Filistinli aileler ‘öldü’ denilen çocuklarının hayatta olduklarını öğrendiler

Geçen ay İsrail ordusu ile Filistinliler arasında Eriha’da çatışmalar yaşandı. (AP)
Geçen ay İsrail ordusu ile Filistinliler arasında Eriha’da çatışmalar yaşandı. (AP)
TT

Filistinli aileler ‘öldü’ denilen çocuklarının hayatta olduklarını öğrendiler

Geçen ay İsrail ordusu ile Filistinliler arasında Eriha’da çatışmalar yaşandı. (AP)
Geçen ay İsrail ordusu ile Filistinliler arasında Eriha’da çatışmalar yaşandı. (AP)

Filistinli anne Basma Aveydat, oğlunun işgal altındaki Batı Şeria’da İsrail güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü haberini aldıktan sonra iki hafta boyunca yas tuttu.
Ancak kısa bir süre sonra bir telefon aldı ve 28 yaşındaki oğlu Sair’in hayatta olduğunu ve İsrail’de bir hastanede tedavi gördüğünü öğrendi.
İsrail ordusunun, 6 Şubat’ta Batı Şeria’daki Eriha’da bir İsrail restoranına düzenlenen saldırıya katılan zanlıları yakalama amacıyla düzenlediği bir operasyonunda beş Filistinli öldü, iki kişi de yaralandı.
İsrail ordusu, Filistinli mültecilerin olduğu Akabat Cabir Kampı’nda gerçekleştirilen operasyonun ardından yaptığı açıklamada beş kişinin öldürüldüğünü duyurdu.
Filistin Yönetimi ise, İsrail’in bu açıklamasının ardından, Hamas hareketinin askeri kanadının bir üyesi olan Sair Aveydat’ın öldürülen beş kişiden biri olduğunu bildirdi.
İsrailli yetkililer, bundan iki hafta sonra aynı baskında yaralanan Alaa Aveydat’ın ailesinden, oğullarının ameliyatına izin vermek üzere Hadassah Hastanesi’ne gitmelerini istedi.
Alaa’nın annesi hastanede oğlunu ziyaret etmek için izin aldı. Ancak yoğun bakım ünitesine girdiğinde komada olan kişinin oğlu değil, Sair Aveydat olduğunu görünce şaşırdı.
Bunun ardından Basma Aveydat, 22 Şubat’ta hastaneyi ziyaret etmek için İsrail’den izin aldı.
AFP’ye konuşan üzüntülü anne şunları söyledi;
“Halen hayatta olduğuna inanamadım. Herkes şehadetini açıkladıktan sonra onu canlı görmeyi beklemiyordum. Onu hastanede gördüm, başı sargılıydı ve vücudunda birkaç yara vardı. Onunla konuşmaya çalıştım ama cevap vermedi. Ancak sanki orada olduğumu biliyormuş gibi yüzü kıpkırmızı oldu.”
Oğlunu hastanede ziyaret etmek için izin alamayan eşi Halid Aveydat ise şunları söyledi:
“Bize şehit olduğunu söylemelerinden sonra nasıl sağ kalabildiğini halen anlamış değilim. 10 gün boyunca taziyeleri kabul ettik. Eşimin söylediğine göre oğlumun durumu kritik ve her an ölüm haberini verebilirler.”
AFP tarafından söz konusu hataya yönelik yorum sorulduğunda, ne ordu, ne polis, ne de İsrail Savunma Bakanlığı’nın Filistin topraklarındaki sivil işlerden sorumlu organı olan COGAT, bu karışıklığın nedenini açıklığa kavuşturmadı.
Yaralı olduğu açıklanan diğer genç Alaa’nın akıbeti ise bilinmiyor. Çocuklarının akıbetinden habersiz yas içinde olan ailesi, yasal kanallardan bilgi almaya çalışıyor.
Ancak Sair Uveydat vakası türünün ilk örneği değildi.
Ekim ayında, yine Batı Şeria’da, Ramallah yakınlarındaki Calazun mülteci kampında benzer bir olay yaşandı.
Basbus ailesi, Filistinli kaynakların, oğulları Bassel’in Ramallah yakınlarında iki kişiyle birlikte bir araçta seyir halinde iken, İsrail ordusu tarafından açılan ateşle öldüğünün açıklanmasının ardından iki gün boyunca yas tuttu.
Anne Ataf Basbus konuya dair şunları söyledi:
“Oğlumun sabah 4’te şehit olduğunu öğrendim ve taziyeleri kabul ettik. İki gün sonra, İsrail Shaare Zedek Hastanesi’nde çalışan bir akrabamdan Bassel’in hala hayatta olduğunu öğrendim. 3 gün sonra hastanede görene kadar inanamadım.”
18 yaşındaki Bassel ise yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı;
“Bir restoranda çalışıyoruz. Gece işten dönerken İsrail ordusunun açtığı ateşle şok olduk. Yaralandım ve bilincimi kaybettim. Ertesi gün hastanede ellerim ve bacaklarım bağlı olarak uyandım. 17 gün hastanede kaldım ve sorguya çektikten sonra işten döndüğümüzden emin olduktan sonra beni taburcu ettiler.”
İsrail, Bassel ile aynı arabada olan iki Filistinli gencin cesetlerini ile ailelerine teslim etti.
Ataf Basbus, “İsrailliler bize sayı gibi davranıyorlar, aileleri umursamıyorlar” dedi.
İki arkadaşının öldürüldüğünü öğrendiğinde yaşadığı şoku anlatan Bassel, “Çok üzüldüm ve hastaneden taburcu olduğum ilk gün mezarlarını ziyaret ettim” ifadesini kullandı.
Bugün kamp sakinleri, Bassel Basbus’u ‘yaşayan şehit’ olarak adlandırıyor.



Hıristiyan din adamları, Batı Şeria'daki yerleşimcileri Hristiyan yerleşimlerine saldırmakla suçluyor

Batı Şeria'daki El Halil'de bir grup yerleşimciyi koruyan İsrail askerleri (AFP)
Batı Şeria'daki El Halil'de bir grup yerleşimciyi koruyan İsrail askerleri (AFP)
TT

Hıristiyan din adamları, Batı Şeria'daki yerleşimcileri Hristiyan yerleşimlerine saldırmakla suçluyor

Batı Şeria'daki El Halil'de bir grup yerleşimciyi koruyan İsrail askerleri (AFP)
Batı Şeria'daki El Halil'de bir grup yerleşimciyi koruyan İsrail askerleri (AFP)

Hıristiyan liderler dün İsrailli yerleşimcileri Batı Şeria'daki kutsal mekânlara saldırmakla suçlarken, şiddet olaylarının bazı Hıristiyanları işgal altındaki toprakları terk etmeyi düşünmeye zorladığını bildirdi.

Kudüs'teki diğer din adamlarıyla birlikte Hıristiyan kasabası Taybe'yi ziyaret eden Kudüs Rum Ortodoks Patriği 3. Theophilos, yerleşimcilerin geçen hafta beşinci yüzyıldan kalma bir mezarlık ve kilisenin yakınında yangın çıkardığını söyledi.

Görsel kaldırıldı.Batı Şeria'daki El Halil'in Eski Şehir bölgesinde bir İsrail askeriyle konuşan Yahudi yerleşimci (DPA)

Patrik, Taybe'de düzenlediği basın toplantısında diplomatlara ve gazetecilere şunları söyledi: “Bu eylemler cemaatimize yönelik doğrudan ve kasıtlı bir tehdittir… Aynı zamanda tarihi ve dini mirasa yönelik doğrudan bir tehdittir.”

Patrik 3. Theophilos, yerleşimcilerin bölgedeki evlere de saldırdığını belirtti.

3. Theophilos, “İsrail polisinin yerel halktan gelen acil durum çağrılarına neden yanıt vermediğine ve bu nefret dolu eylemlerin neden cezasız kaldığına dair acil ve şeffaf bir soruşturma yapılması çağrısında bulunuyoruz” ifadesini kullandı.

İsrail hükümetinden bir sözcü Reuters'ın yorum talebine yanıt vermedi. İsrail hükümeti daha önce siviller tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemlerinin kabul edilemez olduğunu ve bireylerin yasaları kendi ellerine almamaları gerektiğini ifade etmişti.

Hıristiyan kasabası Taybe'yi ziyaret eden kilise liderleri, yerel sakinlere dua ettirdi ve endişelerini dile getiren bölge sakinleriyle konuştu.

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem) ve diğer hak grupları, İsrail'in 2023'ün sonlarında Gazze Şeridi'ndeki Hamas’a karşı başlattığı savaştan bu yana Batı Şeria'daki yerleşimci şiddetinin arttığını söylüyor.

Son birkaç yıl içinde Filistinliler tarafından düzenlenen sokak saldırılarında onlarca İsrailli öldürüldü ve İsrail ordusu Batı Şeria'daki operasyonlarını artırdı.

Filistinli sağlık yetkilileri ve görgü tanıkları, cuma gecesi yaşanan bir çatışma sırasında yerleşimcilerin biri ABD vatandaşı iki kişiyi öldürdüğünü bildirdi.

Görsel kaldırıldı.Aktivistler, Batı Şeria'daki Beyt Cala köyü yakınlarında yerleşimcilerle karşı karşıya geldi. (AFP)

2020'den bu yana Kudüs’ün Latin Patriği olan İtalyan Kardinal Pierbattista Pizzaballa, şiddet korkusunun Hıristiyanları Batı Şeria'yı terk etmeye ittiğini söyledi.

Pizzaballa, “Ne yazık ki mevcut durum nedeniyle göç etme eğilimi var. Bu sefer, özellikle de geleceğe dair umut ve güvenden bahseden gençler için bunun nasıl ve ne zaman sona ereceğini görmek çok zor” ifadelerini kullandı.

Kudüs ve Batı Şeria'da, Hz. İsa'nın doğduğu söylenen Beytüllahim de dahil olmak üzere bir dizi Hıristiyan kutsal mekanını içeren bölgede yaklaşık 50 bin Filistinli Hıristiyan yaşıyor.

İsrail'in 1967 savaşında Ürdün'den ele geçirdiği ve Filistinlilerin gelecekteki devletlerinin bir parçası olarak gördükleri Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 2,7 milyon Filistinlinin arasında yaklaşık 700 bin İsrailli yerleşimci yaşıyor.