Irak'ta omuzlarında kerpiç taşıyarak ailelerini geçindirmeye çalışan kadınlar sağlıklarını da riske atıyor

Fotoğraf: Murtadha Al-Sudani/AA
Fotoğraf: Murtadha Al-Sudani/AA
TT

Irak'ta omuzlarında kerpiç taşıyarak ailelerini geçindirmeye çalışan kadınlar sağlıklarını da riske atıyor

Fotoğraf: Murtadha Al-Sudani/AA
Fotoğraf: Murtadha Al-Sudani/AA

Irak'ta evin geçim yükünü de üstlenen bazı kadınlar, zorlu hava koşullarına rağmen günün en az 8 saatini omuzlarında kerpiç taşıyarak ailelerini geçindirmeye çalışıyor.
Gelir düzeyi düşük ailelerdeki genç kız ve kadınlar, başkent Bağdat'ın doğusunda çöl alanda bulunan kerpiç fabrikasında zor şartlar altında çalışıyor. Fabrika işçisi kadınlar güneşin ve tozun etkisinden korunmak için iki gözleri hariç yüzlerinin tamamını siyah örtüyle kapatmak zorunda kalıyor.
Bu meşakkatli işte çalışanların çoğu savaş veya şiddet olaylarında eşlerini kaybeden kadınlardan oluşuyor. Kadınlar ailelerini geçindirmek için ağır iş yükünün altında sağlıklarını da riske atıyor.

- "Erkek bünyesinin zor dayandığı bir iş yapıyoruz"
AA muhabirine konuşan fabrikanın kadın işçilerinden Um Ahmed, haftanın 6 günü 8 saat çalıştığını ve bunun karşılığında günlük yaklaşık 12 dolar kazandığını söyledi.
"Iraklı kadın, çile, yorgunluk ve zor şartlarda çalışmak demek." diyen Um Ahmed, 6 çocuk sahibi olduğunu ve kocasının görme engelli olduğunu belirtti.
Ailesine bakmak için burada çalışmak zorunda olduğunu dile getiren 35 yaşındaki Iraklı kadın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki yıldır bu fabrikada çalışıyorum. Allah'tan başka hiç kimsemiz yok. Oturacak evimiz bile yok. Kaçak oluşturulan küçük bir alanda yaşıyoruz. Çalışmazsan kimse sana para vermez. Eşimin yaşı büyük, görme engelli ve hasta yatağında yatıyor. Çalıştığımız yerde yaz aylarında sıcaktan kavruluruz. Erkek bünyesinin zor dayandığı bir iş yapıyoruz. Kadınların cesur olup evini geçindirmek için çalışması gerekiyor. Burada, eşini kaybetmiş ve çocuklarını geçindirmek için çalışan kadınlar da var."

- "Bünyesi dayanamayıp kerpiçleri devirerek bacağını veya kolunu kıranlar oluyor"
Bir başka kadın işçi Fatima Casim, kocasını şiddet olaylarında kaybetmiş.
Çocuklarıyla ülkenin güneyinden gelerek derme çatma bir evde oturduğunu söyleyen Casim, "Haftanın 6 günü 12 saatten fazla durmadan çalışıyoruz. Bu fabrikadan aldığımız cüzi para dışında başka hiçbir gelirimiz yok. Çocuklarım da yanımda ücretsiz olarak çalışıyor." dedi.
Fatima Casim, yapılan kerpiçleri el arabalarına doldurup sonra taşıdığını belirterek, "Bazen arabadaki yük ağır oluyor ve yolun ortasında devrilebiliyor. Burada bünyesi dayanamayıp kerpiçleri omuzundan devirerek bacağını veya kolunu kıranlar oluyor. Aldığımız parayı hastanelere veriyoruz." diye konuştu.

- "Çoğu zaman eve dönene kadar hiçbir şey yiyemeden aç aç çalışıyoruz"
İki yıldan beri yaz kış demeden burada çalıştığını aktaran 3 çocuk sahibi Esma Muzil de, karşılaştığı zorlukları şöyle anlattı:
"Sabaha karşı kahvaltı yapmadan evden çıkıyoruz. Sıcak ve soğuk havaya dayanarak gördüğünüz gibi bu açık alanda saatlerce sigortasız olarak çalışıyoruz. Çoğu zaman eve dönene kadar hiçbir şey yiyemeden aç aç çalışıyoruz. Çocuklarıma bakacak kimse olmadığı için onları da yanımda buraya getiriyorum ve ben çalışmamı bitirene kadar onlar sağda solda bekliyor. Günlük olarak 20 bin dinar (12 dolar) ücret alıyoruz, onu da doktorlara veriyoruz. Yazın kan ter içinde, kışın da yağmur altında ıslanarak çalışıyoruz. Hükümet bizim gibi dar gelirli olup bünyesinin kaldıramayacağı işlerde çalışanlara aylık cüzi de olsa maaş bağlamalı, ama sesimizi duyan yok."
Irak’ta resmi olmayan verilere göre kadın nüfusun yüzde 9’u çalışabiliyor. Planlama Bakanlığı verilerine göre, aileyi geçindiren ve aileye önderlik yapan kadın oranı ise yüzde 10,7. Bakanlığın yaptığı saha çalışmalarına göre ekonomik olarak şiddete maruz kalan kadın oranı ise yüzde 22.



Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
TT

Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)

 

Trablus'ta gece saatlerinde rakip silahlı gruplar arasında çıkan şiddetli çatışmalarda en az altı kişi ve güçlü bir silahlı grubun lideri öldürüldü. Çatışmalar dün salı günü şafak vakti “istikrarın yeniden sağlandığının” duyurulmasıyla sona erdi.

Acil Durum ve Tıp Merkezi salı günü yaptığı açıklamada, “Güney Trablus'taki yoğun nüfuslu Ebu Selim bölgesi civarındaki çatışmaların yaşandığı yerden altı kişinin cesedinin çıkarıldığını” söyledi.

Pazartesi günü başlayan ve saatlerce süren, makineli tüfekler ve roketatarlar da dahil olmak üzere ağır silahların kullanıldığı çatışmalarda başka olası can kayıpları ve yaralanmalar bildirilmedi.

Yerel medya araçları Ganiva lakaplı Abdulgani el-Kikli’nin öldürüldüğünü bildirdi. İstikrarı Destekleme Birimi Başkanı olan Kikli, 2011'den bu yana Trablus'un önemli bölgelerini kontrol eden en önemli silahlı grupların kilit liderlerinden biri.

Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi'ne bağlı gibi görünen İstikrarı Destekleme Birimi, İçişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından güvenliğinin sağlanması gereken devlet kurumları ve hayati öneme sahip tesisler üzerinde kontrolünü zorla dayatan en önemli silahlı gruplardan biri.

AFP'nin doğruluğundan emin olamadığı görüntüler, Kikli'nin yerde yattığını ve yakın mesafeden vurulduğu gösteriyor.

Analist Celal Harşavi, Ganiva'nın yeğeninin, “Trablus'taki silahlı grupların en güçlü ve etkili liderlerinden biri” olan adamın pusuya düşürüldüğünü söylediğini aktardı.

Harşavi, “Kikli’nin bankalar, telekomünikasyon, idareler ve hatta üst düzey diplomatik görevler gibi kilit pozisyonlara kendisine sadık kişileri atayabildiğini” açıkladı.

Salı günü okullar ve Trablus Üniversitesi güvenlik önlemleri kapsamında ikinci bir duyuruya kadar eğitime ara verdiler. Daha sonra Üniversite çarşamba gününden itibaren eğitime yeniden başladığını duyurdu. İçişleri Bakanlığı, “Vatandaşlar ile memurlara işlerine dönme” çağrısı yaparak, durumun “güvenli ve istikrarlı” olduğunu vurguladı.

Pazartesi akşamı uçaklar Trablus Havalimanı'ndan başkentin 200 kilometre doğusunda bulunan Misrata'daki güvenli bir yere nakledildi ve çok sayıda uçuş bu şehre yönlendirildi. Daha sonra havalimanına uçuşlar yeniden başlatıldı ve Mitiga Uluslararası Havalimanı hava sahası da açıldı.

Nüfuz haritasındaki değişim

Pazartesi akşamı Libya'nın başkentinde güçlü bir silahlı grubun liderinin öldürülmesi, saatlerce süren şiddetli çatışmalara ve grubunun kalesinden çıkarılmasına yol açtı. Bu durum, Trablus hükümetiyle ittifak halindeki silahlı grupların nüfuzunun güçlenmesiyle sonuçlanabilir.

Yıllardır Trablus'un geniş bir bölümünü kontrol eden Kikli'nin öldürülmesi, bundan daha geniş bir bölgenin istikrarı açısından da sonuçlar doğurabilir.

Libya önemli bir enerji ihracatçısı olup uzun süredir rakip doğulu ve batılı silahlı gruplar arasında bölünmüş durumda. Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmak isteyen göçmenler için bir hareket noktası ve bölgedeki rakip güçlerin mücadele alanı konumunda. Libya çatışması Rusya, Türkiye, Mısır ve BAE'yi de kendine çekti.

Kikli'nin öldürülmesinin ardından Ulusal Birlik Hükümeti, Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin düzensiz silahlı gruplar olarak adlandırdığı gruplara karşı güvenlik operasyonunun tamamlandığını duyurdu. Kikli'ye bağlı militanlar cezaevlerini yönettiler ve bakanlıklarda, devletin mali kuruluşlarında görevler üstlendiler.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Tarık Megerisi, “Ganiva, Trablus'un fiilen kralıydı. Takipçilerinin bir kısmı İç Güvenliği kontrol ederken, diğer bir kısmı da Merkez Bankası'ndan yapılan nakit transferlerinin dağıtımını kontrol ediyorlardı. Ayrıca birçok kamu şirketi ve bakanlık da kontrolleri altındaydı” dedi.

Trablus'ta otoritenin güçlenmesi, son yıllardaki kendisini zorla görevden alma girişimlerinin ardından Türkiye'nin müttefiki ve Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başkanı Dibeybe’yi de güçlendirecek. Aynı zamanda Doğu Libya'daki silahlı gruplarla kapsamlı çatışmadaki pozisyonunu destekleyecek.

Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar, Kikli başkanlığındaki İstikrarı Destekleme Birimi'nin uzun süredir elinde tuttuğu bölgeleri ve üsleri hızla ele geçirdi. Ele geçirilen bölgeler arasında örgütün kalesi olan Ebu Selim bölgesi de yer alıyordu.

Kikli'nin devrilmesiyle birlikte Savunma Bakanlığı'na bağlı ve Dibeybe ile müttefik grupların, özellikle de Mahmud Hamza komutasındaki 444. Tugay ile 111. Tugay ve Misrata'dan gelen Ortak Harekât Gücü’nün daha büyük bir rol üstlenmesi mümkün.

Dibeybe'nin müttefiklerinin birleşmesi, Batı Libya'nın, komutan Halife Hafter'in on yıl önce rakiplerini tasfiye ederek ve diğer grupları kendi kontrolüne girmeye zorlayarak iktidarı ele geçirdiği Doğu Libya’ya benzemesine yol açabilir.

Atlantik Konseyi araştırmacılarından İmadeddin Badi, “Bu, Trablus'ta daha önce görülmemiş düzeyde bir saha kontrolünün önünü açıyor ve silahlı grupların sayısının azaltılmasını sağlıyor” dedi.

Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmelerle boğuşuyor. Ülke iki hükümet tarafından yönetiliyor: Biri uluslararası toplum tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki hükümet, diğeri ise doğuda Usame Hamad’ın başkanlık ettiği ve Meclis ile Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen hükümet.