Sudan'da iktidar için savaşan iki general

Sudan Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Güçleri komutanı Muhammed Hamdan Daklu, iktidar için yarışıyor

Sudan Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Güçleri komutanı Muhammed Hamdan Daklu / Fotoğraf: AFP
Sudan Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Güçleri komutanı Muhammed Hamdan Daklu / Fotoğraf: AFP
TT

Sudan'da iktidar için savaşan iki general

Sudan Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Güçleri komutanı Muhammed Hamdan Daklu / Fotoğraf: AFP
Sudan Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Güçleri komutanı Muhammed Hamdan Daklu / Fotoğraf: AFP

Sudan'da Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in 2019'da devrilmesi ardından ordu ile siviller arasındaki iktidar mücadelesi yoğunlaştı.
Bugün Sudan Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Güçleri komutanı Muhammed Hamdan Daklu, iktidar için yarışıyor. 
Burhan Beşir döneminde Kara Kuvvetleri komutanlığında ve düzenli ordu komutanlığında bulunurken Daklu ise Darfur'da kanlı bir savaş veren milislerden hareketle Hızlı Destek Güçlerini kurdu.
İkili, 25 Ekim 2021 darbesinde müttefik konumdaydı. Sivillerin iktidardan çekildiğini duyuran Burhan, Daklu'ya desteğini bildirmişti. Ancak aralarındaki çatışma yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladı.
Daklu, son zamanlarda yaptığı açıklamada, Beşir rejiminin destekçilerine atıfla, darbeyi kalıntıları yeniden harekete geçiren bir hata olarak nitelendirdi.
Burhan ise geçiş dönemine daha fazla siyasi gücün dahil edilmesi için hamlesinin gerekli olduğunu vurguladı.

Siyasi arzular
Rift Valley Enstitüsü'nden Sudanlı siyasi analist Mecdi el-Gizuli, "Sudan'daki güç mücadelesi artık askerler ve siviller arasında değil. Daklu'nun karşısında Burhan var. Her birinin kendi ittifakı mevcut" dedi. 
Askeri Uzman Emin İsmail, Darfur'da başlayan isyanı ortadan kaldırmak için 2013'te kurulan, ancak bölgede insan hakları ihlallerinde bulunmakla yaygın bir şekilde suçlanan Hızlı Destek Güçleri ile Silahlı Kuvvetler arasında Beşir döneminden bu yana anlaşmazlıklar olduğuna inanıyor.
İsmail, "Anlaşmazlıklar, her ikisinin siyasi özlemlerinin bir neticesidir. Aralık ayındaki Çerçeve Anlaşması'nda da bu anlaşmazlıklar vurgulanmıştır" ifadelerini kullandı.
Geçen aralık ayında iki adam, Beşir'e karşı protestolara öncülük eden Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) dahil olmak üzere sivil tarafları içeren bir Çerçeve Anlaşması imzalamıştı.
Böylece darbenin yol açtığı krizi sona erdirmeyi amaçlayan siyasi sürecin ilk adımı atılmıştı. Anlaşma, sivil liderliğinde bir geçiş için yol gösterici ilkeler belirledi.
Ancak herhangi bir zaman çizelgesi içermemesi, eleştirmenler tarafından belirsizlikle itham edilmesine sebep oldu. Bu anlaşma kapsamında iki general, sivil bir hükümet kurulur kurulmaz siyasetten çekilme sözü verdi. 
Burhan'ın anlaşmayı bir oyalama taktiği olarak gördüğünü söyleyen Gizuli, rekabet gücünü artırmaya çalışan Daklu'nun ise kendisini ÖDBG müttefiki olarak tanımlayacak kadar ileri gittiğine değindi:
"İkisinin de siyasetin dışına çıkmaya niyetinin olmadığı, zirâ hayatta kalmalarını sağlayacak ittifaklara yatırım yaptıkları çok açık."
Geçen hafta Omdurman'da Hızlı Destek Güçleri üyelerine yaptığı konuşmada orduyla herhangi bir anlaşmazlık içerisinde olduklarını yalanlayan Daklu, "Anlaşmazlığımız iktidara tutunanlar ile. Diktatör olmak isteyen herkese karşıyız" ifadelerini kullanmıştı. 
Silahlı Kuvvetler, cumartesi günü yaptığı açıklamada, ordu liderliğine yöneltilen, demokratik geçiş sürecini tamamlamak istememek ve siyaseti bırakmaktan yana olmamak ile ilgili suçlamaları kınadı.
Silahlı Kuvvetler tarafından yapılan açıklamada, "Bunlar, siyasi sempati kazanmaya ve demokratik geçiş sürecini engellemeye yönelik açık girişimlerdir" şeklinde konuştu. 
Darbeden bu yana ülkeyi yöneten Geçici Egemenlik Konseyi, pazar günü yaptığı basın açıklamasında, Burhan ve Daklu'nun ülke genelindeki güvenlik durumuyla ilgili görüşmelerde bulunduğunu doğruladı. 

Askeri bir çatışma var mı?
Analistler, güvenlik alanındaki reformlar ve Hızlı Destek Güçleri'nin orduya entegrasyonunun anlaşmazlıkların merkezinde yer aldığını söyledi.
İki adamın reformlara olan bağlılıklarını birçok kez teyit ettiğini kaydeden Gizuli, "Ancak bunu nasıl uygulayacaklarına dair farklı tasavvurları var gibi görünüyor.
Burhan, ordunun kural ve düzenlemelerine uygun olarak Hızlı Destek Güçlerini orduya entegre etmek istiyor.
Daklu ise güçlerini birleştirmeden önce ordunun yüksek komutasını yeniden yapılandırmak istiyor" vurgusunda bulunuyor. 
Siyasi analist Halud Hayr, Mısır'ın son zamanlardaki girişiminin Burhan'ın lehine göründüğünü, bu sebeple iki adam arasındaki gerilimi yeniden alevlendirdiğini söyledi. 
Şubat ayında Kahire, Aralık anlaşmasına karşı çıkanlar, bilhassa iki eski komutan Maliye Bakanı Gibril İbrahim ve Darfur valisi Minni Arko Minavi dahil olmak üzere birçok Sudanlı grup arasında bir çalıştaya ev sahipliği yapmıştı. Öncesinde ise Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ocak ayında Hartum'u ziyaret etmişti. 
Hayr, Orta Doğu Politikası Tahrir Enstitüsü tarafından yayımlanan makalesinde, şu ifadeleri kullandı:
"Kahire'nin girişimi, Sudan'daki siyasi grupların diğerine karşı bir generalle anlaşma arayışına girmelerine neden oldu. Bu yanlış bir seçimdir. Siyasi alanda daha fazla kutuplaşmaya, Burhan ile Daklu'nun güçleri arasında feci sonuçları beraberinde getirecek silahlı bir çatışmaya yol açabilir."
Ancak askeri bir çatışma ihtimalini düşük gören Emin İsmail, "Bu, liderler arasındaki siyasi bir anlaşmazlıktır. Üslere ulaşmamıştır. Ancak Sudan halkını ayaklanıp hepsine karşı çıkmaya itebilir" vurgusunda bulundu.
 
Indepedendent Arabia, AFP



WHO, Gazze Şeridi'ndeki hastaların tahliyesi için insani koridorların kalıcı olarak açılması çağrısında bulundu

Yaralı Filistinli çocuklar ve aileleri, tedavi için İsviçre'nin Zürih Havalimanı'na ulaştı. (AFP)
Yaralı Filistinli çocuklar ve aileleri, tedavi için İsviçre'nin Zürih Havalimanı'na ulaştı. (AFP)
TT

WHO, Gazze Şeridi'ndeki hastaların tahliyesi için insani koridorların kalıcı olarak açılması çağrısında bulundu

Yaralı Filistinli çocuklar ve aileleri, tedavi için İsviçre'nin Zürih Havalimanı'na ulaştı. (AFP)
Yaralı Filistinli çocuklar ve aileleri, tedavi için İsviçre'nin Zürih Havalimanı'na ulaştı. (AFP)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dün yaptığı açıklamada, insanların Gazze Şeridi'nden ayrılabilmeleri için tıbbi koridorların kalıcı olarak açılmasının, yıkılmış Filistin toprakları dışında tedaviye ihtiyaç duyan 15 bin yaralı için ‘durumu değiştireceğini’ belirtti.

Ekim 2023'te savaşın patlak vermesinden bu yana WHO, sağlık sisteminin çöktüğü Gazze Şeridi dışına yaklaşık 7 bin 800 hastanın tıbbi tahliyesini destekledi.

Yaralı Filistinli çocuklar ve aileleri, tedavi görmek üzere özel bir uçakla İsviçre'nin Lugano Havalimanı'na ulaştı. (EPA)Yaralı Filistinli çocuklar ve aileleri, tedavi görmek üzere özel bir uçakla İsviçre'nin Lugano Havalimanı'na ulaştı. (EPA)

10 Ekim'de ABD'nin arabuluculuğunda İsrail ile Hamas arasında ateşkesin sağlanmasından bu yana, WHO’nun gözetiminde 41 ağır hasta ve 145 refakatçinin tahliyesi gerçekleştirildi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre WHO Filistin Temsilcisi Rik Peeperkorn dün, sadece insani yardımın ulaştırılması için değil, tıbbi tahliyeler için de Gazze Şeridi'nden İsrail ve Mısır'a tüm geçişlerin açılması çağrısında bulundu.

İsviçre'nin Zürih Havalimanı'nda hasta çocukları uçaktan ambulansa aktaran bir sağlık ekibi (AFP)İsviçre'nin Zürih Havalimanı'nda hasta çocukları uçaktan ambulansa aktaran bir sağlık ekibi (AFP)

Cenevre'de düzenlenen basın toplantısında Kudüs'ten video konferans yoluyla konuşan Peeperkorn şunları söyledi: “Önceki ateşkes döneminde olduğu gibi, refakatçileriyle birlikte günde en az 50 hasta taşıma hızını artırmaya hazırız.”

Önümüzdeki hafta iki tıbbi tahliye planlandığını ifade eden Peeperkorn, “Ancak bu operasyonları günlük olarak yapmak istiyoruz” dedi. Zira mevcut hızla, 4 bini çocuk olmak üzere Gazze Şeridi dışında bakıma muhtaç 15 bin kişiyi nakletmek 10 yıl sürecektir.

 Gazze Şeridi'nden yaralı Filistinli çocuklar ve aileleri, yurtdışında tedaviye başlamak üzere İsviçre'nin Zürih Havalimanı'na geldi. (AFP)Gazze Şeridi'nden yaralı Filistinli çocuklar ve aileleri, yurtdışında tedaviye başlamak üzere İsviçre'nin Zürih Havalimanı'na geldi. (AFP)

Peeperkorn, “Tüm insani yardım koridorları açılmalıdır. Bu hayati önem taşıyor ve en az maliyetli seçenek. Bu koridorların açılması durumu gerçekten değiştirecek” ifadelerini kullandı.

Peeperkorn, Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nın açılmasının da hastaların tedavi görmesine veya diğer ülkelere seyahat etmesine olanak sağlayacağını açıkladı.

Zürih Havalimanı'nda tedavi için Gazze Şeridi'nden gelen Filistinli bir anne ve çocuğunu karşılayan sağlık ekibi (AFP)Zürih Havalimanı'nda tedavi için Gazze Şeridi'nden gelen Filistinli bir anne ve çocuğunu karşılayan sağlık ekibi (AFP)

WHO, Gazze Şeridi'nden tedavi için tahliye edilmeyi beklerken 700'den fazla kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

WHO, daha fazla ülkenin harekete geçerek Gazze Şeridi'nden gelen hastaları kabul etmesini istedi. Şu ana kadar Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Türkiye ve Ürdün başta olmak üzere 20'den fazla ülke hastaları kabul etti.

 Gazze Şeridi'nden yaralı Filistinli çocuklar, İsviçre'nin Lugano Havalimanı'na vardıklarında ambulansa biniyorlar. (EPA)Gazze Şeridi'nden yaralı Filistinli çocuklar, İsviçre'nin Lugano Havalimanı'na vardıklarında ambulansa biniyorlar. (EPA)

Peeperkorn ayrıca, Gazze Şeridi'ndeki sağlık sisteminin sadece bir kısmının çalışır durumda olduğunu, iki milyondan fazla nüfus için yaklaşık 2 bin 100 yatak bulunduğunu belirtti. 36 hastaneden sadece 14'ü ve 181 birinci basamak sağlık merkezinden 64'ü Gazze Şeridi'nde kısmen çalışır durumda.

Peeperkorn, “Ateşkes hattının dışında bulunan birçok önemli sağlık tesisi, özellikle Kemal Advan, el-Avde ve Endonezya hastaneleri ile Gazze’deki Avrupa Hastanesi erişilemez durumda ve hizmet dışı” dedi.


Arap ve İslam ülkeleri, Tony Blair'in "Gazze Barış Konseyi"ne dahil edilmesinden endişe duyduklarını dile getirdi

Tony Blair (EPA)
Tony Blair (EPA)
TT

Arap ve İslam ülkeleri, Tony Blair'in "Gazze Barış Konseyi"ne dahil edilmesinden endişe duyduklarını dile getirdi

Tony Blair (EPA)
Tony Blair (EPA)

Financial Times, dün üç diplomatın aktardığına göre bazı Arap ve İslam ülkeleri, ABD Başkanı Donald Trump'ın Tony Blair'i Gazze'deki savaştan sonraki geçiş dönemini denetlemekle görevli sözde "Barış Konseyi"ne dahil etme kararından endişe duyduklarını belirtti.

Gazetede isimleri açıklanmayan diplomatlar, bu ülkelerin eski İngiliz Başbakanı'nın planlarının Filistinlilerin Gazze Şeridi'nin yönetimindeki rolünü zayıflatacağından endişe ettiklerini belirtti.

Diplomatlar, Arap ve İslam ülkelerinin endişelerini Blair'in 2003 yılında ABD öncülüğündeki Irak işgaline verdiği desteğe bağladı.

Şarku'l Avsat'ın Financial Times’ten aktardığına göre Arap bir diplomat, bazı ülkelerin, Blair'in vizyonu veya geçmişi hakkında çekinceleri olduğunu, bazılarının ise Filistinlilerin direnişiyle karşılaşacağına inandığını ve bunun Gazze Anlaşması'nın uygulanmasını yavaşlatabileceğini veya engelleyebileceğini söyledi.

Başka bir diplomat ise "Blair'in itibarı ve Irak'taki rolü genellikle olumsuz, bu yüzden işlerin nasıl yürüdüğüne bağlı" ifadelerini kullandı.


Hamas ve El Fetih, Gazze Anlaşması’nın önündeki engelleri aşmak için ‘anlaşmaya’ vardı

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesinde, ailelerin sığındığı hasarlı bir caminin önünde oyun oynayan yerinden edilmiş Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesinde, ailelerin sığındığı hasarlı bir caminin önünde oyun oynayan yerinden edilmiş Filistinli çocuklar (AFP)
TT

Hamas ve El Fetih, Gazze Anlaşması’nın önündeki engelleri aşmak için ‘anlaşmaya’ vardı

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesinde, ailelerin sığındığı hasarlı bir caminin önünde oyun oynayan yerinden edilmiş Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesinde, ailelerin sığındığı hasarlı bir caminin önünde oyun oynayan yerinden edilmiş Filistinli çocuklar (AFP)

Kahire'de Hamas ve El Fetih arasında yapılan toplantı, özellikle ateşkes anlaşmasının şartları ışığında, Gazze Şeridi'ndeki bir sonraki aşamanın yönetimi konusunda bir ‘uzlaşma’ sağlanıp sağlanamayacağına dair soruları gündeme getirdi.

Uzmanların Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmelere göre, Mısır’ın ilerletmeye ve ikinci aşamasını uygulamaya çalıştığı (yerel ve uluslararası güvenlik düzenlemeleri, idari konular ve silahsızlanmayla ilgili maddeleri içeren) bu anlaşma, ‘Hamas ile El Fetih arasındaki uzlaşılar tamamlanır ve Filistinli gruplar ortak bir vizyon üzerinde anlaşmayı başarırsa’ hayata geçirilmenin eşiğinde. Uzmanlar ayrıca, bu durumda İsrail’in uygulamaya engel çıkaramayacağını da belirtiyor.

Bilgi sahibi bir Filistinli kaynak dün Şarku’l Avsat’a, Mısır istihbaratının himayesinde perşembe günü Kahire'de Hamas ve El Fetih heyetleri arasında yapılan toplantının ‘olumlu’ geçtiğini ve ‘özellikle Gazze Şeridi'nin yönetimi ve iktidarın devri konusunda görüşlerin yakınlaştığını’ bildirdi. Kaynak ayrıca, toplantıya katılan Filistin Devlet Başkanı Yardımcısı Hüseyin eş-Şeyh’in, birkaç gün içinde Kahire’de yapılması planlanan geniş kapsamlı Filistinli gruplar diyalogu öncesinde bir tutum belirlemek üzere Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a döneceğini, iki hareket arasındaki uzlaşıların ise ‘bu diyaloğun başarısına ivme kazandıracağını’ ifade etti.

Kahire el-İhbariyye televizyonu perşembe günü, Hamas ve El Fetih heyetleri arasında Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesinin ardından yapılacak düzenlemeleri görüşmek üzere bir toplantı yapıldığını bildirdi.

Kanalın haberine göre iki hareket, Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın perşembe günü bir dizi Filistinli fraksiyonla yaptığı çok sayıda toplantı sırasında gerçekleşen ikili görüşmenin sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi vermedi. Kudüs Haber Ağı (Quds News Network), toplantılara katılan fraksiyonların Hamas, İslami Cihad Hareketi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), FHKC - Genel Komutanlık, Demokratik Cephe, Ulusal Girişim Hareketi ve Demokratik Reform Akımı olduğunu duyurdu.

Kahire'de çeşitli Filistinli grupların katıldığı toplantının ardından dün yayınlanan nihai bildiride şu ifadeler yer aldı: “Filistin davasındaki gelişmeler incelendi ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için hazırladığı planın ikinci aşaması (güvenlik ve idari düzenlemeler dahil) tartışıldı. Bu, ulusal projeyi korumak ve ulusal birliği yeniden tesis etmek amacıyla kapsamlı bir ulusal diyalog hazırlığı kapsamında gerçekleştirildi.”

Katılımcılar, ‘ateşkes anlaşmasını desteklemeyi ve uygulamaya devam etmeyi, Gazze Şeridi'nin yönetimini bağımsız kişilerden oluşan geçici bir Filistin komitesine devretmeyi ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşasının finansmanını ve uygulamasını denetlemek üzere uluslararası bir komite kurmayı’ kararlaştırdılar.

Ayrıca, Gazze Şeridi'nde güvenlik ve istikrarı korumak için gerekli tüm önlemleri almayı kabul ettiler ve ateşkesin izlenmesi için kurulacak geçici Birleşmiş Milletler (BM) güçleri hakkında bir BM kararı alınmasının önemini vurguladılar.

Son olarak, tarih belirtmeden, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olan Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) tüm bileşenlerini ve aktif güçlerini kapsayacak şekilde etkinleştirilmesi ve ulusal bir strateji üzerinde anlaşmaya varılması için tüm Filistin güçleri ve gruplarının acil bir toplantı yapması çağrısında bulundular.

Gazze şehrinin er-Rimal mahallesindeki yıkılmış binaları gösteren bir fotoğraf (AFP)Gazze şehrinin er-Rimal mahallesindeki yıkılmış binalar (AFP)

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Halid Ukkaşe, fraksiyonlar arasında yeni bir ruhun oluştuğuna inanıyor. “Bu kritik dönemde, sahadaki zorluklarla esnek ve ortak bir eylemle başa çıkabilecek birleşik bir ulusal vizyon oluşturmak için farklı bir yaklaşım gerektiğini fark ettiler” diyen Ukkaşe, Kahire'nin bu turda hedeflediği ve Filistinliler arasında anlaşmaların sağlanması için baskı yaptığı şeyin bu olduğunu açıkladı.

Ukkaşe, El Fetih ve Hamas'ın, Filistin halkının son iki yılda yaşadığı zorlu deneyimlerin ardından, Filistin davasının gelecekte karşılaşacağı zorlukların büyüklüğüyle uyumlu olarak, daha iyi ve daha olgun bir şekilde yanıt verecek kadar esnekliğe sahip olduğunu düşünüyor. Ukkaşe, Mısır'ın önemli çabalarının, Şarm eş-Şeyh ateşkes anlaşmasında olduğu gibi başarıyla sonuçlanacağından emin.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, Kahire’nin yeni bir Filistin dinamiği oluşturmayı başardığını ve bunun muhtemelen Filistinli gruplar arasındaki diyaloğa yönelik yeni bir uzlaşıya zemin hazırlayacağını belirtti. Er-Rakab, özellikle Hamas ile El Fetih arasındaki görüşmenin sonuçlarının bu beklenen diyalog için önemli olduğunu, çünkü bu sonuçların Filistinlilerin birliğine yönelik kapsamlı bir vizyonun şekillenmesine katkı sağlayabileceğini ifade etti.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta insani yardım taşıyan Filistinliler (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta insani yardım taşıyan Filistinliler (AFP)

Perşembe günü Kahire’de yapılan toplantılarla eş zamanlı olarak, ABD Başkanı Donald Trump, Time dergisine verdiği röportajda, 20 yılı aşkın süredir hapiste bulunan ünlü Filistinli siyasetçi Mervan el-Bergusi’nin serbest bırakılması konusunda İsrail’e baskı yapıp yapmama yönünde bir karar alacağını söyledi. İsrail’in defalarca serbest bırakmayı reddettiği Bergusi’nin, Hamas ve diğer bazı Filistinli grupların liderleriyle iyi ilişkilerinin bulunduğu, El Fetih hareketinde ise birçok kişi tarafından merhum Filistin lideri Yaser Arafat’a benzetildiği biliniyor.

Ukkaşe’ye göre, İsrail tarafı Mervan el-Bergusi’nin serbest bırakılması konusunda bir ‘veto’ koymuş durumda; çünkü onun Filistinlileri birleştirme kapasitesine sahip olduğunu düşünüyor. Ancak Ukkaşe, eğer bu Filistinli diyaloglar sürecinde Filistinlileri bir araya getirecek yeni bir liderlik oluşturma yönünde siyasi bir irade ortaya çıkarsa, Trump’ın İsrail üzerinde Bergusi’nin serbest bırakılması için olağanüstü bir baskı uygulayabileceğini öngörüyor.

Er-Rakab’a göre, Washington’un İsrail üzerindeki baskısını artırması halinde Mervan el-Bergusi’nin gelecekte serbest bırakılması mümkün olabilir ve bu adım Filistin sahnesinde olumlu yansımalar doğurabilir. Bununla birlikte er-Rakab, her durumda Filistinlilerin birliğinin hızla sağlanması, Mısır’ın büyük çabalarının takdir edilmesi ve onun sunduğu önerilerle uyum içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Böylece, İsrail’in ileride güvenlik düzenlemeleri ya da Gazze Şeridi’nin yönetimi konularında ortaya koyabileceği herhangi bir engelin aşılabileceğini ifade etti.