saygı duyduklarını belirterek "Şimdi karar vermelerini bekliyoruz." dedi.


Belarus, Devlet Sınır Komitesi’ne yeni başkan atadı

Belarus ve Polonya arasındaki sınır duvarı boyunca konuşlanan sınır muhafızları (AFP)
Belarus ve Polonya arasındaki sınır duvarı boyunca konuşlanan sınır muhafızları (AFP)
TT

Belarus, Devlet Sınır Komitesi’ne yeni başkan atadı

Belarus ve Polonya arasındaki sınır duvarı boyunca konuşlanan sınır muhafızları (AFP)
Belarus ve Polonya arasındaki sınır duvarı boyunca konuşlanan sınır muhafızları (AFP)

Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko, Konstantin Molostov’u Devlet Sınır Komitesi’nin yeni başkanı olarak atadı.

Şarku’l Avsat’ın Belarus resmi haber ajansı Belta’dan aktardığı habere göre Molostov, ülkede sınır güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olan Devlet Sınır Komitesi eski başkanı Anatoly Lappo’nun yerine atandı.

Söz konusu atama kararı, NATO’nun bir üyesi olan komşu Polonya ile gerilimlerin arttığı bir dönemde alındı.

Varşova, geçtiğimiz hafta doğu sınırlarını Belarus ve Rusya’dan yük araçlarına kapatacağını bildirdi.

Polonya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, 159’u milletvekili olmak üzere 365 Belarus vatandaşına yeni yaptırımlar uygulanacağı ve bu ülkeyle olan tek sınır kapısının Belarus ve Rusya’da kayıtlı tırlar için kapatıldığı bilgisi verildi.

Dün yayınlanan bir bakanlık kararnamesine göre, Polonya ve Belarus sınırları arasındaki geçiş, 1 Haziran’dan itibaren süresiz olarak kapatılacak.

Rusya’nın ana müttefiki Belarus’u, göçmenlerin Polonya’ya akışını düzenlemekle suçlayan Varşova, göçmenleri dışarıda tutmak için sınır boyunca çelik bir duvar ördü.


Balkanlar yine diken üstünde: 4 soruda Kosova'daki çatışmalar

Kosova'da konuşlu bulunan NATO barış gücü misyonunda yaklaşık 4 bin asker görev yapıyor (Reuters)
Kosova'da konuşlu bulunan NATO barış gücü misyonunda yaklaşık 4 bin asker görev yapıyor (Reuters)
TT

Balkanlar yine diken üstünde: 4 soruda Kosova'daki çatışmalar

Kosova'da konuşlu bulunan NATO barış gücü misyonunda yaklaşık 4 bin asker görev yapıyor (Reuters)
Kosova'da konuşlu bulunan NATO barış gücü misyonunda yaklaşık 4 bin asker görev yapıyor (Reuters)

Etnik Sırpların ağırlıklı olarak yaşadığı Kosova'nın kuzeyinde, Sırp göstericiler, Kosova polisi ve NATO birlikleriyle çatıştı.

Zvecan'da hükümet binasını işgal etmek için harekete geçen göstericilere karşı biber gazı ve ses bombaları kullanılırken, diğer iki belediye binası ise NATO askerleri tarafından güvenlik kordonu içine alındı.

NATO'dan yapılan açıklamada İtalyan ve Macar askerlerden oluşan barış gücü birliğinden 25 askerin yaralandığı ifade edildi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, bölgedeki çatışmalarda yaralanan 50 Sırp'ın hastaneye kaldırıldığını açıkladı.

Belgrad yönetimi sınır hattındaki Sırp birliklerinin tamamını teyakkuza geçirirken, Kosova'daki Sırplara yeniden saldırılması halinde buna seyirci kalmayacakları uyarısında bulundu.

Yaşanan gerilimle ilgili bir açıklama yapan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Kosova yönetiminin gerginliği düşürecek adımlar atması gerektiğini söyledi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise, durumun endişe verici olduğunu ve Balkanlar'da "büyük bir patlamaya" sebebiyet verebileceğini ifade etti.

Kosova'nın kuzeyinde yaşanan gerilim bir kez daha 1998-99'da yaşanan çatışmaların tekrarlanması endişelerini körükledi. Çatışmalarda 10 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, 1 milyondan fazla kişiyse evsiz kalmıştı.

Sırbistan ve Kosova'nın ilişkileri neden bozuk?

Bir dönem Sırbistan'a bağlı olan Kosova, 2008'de bağımsızlığını ilan etti. Ancak Belgrad yönetimi nüfusunun yüzde 90'ı Arnavut olan bölgenin bağımsızlığını tanımadı.

Sırbistan yönetimi, bölgeyi kontrol etmese de Kosova'yı halen ülkenin bir parçası olarak görmeye devam ediyor.

Bölgeyi kendi ülkeleri olarak gören Kosovalı Arnavutlar Sırpları işgalci ve baskıcı bir güç olarak görürken, Sırp milliyetçileriyse 1389'da Osmanlı'ya karşı bölgede kazanılan zafer nedeniyle Kosova'yı ulusal mücadelenin bir sembolü olarak tanımlıyor.

Bölgedeki Arnavutlar, 1998'de Sırp yönetimine karşı ayaklanmış, Sırp ordusu bu ayaklanmaya çok sert şekilde yanıt vermişti. 1999'da NATO'nun müdahalesinin ardından Sırbistan bölgeden çekilmiş ve kontrolü uluslararası barış gücü askerlerine bırakmıştı.

Kosova 2008'deki bağımsızlık ilanının ardından, aralarında Türkiye ve ABD'nin de olduğu yaklaşık 100 ülke tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınırken, Rusya, Çin ve 5 Avrupa Birliği ülkesi Kosova konusunda Sırbistan'la aynı çizgide politika izliyor. 

Bu çözümsüzlük Sırbistan'la Kosova arasındaki gerginliğin bitmemesine neden oluyor.

Yükselen tansiyonun sebebi ne?

Kosova'da yeniden yükselen ve sokağa taşan gerilimin ardında yatan bu seferki neden, geçen ay Kosova'nın kuzeyinde yapılan yerel seçimler.

Bölgenin ağırlıklı nüfusunu oluşturan Sırpların boykot kararına rağmen düzenlenen seçimlerde katılım yüzde 4'ün altına kadar düşmüş, belediyeleri Arnavutlar kazanmıştı.

Geçen cuma günü ise yeni seçilen Arnavut belediye başkanları, Kosova polisinin de yardımıyla görevi devralmak üzere belediye binalarına girdi. Sırplar, yeni belediye başkanlarının görevi devralmalarına engel olmaya çalışsalar da Kosova polisinin müdahalesiyle karşı karşıya kaldı.

Sırplar pazartesi günü bölgedeki belediye binalarının önünde toplanarak yeni gösteriler düzenledi. Şiddetli çatışmalara sahne olan gösterilerde NATO'nun barış gücü askerleri ve Kosova polisiyle Sırp göstericiler karşı karşıya geldi.

Yaşanan gerilimin kaynağı olan seçim boykotu kararı, kasımda içlerinde hakimler ve polislerin de olduğu bölgedeki Sırp görevlilerin görevlerinden toplu şekilde istifa etmelerinin ardından gelmişti.

Kosova hükümetinin Sırp nüfusun yoğun olduğu ülkenin kuzeyine yönelik attığı hemen hemen her adımın Sırpların direnişiyle karşılaştığını söylemek de mümkün. Ülkenin kuzeyinde yaşayan Sırpların, Belgrad'la yakın bağlarını koruduğu da biliniyor.

Ana aktörler kim?

Hem Kosova hem de Sırbistan, ihtilafla ilgili taviz vermeye yanaşmayan milliyetçi liderler tarafından yönetiliyor.

AB'nin arabuluculuk ettiği müzakerelerde Kosova'yı temsil eden Başbakan Albin Kurti, daha önce Sırbistan'da siyasi nedenlerle hapis yatmış eski bir öğrenci lideri. Kurti ayrıca Kosova'nın Arnavutluk'la birleşmesinin ateşli savunucularından biri olarak biliniyor ve Sırbistan'a taviz verilmesine kesinlikle karşı çıkıyor.

Kosova'daki savaş sırasında Enformasyon Bakanlığı yapan Sırbistan Başbakanı Aleksandar Vucic ise ülkesinin bir şeyler kazanmadan asla anlaşma yapmayacağını söylüyor.

Vucic ayrıca Kosova lideri Kurti'yi, "yeni Zelenski olmaya çalışmakla" suçluyor.

Çözüm çalışmaları hangi aşamada?

Kosova ve Sırbistan arasındaki sorunların çözümü için ortak bir zemin yaratmaya yönelik uluslararası çabalar bir süredir devam ediyor ancak şu ana kadar kapsamlı bir anlaşmaya varılabilmiş değil.

Avrupa Birliği yetkilileri ilişkilerin normalleşmesi için yürütülen müzakerelere arabuluculuk ediyor. Müzakereler sırasında taraflar sayısız kez anlaşmaya varsa da, bu anlaşmalar nadiren uygulamaya konulabildi. 

Ancak her iki ülke de Avrupa Birliği üyeliği için ilişkilerini normalleştirmek zorunda. İhtilafın devam etmesiyse uzayan istikrarsızlık, ekonomik gerileme ve sürekli çatışma riski anlamına geliyor.

Sırbistan'la olan sorunların çözülemediği senaryoda, BM'ye üye olamayan Kosova devletinin işlevsel bir yapıya kavuşması zor görünüyor. 

Kosova'ya yönelik herhangi bir Sırp askeri müdahalesiyse, Sırbistan ordusuyla NATO barış gücü askerlerini karşı karşıya getirme potansiyeli taşıyor.

Independent Türkçe, AP, BBC, CNN, Balkan Insight, Euractiv


Borrell: Rusya savaşı kazanmadığı sürece müzakerelere girmeyecek

Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Josep Borrell (DPA)
Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Josep Borrell (DPA)
TT

Borrell: Rusya savaşı kazanmadığı sürece müzakerelere girmeyecek

Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Josep Borrell (DPA)
Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Josep Borrell (DPA)

Avrupa Birliği'nin Dış Politika Sorumlusu Josep Borrell dün yaptığı açıklamada, Rusya'nın ancak Ukrayna'daki savaşı kazanması halinde müzakerelere girmeye hazır olacağına inandığını söyledi. Ayrıca bu yaz çatışmada olabilecekler konusunda ‘iyimser olmadığını’ ifade etti.

Borrell, Barselona'daki bir etkinlikte yaptığı konuşmada "Rusya'nın savaşı kazanmak için mutlak bir niyeti olduğunu görüyorum ... Rusya savaşı kazanmadıkça müzakerelere girmeyecek” dedi.

Borrell, Avrupa Birliği ülkelerinin savunma bakanlarının geçtiğimiz Salı günü Brüksel'de yaptığı bir toplantıda ABD'nin yeşil ışık yakmasının ardından Ukraynalı pilotların F-16 savaş uçaklarıyla ilgili eğitimlerinin Polonya'da başladığını açıklamıştı. Borrell, “F-16 savaş pilotları için eğitimin birçok ülkede nihayet başlamasından memnunum ve biraz zaman alacak, ne kadar erken olursa o kadar iyi” ifadelerini kullanmıştı. Eğitimin başladığı ülkelerle ilgili bir soruya Borrell, “Örneğin Polonya" yanıtını vermişti.


Ukrayna: Rus saldırılarında kullanılan 54 İHA'dan 52'si imha edildi

Rusya-Ukrayna savaşı 460. gününe girdi (Reuters/Arşiv)
Rusya-Ukrayna savaşı 460. gününe girdi (Reuters/Arşiv)
TT

Ukrayna: Rus saldırılarında kullanılan 54 İHA'dan 52'si imha edildi

Rusya-Ukrayna savaşı 460. gününe girdi (Reuters/Arşiv)
Rusya-Ukrayna savaşı 460. gününe girdi (Reuters/Arşiv)

Ukrayna, Rusya'nın bugün erken saatlerde başkent Kiev'e düzenlediği insansız hava aracı (İHA) saldırılarıyla ilgili açıklama yaptı.

Ukrayna Hava Kuvvetleri, İran yapımı 54 Şahid tipi İHA'dan 52'sinin imha edildiğini öne sürdü. Yetkililer, saldırının askeri ve altyapı tesislerini hedef aldığını duyurdu. 

Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko, gece yarısından sabah erken saatlere kadar başkentin farklı bölgelerinde patlamaların meydana geldiğini söyledi.

Sviatoşynskiy, Peçersk, Solomyansk ve Holosiyiv bölgelerindeki sivil altyapılarına İHA parçalarının isabet etmesiyle yangın çıktığını bildiren Kliçko, Solomyansk'daki saldırıda 41 yaşındaki bir erkeğin hayatını kaybettiğini, 35 yaşında bir kadınınsa yaralandığını açıkladı.

Ukraynalı yetkililer bunu, "Rusya-Ukrayna savaşında şimdiye kadarki en büyük İHA saldırısı" diye niteledi.

Dnipropetrovsk Valisi Serhii Lysak, Rusya kuvvetlerinin Nikopol kentini dün ve bugün bombaladığını açıkladı. Lysak saldırıda can kaybının yaşanmadığını ancak bazı binaların, doğalgaz ve elektrik hattının zarar gördüğünü bildirdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen yıl 24 Şubat'ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaşta çatışmalar devam ediyor. 

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin 22 Mayıs'ta açıkladığı verilere göre savaşta 8 bin 895 sivil yaşamını yitirdi. Yaralı sayısı 15 bin 117'yi buldu. Çatışmaların devam ettiğini ve bilgi akışının zor olduğunu belirten BM yetkilileri, gerçek sayıların daha yüksek olduğunu düşünüyor.

Independent Türkçe, CNN International, Ukrayinska Pravda, Guardian, AA


Yokoluş İsyanı'nın Hollanda'daki eyleminde 1579 çevreci gözaltına alındı

Birleşik Krallık merkezli Yokoluş İsyanı, 2018'de kuruldu (AFP)
Birleşik Krallık merkezli Yokoluş İsyanı, 2018'de kuruldu (AFP)
TT

Yokoluş İsyanı'nın Hollanda'daki eyleminde 1579 çevreci gözaltına alındı

Birleşik Krallık merkezli Yokoluş İsyanı, 2018'de kuruldu (AFP)
Birleşik Krallık merkezli Yokoluş İsyanı, 2018'de kuruldu (AFP)

Çevre örgütü Yokoluş İsyanı, Hollanda'nın Lahey kentinde dün protesto düzenledi. Gösteriye müdahale eden kolluk kuvvetleri, 1579 kişiyi gözaltına aldı.

Hollanda'nın fosil yakıtlara verdiği sübvansiyonlara tepki gösteren göstericiler, kentin önemli yollarından A12'nin bir kısmını kapattı. Polisin tazyikli suyla müdahale edeceğini düşünen bazı çevrecilerin mayo giydiği ve şemsiye taşıdığı görüldü. 

Gösteriye katılan yüksek lisans öğrencisi Anne Kerevers şöyle konuştu:

İklim değişikliği krizi gittikçe büyüyor. Bunun nedenini biliyoruz. Hükümetimiz hâlâ nedeni sübvanse ediyor. Bunun bitmesi gerekiyor.

Yokoluş İsyanı, protestoya 7 bin kişinin katıldığını duyurdu. Göstericiler arasında Hollandalı ünlüler de vardı. Game of Thrones'taki Melisandre karakteriyle ünlenen Carice van Houten, gözaltına alınıp serbest bırakıldı.

Protestocular arasında yer alan A12 orkestrası da Alman besteci Ludwig van Beethoven'ın bir eserini çaldı.

Polis ekipleri, yolu kapatan eylemcilere tazyikli suyla müdahale etti. Vandallık gibi suçlamalardan dolayı 1579 kişinin gözaltına alındığını duyuran yetkililer, 40 kişinin yargılanacağını bildirdi.

Yetkililer, göstericilerden birinin gözaltına alınırken bir polis memurunu ısırdığını duyurdu. Polis, müdahaleden önce aktivistlere eylemi bitirip dağılma imkanı tanındığını söyledi. 

Yokoluş İsyanı sözcüsü Aaron Pereira ise bölgede neredeyse iki ayda bir gösteri düzenlediklerini ve katılımcı sayısının her seferinde iki katına çıktığını savundu:

Gerçek iklim faaliyetlerine halk büyük destek veriyor.

Independent Türkçe, AFP, BBC