Malezyalı liderlerin davaları tartışmalı "siyasi anlaşmazlıkları" yeniden gündeme getiriyor

Bazı adli yargı organlarının taraflı olduğunu veya iktidardakilerin çıkarları doğrultusunda çalıştığını ifade eden açıklamalar yapıldı

Davalar yalnızca Malezya başbakanlarıyla sınırlı kalmadı, çeşitli parti liderleri de yargılandı / Fotoğraf: AFP
Davalar yalnızca Malezya başbakanlarıyla sınırlı kalmadı, çeşitli parti liderleri de yargılandı / Fotoğraf: AFP
TT

Malezyalı liderlerin davaları tartışmalı "siyasi anlaşmazlıkları" yeniden gündeme getiriyor

Davalar yalnızca Malezya başbakanlarıyla sınırlı kalmadı, çeşitli parti liderleri de yargılandı / Fotoğraf: AFP
Davalar yalnızca Malezya başbakanlarıyla sınırlı kalmadı, çeşitli parti liderleri de yargılandı / Fotoğraf: AFP

Muhammed Garavi 
Birkaç gün önce Malezya Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu (MACC), eski başbakan ve Bersatu Partisi'nin Genel Başkanı Muhyiddin Yasin'i kara para aklama ve rüşvet alma da dahil olmak üzere, çeşitli suçlamalardan dolayı tutukladı.
Ertesi gün iki milyon Malezya ringgiti kefaletle serbest bırakılan Yasin'in dava oturumu için yeni bir tarih belirlendi.
Eski başbakanın yargılanması, özellikle Malezya'daki siyasi parti liderlerine yönelik karşılıklı suçlamalarla birlikte, muhalifler arasında geleneksel bir siyasi silah olan Malezya'daki liderlerin yargılanmasını yeniden gündeme getirdi.
Onlarca yıl önce, dönemin Başbakanı Mahathir Muhammed'in yönetimi sırasında, şu anki Başbakan Enver İbrahim'in liderliğindeki önde gelen siyasi isimler de dava girdabına atıldı. Yürütme ve yargı erkleri arasında bir ayrım var mı?
Liderlerin davaları hesaplaşma için bir fırsata ve muhalefet hareketini engellemek için ölümcül bir silaha mı dönüştü?

Başbakana yönelik suçlamalar
Ağustos 2021'de iktidardan ayrılışı ve geçen yılın sonunda birlik hükümetinin iktidara gelmesinin ardından MACC, eski Malezya Başbakanı Muhyiddin Yasin hakkında, görevini kötüye kullanarak partisi Bersatu'ya 52 milyon dolar rüşvet almak ve yasadışı faaliyetlerden 43 milyon dolar sağlamak suçlamasıyla soruşturma açtı.
Yasin için iddia edilen başka bir kara para aklama suçlamasında da bir milyon doları aşan rakamlar konuşuluyor. Suçlamalar 25 Şubat 2021'den Temmuz 2022'ye kadar uzanıyor.
Bu suçlamalar nedeniyle birçok kişi Muhyiddin Yasin'in Bersatu Partisi Genel Başkanlığı görevinden istifasını talep ederken, parti içindeki siyasi analistler, kendisine yöneltilen suçlamalar nedeniyle Yasin'in istifasının gerekli olup olmadığı konusunda fikir ayrılığına düştüler.
UMNO Partisi Genel Başkanı Ahmed Zahid Hamidi ve bazı parti üyelerine benzer suçlamalar yöneltildiği için bir grup, Yasin'in istifasının adil olmayacağına inanıyor.
Diğer bir grup ise Muhyiddin Yasin'in Bersatu Partisi Genel Başkanlığı'ndan istifasının parti için iddia edilen suçlamaların sorumluluğunu tek başına üstlenmesini sağlayacağına inanıyor.
Böylece parti içindeki diğer üyelerin söz konusu suçlamalara karıştıkları şüpheleri boşa çıkabilir.
Ancak parti üyeleri, analistlerin görüşlerini pek umursamadılar. Oybirliğiyle Muhyiddin Yasin'in Bersatu Partisi Genel Başkanı olarak kalması yönünde oy kullandılar ve onu savunmak için yanında olduklarını vurguladılar.
Eski Başbakan ve Ulusal İttifak'ın lideri Muhyiddin Yasin, kendisine yöneltilen suçlamaları reddediyor.
Yasin, yaptığı açıklamada, söz konusu suçlamaların arkasında duran siyasi muhaliflerin kendisini, ailesini ve partisini yok etmeye çalıştığını ima ederek, kolluk kuvvetlerinin yetkilerini siyasi amaçlar için kullandığını ifade etti.
Muhyiddin Yasin, kendisinin ve partisinin her türlü yolsuzluk ve gücün kötüye kullanılmasıyla mücadele etmek için çalıştığını ve şu anda “siyasi zulme” maruz kaldıklarını belirtti.

Tarih tekerrür ediyor
Geçen yıl, Malezya siyaset tarihinde türünün ilk örneği olan bir emsal yaşandı. Ağustos ayında, Malezya Federal Yüksek Mahkemesi eski başbakanı hapis ve para cezasına çarptırma kararını onayladı. 
Malezya mahkemeleri, Kuala Lumpur Yüksek Mahkemesi'nin Temmuz 2020'de Necip Rezak'ı SRC International fonlarını zimmete geçirmek suçundan 12 yıl hapis cezasına ve yaklaşık 47 milyon dolar para cezasına çarptırması kararının geçerliliğini kabul etti.
Necip Rezak'ın 2020 yılında karara itiraz etmesine rağmen mahkeme, Necip'in mahkûmiyet ve cezayı bozmak için yaptığı itirazı reddetti ve Aralık 2021'de Temyiz Mahkemesi'nin Yargıtay'ın kararını onamasının ardından kararı bozmadı.
Yargıçlar, önlerindeki davada en küçük ayrıntıları incelediler ve yedi maddede mahkûmiyet kararının doğru olduğunu ve cezanın abartılmadığını teyit ederek hapis cezasını onayladılar.
Sonrasında, UMNO Partisi'nin Genel Başkanı Ahmed Zahid Hamidi, Necip Rezak'ı siyasi zulüm ve seçici kovuşturmanın kurbanı olarak nitelendirerek onun için adil yargılanma talep etti.
Ocak ayında Necip, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi'ne hapishaneden salıverilmesi ve yeniden yargılanması çağrısında bulundu.
Çünkü yaptığı açıklamaya göre Malezya makamları, kendisine adil bir yargılama yapmamıştı.

Klasik suçlamalar
Malezya'da siyasetçilere yönelik suçlamalar ve davalar yeni bir konu değil. Ancak ülkenin eski üst düzey liderlerinin yargılanması türünün ilk örneği olabilir.
Eski Başbakan Mahathir Muhammed döneminde, Mahathir ile yardımcısı Enver İbrahim (Malezya'nın şu anki Başbakanı) arasında 1998 Asya mali kriziyle nasıl başa çıkılacağı konusundaki anlaşmazlığın ardından, iktidar partisi içinde Enver İbrahim'e karşı yolsuzluk suçlamaları yükseldi.
Yaşanan hadise iki lider arasındaki ilişkileri gerginleştirdi ve Enver İbrahim'in görevden alınmasına yol açtı.
Enver İbrahim birkaç yıl hapis yattıktan sonra tekrar muhalefet saflarına döndü ve geçtiğimiz Kasım ayında Malezya Başbakanlık makamına seçildi.
Necip Rezak'ın Malezya Başbakanı olarak görev yaptığı dönemde eski Başbakan Mahathir Muhammed, Malezya Kalkınma Fonu (1Malaysia Development Berhad – 1MDB) konusundaki soruşturmalar Malezya'da gündem ve manşet haline gelmeden önce, Necip'e iktidarın kötüye kullanılması ve yolsuzluk nedeniyle dava açtı.
14'üncü genel seçimlerde Ulusal Cephe'nin yankılanan düşüşünün ve Mahathir Muhammed liderliğindeki Umut İttifakı'nın iktidara gelmesinin ardından, 2018'de SRC fonlarının zimmete para geçirilmesi vakasına ilişkin ciddi bir soruşturma başlatıldı.
Necip 1MDB ile ilgili yolsuzluk davalarında resmen suçlandı. Bu davalar arasında, güveni kötüye kullanma, kara para aklama ve iktidarın kötüye kullanılması gibi yedi ayrı suç bulunuyordu. Söz konusu suçlardan biri de SRC'den yaklaşık 42 milyon dolarlık zimmete para geçirme vakasıydı.
Malezya'da başbakanlık görevine geldikten sonra Enver İbrahim, geçen aralık ayında eski Başbakan Muhyiddin Yasin'e hakaret davası açarak tazminat talep etti.
Eski Başbakan Muhyiddin Yasin, Başbakan Enver İbrahim yönetiminin dikkatli gözleri altında soruşturuluyor ve her ikisi de büyük ölçüde siyasi rekabet içinde.
UMNO Partisi Genel Başkanı Ahmed Zahid Hamidi'nin eski Başbakan Mahathir Muhammed'e yönelik hakaret davası halen mahkeme koridorlarında iken, Malezya'daki en büyük partinin başkanının, 2013-2018 yılları arasında içişleri bakanı olarak görev yaptığı süre boyunca yolsuzluk, kara para aklama ve rüşvet alma davalarına karışmasıyla ilgili yargılanması da halen devam ediyor.

Yargı taraflılığı
Davalar sadece Malezya başbakanları ile sınırlı kalmadı. Aynı zamanda partilerin liderleri arasında da karşılıklı davalar söz konusu.
Yargılamaların, özellikle son dönemde tekrarlaması ile Malezyalı liderlere, parti yöneticilerine ve önde gelen üyelere karşı kullanılan geleneksel siyasi silahlardan biri olduğuna inanılıyor.
Özellikle parti liderlerinin seçim kavgalarında birbirlerine karşı suçlamalarda bulunmaları veya birbirlerinin görüşlerine karşı çıkmaları nedeniyle, çeşitli yönlerden, bazı denetim ve yargı organlarını taraflı veya ülkedeki iktidar sahiplerinin çıkarları doğrultusunda çalıştıkları yönünde açıklamalar geliyor.
Eski Başbakan Necip Rezak aleyhindeki nihai kararın ardından, destekçileri ve avukatları, Başyargıcın Necip'e karşı olası bir önyargısı olduğunu iddia etti.
Necip'in avukatı, müvekkiline yönelik suçlamaların öncelikle siyasi amaçlı olduğunu belirtti.
Demokratik Hareket Partisi Genel Sekreteri Lim Guan Eng, MACC'ın siyasi bir araç olarak kullanılmasını eleştirirken, Umut İttifakı geçen yıl MACC'ın yönetiminde değişiklik çağrısında bulundu.
Umut İttifakı MACC'ın yöneticilerinin değişmesi halinde ona olan güvenin geri kazanılabileceği görüşünde.
MACC ise, hükümetler tarafından siyasi bir silah olarak kullanılmaya devam edildiğini reddediyor ve herhangi bir siyasi eğilim olmaksızın yasayı uygulamak için çalışan bağımsız bir soruşturma organı olduğunu vurguluyor.
Ancak Muhyiddin Yasin hakkında devam eden soruşturmalarla birlikte bu suçlamalar yeniden gündeme geldi.
Eski başbakan, MACC tarafından kendisine yöneltilen soruşturma sürecini taraflı olmakla suçluyor.
Zira gözetim organı, diğer parti başkanlarının geri kalanına finansman kaynakları hakkında herhangi bir açıklama yapmadı.
Yasin ayrıca, mevcut hükümetin, Ulusal İttifak liderlerine yönelik bir dizi suçlamanın ardından UMNO Partisi'nin liderlerine yönelik davalara benzer yeni bir 'mahkeme grubu' oluşturmaya çalıştığını da söyledi.
Ayrıca, birbirini takip eden bu davalar, yargının kırılganlığını, bağımsızlığını ve iktidar başkanının görüşlerine meylettiğini gösterebilir.

Independent Türkçe



Pakistan'ın kuzeybatısındaki bombalı araç saldırısında iki polis hayatını kaybetti

 11 Mayıs 2025 tarihinde Pakistan'ın Peşaver kentinde bir polis aracını hedef alan intihar saldırısının gerçekleştiği yerde incelemelerde bulunan güvenlik güçleri (EPA)
11 Mayıs 2025 tarihinde Pakistan'ın Peşaver kentinde bir polis aracını hedef alan intihar saldırısının gerçekleştiği yerde incelemelerde bulunan güvenlik güçleri (EPA)
TT

Pakistan'ın kuzeybatısındaki bombalı araç saldırısında iki polis hayatını kaybetti

 11 Mayıs 2025 tarihinde Pakistan'ın Peşaver kentinde bir polis aracını hedef alan intihar saldırısının gerçekleştiği yerde incelemelerde bulunan güvenlik güçleri (EPA)
11 Mayıs 2025 tarihinde Pakistan'ın Peşaver kentinde bir polis aracını hedef alan intihar saldırısının gerçekleştiği yerde incelemelerde bulunan güvenlik güçleri (EPA)

Pakistan polisi, dün ülkenin kuzeybatısında birkaç polisi taşıyan bir aracın yakınında güçlü bir bombanın patladığını, iki polisin hayatını kaybettiğini ve üç polisin de yaralandığını bildirdi.

Yerel polis şefi Mesud Han, saldırının Hayber Pahtunhva eyaletinin başkenti Peşaver'de yol kenarındaki bir pazarın yakınında gerçekleştiğini söyledi.

 Peşaver'de çevre yolu üzerindeki hayvan pazarı yakınlarında bir polis birimini hedef alan intihar saldırısında bir komiser yardımcısı ve bir memur olmak üzere iki polis memuru hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. (EPA)Peşaver'de çevre yolu üzerindeki hayvan pazarı yakınlarında bir polis birimini hedef alan intihar saldırısında bir komiser yardımcısı ve bir memur olmak üzere iki polis memuru hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. (EPA)

Han, ölü ve yaralıların yakındaki bir hastaneye kaldırıldığını belirtti.

Saldırının sorumluluğunu üstlenen olmadı. Ancak saldırının, onlarca yıldır devam eden şiddet olaylarında sık sık güvenlik güçlerini ve sivilleri hedef alan ve yaklaşık 80 bin kişinin ölümüne neden olan Pakistan Talibanı tarafından üstlenilmesi muhtemel.

Pakistan Talibanı ayrı bir grup olmakla birlikte Ağustos 2021'de komşu Afganistan'da iktidarı ele geçiren Afganistan Talibanı'nın yakın bir müttefiki.

11 Mayıs 2025 tarihinde Pakistan'ın Peşaver kentinde bir polis aracını hedef alan intihar saldırısının gerçekleştiği yerde incelemelerde bulunan güvenlik güçleri (EPA)11 Mayıs 2025 tarihinde Pakistan'ın Peşaver kentinde bir polis aracını hedef alan intihar saldırısının gerçekleştiği yerde incelemelerde bulunan güvenlik güçleri (EPA)

Pakistan, Afganistan'daki Taliban hükümetini bu tür gruplara güvenli sığınak sağlamakla suçluyor ve Taliban'ın 2021 yılında iktidara gelmesinden bu yana militan faaliyetlerinin arttığını söylüyor. Kabil ise bu iddiaları reddediyor.

Tacikistan'daki maden patlamasında 8 Afgan işçi hayatını kaybetti

Tacikistan'daki bir madende meydana gelen metan gazı patlamasında sekiz Afgan işçinin hayatını kaybetmesi, göçmen işçilerin karşı karşıya kaldığı tehlikeleri gözler önüne serdi.

Taliban tarafından yönetilen Deykundi'deki Afet Yönetimi Kurumu, Tacikistan'daki bir madende meydana gelen metan gazı patlamasında Afgan işçilerin trajik bir şekilde öldüğünü duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Afganistan haber ajansı Hama Press'ten aktardığına göre, hepsi Deykundi'den olan işçiler ölümcül kaza sırasında madende çalışıyorlardı.

Bu olay, yurtdışında iş arayan pek çok Afgan göçmenin karşı karşıya kaldığı tehlikeli koşulları gözler önüne seriyor. Son yıllarda Afganistan'daki işsizlik, güvensizlik ve zor ekonomik durum nedeniyle çok sayıda vatandaş iş aramak için İran, Pakistan ve Tacikistan gibi komşu ülkelere göç etti. Afgan göçmenler genellikle güvenlik ekipmanlarından ve uygun çalışma koşullarından yoksun olan kömür madenciliği ve inşaat gibi sektörlerde tehlikeli işlerde çalışıyor. Bu durum, işçilerin sağlık ve güvenlikleri açısından büyük risklerle karşı karşıya kalmaları nedeniyle yıllar içinde pek çok trajik kazaya yol açtı.

Pakistan'daki saldırının sorumluluğunu henüz üstlenen olmasa da, saldırı Hayber Pahtunhva'da süregelen güvenlik sorunlarını gözler önüne seriyor... İçişleri Bakanı dahil yetkililer saldırıyı kınadı ve kurbanların ailelerine başsağlığı diledi. (EPA)Pakistan'daki saldırının sorumluluğunu henüz üstlenen olmasa da, saldırı Hayber Pahtunhva'da süregelen güvenlik sorunlarını gözler önüne seriyor... İçişleri Bakanı dahil yetkililer saldırıyı kınadı ve kurbanların ailelerine başsağlığı diledi. (EPA)

Diğer yandan Afganistan'ın kuzeyinde Taliban hükümetinin müzik çaldıkları ve şarkı söyledikleri gerekçesiyle 14 kişiyi gözaltına aldığı bildirildi. Hareket, 2021 yılında iktidara geldiğinden bu yana, İslam hukukuna dayanan yasalar uygulayarak, halka açık yerlerde, toplantılarda, restoranlarda ve arabalarda canlı müzik performanslarını yasakladı.

Polis yaptığı açıklamada, 14 kişinin ‘geceyi fırsat bilerek kuzeydeki Tahar eyaletinin başkentinde bir evde toplandıklarını ve burada müzik çalıp şarkılar söyleyerek halkın rahatsız olmasına neden olduklarını’ söyledi. Açıklamada, gözaltına alınanların soruşturma altında olduğu belirtildi.

Taliban, ‘ahlaki yozlaşmayı’ önleme bahanesiyle müzik okullarını kapattı, müzik aletleri ve ses ekipmanlarını imha etti veya yaktı. Düğün salonlarında artık müzik çalınmasına izin verilmiyor.

Taliban'ın kontrolü ele geçirmesinin ardından pek çok Afgan müzisyen, dünyanın en yoksul ülkelerinden birinde baskı görmekten ya da geçim kaynaklarını kaybetmekten korkarak ülkeden kaçtı. Taliban hükümeti, ülkede kalan müzisyenleri, 1996-2001 yılları arasındaki önceki yönetimi sırasında izin verdiği gibi, müzik eşliğinde İslami şarkılar icra etmeye teşvik etti.