Almanya ve Japonya’dan ikili ilişkileri güçlendirme adımı

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Japonya ile düzenlenen ilk hükümet istişareleri toplantısı için Tokyo’ya gitti.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Japonya Başbakanı Fumio Kişida, iki ülke arasındaki hükümet istişareleri kapsamında, Tokyo’da bir araya geldi. (DPA)
Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Japonya Başbakanı Fumio Kişida, iki ülke arasındaki hükümet istişareleri kapsamında, Tokyo’da bir araya geldi. (DPA)
TT

Almanya ve Japonya’dan ikili ilişkileri güçlendirme adımı

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Japonya Başbakanı Fumio Kişida, iki ülke arasındaki hükümet istişareleri kapsamında, Tokyo’da bir araya geldi. (DPA)
Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Japonya Başbakanı Fumio Kişida, iki ülke arasındaki hükümet istişareleri kapsamında, Tokyo’da bir araya geldi. (DPA)

Japonya Başbakanı Fumio Kişida, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve her iki taraftan çok sayıda bakan, ilk Alman-Japon hükümeti istişareleri toplantısı için bugün Tokyo’da bir araya geldi.
Kişida açıklamasında, iki ülke arasındaki yakın ilişkilerin ‘yeni bir seviyeye’ getirileceğini söyledi.
Scholz da güçlü ilişkilere işaret ederek, “Hükümet istişareleri, stratejik iş birliğimizi daha da ileriye taşıyacak. Bu yakın iş birliği, birlikte başarmak istediğimiz yeni bir ivmeye çok önemli katkı sağlayacak” dedi.
Şarku’l vsat’ın edindiği bilgilere göre istişarelerin temel amacı, bireysel ekonomik güçlere bağımlılık oranını azaltmak için uluslararası iş birliğini genişletmek.
Bu bağlamda Japonya Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı Yasutoshi Nishimura şu açıklamada bulundu:
“Hızla değişen uluslararası durum göz önüne alındığında, iki ülke arasındaki stratejik iş birliğinin güçlendirilmesi, uluslararası sistemin oluşturulması için de büyük önem taşıyor.”
Almanya, Japonya’nın Avrupa’daki en önemli ticaret ortağı konumunda. Ayrıca Japonya, Almanya’nın Çin’den sonra Asya’daki en büyük ikinci ticaret ortağı.
Geçen yıl büyük ölçüde hammadde ithal eden Japonya, Alman hükümetinin örnek olarak gördüğü bir ekonomik güvenlik yasasını kabul etti.
Almanya bu adımı atarken aynı zamanda, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra ancak radikal önlemlerle kırılabilecek olan gaz için Rusya’ya olan önceki bağımlılığından dersler çıkarıyor.
Alman hükümetleri geçmişte Çin, Hindistan, Brezilya, İsrail ve 2012 yılına kadar Rusya ile de benzer istişarelerde bulundu.
Scholz’a gezisinde Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Maliye Bakanı Christian Lindner, İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Savunma Bakanı Boris Pistorius, Ulaştırma Bakanı Volker Wessing ve 11 kişiden oluşan ticari bir heyet eşlik ediyor.
Scholsz’un Kişida ile yaptığı görüşmede savunma konularını ele alması bekleniyor. Alman silahlı kuvvetleri, oradaki dost güçlerle işbirliğini geliştirmek için şimdiden Pasifik’e bir savaş gemisi ve savaş uçağı gönderdi. Ayrıca bu yıl silahlı kuvvetlerin de eğitimlere katılması planlanıyor.



Yemen'de Meşruiyet kaosu

Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)
Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)
TT

Yemen'de Meşruiyet kaosu

Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)
Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)

7 Nisan 2022'de Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, başkanı ile yedi üyesinin ülkeyi geçmişte ve halen muzdarip olduğu siyasi kaos, askeri donukluk, ekonomik ve geçim koşullarındaki çöküş gerçekliğinden kurtarabilmeleri umuduyla tüm yetkilerini geri dönülemez bir şekilde yeni bir oluşuma (Başkanlık Konseyi) devretti.

Bu duyurunun öncesinde, Husi grubunun kontrolünden uzak bölgeleri istikrara kavuşturmak ve geliştirmek umuduyla meşru hükümet ile Güney Geçiş Konseyi arasında Riyad Anlaşması olarak bilinen anlaşma, 5 Kasım 2019'da Riyad'da imzalandı.

Bu iki anlaşmanın amacı süreci yeniden rayına sokmak, durgun hücreleri aktifleştirmek ve onlara yeniden hayat vermekti. Ancak mevcut gerçeklik, Cumhurbaşkanı Hadi'nin Şubat 2012'den bu yana yönettiği yapıdaki çöküşe varan mevcut yetersizliği kanıtladı. Konseyin söz konusu yapıyı “yeni Yemen” olarak adlandırdığı noktaya yönlendirme yeteneğini gösteremediğini ispatladı.

Riyad'ın sunduğu ve sunmaya devam ettiği maddi ve askeri destek olmasaydı, iç durumun tamamen çökeceğini ve tüm ülkenin Husi grubunun kontrolüne gireceğini herkes biliyor. Ancak bu destek, yüksek mali maliyeti nedeniyle ve bunu elde etmek için gereken katı şartlar yerine getirilmeden, harcamalar yakından denetlenmeden sürdürülebilir olamaz. Suudi Arabistan'ın Yemen'in Kalkınması ve Yeniden İnşası Programı tarafından doğrudan uygulanan ve denetlenen hayati projelerden ise bahsetmiyoruz bile.

Husi kontrolünden uzak bölgeleri yönetme konusundaki açık başarısızlık ve bariz yetersizliğin, Başkanlık Konseyi ve hükümetin hızlı ve ciddi müdahalesini gerektirdiği artık aşikâr. Bu çıkmazdan kurtulmak için ilk önce tam bir adanmışlık, nezaketten uzak bir açık sözlülük, tutumlar ve anlaşmazlık noktaları konusunda netlik gerektiriyor.

Yani Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylem, açık ve belirsizlikten uzak olmalı. Başkanlık Konseyi içindeki özellikle Güney Geçiş Konseyi ile olan ilişkilerin düzeltilmesine odaklanmalı.

Konsey ile Bakanlar Kurulu arasındaki ilişkide de bir karışıklık mevcut; zira ilişkinin açıkça tanımlanmadığı ve geride kalan hâkim anayasal çerçevelere uymadığı bir sır değil. İki konsey arasındaki ilişki herkesin bildiği bir gerilime sahne oluyor ve bunu görmezden gelmek ya da bu konuda hoşgörülü davranmak doğru değil.

Siyasi kaos, zaten zayıf olan idari etkinlikte eksikliklere neden oldu. Bu durum da kanunda belirtilen yasal süreyi aşan misyon başkanlarının değiştirilmesi, aldıkları mali ödenekler karşılığında görevlerini yerine getirmeyen valilerin değiştirilmesi, bölgesel sınırlara göre atamalar yapıldığı için tüm yasal süreleri aşan ve değiştirilemeyen askeri birlik ve güvenlik teşkilatlarının komutanlarının değiştirilmesi de dahil olmak üzere, gerekli birçok icraatta bulunulmasını engelledi.

Ufukta Konseyin karşılaştığı engelleri açık sözlülükle ele almaya girişmeden, Cumhurbaşkanı Hadi'ye alternatif olarak göreve gelmesinin nedeni olan öncelikleri belirlemeden aşabilmesini sağlayacak hiçbir şey görünmüyor. Ulusal sorunların görev kotaları açısından ele alınması, verimlilik ve dürüstlük standartlarından çok uzak bölgesel eğilimlere dayandığından, siyasi ve idari hayal kırıklığının etkisinden muzdarip vatandaşların yaşam koşullarının bozulmasına ve şartların daha da kötüleşmesine neden olacaktır.

Kurallara bağlılık, ulusal uzlaşılarla bağlantılıdır. Uzlaşılar ise yönetim işlerinin yürümesi ve idari işlerin istikrarı için bilenen bir kapıdır. Bu olmadan, yönetişim yeteneklerinin geliştirilmesine katkıda bulunmayan daha fazla kaos dışında bir şey olmayacaktır. Ülke, pusulası ve yer çekimi olmadan, bir boşunalık ve ihmalkarlık çemberinde dönmeye devam edecektir. Husi grubunun kontrolünden uzak her coğrafyada çöküşler devam edecektir. Kapsamlı parçalanmaya doğru gidişi bastırmak için doğrudan ve güçlü bir Suudi Arabistan müdahalesi olmadan ve Abu Dabi ile mutabakat sağlanmadan, Husi grubu ile terör örgütlerinin ulaşamayacağı hiçbir alan kalmayacaktır. Bunlar herkesin karşısına çıkma fırsatının tarihini belirlemek, onlara saldırmak ve hasta ülkenin topraklarından paylarını almak için sahneyi yakından takip ediyorlar.

Bu sözler sürekli tekrarlanmakta olabilir ama tekrarlanmaları gerekiyor. Aden'deki toplumun istikrarı anahtardır. Güvenliğin sağlanması istikrarın başlangıcıdır. Bu da şehrin idaresinin tek bir tarafa devredilmesini gerektiriyor. Bunun kontrolü, barış ve ülkenin geleceğine ilişkin tartışmaların kapılarını aralayacaktır. Bunun için de tüm yetkililer sürekli var olmalı ve hiçbir taraf sorunları güç kullanarak çözebileceğini düşünmemeli.

Siyasi kaosun devam etmesi, idari kayıtsızlık, yolsuzluğun her düzeyde yaygınlaşması, görevini yapabilecek, ahlaki ve milli sorumluluklarını yerine getirebilecek kapasitede otoriteden bahsetmenin mümkün olmadığı bir ortamdır.