Etiyopya, savaş bittikten aylar sonra Tigray milislerini yeniden entegre edecek

Etiyopya Dışişleri Bakanı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Vekili ile birlikte (Etiyopya Haber Ajansı)
Etiyopya Dışişleri Bakanı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Vekili ile birlikte (Etiyopya Haber Ajansı)
TT

Etiyopya, savaş bittikten aylar sonra Tigray milislerini yeniden entegre edecek

Etiyopya Dışişleri Bakanı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Vekili ile birlikte (Etiyopya Haber Ajansı)
Etiyopya Dışişleri Bakanı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Vekili ile birlikte (Etiyopya Haber Ajansı)

Etiyopya Federal Hükümeti, iki yıllık kanlı iç savaşın sona ermesinin yaklaşık beş ay ardından, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) milislerini yeniden entegre etme taahhüdünde bulundu. TPLF ise barış anlaşması kapsamındaki silahsızlanma süreci paralelinde, savaşın tükettiği kuzey bölgesinin kalkınması ve rehabilitasyonu çabalarına savaşçılarının dahil edilmesini talep etti.
Merkezi Hükümet ile TPLF arasında geçtiğimiz Kasım ayında Güney Afrika'da imzalanan barış anlaşması mucibince, bir ulusal komitenin savaşçıları silahsızlandırması, merkezlerden birine getirilmeleri, onların rehabilitasyonu, ülkede kalkınmaya, barışa ve demokrasinin inşasına dahil olmaları için gereken her şeyin sağlanması öngörülmüştü.
Etiyopya Ulusal Diplomasi Enstitüsü Başkanı Yasin Bakay, şimdiye kadar barış anlaşması hükümlerinin uygulanmasında iki tarafın ciddiyetini kanıtlayan güçlü göstergeler olduğunu söylüyor. Şarku'l Avsat'a konuşan Bakay, şuan Afrika ve Avrupa birlikleri tarafından sağlanan uluslararası desteğin silahsızlanma sürecini kolaylaştırdığını, böylece eski savaşçıların cepheden rehabilitasyonunun başlanması, barış anlaşmasının pekiştirilmesi ve bölgede işlerin en iyi şekilde yeniden yürütülmesi sürecinin yolunun açıldığını vurguladı.
Tigraylı insan hakları aktivisti Bakay, haberleşme, elektrik ve bankacılık hizmetleri başta olmak üzere birçok hizmetin belli bir süre kesintiye uğraması ardından bölgeye geri döndüğüne dikkat çekti. Bunun sürdürülebilir kalkınmaya yakın olunduğu anlamına geldiğini vurgulayan Etiyopyalı hukukçu, düşmanlıkların sona ermesi ardından Tigray’deki durumu istikrara kavuşturmanın, hükümet ile TPLF arasında güven inşa etmenin önemini vurguladı.
Etiyopya hükümeti Tigray'ın başkenti Mekele’den yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulu tarafından kurulan Ulusal Rehabilitasyon Komitesi'nin çalışmalarına başladığını duyurdu. Etiyopya'nın Ulusal Rehabilitasyon Komiseri Teshome Toga, hükümetin savaşçıların barışçıl bir yaşam sürdürebilmeleri için topluma yeniden entegre olmalarını sağlamak için azimle çalıştığını aktardı.
Aynı zamanda savaşın neden olduğu hasara işaretle, “Savaş, Etiyopyalılara durup düşünmeleri için bir ders vermiş oldu. Gelecekte savaşa hayır demeli, Etiyopya'yı inşa etmede iş birliğine, barış anlaşmasını uygulamaya, başarılı bir şekilde silahsızlanmayı ve savaşçıların topluma yeniden entegrasyonunu sağlamaya yönelik hükümet faaliyetlerine odaklanmalıyız. Eski savaşçılar, diğer vatandaşlar gibi istikrarlı bir hayat sürmek için gereken tüm desteği alacaklar” vurgusunda bulundu. Eski savaşçıları ülkelerinin ve insanlarının kalkınması için çok çalışmaya hazırlıklı olmaya çağıran Toga, politikacıların ve diğer paydaşların taahhüdünün önemli olduğunu da ekledi.
TPLF Sözcüsü Getachew Reda ise eski savaşçıların, silahsızlanma süreci ardından geliştirme faaliyetlerine katılmalarına izin verilmesini şart koştu. Aynı zamanda, “Sadece silahsızlanma değil, rehabilitasyon çalışmaları da koordineli bir şekilde yürütülmeli” ifadelerini kullandı.
Rehabilitasyon programının ulusal kalkınmada önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Getachew, programın etkin bir şekilde uygulanması yoluyla ülkenin çıkarlarını geliştirmenin önemini vurguladı. Ayrıca ilgili organları güçlü bir kararlılıkla çaba göstermeye, devam eden barış sürecinin uygulanmasını sürdürmeye çağırdı.
Ulusal Rehabilitasyon Komitesi, Federal Hükümet ile TPLF arasında Pretoria’da imzalanan barış anlaşması doğrultusunda vatandaşları silahsızlandırmak ve normal bir yaşam sürmelerini sağlamak için 30 Aralık 2022'de kurulmuştu.
Afrika meseleleri konusunda Çadlı uzman Muhammed Şifa, barış anlaşması şartlarının tam olarak uygulanması hususunda Etiyopya hükümetine baskı yapan uluslararası ortakların varlığına rağmen, Tigray savaşçılarının yeniden entegrasyonu ve rehabilitasyonunun kolay olmadığını söylüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Şifa, “Tigray'in askeri liderlerinin yüksek hırsları ve TPLF dahilinde her an bölünmelere yol açabilecek çeşitli grupların varlığı ışığında mesele çetrefilli. Bir deneme dönemi gerekiyor. Vaziyet karışık ve beklemede” vurgusunda bulundu.
Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Demeke Mekonnen, Cumartesi günü Birleşmiş Milletler Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Hanna Tetteh ile bir araya geldi. Etiyopya Hükümeti'nin gösterdiği çabaları, Tigray bölgesinde güveni artırma yönündeki uygulamaları takdir ettiğini dile getiren Tetteh, her iki taraf da bölgesel barış ve güvenlik için diğer ortaklarla birlikte çalışma taahhüdünü yineledi.
Anlaşmanın imzalanması ardından, uzun süredir gıda, yakıt, nakit ve ilaç konusunda ciddi bir kıtlık ile karşı karşıya kalan Tigray'e yönelik yardımlar sınırlı düzeyde yeniden ulaştırılmaya başladı. Yaklaşık 6 milyon kişinin yaşadığı bölgeye temel hizmetler yavaş yavaş yeniden başlatılırken, Etiyopya Havayolları, Addis Ababa ile başkent Tigray arasındaki ticari uçuşları yeniden başlattı.
TPLF silahlarını bırakmaya başladığını duyururken bölge sakinleri ve yardım çalışanları ise Eritre ordusu ve Amhara’dan gelen güçlerin hala Tigray'ın bazı bölgelerinde olduğunu söyleyerek onları suiistimallerle suçluyor.
Pazar günü Dünya Gıda Programı (WFP), Etiyopya'da çatışma ve kuraklıktan etkilenenlerin ihtiyaçlarına hızla öncelik vermenin, dayanıklılık kazanmaları için onları desteklemenin önemini vurguladı. WFP Etiyopya Sorumlusu Claude Jibidar, ENA’ya verdiği demeçte, “WFP artık Kuzey Etiyopya'nın çoğuna erişebiliyor. Birkaç alanda insani müdahale boyutunu genişletmeyi başardık” ifadelerini kullandı. Ayrıca bağışçıları iklim değişikliği ve çatışmadan kurtulmayı hızlandırma hususunda hükümete ve topluluklara yardım etmeye çağırdı.



Washington, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki olaylar nedeniyle Ruanda'yı ‘bölgeyi savaşa sürüklemekle’ suçluyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden askerler Burundi'nin Gatumba köyüne geldi. (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden askerler Burundi'nin Gatumba köyüne geldi. (Reuters)
TT

Washington, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki olaylar nedeniyle Ruanda'yı ‘bölgeyi savaşa sürüklemekle’ suçluyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden askerler Burundi'nin Gatumba köyüne geldi. (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden askerler Burundi'nin Gatumba köyüne geldi. (Reuters)

ABD dün, Ruanda’nın Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin doğusundaki çatışmaya müdahil olmasını kınadı. Ruanda’ya yönelik eleştiriler, silahlı 23 Mart Hareketi’nin (M23) bölgede yeni bir saldırı başlatmasının ardından geldi. Söz konusu saldırı, Kinşasa ve Kigali’nin Washington’da birkaç gün önce imzaladığı anlaşmanın akabinde gerçekleşyor.

ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Mike Waltz, BM Güvenlik Konseyi toplantısında yaptığı açıklamada, “Son haftalarda Başkan Trump’ın himayesinde ilerleme kaydedilmesi gerekirken, Ruanda bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa ve savaşa sürüklüyor” dedi.

4 Aralık’ta Washington’da Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Ruanda arasında Başkan Trump’ın himayesinde imzalanan barış anlaşmasının ardından Waltz, şiddetin yeniden başlamasından dolayı ülkesinin son derece endişeli olduğunu vurguladı. Waltz, Ruanda’nın Kongo’nun doğusunda meydana gelen gelişmelerdeki rolünün boyutunu da sert bir şekilde eleştirdi.

ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Mike Waltz, BM Güvenlik Konseyi toplantısı sırasında (Reuters) ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Mike Waltz, BM Güvenlik Konseyi toplantısı sırasında (Reuters)

Waltz, Ruanda’nın M23 hareketine maddi, lojistik ve eğitim desteği sağladığını ve 1 Aralık’tan itibaren yaklaşık 5 ila 7 bin Ruandalı askerle Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde M23’ün yanında savaştığını açıkladı. Waltz, söz konusu sayının saldırının ilerleyişine bağlı olarak artabileceğine de işaret etti.

Waltz ayrıca, “Son aylarda Ruanda, M23’ü desteklemek için Kuzey ve Güney Kivu bölgelerine çok sayıda kara-hava füzesi ve diğer gelişmiş ağır silahlar yerleştirdi” dedi. Waltz, M23 ve Ruanda’nın intihar dronları ve topçu kullanımını artırdığına dair güvenilir bilgiler bulunduğunu ve bu kapsamda Burundi’ye de saldırılar düzenlendiğini vurguladı.

M23 hareketi, ocak ayında Goma ve şubat ayında Bukavu kentlerini ele geçirmişti. Waltz, Ruanda’nın desteğiyle M23’ün, aralık başında ülkenin doğusundaki Güney Kivu eyaletinde, Burundi sınırı boyunca yeni bir saldırı başlattığını belirtti.

M23 çarşamba günü, yüz binlerce nüfusa sahip Uvira kentini ele geçirdi. Bu kontrol, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile Burundi arasındaki kara sınırını da M23’ün denetimine soktu; bu durum, Kinşasa’nın Bujumbura üzerinden sağladığı askeri desteği de kesmiş oldu.

Bu gelişmeler ışığında, BM Genel Sekreteri’nin Barış Operasyonlarından Sorumlu Yardımcısı Jean Pierre Lacroix, yeni saldırının “bölgesel bir patlamanın hayaletini uyandırdığını ve sonuçlarının tahmin edilemez olduğunu” belirterek, çatışmanın daha da genişleme riski konusunda ciddi endişe duyduğunu ifade etti.

Meşru müdafaa hakkı

Lacroix, komşu ülkelerden gelen silahlı güçlerin ve grupların doğrudan veya dolaylı müdahalesi ile sınırları aşan göçmen ve savaşçı hareketlerinin, bölgesel bir patlama riskini büyük ölçüde artırdığını belirtti. Lacroix ayrıca, M23’ün daha fazla alanı kontrol etmesi ve paralel yönetimler kurmasının, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin kademeli olarak çözülmesine yol açabileceği konusunda endişelerini dile getirdi.

BM Güvenlik Konseyi’nde birçok üye ülke bölgesel gerilimi artırma endişesi dile getirirken, Burundi’nin BM Daimî Temsilcisi Zephyrin Maniratanga, ülkesinin ‘meşru müdafaa hakkını saklı tuttuğunu’ belirtti ve Ruanda’yı topraklarını bombalamakla suçladı.

Maniratanga, “Bu sorumsuz saldırılar devam ederse, iki ülke arasında doğrudan bir çatışmayı önlemek zor hale gelecek” dedi.

Buna karşın Ruanda’nın BM Daimî Temsilcisi Martin Ngoga, ülkesinin Burundi ile savaş niyetinde olmadığını vurguladı ve hem Bujumbura’yı hem Kinşasa’yı ateşkesi ihlal etmekle suçladı.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Therese Kayikwamba ise BM Güvenlik Konseyi’nin ‘somut önlemler almamasını’ eleştirdi.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki Kuzey Kivu eyaletinin Goma kentinde 23 Mart Hareketi (M23) üyeleri (Reuters)Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki Kuzey Kivu eyaletinin Goma kentinde 23 Mart Hareketi (M23) üyeleri (Reuters)

Kayikwamba şubat ayında BM Güvenlik Konseyi’nin Ruanda güçlerinin geri çekilmesini ve ateşkese uymasını talep eden kararına rağmen ‘yeni bir kentin düştüğünü, paralel bir yönetimin güçlendiğini, binlerce ailenin yerinden edildiğini ve bazı ailelerin ise öldürülme, tecavüz ve yıldırmaya maruz kaldığını’ belirtti. Kayikwamba, Ruanda’ya yaptırımlar uygulanması çağrısını da yineledi.

Fransa'nın BM Daimî Temsilcisi Jerome Bonnafont ise BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkelere, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki BM barışı koruma gücünün ‘özellikle ateşkesin denetlenmesi dahil olmak üzere tüm barış çabalarını desteklemesini sağlayacak’ bir karar tasarısı önerdiğini açıkladı.


İngiliz yaptırımları Hemedti'nin kardeşini ve Hızlı Destek Kuvvetleri liderlerini hedef aldı

Hızlı Destek Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Abdul Rahim Dagalo (ortada), geçen şubat ayında Nairobi'de "Kurucu İttifak"ın kurulması için yapılan toplantılar sırasında (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Abdul Rahim Dagalo (ortada), geçen şubat ayında Nairobi'de "Kurucu İttifak"ın kurulması için yapılan toplantılar sırasında (AP)
TT

İngiliz yaptırımları Hemedti'nin kardeşini ve Hızlı Destek Kuvvetleri liderlerini hedef aldı

Hızlı Destek Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Abdul Rahim Dagalo (ortada), geçen şubat ayında Nairobi'de "Kurucu İttifak"ın kurulması için yapılan toplantılar sırasında (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Abdul Rahim Dagalo (ortada), geçen şubat ayında Nairobi'de "Kurucu İttifak"ın kurulması için yapılan toplantılar sırasında (AP)

Birleşik Krallık dün, Sudan'daki savaş sırasında "zulüm" işledikleri gerekçesiyle, aralarında birliğin ikinci komutanı Mohamed Hamdan Dagalo'nun ("Hemedti" olarak bilinen) kardeşi Abdul Rahim Dagalo'nun da bulunduğu Sudan'daki Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) dört liderine yaptırım uyguladığını duyurdu.

Yapılan açıklamada, İngiliz Dışişleri Bakanı Yvette Cooper'ın şu sözlerine yer verildi: "Uygulanan yaptırımlar, elleri kana bulaşmış olanları doğrudan hedef alıyor." Cooper ayrıca "Kitlesel infazlardan ve açlıktan, tecavüzün sistematik ve kasıtlı olarak bir savaş silahı olarak kullanılmasına kadar uzanan bu iğrenç suçların ezici kanıtları cezasız kalmayacak" ifadelerini kullandı.

Cooper, “İşlenen vahşetler o kadar korkunç ki, dünyanın vicdanında bir yara izi bırakıyor… ve halkı terörize etme, korku ve şiddet yoluyla kontrol kurma yönünde kasıtlı bir stratejinin parçası” dedi.

Avrupa Birliği de kasım ayında Abdul Rahim Dagalo'ya yaptırımlar uyguladı.Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Yaptırım uygulanan liderler, mal varlıkları dondurulması ve seyahat yasağıyla karşı karşıya kalıyor.


Moskova, Sudan'daki çatışmayı sona erdirmek için arabuluculuk teklifinde bulundu

Sudan'ın Güney Kordofan bölgesindeki Heglig petrol sahası (Arşiv- Reuters)
Sudan'ın Güney Kordofan bölgesindeki Heglig petrol sahası (Arşiv- Reuters)
TT

Moskova, Sudan'daki çatışmayı sona erdirmek için arabuluculuk teklifinde bulundu

Sudan'ın Güney Kordofan bölgesindeki Heglig petrol sahası (Arşiv- Reuters)
Sudan'ın Güney Kordofan bölgesindeki Heglig petrol sahası (Arşiv- Reuters)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Sudan'daki devam eden çatışmayı sona erdirmek için siyasi bir süreci ilerletmek amacıyla ülkesinin arabuluculuğunu teklif etti. Moskova'daki büyükelçilerle yaptığı görüşmede, Sudan hükümeti kabul ederse Rusya'nın "pratik çözümler arayışını kolaylaştırmaya" hazır olduğunu belirtirken, aynı zamanda "çatışmanın herhangi bir tarafını kınamaya son verilmesi ve siyasi diyaloğu teşvik etme çabalarının gösterilmesi" çağrısında bulundu.

Öte yandan, Güney Sudanlı yetkililer, Hızlı Destek Kuvvetlerinin (HDK) geçen pazartesi günü bölgenin kontrolünü ele geçirmesinin ardından, iki ülke arasındaki sınır bölgesinde bulunan Heglig petrol sahasının güvenliğini sağlamak için Sudan'daki çatışmanın iki tarafıyla bir anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Anlaşmaya, Güney Sudan Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit'in Sudan ordu komutanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri komutanı Muhammed Hamdan Dagalo (Hemedti) ile yaptığı görüşmeler sonucunda ulaşıldı.Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre anlaşma, Heglig petrol sahasının birincil güvenlik sorumluluğunu Güney Sudan silahlı kuvvetlerine veriyor ve sahayı kontrol eden HDK çevredeki bölgelere çekilecek.

Heglig, Sudan'ın en büyük petrol sahası, aynı zamanda da Güney Sudan'ın petrol ihracatının işlenmesi için ana tesistir ve Juba hükümetinin tüm gelirlerinin neredeyse tek kaynağıdır.