Mahsa Amini ölümünden 6 ay sonra İranlıların zihninde hala taze

Analistler: “Rejim, protestolardan sonra siyasi değişim gerekliliğini anladı”

Andishe Pouya dergisi ve Saazandegi gazetesinin yıllık sayısının kapağında Mahsa Amini’nin fotoğrafı yer aldı (AFP)
Andishe Pouya dergisi ve Saazandegi gazetesinin yıllık sayısının kapağında Mahsa Amini’nin fotoğrafı yer aldı (AFP)
TT

Mahsa Amini ölümünden 6 ay sonra İranlıların zihninde hala taze

Andishe Pouya dergisi ve Saazandegi gazetesinin yıllık sayısının kapağında Mahsa Amini’nin fotoğrafı yer aldı (AFP)
Andishe Pouya dergisi ve Saazandegi gazetesinin yıllık sayısının kapağında Mahsa Amini’nin fotoğrafı yer aldı (AFP)

Mahsa Amini de diğerleri gibi bir kadındı. Ancak 16 Eylül’deki ölümü, patlak vermesinden 6 ay sonra hala İran toplumunun değişimine katkıda bulunan bir protesto dalgasına neden olduğu için tarihte bir yer buldu.
13 Eylül’de 22 yaşındayken erkek kardeşi ve akrabalarıyla Tahran’ı ziyaret ettiğinde başkentin merkezinde’ metrodan inerken durduruldu.
‘Uygunsuz’ kıyafetler giymekle suçlandı. Başörtüsü kurallarını takip etmekle görevli Ahlak Polisi merkezine götürüldü. Yetkililer tarafından bir güvenlik kamerasından alınarak yayınlanan kısa bir videoya göre Mahsa Amini, karakolda bir kadın polis memurunun kendisiyle konuşması sonrasında yere yığıldı.
İran’ın batısındaki Kürdistan eyaletinden olan ve üniversite hazırlığı yapan genç kadın, olaydan 3 gün sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Yetkililer, ölümüyle herhangi bir ilgileri olmadığını savunuyor.
Mezarının üzerinde ‘Sen ölmedin Mahsa. Adın sembol oldu’ yazıyor. Nitekim Mahsa Amini, İranlılar ve tüm dünya tarafından tanınan bir sima haline geldi.
Pek çok kişi tarafından zorunlu başörtüsüne karşı verilen mücadelenin vücut bulmuş hali olarak görülen kadın, protestolar için birleştirici bir figüre dönüştü.
Amini’nin fotoğrafları duvarlara asılıyor ve pankartlarda taşınıyor. Ayrıca bu ay ‘Andishe Pouya’ dergisi gibi İran dergilerinin kapaklarını doldurdu.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre reformist siyasi analist Ahmed Zeyd Abadi, ölümünden önce tanınmayan Mahsa’nın zulmün sembolü haline geldiğini ve masum yüzünün bu görüntüyü güçlendirdiğini söyledi.
Siyasi analist ve reformist sosyolog Abbas Abdi ise ölümünün yarattığı öfkeye ‘ekonomik kriz, ahlak polisinin tavrı ve seçimlerde adayların dışlanması gibi siyasi meydan okumalar başta olmak üzere bir dizi sorunun’ eşlik ettiğini vurguladı.
Ekim ve Kasım aylarında protestolar, çeşitli şekillerde arttı. Bu protestolar, genellikle bir lideri veya siyasi programı olmayan gençler tarafından başlatılırken, ancak kadınlar ve erkekler arasında daha çok adalet ve daha fazla açıklık talebiyle patlak verdi.
İranlı yetkililer, protesto hareketinin büyük bir kısmını İslam Cumhuriyeti’nin ‘düşmanlarının’, özellikle ABD’nin ve sosyal medyada çok aktif olan sürgün edilmiş muhaliflerin neden olduğu bir ‘isyan’ olarak nitelendiriyor.
Rejim karşıtı yürüyüşlerin bilançosu büyük ve binlerce kişi tutuklandı. Bunların 4’ü ise İran yargısı tarafından infaz edildi. İran Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei’ye göre Şubat ayında protesto hareketliliğinde bir düşüş kaydedilmesinin ardından yetkililer, 22 bin 600’ü ‘isyanlarla bağlantılı’ olmak üzere 82 binden fazla tutukluyu serbest bırakmaya başladı.
Abbas Abdi, gösterilerin sona erdiğini, ancak protesto hareketinin sona erdiğinden şüphe duyduğunu açıkladı.
Ahmed Zeyd Abadi ise “Özellikle diasporadaki bazı insanlar, çok yakın bir gelecekte İslam Cumhuriyeti’nin yıkılacağına dair yanlış bir bahse girdiler. Ancak protestolar, bir sivil hareket olarak sonuçlar üretti.
Bu durum, Tahran ve diğer büyük şehirlerin sokaklarında, çok sayıda peçesiz kadının varlığı gibi dikkate değer bir gelişme ile kanıtlanmakta.
Zeyd Abadi, kanun ve kurallar değişmese bile başörtüsü (takma) konusunda belli bir dereceye kadar özgürlüğe izin verildiğini belirtti.
İran toplumunu ikiye bölen bu konuda yetkililerin temkinli olduğu görülüyor.
Ahmed Zeyd Abadi, “Mevcut durumda herhangi bir olay yeni protestolara yol açabilir” diyerek, son üç ayda 200’den fazla kız okulunda kız öğrencilerin belirsiz bir şekilde zehirlenmesine yönelik öfkeye de dikkati çekti.
Abbas Abdi ise krizin ana sebeplerinin hala devam ettiğini savunarak, bunların özellikle ekonomik sebepler olduğunu, enflasyonun yüzde 50’ye ulaşması ve İran riyalinin dolar ve euro karşısında değer kaybetmesi olduğunu belirtti.
Zeyd Abadi de “Öyle görünüyor ki protestolara uzun vadeli bir yanıt konusunda fikir birliği olmamasına rağmen İslam Cumhuriyeti, siyasi değişim gerekliliğini kabul etti” dedi.
Uzman, olası bir değişikliğe örnek olarak İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakereleri yeniden başlatmasına veya Suudi Arabistan ile ilişkilerin yeniden başladığını ilan etmesine dikkati çekti. Ahmed Zeyd Abadi, “Bu hususlar dış politikada bir değişikliğin göstergesidir. Özellikle radikal güçlerin marjinalleşmesi ve pragmatik güçlerin güçlenmesi gibi iç yansımaları olabilir” dedi.



İsrail ordusu Tulkerim Mülteci Kampı sakinlerinin yüzde 75'ini evlerini terk etmeye zorladı

Tulkerim'de sekiz gündür eşi benzeri görülmemiş saldırılar yaşanıyor. (DPA)
Tulkerim'de sekiz gündür eşi benzeri görülmemiş saldırılar yaşanıyor. (DPA)
TT

İsrail ordusu Tulkerim Mülteci Kampı sakinlerinin yüzde 75'ini evlerini terk etmeye zorladı

Tulkerim'de sekiz gündür eşi benzeri görülmemiş saldırılar yaşanıyor. (DPA)
Tulkerim'de sekiz gündür eşi benzeri görülmemiş saldırılar yaşanıyor. (DPA)

Filistinli bir yetkili dün yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim Mülteci Kampı sakinlerinin yüzde 75'ini evlerini terk etmeye zorladığını söyledi.

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun sekiz gündür devam eden eşi benzeri görülmemiş saldırıları nedeniyle Tulkerim Mülteci Kampı sakinlerinin yüzde 75'inden fazlasını zorla yerinden edildiğini ifade etti.

Valiliğin yetkili makamlar aracılığıyla, tüm kurum ve kuruluşlarla yakın iş birliği içinde barınaklar hazırladığını, yerinden edilenlerin bir kısmının da akrabalarının yanına taşındığını ve halkın tüm bileşenlerinden oluşan bir komitenin onlara gerekli ihtiyaçları sağladığını kaydetti.

Diğer taraftan İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Şin-Bet ve Sınır Polisi ile iş birliği içindeki ordu güçlerinin Batı Şeria'nın kuzeyinde ‘terörizmi engellemek’ amacıyla Tulkerim'de faaliyet göstermeye devam ettiği belirtildi.

Açıklamada, “Şu ana kadar üç terörist öldürüldü ve 50'den fazla terörist gözaltına alındı. Güçlerimiz ayrıca, el yapımı patlayıcı imal edilen bir atölye buldu ve güçlerimizi hedef almak amacıyla üretilmiş 45 el yapımı patlayıcıyı imha etti” denildi.

Açıklamada güvenlik güçlerinin ‘İsrail vatandaşlarının güvenliğini korurken Yahudiye ve Samiriye (Batı Şeria) genelinde terörizmi engellemek için operasyonlarına devam edeceği’ belirtildi.

İsrail ordusu 21 Ocak'ta Cenin kentinde, kampında ve Batı Şeria'nın kuzeyindeki diğer bölgelerde ‘militanları’ takip etmeyi ve ‘terörist altyapıyı’ ortadan kaldırmayı amaçladığını söylediği ‘Demir Kalkan’ adı verilen operasyona başladı.