Paralı askerler ve yabancı güçler Libya'yı niçin terk etmiyor?

Trablus Uluslararası Havalimanı'nda Ulusal Birlik Hükümeti'ne sadık kuvvetler (AFP)
Trablus Uluslararası Havalimanı'nda Ulusal Birlik Hükümeti'ne sadık kuvvetler (AFP)
TT

Paralı askerler ve yabancı güçler Libya'yı niçin terk etmiyor?

Trablus Uluslararası Havalimanı'nda Ulusal Birlik Hükümeti'ne sadık kuvvetler (AFP)
Trablus Uluslararası Havalimanı'nda Ulusal Birlik Hükümeti'ne sadık kuvvetler (AFP)

Ülkesindeki idari ve askeri yetkilileri tedirgin bir şekilde, sert bir dille eleştiren Libyalı Süleyman el-Vafi, “Yıllardır iç işlerine dış müdahaleye izin veriyorlar. Sonra buna kimin sebep olduğunu sorguluyorlar” vurgusunda bulunuyor. Ubari’de avukat olarak çalışan Vafi, başkent Trablus'a yönelik savaşın her iki tarafı da yabancı güçlerin ve paralı askerlerin yardım istemeye sevk ettiğini belirtiyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Vafi, “Bu olayların yansımaları Libya'nın doğu ve batı cepheleri arasında hala devam ediyor” ifadelerini kullanıyor.
Haziran 2021'de Ulusal Ordu (LUO) güçlerinin Trablus’a girme girişimlerinin başarısız olması ardından geri çekilmesi sonrasında Libya'daki siyasi krize ilişkin görüşmelerin çoğunda paralı askerler ve yabancı güçler konusu hakim.
Ulusal Birlik Hükümeti bugüne dek Türkiye güçlerini ve paralı askerleri muhafaza ediyor. Halife Hafter liderliğindeki LUO ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Libya ve Mali'de ticari amaçlı olarak var olduğunu söylediği Rus Wagner grubunun paralı unsurlarından yardım alıyor.
Libya'da bulunan yabancı güçlerin Moskova ile Washington arasında önce ülkeyi kimin terk edeceğine dair anlaşmazlıklara tâbi olduğu biliniyor. ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM), Rus unsurlarının LUO’nun yardımcı kuvvetlerine katılmadan önce 2018'de geldikleri Libya'yı yakında terk edeceklerine dair herhangi bir işaretin olmadığından bahsediyor.
Libya vatandaşı Vafi, ‘savaş yoksa barış da yok’ ilkesi mucibince krizin yansımalarının devam edeceğine inanıyor. Halkın Sesi Partisi Başkanı Fethi eş-Şibli, “Bir yabancı bir ülkeye girdiği taktirde, bütün çıkarları sağlanmadıkça oradan çıkması zordur” ifadelerine başvuran Kaddafi rejiminin devrilmesi ardından bazı Libyalıların bazı yabancılardan yardım istediklerine dikkat çekiyor.
Libya 5+5 Ortak Askeri Komitesi, daha önce yabancıların Libya'daki varlığı konusunu tartışmaya açmış, 8 Şubat’ta Kahire'de gerçekleştirdiği son toplantıda paralı askerleri ve yabancı güçleri Libya'dan çekmek için bir mekanizmadan bahsetmişti. Söz konusu toplantıya Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Batili sponsorluğunda Libya İrtibat Komitesi, Nijer ve Sudan'daki muadilleri de katılmıştı. Paralı askerler ve yabancı savaşçılar hakkında veri toplanması ve bunların paylaşılması yönünde bir mekanizma üzerinde anlaşmaya varılmıştı.
Şibli, “Rus Wagner unsurları, ülkenin doğusundakilerin talebi üzerine batıdakilere karşı durmak için Libya'ya geldi. İkinci taraf ise aynı amaç için Türk kuvvetlerini ve Suriyeli paralı askerleri çağırdı. Bu gruplar tüm Libya halkını temsil etmiyor” vurgusunda bulundu.
Trablus'taki savaş sona erdiğinden bu yana ülkenin merkezinde yaklaşık 2 bin Wagner üyesi bulunuyor. AFRICOM tarafından yayınlanan Africa Defence Forum dergisine göre, bu güçlerden bazıları LUO’nun koruduğu petrol tesislerinin çevresinde konuşlanmış durumda. Dibeybe hükümetine sadık paralı askerler ise Batı Libya şehirlerinde bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkenin batı bölgesindeki ordu mensuplarını eğitiyor. Şibli, o halde ülkede bulunan Türk kuvvetlerinin ise ABD rolünü temsil ettiği öngörüsünde bulunuyor.
Bu yabancı unsurlardan hiçbirinin Libya'yı terk etmediğini, zirâ bugüne dek siyasi bir çözüm bulunamadığını, nitekim Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi’nin otoriteye bağlı olduklarını vurguluyor. Libyalılar liderlerini kendileri özgürce seçtikleri taktirde tüm bu unsurların gideceği öngörüsünde bulunan Şibli, Türk ve Rus taraflarının bu karar hususunda ne ölçüde yarıştıkları sorusuna ise “Evet bu hususta yarışan gruplar var. Herkes kendi çıkarları için savaşıyor. Ülkenin kaynaklarını yönetmeye ve yağmalamaya devam etmek için piyonlarını oynatmayı başarıyorlar” vurgusunda bulunuyor.
Daha önce Suriyeli paralı askerlerini Batı Libya'dan birçok kez geri çeken Türkiye, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Başkanı Rami Abdurrahman’ın ifade ettiğine göre, geçtiğimiz aylarda diğerlerini de sevk etmişti.



Suriye'nin Suveyda vilayetinde çatışmalar devam ediyor

 Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)
Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)
TT

Suriye'nin Suveyda vilayetinde çatışmalar devam ediyor

 Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)
Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)

Suriyeli bir kaynak, Hikmet el-Hicri’ye bağlı güçlerin, Suveyda vilayetinin batı kırsalında yer alan kamu güvenlik birliklerine yönelik saldırılarını üçüncü gününde de sürdürdüğünü bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen kaynak, Alman haber ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Kanun dışı gruplar ya da Hikmet el-Hicri’ye bağlı ‘Ulusal Muhafızlar’ adıyla bilinen unsurlar, dün akşam kamu güvenliği noktalarına saldırı düzenledi” dedi.

Kaynak, “Kanun dışı unsurlarla çıkan çatışmalarda kamu güvenliği personelinden yaralananlar oldu. Saldırganlar arasında ölü ve yaralılar bulundu, silahlı kişileri taşıyan bir araç imha edildi” ifadelerini kullandı.

Aynı kaynak, kamu güvenliği güçlerinin amacının bölgenin istikrarını sağlamak ve halkın geri dönüşünü kolaylaştırmak olduğunu vurgulayarak, “Ancak bu unsurların tekrar eden saldırıları ve roketli bombardımanı, sivillerin geri dönmesini engellediği gibi, zeytin hasadı yapan çiftçileri dahi hedef aldı” diye konuştu.

Dera’nın doğu kırsalındaki yerel bir kaynak, el-Hicri’ye bağlı silahlı unsurları taşıyan bir aracın roketle vurulduğunu, saldırıda çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını, aracın ise tamamen tahrip olduğunu açıkladı.

Suveyda içinden gelen bilgilerde, vilayetin batı kırsalında kamu güvenliği güçlerine yönelik saldırıda en az 5 Dürzi militanın öldüğü, 10’dan fazla militanın da yaralandığı, kamu güvenliği personelinin öldürüldüğü iddiaların ise ‘el-Hicri’ye bağlı güçlerin moralini yükseltmeyi amaçlayan asılsız bilgiler’ olduğu belirtildi.

Suveyda Valisi Mustafa el-Bekkur, Telegram hesabından yaptığı açıklamada, “Değerli Suveyda halkı, bugün bazı disiplinsiz silahlı grupların, Suveyda’nın batı ve kuzey kırsalında güvenlik ve istikrarı sarsma girişimiyle, çatışma çözme noktalarına ve iç güvenlik güçlerine saldırdığı bilgisini aldık. Bu eylemler, yalnızca kişisel çıkarlara ve kaos ile yağma eğilimine işaret ediyor; vilayetn değerleriyle ve halkının ahlakıyla bağdaşmıyor” ifadelerini kullandı.

Bekkur açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Sizi bu tür uygulamalara karşı durmaya, halkın güvenliğiyle oynayan ya da insanların kaderini istismar etmeye çalışan herkesi engellemeye çağırıyoruz. Güvenlik ve istikrar ortak sorumluluktur; toplumu korumak her onurlu bireyin görevidir. Çıkar peşinde koşanlara sesleniyorum: Yeter artık. Ülke sizin hayallerinizden büyüktür ve Suveyda halkı, yıkıcı projelerinize kanmayacak kadar basiretlidir.”

Suveyda Emniyet Müdürü Süleyman Abdulbaki de sosyal medya paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Çeteler ve milisler, üçüncü gününde de iç güvenlik güçlerinin bulunduğu noktaları hedef almaya devam ediyor… Vilayetteki iç güvenlik komutanlığından talimat net: Ateş geldiği yer tespit edilip görüntülendikten ve ihlal belgelenip doğrulandıktan sonra yalnızca kaynaklara karşılık verilecektir.”

Paylaşımında, sivillere ve ‘toprağını ve namusunu savunmayı amaç edinen şerefli gruplara’ seslenen Abdulbaki, “Güvenlik güçlerinin ihlal gerçekleştirdiği ya da sizi hedef aldığı yönündeki söylenti ve yalanlara kapılmayın. Bu haberler asılsızdır ve nerede çatışma yaşanırsa tamamen bilgimiz dahilindedir. İç güvenlik güçleri, sivillerin güvenliğini korumak, gerginliği artırmamak ve istikrarı sağlamak için çalışmaktadır. Suriye devleti dışında ne bizim ne de sizin için güvenlik ve istikrarın garantisi yoktur. Halkımıza defalarca söyledik: Kan, kanı çeker; fitne ise öldürmekten beterdir. Bizim elimiz her zaman onurlu insanlara açıktır” ifadelerini kullandı.

Suveyda’daki Ulusal Muhafızlar’a yakın sosyal medya sayfalarında yer alan paylaşımlarda, Suveyda’nın batı kırsalında şiddetli çatışmaların yaşandığı bildirildi. Paylaşımlara göre, geçici hükümete bağlı kamu güvenliği güçleri, insansız hava araçları (İHA), orta menzilli silahlar ve havan topları kullanarak el-Mecdel köyünü hedef aldı ve komşu köylere doğru yeni cepheler açmaya çalıştı. Bu durumun, el-Mecdel köyüne yönelik bir baskın girişimini hedefleyen tehlikeli bir tırmanış olduğu öne sürüldü.

Aynı kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın bölgeye takviye gönderdiğini ve el-Mecdel çevresinde bir saatten fazla süren ateş noktalarına karşılık verdiğini aktardı.

Suriye hükümet güçlerinin Suveyda’nın batı ve kuzey kırsalında kontrolü elinde tuttuğu, yerel güçlerin ise Suveyda kent merkezi ile vilayetin güney ve doğu kırsalını denetiminde bulundurduğu belirtildi.


Gazze'deki Nasır Hastanesi, ateşkes anlaşması kapsamında 15 Filistinlinin cenazesinin teslim alındığını açıkladı

İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)
İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)
TT

Gazze'deki Nasır Hastanesi, ateşkes anlaşması kapsamında 15 Filistinlinin cenazesinin teslim alındığını açıkladı

İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)
İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)

Gazze Şeridi'ndeki Nasır Hastanesi, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail'den 15 Filistinlinin cenazesini aldığını duyurdu.

İsrail'in Gazze ateşkesi ve esir takası kapsamında serbest bıraktığı Filistinlilere Bureyc mülteci kampında cenaze töreni düzenlendi (AFP)İsrail'in Gazze ateşkesi ve esir takası kapsamında serbest bıraktığı Filistinlilere Bureyc mülteci kampında cenaze töreni düzenlendi (AFP)

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan hastane, yaptığı açıklamada, "Ceset değişim anlaşmasının 13. grubu kapsamında 15 Filistinli şehidin cenazesi Nasır Tıp Kompleksi'ne ulaştı. Teslim alınan cenaze sayısı 330'a ulaştı" ifadelerini kullandı.

İsrail, perşembe günü Gazze'de öldürülen bir rehinenin kalıntılarını teslim aldı ve bugün de on beş cesedi teslim etti.


İsrail, Rubio'nun Batı Şeria'daki şiddete yönelik eleştirilerinden endişe duyuyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).
TT

İsrail, Rubio'nun Batı Şeria'daki şiddete yönelik eleştirilerinden endişe duyuyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).

İsrail'in açıklamaları ve eylemleri, Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Batı Şeria'daki yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik ölümcül saldırılarını eleştirmesinin ardından, mevcut ABD yönetimi içinde nadir görülen bir tutuma ilişkin endişeleri ortaya koydu.

Rubio, bu saldırıların Başkan Donald Trump'ın Gazze savaşını sona erdirme planını baltalayabileceği korkusunu ifade ederken yumuşak bir dil kullansa da İsrail hükümet çevreleri bunları "endişe kaynağı olarak değerlendirdi ve yerleşimlere karşı sert bir tutuma dönüşmelerini önlemek için çaba gösterilmesi gerektiğini" belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail'in 12. Kanalından aktardığına göre siyasi bir kaynak dün yaptığı açıklamada, "İsrail, Gazze'deki küçük ayrıntılara odaklanma yaklaşımından vazgeçmeli" ifadesini kullandı.

Yerleşimci saldırıları dün de devam etti. Yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde bulunan Salfit'in batısında, Deyr İstiya ve Kafr Haris kasabaları arasında bulunan Hacı Hamida Camii'ne saldırdı. Caminin bazı kısımlarını ateşe verdiler ve duvarlarına ırkçı sloganlar yazdılar.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, caminin bulunduğu yeri araştırmak üzere asker gönderdiğini ancak herhangi bir şüpheliyi tespit edemediğini, "olayı İsrail polisi ve güvenlik güçlerine ilettiklerini" ifade etti.