Sudan Adalet Konferansı: Cezasızlık kültürü son bulmalı

Sudan Adalet Konferansı, aranan kişilerin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim edilmesinde ısrar ediyor

BM’nin Sudan’daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) tarafından konferansa ilişkin Twitter'da yayınlanan bir fotoğraf
BM’nin Sudan’daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) tarafından konferansa ilişkin Twitter'da yayınlanan bir fotoğraf
TT

Sudan Adalet Konferansı: Cezasızlık kültürü son bulmalı

BM’nin Sudan’daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) tarafından konferansa ilişkin Twitter'da yayınlanan bir fotoğraf
BM’nin Sudan’daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) tarafından konferansa ilişkin Twitter'da yayınlanan bir fotoğraf

Hartum'da düzenlenen konferansta cezasızlık kültürünün sona erdirilmesinin, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesinin, insan hakları ihlallerinin durdurulmasının, toplum ve devlet arasında güven inşa edilmesinin, mağdurlara ve ailelerine iade-i itibar yapılıp zararlarının karşılanmasının, devlet kurumlarının, adalet, güvenlik ve askeri teşkilatların reforme edilmesinin önemi vurgulandı. Ayrıca uluslararası insan hakları hukuku ve ilgili yasa ve sözleşmelerden kaynaklanan geçiş dönemi adaleti standartlarına bağlı kalınarak dokunulmazlıkların veya emirlerin yerine getirilmesinin dikkate alınmaması ve aranan kişilerin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) teslim edilmesinde karar kılındı.
Dün Hartum'da düzenlenen ‘Geçiş Dönemi Adaleti için bir Sudan Modeli İnşa Etmeye Doğru’ başlıklı ulusal konferans, beş gün süren çalışmasını, Sudanlıların kültür ve geleneklerden yararlanarak geçiş dönemi adaletinin gerçekçiliği ve paydaşlarla uyumlu bir geçiş dönemi adaleti yasasının geliştirilmesi ve paydaşların görüş ve ihtiyaçlarının bilinmesine yönelik tavsiyelerle tamamladı. Bu tavsiyelerin, önümüzdeki Nisan ayının ilk günü yapılması planlanan siviller ve ordu arasındaki nihai anlaşmaya dahil edilmesi bekleniyor. Konferans verenler nihai tavsiyelerinde, ‘siyasi irade’ ve geniş halk kabulünü sivil demokratik dönüşüm, siyasi istikrar ve hukukun üstünlüğü için bir temel olarak değerlendirdiler. Ayrıca geçmişteki suçların gelecekte tekrarlanmasını engellemek için suç işleyenlerden hesap sorulmasını, adaletin, hesap verebilirliğin, hakkaniyetin sağlanmasını, gerçeklerin ortaya çıkarılması ve zararın tazmini yoluyla geçmişin sayfalarının çevrilmesinde önemli rol oynayan yasal ve yargısal tedbirlerin, yaşananların tekrarını önleyecek şekilde ele alınmasına yönelik bir araç olduğunu ifade ettiler.
Konferans’ta, adaleti ve geçiş dönemi adaletini uygulayacak, şehit aileleri ve insan hakları ihlali mağdurları ile ilgilenecek, yaralıları tedavi edecek, adaletsizliği ortadan kaldıracak, savaş suçlarını ve insanlığa karşı suçları tazmin edecek net bir siyasi irade ve stratejiye sahip sivil, demokratik bir hükümetin kurulması çağrısında bulunuldu.
Tavsiyeler, siyasi partilerin geçiş dönemi adaleti konusundaki paydaş istişarelerinin sonuçlarına bağlılığının önemini vurguladı. Onları paydaşların ve mağdurların ailelerinin katılımıyla ve suçluların gelecekteki herhangi bir demokratik siyasi sürece katılımını önleyerek, uygulama ve ciddi ihlallerle yüzleşmek için bir yol haritası ve stratejisi dahil olmak üzere kendi kavramlarını tanıtmaya ve mekanizmalarını oluşturmayı hızlandırmaya çağırdı. Şiddet, işkence, tecavüz, aşağılama, zorla evlendirme, ayrımcılık gibi kadınlara yönelik her türlü ihlale derhal son verilmesinin gereği vurgulandı. Ayrıca Kadınlar Komisyonu’nun kurulması ve soruşturma komisyonlarına ve ihlallerin tespitine katılımı çağrısında bulunuldu.
Konferans’ta kültürel ve toplumsal ortaklıklara dayanan, Sudan'ın geçiş dönemi adaleti modelini benimseyen, yürütme ve egemen organlardan ayrı olarak çalışan bağımsız bir komisyonun kurulması onaylandı. Özel mahkemelerin ve geleneksel adalet mahkemelerinin kurulması, uluslararası ceza adaletine uyum, adalet ve uzlaşma, gerçekleri, belgeleri ve mezarları ortaya çıkarma, suçları itiraf etme ve özür dileme kurullarının yanı sıra, af, kamu yaşamını arındırma ve yeni bir toplumsal sözleşmenin inşası meseleleri üzerine mutabık kalındı.
Tavsiyeler, ağır ihlalleri suç sayan özel bir geçiş adaleti yasasının çıkarılmasını, geçiş adaleti süreçlerinin entegrasyonunun sağlanmasını ve bunların tüm ceza davalarının tamamlanmasına, mağdurların tazmin ve rehabilitasyonuna, yargı kurumlarının yapılandırılmasına ve yasal, güvenlik ve askeri reformun uygulanmasına kadar devam etmesini öngörüyordu. Konferans, geçmişteki suçların bir daha tekrarlanmamasını sağlamak için ‘ulusal hafızayı korumak için hafızanın sürdürülmesi’ ve adli kovuşturmaların girişimlerine göre cezasızlığın olmaması, tüm geçiş dönemi adalet süreçlerinde daha fazla şeffaflık katma ve ırkçılığın ve nefret söyleminin reddedilmesi ve suç sayılması üzerinde durdu.
Tavsiyeler, devletin tarihsel dönemler boyunca geçmişteki ağır insan hakları ihlallerini tanımasını ve bunlar için resmi bir özür dilemesini, böylece ulusal uzlaşma için siyasi bir irade oluşturmasını gerektiriyordu. Ayrıca savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve insan hakları ihlalleri için uluslararası hukuk ilke ve standartlarına aykırı herhangi bir affın önlenmesini şart koşuyordu. Mağdurlara, insan hakları ihlali suçlarının zamanaşımına tabi olmaması, yargı, ulusal ve uluslararası mekanizmalar yoluyla cezai hesap verebilirlik, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ile iş birliği ve tazminat talebine uyulması şartıyla tazminat hakları da dahil olmak üzere uygun gördükleri şekillerde adalet arama hakkı verildi.
Konferans’ın tavsiyeleri arasında, bulundukları alana bakılmaksızın usul ve maddi dokunulmazlıklara veya emirleri yerine getirme bahanesiyle suç veya insan hakları ihlali işleyen herkesin cezasız kalmasına ve hesap verme sorumluluğuna vurgu yapılması şartı bulunuyordu. Devlet şiddeti, çatışmalar, iç karışıklıklar, petrol arama, madencilik ve baraj inşaatı alanlarında meydana gelen ihlallerden kaynaklanan tüm ekonomik, sosyal ve kültürel hakların ihlali bu kapsamın içine giriyor.



Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada beş kişi hayatını kaybetti

Suriyeli izciler Şam'ın eski kent bölgesindeki bir sokakta yürüyor (AFP)
Suriyeli izciler Şam'ın eski kent bölgesindeki bir sokakta yürüyor (AFP)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada beş kişi hayatını kaybetti

Suriyeli izciler Şam'ın eski kent bölgesindeki bir sokakta yürüyor (AFP)
Suriyeli izciler Şam'ın eski kent bölgesindeki bir sokakta yürüyor (AFP)

Reuters'ın haberine göre, yerel bir yetkili, Suriye'nin Humus vilayetindeki Alevi mahallesinde bulunan bir camide bugün meydana gelen patlamada beş kişinin öldüğünü ve 20 kişinin yaralandığını açıkladı.

Devlet medyası, güvenlik güçlerinin bölgeyi kordon altına aldığını ve soruşturma başlattığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yerel yetkililer, patlamanın intihar saldırısı veya bölgeye yerleştirilen patlayıcılar nedeniyle meydana gelmiş olabileceğini söyledi.


Mısır ve Türkiye'deki toplantılar... Gazze anlaşmasının önündeki engelleri kaldırma çabaları

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
TT

Mısır ve Türkiye'deki toplantılar... Gazze anlaşmasının önündeki engelleri kaldırma çabaları

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)

Gazze Şeridi’nde halen tıkanmış durumda olan ateşkes anlaşmasını ilerletmek amacıyla arabulucuların temasları sürüyor. Kahire ve Ankara, anlaşma maddelerinin uygulanmasına ilişkin iki ayrı toplantıya ev sahipliği yaptı. Bu görüşmeler, yaklaşık bir hafta önce ABD’nin Miami kentinde yeni bir ilerleme sağlanması amacıyla yapılan kapsamlı toplantının ardından gerçekleştirildi.

Mısır ve Türkiye’de yapılan bu yeni toplantıların, Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre, tıkanan anlaşmanın önündeki engelleri aşmaya yönelik girişimler niteliği taşıdığı belirtildi. Uzmanlar, İsrail’in ABD baskısı altında anlaşmanın ikinci aşamasına geçmeye itiraz etmeyebileceğini, ancak çekilmeler ve benzeri konulara ilişkin müzakereleri uzatarak uygulama sürecini aksatabileceğini vurguladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, “Başbakanın talimatıyla, Esirler ve Kayıplar Koordinatörü Gal Hirsch, ordu, iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet ve Mossad yetkililerinden oluşan bir heyetin başında Kahire’ye gitti” denildi.

İsrail heyeti, üst düzey yetkililer ve arabulucu ülkelerin temsilcileriyle bir araya geldi. Görüşmelerde, Ran Gvili’nin cesedinin geri alınmasına yönelik çabalar ve bu sürecin ayrıntıları ele alındı.

Filistinli gruplar, 10 Ekim’de başlayan ateşkesin ilk aşamasından bu yana 20 İsrailli esiri sağ olarak, 27’sinin de cesedini teslim etti. Ran Gvili’nin cesedi ise henüz bulunamadı. Hamas, Gazze’deki büyük yıkım nedeniyle aramaların zaman alacağını belirtirken, İsrail anlaşmanın ikinci aşamasını başlatmaya yönelik müzakereleri, söz konusu cesedin teslim edilmesine bağlamış durumda.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak Hamas, yaptığı açıklamada, Halil el-Hayye başkanlığındaki bir heyetin Ankara’da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştüğünü duyurdu. Açıklamada, söz konusu görüşmede ‘Gazze Şeridi’nde savaşı sona erdiren anlaşmanın uygulanma süreci ile sahadaki gelişmelerin’ ele alındığı ifade edildi.

Heyet, Gazze Şeridi’nde ‘İsrail’in süregelen hedef alma eylemleri ve tekrarlanan ihlallerine’ karşı uyarıda bulunarak, bunların ‘anlaşmanın ikinci aşamasına geçişi engellemeyi ve mevcut mutabakatları boşa çıkarmayı amaçladığını’ ifade etti.

Söz konusu iki temas, yaklaşık bir hafta önce ABD’nin Miami kentinde ateşkes anlaşmasının arabulucularını bir araya getiren toplantının ardından gerçekleşti. Toplantı sonrası yayımlanan ortak açıklamada, anlaşmanın uygulanmasına yönelik yolların ele alındığı bildirilmişti.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail uzmanı olan Dr. Said Ukkaşe, Kahire ve Ankara’daki görüşmelerin, anlaşmanın uygulanmasını hızlandırmak, engelleri somut biçimde aşmak ve Washington’u İsrail üzerinde baskıyı artırarak tıkanan ikinci aşamaya geçmeye zorlamak açısından kritik bir zamanda yapıldığını söyledi. Ukkaşe, son kalan ceset meselesinin ise Hamas ve İsrail’in karşılıklı kazanım elde etmeye çalıştığı bir oyuna benzediğini dile getirdi.

Ukkaşe’ye göre, kulislerde dile getirildiği üzere Hamas cesedin yerini biliyor, ancak arabulucuların ve zaman baskısının etkisiyle ikinci aşamaya girerken elinde bir pazarlık unsuru tutmak istediği için teslim etmiyor. İsrail ise bundan yararlanarak, çekilmelerle bağlantılı yeni taahhütler üstlenmeden ilk aşamayı sürdürmeye devam ediyor.

Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mutava ise bu toplantılarda, özellikle cesedin ciddi bir engel oluşturması nedeniyle mevcut boşlukların nasıl kapatılacağının ele alındığını belirtti. Mutava, Hamas’ın Türkiye’deki temaslarının silahsızlanma düzenlemeleri ve uluslararası güçlerin sahaya girişi gibi konulara odaklandığını, Ankara’nın bu süreçte rol üstlenmeyi ve Washington ile ilişkilerini güçlendirmeyi hedeflediğini ifade etti.

r
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki yıkılmış evlerin genel görünümü (AFP)

İsrail, anlaşmayı zorlaştıran tutumlarını sürdürmeye devam ediyor. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, ülkesinin ‘Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat’ın Ynet internet sitesinden aktardığına göre Katz, yerleşimleri korumak amacıyla Gazze Şeridi içinde bir güvenlik kuşağı oluşturulacağını belirterek, Hamas’ın silah bırakması gerektiğini, aksi takdirde ‘İsrail’in bu görevi bizzat üstleneceğini’ ifade etti.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, salı akşamı Refah’ta patlayıcı infilakı sonucu bir İsrail subayının yaralanmasından Hamas’ı sorumlu tutmaya çalıştı ve ekim ayında yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının ihlal edildiğini öne sürdü. Hamas ise patlamanın İsrail’in tamamen kontrolü altındaki bir bölgede meydana geldiğini, olayın ‘savaş kalıntılarından’ kaynaklanmış olabileceğini belirtti.

Netanyahu’nun Hamas’a yönelik suçlamaları, ABD’de Başkan Donald Trump ile yapması beklenen görüşmeden birkaç gün önce geldi. İsrail basınında yer alan haberlere göre Netanyahu, Trump’ı İsrail ile Hamas’ın kontrol alanları arasında kalıcı sınır olarak sarı hattın kabul edilmesine ikna etmeyi hedefliyor. Bu durumun, Gazze Şeridi’nin yüzde 58’inin İsrail tarafından işgal edilmesi anlamına geleceği ifade ediliyor.

Ukkaşe, İsrail’in Trump ile yapılacak görüşmenin ardından ikinci aşamaya geçilmesine karşı çıkmadığını açıklayabileceğini, ancak bunun teorik düzeyde kalacağını belirterek, uygulamada müzakere takvimini ve maddelerin hayata geçirilmesini uzatacağını, bu süreçte belirleyici unsurun ABD baskısı olacağını söyledi.

Mutava ise İsrail’in engelleyici tutumunu sürdüreceğini, Trump’ın da tüm sorunların tek seferde çözülemeyeceğinin farkında olduğunu dile getirdi. Mutava’ya göre, devam eden toplantılar engelleri aşamalı olarak çözmeyi amaçlıyor ve Trump, anlaşmanın çökmediğini göstermek için ikinci aşamanın gelecek ocak ayında başlatılmasını istiyor.


İsrail ordusu Gazze'de iki Filistinliyi öldürdü

 Gazze'nin Beyt Lahya kentinin kuzeydoğusundaki Yeşil Hat içinde İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen patlamaların ardından duman yükseliyor (AFP)
Gazze'nin Beyt Lahya kentinin kuzeydoğusundaki Yeşil Hat içinde İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen patlamaların ardından duman yükseliyor (AFP)
TT

İsrail ordusu Gazze'de iki Filistinliyi öldürdü

 Gazze'nin Beyt Lahya kentinin kuzeydoğusundaki Yeşil Hat içinde İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen patlamaların ardından duman yükseliyor (AFP)
Gazze'nin Beyt Lahya kentinin kuzeydoğusundaki Yeşil Hat içinde İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen patlamaların ardından duman yükseliyor (AFP)

İsrail ordusu bugün Gazze Şeridi'nde iki Filistinliyi öldürdüğünü açıkladı.

İsrail ordusu, iki "teröristin" Gazze'nin güneyindeki "sarı hat"ı geçerek İsrail güçlerine yaklaştığını belirtti.

Açıklamada, iki adamın "acil bir tehdit" oluşturduğu ve kimliklerinin tespit edilmesinin ardından "etkisiz hale getirildiği" belirtildi.

İsrail güçleri, Filistinli Hamas grubuyla 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkesin ardından Gazze Şeridi'ndeki sarı hattın gerisine çekildi.

Beton bloklar ve sarı işaretlerle belirlenen hat, Gazze Şeridi'nde yeni bir toprak bölünmesini temsil ediyor ve kıyı şeridine doğru 1,5 ila 6,5 ​​kilometre uzanıyor. Böylece İsrail, Gazze'nin alanının yarısından biraz fazlasını kontrol ediyor.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyyal Zamir, geçtiğimiz günlerde Sarı Hat’ı Gazze Şeridi ile yeni sınır olarak ilan etti.

Ateşkese rağmen, Gazze'de ara sıra yaşanan olaylar can kayıplarına yol açmaya devam ederken, İsrail ordusu da Hamas liderlerini ve merkezlerini hedef almayı sürdürüyor.