İİT, Suudi Arabistan ve İran’ın normalleşme anlaşmasını takdir etti

Moritanya Cumhurbaşkanı ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ve İİT Genel Sekreteri İİT 49. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda (Şarku’l Avsat)
Moritanya Cumhurbaşkanı ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ve İİT Genel Sekreteri İİT 49. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda (Şarku’l Avsat)
TT

İİT, Suudi Arabistan ve İran’ın normalleşme anlaşmasını takdir etti

Moritanya Cumhurbaşkanı ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ve İİT Genel Sekreteri İİT 49. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda (Şarku’l Avsat)
Moritanya Cumhurbaşkanı ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ve İİT Genel Sekreteri İİT 49. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda (Şarku’l Avsat)

Moritanya’nın başkenti Nuakşot’ta düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 49. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda güvenlik, terör ve İslamofobi ve ortak İslami eylemi teşvik etme konuları ele alındı.
Toplantıda, Suudi Arabistan ve İran arasında diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması da takdir edildi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ‘Güvenlik ve istikrarın eşiği: Ilımlılık ve itidal’ sloganıyla düzenlenen konferansın açılış oturumunda, ülkesinin İran ile normalleşme anlaşmasının, Arap Körfezi bölgesinin güvenlik ve istikrarını güçlendirme ve ortak İslami eylem sürecini desteklemeye yönelik arzusunu teyit ettiğini söyledi.
Prens Faysal açılış oturumunda yaptığı konuşmada şunları söyledi;
“Suudi Arabistan, bizi bir araya getiren din ve komşuluk bağlarının önemine inanıyor ve farklılıkları diyalog ve barışçıl yollarla çözmek için her zaman elini uzatıyor. Bu bakış açısıyla, iki yıldan fazla bir süre İran’daki kardeşlerle, Bağdat, Maskat ve ardından Pekin’de birkaç tur diyalog yürüttü.”
Suudi Dışişleri Bakanı, bu turların devletlerin egemenliğine saygı, içişlerine karışmama, iyi komşuluk ve anlaşmazlıkları diyalog yoluyla çözme gibi Birleşmiş Milletler Anlaşması ve İİT ilke ve amaçlarına saygı temelinde, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri yeniden tesis etme anlaşmasıyla sonuçlandığını belirtti.
Prens Faysal konuşmasına şu ifadelerle devam etti;
“Toplantımız, İslam’a karşı hoşgörüsüzlük tehlikesine ilişkin farkındalığı teşvik eden Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü’nün ardından düzenlendi. Tanık olduğumuz dinin kutsallarına saldırma ve Kur’an-ı Kerim’i yakma ve Müslüman azınlıklara karşı nefret uyandırma girişimleri, bizlerin ölçülü olma, ötekine saygı gösterme ve diğerleriyle bir arada yaşamanın gerekliliğini vurgulamasını gerektirmektedir.”
Suudi Arabistan’ın Uluslararası İslam Kadınları Konferansı’na ev sahipliği yapma arzusunu duyuran Prens Faysal, “Bu şeriat tarafından güvence altına alınan haklarının bir açıklaması ve aktif rollerinin bir teyididir” diye ekledi.
Prens Faysal, uluslararası toplumu İsrail işgal güçlerinin Filistin halkına yönelik ihlallerine ve barış sürecini yeniden canlandırma şansını baltalamasına son verme konusundaki rolünü oynamaya çağırdı.
Suudi Bakan bu konuda ayrıca şunları söyledi;
“Suudi Arabistan, insani ve kalkınma düzeyinde İslam dünyasının meselelerine olan desteğini sürdürüyor. Afganistan için İnsani Güven Fonu’na 30 milyon dolarlık bir hibe sağladı, Birleşmiş Milletler Afganistan Özel Temsilcisi’nin görevlerini yerine getirmesine yardımcı oldu.”
Prens Faysal, deprem felaketinin bıraktığı insani ve maddi kayıpların ardından, Suudi Arabistan’ın Suriye ve Türkiye’deki kardeşlerle olan dayanışmasını vurgulayarak, “Suudi Arabistan bu kardeş ülkelere acil yardım gönderdi ve bir bağış kampanyası düzenledi” dedi.
Dışişleri Bakanları Konseyi başkanlığını Pakistan’dan devralan Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Vild el-Gazvani ise, “İİT’nin üzerine kurulduğu değerler olan kardeşlik, hoşgörü, sinerji ve halklarımızın çıkar ve emellerine hizmet etme çabalarının birleşmesi, gerçek İslam dinimizin mihenk taşını oluşturur. Bu da özünde barış, itidal ve ılımlılık mesajıdır” diye konuştu.
Gazvani konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü;
“Bu tür değerlere sahip bir millete güvenlik, dayanışma ve uyum dışında hiçbir şeyin hakim olması kabul edilemez. Bu nedenle, birbirimiz arasındaki mevcut tüm anlaşmazlıkları, ülkelerimizin toprak mülkiyeti ve egemenliğini koruyacak şekilde çözmek için mümkün olan tüm çabayı göstermeliyiz. Bugün güvenli, istikrarlı ve ekonomik olarak bütünleşmiş bir İslam dünyasına olan ihtiyacımız her zamankinden daha acil. Bugün dünyayı etkileyen yıkıcı güvenlik, ekonomik ve çevresel krizler göz önüne alındığında, bunlara karşı kararlılık, çok sayıda işbirliği ve çabaların birleşmesini gerektirir. Farklılıkların aşılmasına, İslam ülkeleri ve halkların yakınlaşmasına yönelik tüm müzakere ve diyalog yollarını teşvik ediyoruz. Bu bağlamda Suudi Arabistan-İran müzakerelerini not ediyor, başarılar diliyoruz.”
İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha ise, mevcut oturumun ana meseleleri olan Filistin ve Kudüs-i Şerif konusunda meydana gelen tehlikeli koşullar ve gelişmeler ışığında yapıldığını belirtti.
İbrahim Taha, İsrail’in sömürgeci yerleşim politikasını sürdürdüğüne, Kudüs şehrini Yahudileştirmeye çalıştığına ve uluslararası insani hukuk ve ilgili Birleşmiş Milletler kararlarını alenen ihlal ederek, mübarek Mescid-i Aksa’nın kutsallığını ihlal ettiğine vurgu yaparak şunları söyledi;
“Bu ciddi zorluklar, İsrail’in suç ve ihlallerine son vermek, uluslararası meşruiyet kararlarını uygulamak, Filistin halkına uluslararası koruma sağlamak ve İsrailli yetkilileri suçlardan sorumlu tutmak amacıyla uluslararası toplumun sorumluluğunu seferber etmek için pozisyonlarımızı birleştirmeyi ve çabalarımızı iki katına çıkarmayı gerektiriyor.”
Suudi Arabistan ve İran’ın diplomatik ilişkileri yeniden başlatma anlaşmasını memnuniyetle karşılayan İbrahim Taha, “Atılan bu adımın bölgede barış, güvenlik ve istikrar temellerinin güçlendirilmesine katkı sağlamasını ve İİT üyesi ülkeler arasındaki iş birliğine yeni bir ivme kazandırmasını temenni ediyoruz” dedi.
İİT Genel Sekreteri ayrıca teşkilat olarak, Kral Salman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın liderliğindeki Suudi Arabistan’dan aldıkları desteği de takdir etti.
İbrahim Taha daha sonra Afganistan konusuna değinerek, kız çocuklarının eğitimi ve kadınların çalışmasıyla ilgili son zamanlarda alınan kararların gözden geçirilmesinin önemi ve terörün her biçimi ve tezahürüyle mücadele için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini söyledi.
İİT üyesi ülkelerden 40 dışişleri bakanı ve devlet bakanının katıldığı oturumda Filistin, Kudüs-i Şerif, Cammu ve Keşmir, Afganistan, Mali ve Sahel ülkeleri, Myanmar ve Filipinler’in güneyindeki Müslüman toplulukların durumu ve şiddet içeren radikalizm ve terör ile İslamofobi ile mücadele çabaları gibi siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal, bilimsel ve insani bir dizi konu ele alındı.



Suudi Arabistan 2034 Dünya Kupası... ‘Merhaba dünya’

TT

Suudi Arabistan 2034 Dünya Kupası... ‘Merhaba dünya’

Suudi Arabistan 2034 Dünya Kupası... ‘Merhaba dünya’

Altı yıllık bekleyişin ardından ülkenin dört bir yanındaki meydanlarda toplanan vatandaşlar ve ekranları başındakiler, Suudi Arabistan’ın 2034 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapma hakkını ‘resmen’ kazandığının açıklanmasıyla, Suudi spor tarihinin en önemli anını yaşadı. Bu hamle pek çok kişi tarafından Suudi Arabistan’ın futbol dünyasının süper güçleri arasında ileri bir konuma gelme yönündeki iddialı çabalarının uygun bir doruk noktası olarak nitelendirildi.

FIFA, üç maçın Güney Amerika'da (Uruguay, Arjantin ve Paraguay) yapılacağı 2030 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapma hakkının İspanya, Fas ve Portekiz'e verildiğini, Suudi Arabistan'ın ise tarihinde ilk kez 2034 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapma hakkını kazandığını açıkladı.

hkı8l
Dahran'da bulunan Kral Abdulaziz Dünya Kültür Merkezi’ndeki (Ithra) kutlamalarda gençler ve yaşlılar büyük sevinç yaşadı. (Fotoğraf: İsa ed-Dubeysi)

Suudi Arabistan, turnuvanın yeni sisteminin FIFA tarafından daha önce onaylanmasının ardından, 48 takımın turnuvaya ev sahipliği yapacak beş şehirde mücadele edeceği Dünya Kupası'nın en büyük organizasyonuna tek başına ev sahipliği yapan tarihteki ilk ülke olacak.

Tek aday olan Suudi Arabistan, 200'den fazla FIFA üyesi federasyon tarafından alkışlandı. Federasyon yetkilileri, FIFA Başkanı Gianni Infantino'nun ev sahipliğinde Zürih'te düzenlenen çevrimiçi toplantıya uzaktan katıldılar.

FIFA, Suudi Arabistan’ın teklifine, Dünya Kupası teklifleri tarihinde eşi benzeri görülmemiş derecede yüksek bir puanla 5 üzerinden 4,18 puan verdi ve riskleri ‘orta’ olarak tanımladı. 2026 ve 2030 Dünya Kupası teklifleri ise Suudi Arabistan’ın teklifinden daha düşük bir puanla ‘yüksek riskli’ olarak nitelendirildi.

cvdfgb
Riyad'daki Boulevard City duyurunun ardından şenlik alanına dönüştü. (Fotoğraf: Saad ed-Dusari)

Suudi Arabistan, temmuz ayında ‘Birlikte Büyüyoruz’ sloganıyla Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmak üzere resmi teklifini sunmuş ve Riyad, Cidde, el-Huber, Abha ve Neom olmak üzere beş ev sahibi şehirdeki 15 stadyumda futbol dünyasının en önemli turnuvasına ev sahipliği yapma konusundaki iddialı planlarını açıklamıştı.

Suudi Arabistan, 2034 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yaparak, dünyanın dört bir yanından gelen oyuncular ve taraftarlar için olağanüstü deneyimler sunmayı amaçlıyor. Suudi Arabistan ayrıca, inşa edilen projelerin sürdürülebilirliğine ve çevrenin korunmasına dikkat ederek ziyaretçilerin gereksinimlerini karşılayan farklı tesisler ve konaklama seçeneklerinin yanı sıra taraftarların stadyumlara hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmasını sağlayan gelişmiş bir ulaşım ağı ve ziyaretçiler için rahat ve farklı bir deneyim sağlamak için seyahat prosedürlerini kolaylaştırmayı hedefliyor.

Suudi Arabistan, 2034 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacağının resmen açıklanmasının ardından, dünyanın en büyük spor etkinliği için istisnai ve benzeri görülmemiş bir deneyim sunma, insani yetenekleri geliştirme ve kültürler arasında köprüler kurma, çevresel etki ve sürdürülebilirlik faktörlerini dikkate alma ve etkinliğe ev sahipliği yapmanın sportif ve ulusal mirasını en üst düzeye çıkarma konusundaki kararlılığını uluslararası topluma bir kez daha yineledi. FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmak, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın 2016 yılında 2030 Vizyonu’nu başlatmasından bu yana Krallığın kaydettiği ilerlemenin yanı sıra, Formula 1, Formula E, Dakar Rallisi, İspanya Süper Kupası, İtalya Süper Kupası ve diğer çeşitli spor etkinlikleri gibi birçok uluslararası spor etkinliğine ev sahipliği yaparak spor sektöründe devam eden başarıları vurgulamak için önemli bir fırsat.