Sağlığa sanıldığı kadar zararlı olmayan 10 yiyecek

Özellikle yumurtalı ve tahıllı gıdalar besin değeri açısından daha iyi olabilir (Unsplash)
Özellikle yumurtalı ve tahıllı gıdalar besin değeri açısından daha iyi olabilir (Unsplash)
TT

Sağlığa sanıldığı kadar zararlı olmayan 10 yiyecek

Özellikle yumurtalı ve tahıllı gıdalar besin değeri açısından daha iyi olabilir (Unsplash)
Özellikle yumurtalı ve tahıllı gıdalar besin değeri açısından daha iyi olabilir (Unsplash)

İnsanların zararlı olduğuna inandığı için uzak durmayı veya tüketmemeyi tercih ettiği bir dizi yiyecek var.
Öte yandan bunların bir kısmı, düşünüldüğünün aksine sağlığa zararlı olmayabiliyor.
Araştırmalar aralarında ekmek, makarna ve yumurta sarısı gibi gıdaların da yer aldığı bu yiyeceklerin yararlı taraflarının da olduğunu gözler önüne seriyor.
İşte o gıdalar…

Konserve veya dondurulmuş sebzeler
Bazıları sebzelerin konserve veya donmuş olması nedeniyle besleyici özelliklerini yitirdiğini düşünüyor.
Öte yandan güvenilir koşullarda üretildiği bilinen konservelerden endişe duymaya gerek yok.
Zira önceki araştırmalar, konserve işleminin sebzelerin neredeyse tüm besinlerini koruduğunu göstermişti.
Ancak konserve sebzeler, koruyucu madde kullanımı nedeniyle daha fazla sodyum içeriyor.
Konserve sebzeleri tercih ederken, düşük sodyumlu olanları seçmek daha iyi olabilir.
Benzer şekilde dondurulmuş sebzelerin de taze sebzeler kadar (belki de daha fazla) besin tuttukları düşünülüyor.

Yumurtanın sarısı
Uzun bir süre yumurta sarısının kolesterol içeriği yüksek olduğu için zararlı olduğuna inanıldı. Gerçekten de yumurta sarısı, yumurtanın kolesterol içeriğinin toplandığı yer. Ancak araştırmalar, yediğiniz gıdadaki kolesterolün kan dolaşımınızdaki kolesterolü mutlaka etkilemesi gerekmediğini gösteriyor.
Yumurta sarısının insanların kolesterolünü ne kadar etkileyeceğine dair birçok araştırma yapıldı. Ezici sonuç, düzenli olarak yumurta tüketmenin kardiyovasküler hastalık riskini artırmadığı yönünde.

Ekmek
Pek çok kişi, karbonhidrat oranı yüksek olduğu ve fazla besin sağlamadığı gerekçesiyle ekmekten uzak duruyor. Ancak lif veya tahıl açısından zengin ekmekler de var. Bunlar daha fazla besin değerine sahip ve çoğu zaman karbonhidrat içerikleri daha az. Ancak bu ekmekler daha pahalı olabiliyor. Besin değeri açısından zengin ekmek seçebilecek bütçesi olanlar için porsiyon başına 3 gramdan fazla lif içeren ekmekleri seçmek en iyisi.
Glüten içeren gıdalar
Çölyak hastalığı veya glüten duyarlılığınız yoksa glüten yemekten kaçınmanıza gerek yok. Johns Hopkins Üniversitesi'ne göre buğdayda ve bazı tahıllarda bulunan bu protein çoğu insanın vücudu tarafından sindirilebiliyor. Gluten, sindirimde sorun yaşamadığınız sürece vücudunuza fayda sağlayabilir. Örneğin tip 2 diyabet riskini azalttığı ve kardiyovasküler sisteme yardımcı olduğu düşünülüyor.

Patates
Patatesler nişastalı olduğu için pek çok kişi onlardan uzak duruyor. Ancak ABD'nin saygın kurumlarından Mayo Clinic'e göre patatesler pek çok besin içeriyor. Özellikle kabuk kısmının potasyum, C ve B16 vitaminleri, manganez, magnezyum, fosfor, niasin, folat ve lif içeriği yüksek.

Çikolata
Çikolata üzerine yapılan araştırmaların karışık sonuçları var. Örneğin bitter çikolatanın sağlığa yararlı olduğu öne sürülüyor. Ancak bu sadece beyaz çikolatayla kıyaslandığından geçerli. Çünkü bitter çikolata kalp sağlığıyla bağlantılı flavanoller içeriyor.
Öte yandan çoğu çikolata şeker, doymuş yağlar ve yüksek kalori içeriyor. Bu nedenle ölçülü şekilde yenmeleri gerekiyor.
Kısa süre önce yapılan bir araştırma, raflardaki ünlü çikolata markalarının ağır metaller barındırdığını göstermişti. Çok fazla çikolata tüketimi, bu metallerin vücutta sağlığa zararlı düzeye ulaşmasına neden olabilir.

Sofra tuzu
Sodyum alımını kontrol altında tutmak genel sağlığınız için önemli. Ancak insanların yine de biraz sodyum almaya ihtiyacı var.
Sodyumun sinir sistemi ve kas sistemine yardımcı olduğu biliniyor.
Yine de bazı kişiler, deniz tuzu veya koşer tuzunun sofra tuzundan daha iyi alternatifler olduğuna inanıyor. Ancak Amerikan Kalp Derneği, hepsinin aynı miktarda sodyum içerdiğine dikkat çekiyor.
Önerilen sodyum alım miktarı ise günde en fazla 2 bin 300 miligram.

Kahve
Harvard Halk Sağlığı Okulu'ndaki araştırmacıların 2021'de yayımladığı bir makalede, gün içinde kahve içmenin "tip 2 diyabet, kalp hastalığı, karaciğer ve endometriyal kanserler, Parkinson hastalığı ve depresyon olasılığını azaltabileceği" ifade ediliyor. Ancak kahveye eklenen tatlandırıcılara ve kremalara dikkat etmekte fayda var.

Znginleştirilmiş beyaz pirinç
Muhtemelen beyaz pirincin "sadece kalori olduğunu" duymuşsunuzdur. Zira tahıllar ağartıldığında tüm besin değerlerinin ortadan kalktığı düşünülür. Ancak Kendall Reagan Beslenme Merkezi'ne göre ABD‘de ve diğer birçok ülkede folik asit, niasin, tiamin ve diğerleri gibi demir ve B vitaminleri de dahil olmak üzere ilave besinlerle zenginleştiriliyor.
Kahverengi pirincin daha fazla lif, magnezyum ve diğer besin maddeleri içerdiği biliniyor. Ancak beyaz pirincin de yabana atılmaması gerekiyor. Zira kahverengi pirince göre çok daha hesaplı ve halen besleyici.

Makarna
Makarna, karbonhidrat yüklü ve besin değerinden yoksun olarak görülen bir başka gıda. En çok tüketilen rafine makarnanın besin değeri sınırlı ama tam tahıllı makarnanın besin değeri yüksek.
Araştırmalar, tam tahıllı makarnanın daha fazla besin değerine sahip olduğunu ve daha uzun süre tok tutabildiğini gösteriyor. Ancak bu makarna da genellikle rafine makarnadan pahalı.
Örneğin spagettiyi biraz sebze veya salatayla birlikte tüketmek, öğünün besleyicilik açıdan daha iyi olmasını sağlayabilir.
Independent Türkçe, CNET, Futurism



Uzmanlar yanıtladı: Çay mı kahve mi daha faydalı?

Bilim insanları çay içenlerin kemik yoğunluğunun, içmeyenlerden daha yüksek olduğunu söylüyor (Unsplash)
Bilim insanları çay içenlerin kemik yoğunluğunun, içmeyenlerden daha yüksek olduğunu söylüyor (Unsplash)
TT

Uzmanlar yanıtladı: Çay mı kahve mi daha faydalı?

Bilim insanları çay içenlerin kemik yoğunluğunun, içmeyenlerden daha yüksek olduğunu söylüyor (Unsplash)
Bilim insanları çay içenlerin kemik yoğunluğunun, içmeyenlerden daha yüksek olduğunu söylüyor (Unsplash)

Nicole Wootton-Cane 

Çay da kahve de gündelik hayatta tüketilen popüler içecekler ancak uzmanlara göre biri diğerinden çok daha faydalı olabilir.

Yeni bir araştırma, düzenli çay içenlerin kemik erimesi yaşama ihtimalinin kahve içenlere göre daha düşük olabileceğini gösterdi.

Araştırmacılar her gün çay içenlerin, kemik mineral yoğunluğunun (KMY) içmeyenlerden yüksek olduğunu buldu. Bilim insanları bunu "anlamlı" bir sonuç olarak nitelendiriyor.

Orta düzeyde kahve tüketiminin kemik yoğunluğu üzerinde olumsuz bir etkisi saptanmadı. Öte yandan günde 5 fincandan fazla kahve içenlerin KMY seviyelerinin düşmesi, aşırı tüketimin kemik sağlığına zarar verebileceğine işaret ediyor.

Flinders Üniversitesi ekibi, 65 yaş ve üstü yaklaşık 10 bin kadının verisini 10 yıl boyunca analiz ederek kemik yoğunluklarını ölçtü. Çay içenlerin, içmeyenlere kıyasla toplam kalça KMY'sinin biraz daha yüksek olduğunu tespit ettiler.

Uzmanlar aradaki fark mütevazı olsa da kemik yoğunluğundaki küçük iyileşmelerin bile büyük gruplarda kırık sayısını azaltabileceğini söylüyor.

Hakemli dergi Nutrients'ta yayımlanan sonuçlar, yaşam boyu alkol tüketimi daha yüksek olan kadınların kahveden daha olumsuz etkilendiğini, çayınsa özellikle obez kadınlara fayda sağladığını gösterdi.

Profesör Enwu Liu'ya göre bulgular, her gün bir fincan çay içmenin yaşlanırken kemik sağlığını desteklemenin basit bir yolu olabileceğine işaret ediyor.

Liu "Orta düzeyde kahve içmek güvenli görünse de özellikle alkol içen kadınların çok yüksek seviyede tüketmesi pek ideal olmayabilir" diyor.

Ancak bu sonuçlara dayanarak yaşam tarzında radikal değişiklikler yapılmaması uyarısında da bulunuyor.

Araştırmacı "Sonuçlarımız, kahveyi bırakmanız veya litrelerce çay içmeye başlamanız gerektiği anlamına gelmiyor" diye açıklıyor. 

Orta düzeyde çay tüketiminin kemik sağlığını desteklemenin basit bir yolu olabileceğini ve çok fazla kahve tüketiminin, özellikle alkol tüketen kadınlar için ideal olmayabileceğini gösteriyor.

Kalsiyum ve D vitamini kemik sağlığının köşe taşları olmaya devam ederken, fincanınızdaki içecek de bir rol oynayabilir. Yaşlı kadınlar için günlük bir fincan çay içmek rahatlatıcı bir rutinin ötesinde, daha güçlü kemiklere doğru atılmış küçük bir adım olabilir.

Çalışma, yüksek seviyede kahve tüketiminin yaşlılarda ağrı düzeylerinin artmasıyla bağlantılı olduğunu gösteren bir araştırmanın ardından geldi. Bilim insanları kahve tüketimindeki artışın, azaltmaya kıyasla ağrı şiddetinde 6,56 puanlık bir artışla bağlantılı olduğunu bulmuştu.

Independent Türkçe.independent.co.uk/news


Zayıflama iğnelerinin meme kanserine karşı gizli faydası keşfedildi

Menopoza giren obez kadınlarda meme kanserinin başlıca tetikleyicilerinden birinin estron hormonu olduğu tespit edildi (AFP)
Menopoza giren obez kadınlarda meme kanserinin başlıca tetikleyicilerinden birinin estron hormonu olduğu tespit edildi (AFP)
TT

Zayıflama iğnelerinin meme kanserine karşı gizli faydası keşfedildi

Menopoza giren obez kadınlarda meme kanserinin başlıca tetikleyicilerinden birinin estron hormonu olduğu tespit edildi (AFP)
Menopoza giren obez kadınlarda meme kanserinin başlıca tetikleyicilerinden birinin estron hormonu olduğu tespit edildi (AFP)

Yeni bir araştırmada zayıflama iğnelerinin, belirli bir meme kanseri hastası grubuna gizli bir fayda sağlayabileceği bulundu.

Yağ dokusunda üretilen ve "göz ardı edilen" estron hormonu üzerine çalışan bilim insanları, bu hormonun menopoza giren obez kadınlarda meme kanserinden ölüm riskinin artmasıyla bağlantılı olabileceğini söylüyor.

Georgetown Üniversitesi'nden Dr. Joyce Slingerland'ın araştırması, Ozempic ve Mounjaro gibi popüler zayıflama ilaçları grubu GLP-1 ilaçlarının bu kadınlara fayda sunabileceğini öne sürüyor.

Dr. Slingerland, östrojen reseptörü pozitif (ER+) meme kanseri teşhisi konmuş kadınlara ait verileri analiz etti. Bu hastalık, menopoza giren kadınlarda görülen en yaygın ve ölümcül meme kanseri türü.

Araştırmacı, menopoza giren obez kadınlarda meme kanserinin başlıca tetikleyicisinin estron olduğunu tespit etti. Bu durum, östrojenin temel formu 17β-estradiol olan menopoz öncesi kadınlardan farklılık gösteriyor.

Yağ dokusunda üretilen estron, bazı proteinlerle birleşerek iltihabı tetikleyen genleri aktive edebiliyor.

Dr. Slingerland'ın araştırması, yüksek estron seviyelerinin yoğun bir iltihaplanmayı tetiklediğini, kanser öncesi değişikliklere yol açan ve kanseri besleyen genleri aktive eden bir zincirleme reaksiyon başlattığını gösterdi.

Bilim insanı ayrıca estron ve neden olduğu iltihabın, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tespit edip öldürme yeteneğine zarar verebileceğini gösteren kanıtlar da olduğunu belirtiyor.

ER-pozitif meme kanseri olan obez kadınlarda GLP-1 ilaçlarını analiz eden çalışmaların "mantıklı ve gerekli bir sonraki adım" olduğuna inanıyor.

Dr. Slingerland, "GLP-1 ilaçları kilo vermede devrim yaptı" diyor. 

Estronun yağ dokusundaki güçlü iltihaplanma etkileri nedeniyle, GLP-1 ilaçlarının zayıflamayı tetikleyerek estronun kanseri besleyen davranışını yavaşlatma potansiyeli gerçekten var.

Breast Cancer Now adlı hayır kuruluşunda kıdemli araştırma ve etki iletişimi sorumlusu Dr. Kotryna Temcinaite, Birleşik Krallık'taki meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 8'inin, aşırı kilo veya obeziteyle bağlantılı olduğunun tahmin edildiğini söylüyor.

The Independent'a konuşan Temcinaite "Araştırmacılar burada, östrojen hormonunun menopoz öncesi ve sonrasındaki farklı formlarının buna yol açabileceğini vurguluyor" diyor.

En yaygın meme kanseri türü ER-pozitif, büyümek için östrojene ihtiyaç duyar. Ve obeziteyle yaşayan kişilerin östrojen seviyeleri çok daha yüksek. Şimdi farklı kilo verme yaklaşımlarının (zayıflama ilaçları, fiziksel aktivite ve beslenme değişiklikleri dahil) östrojen seviyelerini düşürmeye nasıl katkı sağlayabileceğini daha iyi anlamamız gerekiyor. Bunlar ya meme kanseri tedavisiyle birlikte ya da hastalığı önlemek için uygulanabilir. Zayıflama ilaçlarına gelince; meme kanserinden muzdarip kişilere nasıl fayda sağlayabileceklerini (uzun süreli bir etki yaratıp yaratmadıklarını ve meme kanseri kaynaklı ölümleri azaltıp azaltamayacaklarını) anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Independent Türkçe


Uzmanlar soğuk algınlığını kısaltan takviyeyi açıkladı

(Unsplash)
(Unsplash)
TT

Uzmanlar soğuk algınlığını kısaltan takviyeyi açıkladı

(Unsplash)
(Unsplash)

Julia Musto 

Uzmanlara göre bu kış çinko takviyesi almak, soğuk algınlığının daha hızlı atlatılmasını sağlayabilir.

Bu temel mineral, hastalanmayı engelleyemez ancak birçok çalışma, bu besini günlük olarak almanın semptomların süresini birkaç gün kadar kısaltabileceğini gösteriyor.

Michigan'da 2016'da yapılan çalışma, çinko pastilleri verilen kişilerin semptomlarının üç gün kadar kısaldığını bulmuştu ve önceki araştırmaların 2021'de yapılan incelemesi, çinko pastillerinin soğuk algınlığının süresini iki gün kısaltabileceğini ortaya koymuştu.

Soğuk algınlığı genellikle 7 ila 10 gün sürüyor.

Michigan Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden emeritus profesör James Fitzgerald, NPR'ye, "Gerçekten de soğuk algınlığı semptomlarını yaklaşık iki veya üç gün kısalttı" diye konuştu.

Bu sonuç beni çok şaşırttı.

Çinkonun işe yaramasının nedenlerinden biri de bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi. Cleveland Kliniği'ne göre çinko, soğuk algınlığına yol açan mikroplarla savaşan bağışıklık hücrelerinin oluşumunda önemli rol oynuyor.

Kliniğin kayıtlı diyetisyeni Julia Zumpano, "Bu önemli besin maddesi, mikroplarla savaşmada, yaraları iyileştirmede ve daha birçok alanda önemli roller oynuyor" dedi.

Hindili sandviç için bir neden

Amerikalı yetişkinlerin yüzde 20'sinden fazlası çinko takviyesi alıyor. Yine de Amerikalıların yaklaşık yüzde 15'i yeterli çinko almıyor; çinko aynı zamanda görmeyi korumaya yardımcı olan ve kan şekeriyle kolesterolü düşüren bir antioksidan.

Doktorlar yetişkin kadınların 8 miligram, erkeklerinse 11 miligram çinko almasını öneriyor. Bu miktarı takviyelerden alabilir. Çoğu çalışmanın katılımcıları günde 75 miligramdan fazla çinko aldı.

Hindi göğsü, çedar peyniri, istiridye, karides, mercimek ve kabak çekirdeği, doğal çinko kaynaklarından bazıları. Harvard Tıp Fakültesi'ne göre en yüksek çinko oranı çiğ istiridyede; 85 gramında 32 miligram çinko bulunuyor.

Zumpano, "Takviye kullanmadan önerilen miktarda çinkoyu almak genellikle kolaydır" dedi.

Peki ne kadar çinko fazla sayılır?

Çinko takviyeleri almak istenmeyen yan etkilere yol açabilir. Mayo Clinic'e göre bazı kişilerde koku alma duyusu kaybı, diğerlerinde mide bulantısı veya baş dönmesi, baş ağrısı, ishal, kusma veya kullandıkları bir ilaçla olumsuz reaksiyon görülebilir.

Yetişkinler, doktorları aksini söylemedikçe günde 40 miligramdan fazla almamalı.

Ancak doktorlar, kısa süreli ve düşük dozlarda alındığında çinko pastillerinin denenebilecek güvenli bir seçenek olduğunu söylüyor.

Keck Medicine'den klinik diyetisyen Lisa Statner, çinkoya soğuk algınlığının ilk belirtilerinde başlanması gerektiğini açıkladı.

"Emilimi artırmak için çinko takviyelerini protein açısından zengin yiyecekler veya C vitaminiyle birlikte alın ancak süt ürünleri veya yüksek lifli yiyeceklerle birlikte almaktan kaçının" dedi.

Independent Türkçe, independent.co.uk/life-style