Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararının ardından Putin gerçekten tutuklanır mı?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararının ardından Putin gerçekten tutuklanır mı?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Ukrayna’dan Rusya’ya zorla götürülen ve birçoğu Rus aileler tarafından evlat edinilen çocuklarla ilgili olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rusya Çocuk Hakları Komiseri Maria Alekseyevna Lvova-Belova hakkında tutuklama emri çıkardı.
Şarku’l Avsat’ın The Guardian gazetesinden aktardığı analize göre, nüfusun zorla sınır dışı edilmesi, mahkemeyi kuran Roma Statüsü’ne göre suç olarak kabul ediliyor. 
Rusya, Roma Statüsü’ne taraftı, ancak mahkemenin yargı yetkisini tanımadığı gerekçesiyle 2016’da çekildi.
Ukrayna, kendisi Lahey’deki mahkemede imza sahibi olmamasına rağmen, UCM’ye kendi topraklarında işlenen savaş suçlarını soruşturma yetkisi verdi.
UCM Başsavcısı Kerim Han’ın geçen yıl içinde Ukrayna’ya yaptığı dört ziyaret, çocuk kaçırma olaylarında ‘Putin’in bireysel cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul gerekçeler bulunduğuna’ karar verilmesini sağladı.

Bu gerçekte ne anlama geliyor?
Rusya mahkemeyi tanımadığı ve vatandaşlarını iade etmediği için, Putin veya Lvova-Belova’nın yakın zamanda mahkemeye teslim olması olası değil. Ancak tutuklama emrinin çıkarılması, birçok nedenden dolayı oldukça önemli olmaya devam ediyor.
Bu karar, şu anda veya gelecekte kovuşturmaya karşı savunmasız olabilecek ve uluslararası forumlara katılmak da dahil olmak üzere uluslararası seyahat etmeleri daha da sınırlanacak olan -askeri ve sivil- üst düzey Rus yetkililere bir uyarı niteliğinde.

Görevdeki devlet başkanları dokunulmazlığa sahip değil mi?
UCM, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar veya soykırım içeren davalarda devlet başkanlarının dokunulmazlığını tanımazken, Güney Afrika 2015’teki bir ziyaret sırasında Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in tutuklanmasına ilişkin UCM emrini uygulamayı reddetti.
Eski Şili diktatörü Augusto Pinochet’nin 1998’de İspanyol yargıç Baltasar Garzon tarafından çıkarılan uluslararası tutuklama emrine dayanarak Londra’da tutuklanması, bu tür dokunulmazlık davalarının içerdiği zorlukları gösterdi.
Pinochet, eski bir devlet başkanı olarak dokunulmazlık iddiasında bulundu ve bu iddia İngiliz mahkemeleri tarafından reddedildi. Ancak İngiltere İçişleri Bakanı Jack Straw, Pinochet’nin sağlığının bozuk olduğu gerekçesiyle eve dönmesine izin verdi.

Peki bunun anlamı ne?
Putin şu an gücüne güvenip, teslim olmaktan uzak görünse de, gelecekteki bir Kremlin lideri onu korumaktansa Lahey’e göndermenin daha politik olacağına karar verebilir.
Buna en iyi örnek, 1999’da Kosova’daki savaşın ortasında, UCM tarafından bir dizi savaş suçu suçlamasıyla itham edilen Yugoslavya’nın eski Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç’tir.
2001 yılında, Miloseviç’in iktidardan düşmesinin ardından Sırbistan’daki kilit muhalif figürler arasındaki mücadelenin ortasında, Başbakan Zoran Cinciç, iadeyi yasaklayan bir mahkeme kararını görmezden geldi.
Miloseviç’in Lahey’e nakledilmesine karar veren Cinciç, “(Lahey ile) İşbirliği dışında başka herhangi bir çözüm ülkeyi felakete sürükler” dedi.

UCM başka kararlar alır mı?
Başsavcılığın Putin hakkında yeni davalar açması ve böylece tutuklama kararlarının kapsamını genişletmesi mümkün.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Putin için tutuklama emri çıkarma kararını, ‘ihlaller yapan veya bunları örtbas edenlere karşı bir uyarı’ olarak nitelendirdi.
HRW Uluslararası Adalet Direktörü Yardımcısı Belkıs Cerrah, “UCM, bu tutuklama emirleriyle Putin’i aranan bir adam yaptı ve Rusya’nın Ukrayna’ya karşı çok uzun süredir yürüttüğü savaşın faillerini cesaretlendiren cezasızlığa son vermek için ilk adımı attı” dedi.



Gazze: İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği çeşitli saldırılarda 34 kişi öldü

Filistinliler, İsrail'in saldırısı sonrasında Gazze şehrinde bir konut binasında meydana gelen hasarı inceliyor (DPA)
Filistinliler, İsrail'in saldırısı sonrasında Gazze şehrinde bir konut binasında meydana gelen hasarı inceliyor (DPA)
TT

Gazze: İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği çeşitli saldırılarda 34 kişi öldü

Filistinliler, İsrail'in saldırısı sonrasında Gazze şehrinde bir konut binasında meydana gelen hasarı inceliyor (DPA)
Filistinliler, İsrail'in saldırısı sonrasında Gazze şehrinde bir konut binasında meydana gelen hasarı inceliyor (DPA)

Sağlık görevlilerinin verdiği bilgilere göre, İsrail'in Gazze'nin çeşitli yerlerine düzenlediği hava saldırılarında en az 34 kişi hayatını kaybetti. Filistinliler, ateşkesin yaklaşmasıyla birlikte Gazze'de giderek artan bir insani krizle karşı karşıya.

İsrail saldırıları dün akşam saatlerinde başladı ve bu sabah saatlerine kadar devam etti. Saldırılarda, Gazze'deki Filistin Stadyumu'nda barınan 12 kişi ve apartmanlarda yaşayan 8 kişi öldü. Cesetlerin nakledildiği Şifa Hastanesi'nde görevli sağlık çalışanları bu bilgileri doğruladı.

Hastaneye göre, Gazze'nin güneyinde de bir hava saldırısı sonucu 6 kişi öldü.

İsrail'in saldırıları, ABD Başkanı Donald Trump'ın önümüzdeki hafta içinde ateşkes anlaşması sağlanabileceğini açıklamasına rağmen gerçekleşti.

ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv-AFP)ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv-AFP)

Dün Beyaz Saray'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başkan, “Gazze dosyası üzerinde çalışıyoruz ve krizi çözmek için var gücümüzle çabalıyoruz” dedi.

Öte yandan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz, sol eğilimli İsrail gazetesi Haaretz tarafından yayınlanan ve İsrail askerlerinin Gazze'deki yardım merkezlerine yaklaşan Filistinlilere ateş açma emri aldığını iddia eden haberi kesin bir dille yalanladı.

Haberde yer alan bilgileri “ordunun imajını karalamak amacıyla uydurulmuş yalanlar” olarak nitelendirdiler.

Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre, yaklaşık bir ay önce Gazze'de yardım dağıtımına başlayan yeni kurulan “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nın faaliyetleri sırasında, yiyecek arayan 500'den fazla Filistinli öldürüldü, yüzlerce kişi de yaralandı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Sağlık Bakanlığı verilerinden aktardığına göre savaşın başlangıcından bu yana İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda 56 bin 300 Filistinli öldü, 132 bin 600 kişi de yaralandı, bunların yaklaşık yüzde 72'si kadın ve çocuk. Bakanlık verilerine göre 11 bin kişi kayıp ve bölgede gıda ve ilaç kıtlığı nedeniyle insani bir felaket yaşanıyor.