Gökbilimciler: Ötegezegenlerdeki aydınlanma çemberleri dünya dışı yaşamı barındırabilir

"Ekibimizin ortaya çıkardığı bu yeni ve egzotik yaşanabilirlik durumu artık sadece bilim-kurgunun konusu değil"

Araştırmacılar, çalışmanın James Webb Uzay Teleskobu gibi teleskoplardan yararlanan uzmanlara yardımcı olacağını düşünüyor (Ana Lobo/Kaliforniya Üniversitesi)
Araştırmacılar, çalışmanın James Webb Uzay Teleskobu gibi teleskoplardan yararlanan uzmanlara yardımcı olacağını düşünüyor (Ana Lobo/Kaliforniya Üniversitesi)
TT

Gökbilimciler: Ötegezegenlerdeki aydınlanma çemberleri dünya dışı yaşamı barındırabilir

Araştırmacılar, çalışmanın James Webb Uzay Teleskobu gibi teleskoplardan yararlanan uzmanlara yardımcı olacağını düşünüyor (Ana Lobo/Kaliforniya Üniversitesi)
Araştırmacılar, çalışmanın James Webb Uzay Teleskobu gibi teleskoplardan yararlanan uzmanlara yardımcı olacağını düşünüyor (Ana Lobo/Kaliforniya Üniversitesi)

ABD'deki Kaliforniya Üniversitesi Irvine kampüsünde görev yapan gökbilimciler, dünya dışı yaşamın nerede olabileceğiyle ilgili yeni bir çalışma paylaştı.
The Astrophysical Journal adlı hakemli bilimsel dergide yayımlanan araştırmada yaşamın, ötegezegenlerin aydınlanma çemberi adıyla bilinen bölgelerinde var olma potansiyeli ortaya kondu.
Araştırmacılar, insanların Dünya haricinde yaşayabileceği başka bir gezegen daha bulmak için yıllardır çalışmalar yapıyor. Bu kapsamda şimdiye kadar Güneş Sistemi dışında 5 bin 312 gezegen bulundu. Ancak bu ötegezegenlerin çoğu, yıldızına Dünya'nın Güneş'e olduğundan çok daha yakın. 
Yakınlık sebebiyle gezegenler, gelgit kilitlenmesi diye bilinen bir durumla karşı karşıya kalıyor. Bu, gezegenlerin bir tarafının daima yıldızını görüp sürekli sıcak, diğer tarafınsa hep karanlık ve soğuk olduğu anlamına geliyor. Aydınlanma çemberiyse gündüz ve gece taraflarını ayıran çizgiye deniyor.
Kaliforniya Üniversitesi Irvine kampüsünden uzmanlar, bu çizginin bulunduğu bölgenin yaşanabilir olup olmadığını belirlemek için iklim modelleme yazılımından yararlandı. 
Yaşanabilir gezegenler konusunda şimdiye kadar yapılan araştırmalarda genellikle sularla kaplı yerlere odaklanılsa da Ana Lobo'nun başını çektiği araştırma ekibi aydınlanma çizgisinin bulunduğu gezegenleri inceledi. 
Bulgular daha fazla suyun, gelgit kilitlenmesi olan gezegenlerde dünya dışı yaşam ihtimalini düşürdüğünü gösterdi. Zira sıcaklık, bir gezegenin gündüz tarafındaki suları buharlaştırabilir. Bu durum, gezegenin etrafının buharla dolup taşarak sera etkisi meydana getirmesine yol açabilir.
Ancak ötegezegende daha fazla toprak olması halinde aydınlanma çemberinin daha yaşanabilir bir hale geldiği belirlendi. Uzmanlar, gece tarafı sebebiyle meydana gelen buzun, sıcaklıkla eriyerek aydınlanma çemberini daha yaşanabilir bir bölge haline getirebileceğini belirtti.
"Sıvı su için uygun sıcaklığa sahip bir gezegen gerekiyor" diyen jeofizikçi Lobo, aydınlanma çemberine sahip ötegezegenlerin bu potansiyele sahip olduğunu savundu.
Araştırma ekibinde yer alan fizikçi Aomawa Shields ise baş araştırmacı Ana Lobo'yu kast ederek şu ifadeleri kullandı:
"Ana, gezegende çok fazla kara bulunuyorsa ‘aydınlanma yaşanabilirliği' dediğimiz senaryonun çok daha kolay bir şekilde var olabileceğini gösterdi. Ekibimizin ortaya çıkardığı bu yeni ve egzotik yaşanabilirlik durumu artık sadece bilim kurgu konusu değil."
Independent Türkçe, Science Alert, ScienceDaily



ChatGPT, ses ve görüntü yeteneklerini kullanıma sunuyor

(AA)
(AA)
TT

ChatGPT, ses ve görüntü yeteneklerini kullanıma sunuyor

(AA)
(AA)

OpenAI'nin açıklamasında, ChatGPT'de yeni ses ve görüntü yeteneklerinin kullanıma sunulmaya başlanacağı bildirildi.

Yeni özelliklerin sesli görüşme yapmaya veya ChatGPT'ye ne hakkında konuşulduğunu göstermeye olanak tanıyacağına işaret edilen açıklamada, ses ve görüntünün ChatGPT'yi kullanmanın daha fazla yolunu sağlayacağı aktarıldı.

Açıklamada, gelecek iki hafta içinde ChatGPT'deki ses ve görüntülerin "Plus" ve "Enterprise" kullanıcılarına açılacağı, sesin iOS ve Android işletim sisteminde ayarlardan etkinleştirilebileceği, görsellerin ise tüm platformlarda mevcut olacağı kaydedildi.

Yeni özellikler sayesinde kullanıcılar sesli görüşmelere katılabilecek ve sohbet robotundan sesli yanıt alabilecek. Kullanıcılar ayrıca ChatGPT ile görüntüleri paylaşabilecek.


Şaşırtıcı derecede iyi korunmuş "dev" örümcek fosili bulundu

(Yeni Güney Galler Üniversitesi)
(Yeni Güney Galler Üniversitesi)
TT

Şaşırtıcı derecede iyi korunmuş "dev" örümcek fosili bulundu

(Yeni Güney Galler Üniversitesi)
(Yeni Güney Galler Üniversitesi)

Bilim insanları günümüz Avustralya'sında 11 ila 16 milyon yıl önce yaşamış yeni bir "dev" örümcek türü fosilini tanımlayıp adlandırdı.

Örümcek, Yeni Güney Galler'deki demir açısından zengin "götit" adlı kayayla tanınan popüler fosil bölgesi McGraths Ovası'nda keşfedildi.

Megamonodontium mccluskyi adı verilen canlı, The Zoological Journal of the Linnean Society'deki yeni bir çalışmada anlatıldı. Günümüzde varlığını sürdüren Monodontium cinsine (fırça ayaklı tuzak kapı örümceği) benzeyen ancak ondan 5 kat daha büyüklükte ve ayakları arasındaki açıklık yaklaşık 50 mm olan bu hayvan, Barychelidae familyasından bulunan ilk örümcek fosili.

Avustralya Müzesi'nden isimlerin de aralarında yer aldığı bilim insanları, bugüne kadar Avustralya'da az sayıda örümcek fosili bulunduğundan bu keşfin "çok önemli" olduğunu belirtti.

Yeni Güney Galler Üniversitesi'nden paleontolog Matthew McCurry, "Tüm kıtada bugüne kadar sadece 4 örümcek fosili bulunması, bilim insanlarının örümceklerin evrimsel geçmişini anlamasını zorlaştırıyor" diyor.

Dr. McCurry şöyle belirtiyor:

Keşif işte bu yüzden çok önemli; örümceklerin soyunun tükenmesi hakkında yeni bilgiler açığa çıkararak geçmişe dair anlayışımızda bir boşluğu dolduruyor.

Halihazırda Avustralya Müzesi'nin paleontoloji koleksiyonuna konan fosil, "dev" örümceğin milyonlarca yıl önce muhtemelen hangi koşullar altında yaşadığını da ortaya koydu.

Dr. McCurry, "Bu fosilin hayattaki en yakın akrabası halihazırda Singapur'dan Papua Yeni Gine'ye kadar uzanan yağmur ormanlarında yaşıyor" diyor.

Bu da grubun bir zamanlar Avustralya anakarasında benzer çevrelerde yaşadığına fakat Avustralya'nın kuraklaşmasıyla soylarının tükendiğine işaret ediyor.

Megamonodontium mccluskyi'nin Avustralya'da bulunan en büyük örümcek fosili olduğu düşünülüyor.

Queensland Müzesi'nden araknolog Robert Raven, "Bu sadece Avustralya'da bulunan fosilleşmiş en büyük örümcek değil, aynı zamanda Barychelidae familyasına ait, dünya çapında bulunan ilk fosil" dedi.

Dr. Raven şöyle açıklıyor:

Fırça ayaklı tuzak kapı örümceğinin bugün yaşayan yaklaşık 300 türü var ama bunlar genelde fosilleşmiyor gibi görünüyor. Bunun nedeni, oyukların içinde çok fazla zaman geçirmeleri ve fosilleşmek için doğru ortamda bulunmamaları olabilir.

Bilim insanları McGraths Ovası'ndaki fosiller üzerinde yapılan mikroskobik incelemelerin, fosillerin "inanılmaz düzeyde" detaylı bir şekilde korunduğunu gösterdiğini belirtiyor.

Daha gelişmiş mikroskopi teknikleri kullanan araştırmacılar, örümceğin pençelerinin ve vücuduyla bacaklarındaki seta adlı kıl benzeri yapıların en küçük ayrıntılarını analiz etmeyi başardı.

Bilim insanları, "Bu kıllar kimyasalları ve titreşimleri algılayabilir, örümceği saldırganlara karşı savunabilir ve hatta ses çıkarabilir" diyor.

Independent Türkçe


Güneş enerjisiyle çalışan motor geliştirildi

Güneş enerjisiyle çalışan, elektrik motorlarına sahip araçlar üretilmesi planlanıyor.
Güneş enerjisiyle çalışan, elektrik motorlarına sahip araçlar üretilmesi planlanıyor.
TT

Güneş enerjisiyle çalışan motor geliştirildi

Güneş enerjisiyle çalışan, elektrik motorlarına sahip araçlar üretilmesi planlanıyor.
Güneş enerjisiyle çalışan, elektrik motorlarına sahip araçlar üretilmesi planlanıyor.

Hindistan Mühendislik ve Teknoloji Koleji'nden (Bhubaneswar) araştırmacılar, enerjisini güneşten alan bir doğru akım elektrik motoru modeli geliştirdi. Sistem, güneş enerjisi şebekesinin üretimini artırmak ve motoru yüzde 88 verimlilikle çalıştırmak için yapay zeka teknolojisine dayanıyor. Yapılan açıklamalar doğru akım elektrik motorlarının verimliliği yüzde 75 ila 88 arasında değiştiği yönünde. Bu tür motorların endüstriyel makinelerde, elektrikli ev aletlerinde ve hatta elektrikli arabalarda kullanılabileceği belirtiliyor. Çalışmanın baş araştırmacısı Bismeet Mohanty, modelin odak noktasının motordan maksimum fayda elde etmek için sistemin mevcut güneş enerjisine bağlı olarak genel etkinliğini artırmak olduğunu söyledi. Verimlilik, güneş enerjisi şebekesinden, motorun rejeneratif frenleme sisteminden şarj olan bir bataryadan enerji üreten bir yapay zeka algoritmasına dayanıyor.

Güneş pilleri, belirli bir miktarda radyasyonla, ürettikleri maksimum elektrik gücü olan bir yüksek güce sahip. Bu maksimum nokta sıcaklık ve güneş ışığı ile değişiyor. Bu da güneş pillerinin maksimum miktarda enerji üretmesini engelliyor. Maksimum üretime olduğunca yaklaşmak için güneş pillerinin direnci ayarlanıyor ve böylece elde edilen enerji miktarı değiştirilebiliyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre işte bu noktada MATLAB-Simulink yapay zeka modeli devreye giriyor. Amerikan Elektrik Mühendisleri Derneği Dergisi, Mohanty ve meslektaşlarının, günlük sıcaklık ve güneş radyasyonu ölçümlerine dayanarak maksimum üretim sağlayabilecek güneş pillerinin direncini hesaplamak için bir yapay sinir ağı geliştirdiklerini bildirdi.

Bu teknoloji, maksimum güç noktasını izlemek için mevcut yapay zeka tekniklerinden yararlanıyor. Model, yapay bir sinir ağı kullanılarak geliştirildiğinden karmaşık kriterler kullanarak tahminlerde bulunabiliyor. Ancak bu tahminler için kesin kriterleri aktaramıyor. Güneşten güç alan elektrikli araçlar, güneşli zamanlarda motoru çalıştırmak için yeterli enerji üretiyor ve fazla enerjinin bataryada depolandığını gösteriyor. Hava bulutlu olduğunda ise motorun çalışması bataryaya aktarılıyor. Motorun rejeneratif frenleme sistemi frenleme sırasında aküyü şarj ederek kinetik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürüyor.

Ekip şimdiye kadar sadece sanal bir model geliştirdi ancak gelecek planları arasında bunu gerçeğe dönüştürmek var. Güneş enerjisiyle çalışan elektrik motoru modeli endüstriyel ortamlarda ya da buzdolabı ve vantilatör gibi elektrikli ev aletlerinde kullanılabilir. Mohanty, bir gün elektrikli araçlarda da böyle bir sistem görmeyi ve bu araçların ana elektrik şebekesine bağlanma ihtiyacını ortadan kaldırmayı umduğunu belirttiği açıklamasında şunları söyledi:

Bugün elektrikli aracı istasyonda ya da evde şarj etmek zorundayız. Ben şarj edilmeye ihtiyaç duymayan, bunun yerine enerjisini doğrudan güneşten ya da kendisinden alan bir elektrikli araç istiyorum.

Çalışmanın sonuçları temmuz ayında Uluslararası Elektrik Bilimleri 2023 Uygulamaları için Akıllı Sistemler Konferansı'nda yayımlandı.


"Hitler böceği" bilim dünyasını karıştırdı

Böceğin adındaki Yunanca "Anophthalmus" kelimesi "kör" anlamına geliyor (Wikimedia)
Böceğin adındaki Yunanca "Anophthalmus" kelimesi "kör" anlamına geliyor (Wikimedia)
TT

"Hitler böceği" bilim dünyasını karıştırdı

Böceğin adındaki Yunanca "Anophthalmus" kelimesi "kör" anlamına geliyor (Wikimedia)
Böceğin adındaki Yunanca "Anophthalmus" kelimesi "kör" anlamına geliyor (Wikimedia)

Adını Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler'den alan böcek, bilim dünyasını birbirine kattı.

Neonazilerin yasadışı şekilde topladığı Anophthalmus hitleri böceğinin soyu tükenme tehlikesine girince, bazı bilim insanları böceğin adının değiştirilmesini talep etti.

Kanada'daki Winnipeg Üniversitesi'nden antropolog Mirjana Roksandic, "Bu masum bir böcek. Neden adını değiştirip bu böceğin yasadışı şekilde alınıp satılmasına bir son vermiyoruz?" dedi. 

Anophthalmus hitleri, Avusturyalı mühendis ve amatör böcekbilimci Oskar Scheibel tarafından Slovenya'da 1933'te bulunmuştu. Böcekle ilgili tartışma, bilim literatüründe benzer diğer vakaları da yeniden gündeme getirdi. 

İtalya'da Ulusal Faşist Parti'nin lideri Benito Mussolini'nin adı, Libya'da bulunan Hypopta mussolinii kelebeğine; Britanyalı köleci ve plantasyon sahibi George Hibbert'in adı da Hibbertia bitkisine verilmişti. 

Öte yandan tüm hayvan türlerinin adına onay veren ve kaydını tutan Uluslararası Zooloji İsimlendirme Komisyonu (ICZN), ad değiştirme taleplerine sıcak bakmıyor. 

Komisyonun ocakta yayımladığı makalede, araştırmacılar arasında kafa karışıklığı yaratabileceği ve literatürdeki istikrarı bozacağı nedeniyle bu isimlerin değiştirilmesinin uygun olmadığı ileri sürülmüştü.

Ancak hakemli bilimsel dergi Zoological Journal of the Linnean Society'de ağustosta yayımlanan makaledeyse bazı bilim insanları, bunun geçerli bir sebep olmadığını savunmuştu.

Brezilya'daki Rio de Janeiro Federal Üniversitesi'nden böcekbilimci Marcos Raposo, "Sosyal adalet yerine istikrara öncelik verilmesi kabul edilemez" demişti. 

Independent Türkçe


NASA'nın Bennu asteroidine gönderdiği uzay aracı ABD'nin ilk asteroit örnekleriyle Dünya'ya ulaştı

(AA)
(AA)
TT

NASA'nın Bennu asteroidine gönderdiği uzay aracı ABD'nin ilk asteroit örnekleriyle Dünya'ya ulaştı

(AA)
(AA)

NASA'nın uzaydan getirdiği ilk asteroit örnekleri, 7 yıl önce çıkılan yolculuğun tamamlanmasıyla Dünya’ya ulaştı.

Osiris-Rex uzay aracı örnek kapsülünü 100 bin kilometre uzaklıktan bıraktı ve kapsül 4 saat sonra paraşütle Utah Çölü’ne iniş yaptı.

Örnekler bugün, inceleme için NASA'nın Houston'daki Johnson Uzay Merkezi'ne götürülecek.

Misyonun liderliğini yapan Arizona Üniversitesinden Dante Lauretta örneklere eşlik edecek.

Lauretta, iniş öncesinde yaptığı açıklamada, Houston’da kapsülün açılmasının içindeki miktar konusundaki belirsizlik nedeniyle, "asıl önemli an" olacağını söyledi.

NASA yetkilileri, kesin bir ölçüm elde etmenin birkaç hafta alacağını bildirdi.

Bilim insanları kapsülün en az bir fincan moloz içerdiğini tahmin ediyor.

Bunun, asteroit örnekleri getiren diğer tek ülke olan Japonya’nın bir çay kaşığı molozunu geçerek uzaydan gelen en büyük moloz yığını olması bekleniyor.

Bu örneklerin, bilim insanlarının Dünya'nın ve yaşamın nasıl oluştuğunu daha iyi anlamalarına yardımcı olacağı belirtiliyor.

Bennu asteroidi

Dünya'dan 81 milyon kilometre uzaklıkta Güneş'in yörüngesinde dönen ve Empire State Binası büyüklüğünde olan Bennu’nun çok daha büyük bir asteroidin kırılmış parçası olduğuna inanılıyor.

Bennu'nun 2182 yılında Dünya'ya tehlikeli bir şekilde yaklaşması bekleniyor.

Lauretta, Osiris-Rex'in topladığı verilerin asteroidi saptırma çabasına yardımcı olacağını düşündüklerini söyledi.

NASA'nın Florida'daki Cape Canaveral Uzay Üssü'nden 2016’da uzaya gönderilen ve 2018'de Bennu asteroidine ulaşan Osiris-Rex, Bennu'nun karbon bakımından zengin olan karanlık yüzeyinden moloz parçaları toplamasının ardından 2021’de 178 milyon mil (yaklaşık 286 milyon kilometre) mesafeden dünyaya dönüş için yola çıkmıştı.


Esrarengiz sualtı şehrindeki batık tapınakta "hazine ve sırlar" bulundu

Binlerce yıllık silahlar ve antik Yunanlıların batmadan önce Thonis-Heracleion'da yaşadıklarını gösteren ayin eşyaları (Christoph Gerigk/Franck Goddio/Hilti Vakfı)
Binlerce yıllık silahlar ve antik Yunanlıların batmadan önce Thonis-Heracleion'da yaşadıklarını gösteren ayin eşyaları (Christoph Gerigk/Franck Goddio/Hilti Vakfı)
TT

Esrarengiz sualtı şehrindeki batık tapınakta "hazine ve sırlar" bulundu

Binlerce yıllık silahlar ve antik Yunanlıların batmadan önce Thonis-Heracleion'da yaşadıklarını gösteren ayin eşyaları (Christoph Gerigk/Franck Goddio/Hilti Vakfı)
Binlerce yıllık silahlar ve antik Yunanlıların batmadan önce Thonis-Heracleion'da yaşadıklarını gösteren ayin eşyaları (Christoph Gerigk/Franck Goddio/Hilti Vakfı)

Okyanus yatağında bin yılı aşkın süre boyunca saklı kalmışlarsa da Mısır kıyılarındaki antik kentin hazineleri ve sırları artık ortaya çıkıyor.

Avrupa Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü (IEASM) liderliğindeki bir ekip, sualtındaki liman kenti Thonis-Heracleion'da Yunan tanrıçası Afrodit'e adanmış devasa bir tapınak ve kutsal alan kalıntıları keşfetti.

IEASM'nin bildirdiğine göre ekip, şehrin güney kanalını araştırdı ve burada, Amon tapınağındaki devasa taş blokların "MÖ 2. yüzyılın ortalarına tarihlenen bir felaket sırasında" parçalandığına inanılıyor.

Aramada, firavunları tahta çıkarken kutsamak için kullanılmış eserlerin de aralarında bulunduğu altın ve gümüş hazineler de batık tapınakta bulundu. Antik Yunan silahlarıyla birlikte Afrodit tapınağı da ortaya çıkarıldı.

Keşifler, Yunanlıların bugün İskenderiye yakınlarındaki Ebu Kir Körfezi'nde yer alan antik Mısır kentine yerleşmelerine, burada yaşamalarına ve ibadet etmelerine izin verildiğini gösteriyor.

Altın eşyalar, mücevherler ve lapis lazuli taşından yapılmış bir istikrar sembolü olan Ced sütunu çıkarıldı (Christoph Gerigk/Franck Goddio/Hilti Vakfı)
Altın eşyalar, mücevherler ve lapis lazuli taşından yapılmış bir istikrar sembolü olan Ced sütunu çıkarıldı (Christoph Gerigk/Franck Goddio/Hilti Vakfı)

IEASM'den yapılan açıklamada, "Gümüş ayin aletleri, altın takılar ve parfüm ya da merhem saklamaya yönelik kırılgan kaymaktaşı kaplar gibi tapınak hazinesine ait değerli nesneler ortaya çıkarıldı" dendi:

Bu objeler kutsal alanın zenginliğinin ve liman kentinin eski sakinlerinin dindarlığının kanıtı.

Enstitü firavunların, iktidarlarını gösteren kainatın kralı unvanlarını almak için geldiği yerin Amon tapınağı olduğunu belirtti.

Yaklaşık 2 bin 500 yıl önce Nil Nehri'nin ağzının yakınlarında kurulan Thonis-Heracleion, bir zamanlar Akdeniz'in en büyük liman kentiydi.

Amon tapınağının zemin seviyesinin altında, MÖ 5. yüzyıla dayanan ahşap yapılar keşfedildi (Christoph Gerigk/Franck Goddio/Hilti Vakfı)
Amon tapınağının zemin seviyesinin altında, MÖ 5. yüzyıla dayanan ahşap yapılar keşfedildi (Christoph Gerigk/Franck Goddio/Hilti Vakfı)

Antik kent, İskenderiye Limanı kurulana kadar, önemli bir siyasi bölge, yönetici sınıf için ayin merkezi ve Yunanistan'dan Mısır'a gelen tüm gemiler için zorunlu bir geçiş noktasıydı.

Birkaç metre kalınlığındaki kil katmanlarının altında gömülü boşlukları ve nesneleri tespit edebilen yeni maden jeofiziği teknolojilerinin kullanılmasıyla bu keşifler yapıldı.

Avrupa Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü Başkanı Frank Goddio, "Felaketin şiddetine ve büyüklüğüne rağmen bozulmadan hayatta kalan böylesine hassas nesneleri keşfetmek son derece heyecan verici" dedi.

Antik liman kenti Thonis-Heracleion nerede?

Yükselen suların, bir dizi depremin ve gelgit dalgasının MS 8. yüzyılda Thonis-Heracleion şehrinin batmasına katkıda bulunduğuna inanılıyor. Şehrin adı ve hikayesi yüzyıllar boyunca kaybolmuştu, sadece eski klasik metinlerde ve nadir yazıtlarda geçiyordu.

(OpenStreetMap)​​​​​​
(OpenStreetMap)​​​​​​

Goddio ve ekibi, 2000'de keşfedilen kayıp şehrin sırlarını ortaya çıkarmak için son 20 yıldır çalışıyor.

Independent Türkçe


Gizliliğe dair şikayetlerin ardından X, bir özelliğini sonlandırıyor

(AFP)
(AFP)
TT

Gizliliğe dair şikayetlerin ardından X, bir özelliğini sonlandırıyor

(AFP)
(AFP)

X, bazı kullanıcıların Çevreler özelliğiyle ilgili aksaklıklar yaşadığını bildirmesinden aylar sonra, gönderilerin belirli bir kitleyle sınırlı tutulmasına imkan tanıyan gizlilik odaklı aracı kapatıyor.

Eski adı Twitter olan, Elon Musk'a ait şirketin perşembe günü yaptığı açıklamada Çevreler'in 31 Ekim'de devre dışı bırakılacağı duyuruldu.

Paylaştığı gönderide X, "Bu tarihten sonra Çevre'nizle sınırlı yeni gönderiler paylaşamayacak ve Çevre'nize yeni kişi ekleyemeyeceksiniz" diye belirtti.

Şirket, "Ancak kişileri takip etmeyi bırakarak onları Çevre'nizden çıkarabileceksiniz" ifadelerini kullandı.

Açıklamada, takip etmeyi bıraktıktan sonra daha önce Çevre'nizde olan kullanıcılar "artık eski Çevre Gönderilerinizi göremez" dendi.

Instagram'ın Yakın Arkadaşlar hikayelerine benzeyen özellik Tesla milyarderinin şirketi devralmasından önce, platformun Twitter diye bilindiği Ağustos 2022'de resmen kullanıma sunulmuştu.

Bu özelliğin kullanıma sunulmasından sonra şirket, "Twitter Çevreler, belirli kişilere Tweetler göndermenin ve düşüncelerinizi daha küçük bir kitleyle paylaşmanın yolu" diye belirtmişti.

Ardından şu ifadeler kullanılmıştı: 

Twitter Çevre'nizde kimlerin yer alacağını siz seçiyorsunuz ve sadece eklediğiniz kişiler Çevre'nizde paylaştığınız Tweetleri yanıtlayıp etkileşim verebilir.

Daha sonra nisanda çıkan bir yazılım hatasının, bazı kullanıcıların özel gönderilerini Çevre'lerinin parçası olmayan diğer takipçilerine ve yabancılara ifşa etmesi geniş çaplı gizlilik endişesine yol açmıştı.

Kullanıcılar Çevre'lerine özel gönderilerinin, algoritmik biçimde oluşturulan "Sizin İçin" akışında görünmeye başladığını fark etmeye başlamıştı. Yani bu gönderiler, istenen kitlenin dışındaki kişiler tarafından fark ediliyordu.

Bazı durumlarda kullanıcılar, Çevre gönderilerinin kendilerini takip etmeyen kişilere bile ulaştığına tanık olmuştu.

Etkilenen kullanıcılara gönderdiği e-postalarda Çevre tweetlerinin herkese açık olmasının arkasında bir "güvenlik meselesi" yattığını belirten X, sorun "derhal düzeltildiğinden" bu gönderilerin artık kullanıcının Çevresi dışında kimseye görünmediğini eklemişti.

Şirket şöyle belirtmişti:  

Bunun neden yaşandığını anlamak için kapsamlı bir soruşturma yürüterek sorunu ele aldık.

O dönem yapılan açıklamada, "Böyle bir olayın yol açabileceği risklerin farkındayız ve bunun yaşanmasından derin üzüntü duyuyoruz" ifadeleri kullanılmıştı.

Yazılım hatası, Musk'ın şirketi devralması ve multimilyarderin platformdaki işgücünün yaklaşık üçte ikisini işten çıkarması sonrası Twitter'ı saran sorunlar arasındaki yerini almıştı.

Twitter'ın eski mühendisi Theo Browne hatanın muhtemelen platformun öneri algoritmasının, Çevre gönderilerini sitedeki diğer kişilerle paylaşmadan önce filtreleyememesinden kaynaklandığını o dönem TechCrunch'a söylemişti.

Artık yeni bir güncelleme yapan X, şirketin bu özelliği neden kapattığını detaylandırmadan "31 Ekim 2023 itibarıyla Çevreler'i kullanımdan kaldıracağını" bildirdi.

Independent Türkçe


Güneş paneli teknolojisindeki büyük atılım, "mucize malzeme" üretimini hızlandırabilir

1 Haziran 2022'de çekilen, ABD Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı'nin geliştirdiği bir hibrit perovskit güneş pili (Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı/CC)
1 Haziran 2022'de çekilen, ABD Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı'nin geliştirdiği bir hibrit perovskit güneş pili (Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı/CC)
TT

Güneş paneli teknolojisindeki büyük atılım, "mucize malzeme" üretimini hızlandırabilir

1 Haziran 2022'de çekilen, ABD Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı'nin geliştirdiği bir hibrit perovskit güneş pili (Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı/CC)
1 Haziran 2022'de çekilen, ABD Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı'nin geliştirdiği bir hibrit perovskit güneş pili (Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı/CC)

Büyük bir atılım yapan bilim insanları, yeni bir güneş paneli türüyle yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin hızlanabileceğini iddia ediyor.

Surrey Üniversitesi'nden bir ekip nano ölçekli bir "mürekkep" kaplamanın yeni nesil perovskit güneş pillerinin stabilitesini, bu pilleri seri üretime uygun hale getirecek kadar artırabileceğini keşfetti.

Perovskit, geleneksel silikon bazlı pillerden daha ucuz ve daha hafif olmasının yanı sıra çok daha verimli olsa da gelişme sürecindeki teknoloji, halihazırda üretim sürecinde verimlilik ve enerji çıktısı düşüşü yaşıyor.

Surrey Üniversitesi İleri Teknoloji Enstitüsü'nden (Advanced Technology Institute/ATI) Dr. Imalka Jayawardena, "Özellikle hem yeryüzündeki hem de uzaydaki uygulamalar hızla büyürken araştırmacıların yeni nesil güneş teknolojisi için perovskiti incelemeye yönelmesinin nedeni, geleneksel güneş pillerinin performans sınırlarıdır" diyor.

Güneş paneli teknolojisinde kilit önemdeki gelişmemiz, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin net sıfır hedeflerine daha hızlı ulaşmasına katkı sağlayabilecek bir gelişme olan perovskit güneş pillerinin ölçeklendirilmesine yönelik uygun maliyetli bir yaklaşım sunuyor.

Perovskit güneş pillerinin koşullandırılması sırasında verimlilikteki düşüşü en aza indiren bir alüminyum oksit tespit eden araştırmacılar bu çığır açıcı adımı attı.

Ultra yüksek hızlı iletişimden yenilenebilir enerjiye kadar bir dizi sektörü dönüştürme potansiyeli nedeniyle "mucize malzeme" denen perovskit övgü topluyor.

Son gelişmelerde bu malzemenin, uzayda radyasyondan zarar gördükten sonra verimliliklerinin yüzde 100'ünü geri kazanabilen, kendi kendini iyileştiren güneş panellerinin üretiminde kullanıldığı ve tandem güneş pilleri yapmak için silikonla birleştirildiğinde yeni verimlilik rekorları kırabildiği görüldü.

Üretimi ucuz perovskit piller, dayanıklılıkları ve güvenilirlikleri korunarak geniş ölçekte üretilebilirse güneş panellerinin maliyeti hızla düşer.

(Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı)
(Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı)

Surrey Üniversitesi ATI'dan Ravi Silva, "Güneş ve rüzgar enerjisi maliyetleri teknolojideki gelişmelere bağlı olarak hızla düşerken, dünya çapındaki enerji üretiminde tüm yeni ek kapasitenin yüzde 80'inden fazlasının yenilenebilir enerji kaynaklarına dayanabileceği seviyeye gelinebilir" diyor.

Güneş enerjisinin seviyelendirilmiş maliyeti enerji üreten diğer kaynakların çoğundan artık daha ucuz. Perovskit güneş modüllerinin gelişmesiyle birlikte seviyelendirilmiş elektrik maliyeti kayda değer derecede daha da düşeceğinden bu alanda çalışmak çok heyecan verici.

Araştırma, hakemli bilimsel dergi Solar PRL'de yayımlanan "Modification of Hydrophobic Self-Assembled Monolayers with Nanoparticles for Improved Wettability and Enhanced Carrier Lifetimes Over Large Areas in Perovskite Solar Cells" (Perovskit Güneş Pillerinde Islanabilirliği ve Geniş Alanlarda Taşıyıcı Ömrünü İyileştirmek için Kendiliğinden Birleşen Hidrofobik Tek Katmanların Nanoparçacıklarla Düzenlenmesi) başlıklı çalışmada detaylandırıldı.

Independent Türkçe


Beyin çiplerinin hikayesi: İnsanlarda denenmek üzere onay alan Neuralink'in yolculuğu

Şirket 158 milyon dolar finansman aldı ve 90 çalışanı var (Reuters)
Şirket 158 milyon dolar finansman aldı ve 90 çalışanı var (Reuters)
TT

Beyin çiplerinin hikayesi: İnsanlarda denenmek üzere onay alan Neuralink'in yolculuğu

Şirket 158 milyon dolar finansman aldı ve 90 çalışanı var (Reuters)
Şirket 158 milyon dolar finansman aldı ve 90 çalışanı var (Reuters)

Çağla Üren

SpaceX, Tesla ve Twitter'ın sahibi Elon Musk’ın beyin çipi girişimi Neuralink, ilk insan deneyleri için hasta alımına başlamak üzere bağımsız bir inceleme kurulundan onay aldığını duyurdu.

Bunun ardından şirket, beyin implantlarının felçlilerde test edilmesi için hastalar aramaya başladı.

İmplant, omurilik yaralanmaları nedeniyle felç geçiren hastalarda test edilecek. Yaklaşık 6 yıl sürecek çalışkömanın nerede yapılacağı ve kaç katılımcıyı içereceğini açıklanmadı.

Firma, mayısta beyin çipi projesinin insanlar üzerinde denenmesine başlanması için ABD Gıda ve İlaç İdaresi'nden (FDA) de onay alındığını açıklamıştı.

Girişimin temel amacı, beyne yerleştirilecek mikroçipler üreterek felç ve körlük gibi nörolojik nedenleri olabilecek rahatsızlıkları tedavi etmek ve engellilerin hayat kalitesini artırmak.

Öte yandan Neuralink, esasen aynı amaç doğrultusunda çalışan onlarca şirketten sadece biri. Medyada beyin çipi diye anılan bu teknolojiye "beyin-bilgisayar arayüzü" (BBA) adı veriliyor.

Beyin-bilgisayar arayüzü nedir, nasıl çalışır?

Araştırmacılar ve şirketler insan beynini harici cihazlara bağlamak için yaratıcı çözümler geliştirdikçe BAA alanında da sıradışı ilerlemeler kaydediliyor. Kısacası bu teknoloji alanı, insan beynini bilgisayara bağlamak için geliştirilen tüm yöntemleri kapsıyor.

Teknolojiye ilişkin araştırmalar 1970'lerde Kaliforniya Üniversitesi Beyin Araştırma Enstitüsü'nden nörolog Dr. Jacques J. Vidal'ın gözetiminde başladı. Araştırmacıların hayvan modellerinden ilerlemek için gereken temel teknolojik altyapıyı oluşturması 20 yıldan fazla zaman aldı. 1990'ların ortalarına gelindiğindeyse ilk BBA prototipleri insan kafatasına yerleştirilmeye başlamıştı.

İnsanların daha iyi iletişim kurması ve bilişsel yeteneklerinin artırılması amacıyla çalışan araştırmacılar, yıllar içinde hem invaziv hem de invaziv olmayan BBA teknikleri geliştirildi.

Cerrahi operasyonla beyne müdahale edilerek yerleştirilen çipler invaziv diye nitelenirken, ameliyat gerektirmeyen teknolojilere de invaziv olmayan yöntemler deniyor.

Neuralink, invaziv bir teknoloji

İnvaziv çiplerin daha yüksek çözünürlüklü sinir sinyallerini yakalama olanağı sunduğu düşünülüyor. Bu yaklaşım, beyin ve harici cihazlar arasında daha doğrudan bir iletişime olanak tanıyabilir.

Neuralink, invaziv çipler alanında önde gelen şirketlerden. Diğer bir deyişle Musk'ın firması, çipleri cerrahların beyin ameliyatlarıyla implante etmesini öngörüyor.

Bu alanda öne çıkan diğer şirketler arasında Blackrock Microsystems ve Synchron gibi girişimler var.

Öte yandan, invaziv çiplerin avantajları kadar riskleri de tartışma konusu.

Zira bu operasyonlar, enfeksiyon riskini ve vücudun implantı reddetmesi gibi ihtimalleri gündeme getiriyor. Çiplerin uzun vadede çalışır durumda kalabilmesini sağlamak da bir diğer zorluk.

Teknolojinin ticari amaçlarla hayata geçirilmeden önce tüm bu zorlukların ele alınması şart.

İnvaziv olmayan BBA

İnvaziv olmayan beyin-bilgisayar arayüzleri ise beyinle doğrudan temas gerektirmiyor. Bu teknoloji, sinir sinyallerini tespit etmek için harici sensörler kullanıyor.

Örneğin, elektroensefalografi (EEG) ve fonksiyonel yakın kızılötesi spektroskopi (fNIRS) gibi halihazırda tıpta kullanılan tekniklere dayanarak çalışmalarını yürüten üniversiteler ve şirketler var.

Bu şirketlerin başında Emotiv, Neurable ve Kernel geliyor.

İnvaziv olmayan BBA'lar, daha düşük risk barındırıyor. Aynı zamanda maliyetleri de daha az.

Ancak bunlar, insanların kafalarına takılan ve genellikle şapkayı andıran giyilebilir cihazlar aracılığıyla beyin sinyallerini dışarıdan yakalamaya çalışıyor. Bu da iletişimi, diğerine kıyasla daha dolaylı bir hale getiriyor ve sinyal çözünürlüğünün düşmesi riskini taşıyor.

Felçli bir hastayı yürütmüş, bir diğerine içecek içirmişti

BBA teknolojileri, beynin seçilen bölümlerindeki nöronlardan gelen sinyalleri okumak ve bunların kodunu çözmek üzere tasarlandı.

Bu cihazlar, kodu çözülen sinyalleri bir bilgisayara aktarıyor. Beynin çalışma biçimine dair bilgiler doğrultusunda oluşturulan algoritmalar da bu sinyalleri yorumluyor. Nihayetinde beyinden gelen komutlar, hastaların ellerini kullanmadan yazı yazabilmesini, tekerlekli sandalyelerini hareket ettirebilmesini ve hatta robotik teknolojileri aracılığıyla kol ya da bacaklarını kullanabilmesini sağlıyor.

İlk olarak invaziv olmayan yöntemlerle adını duyuran BBA teknolojisi, 2008'de geçirdiği trafik kazası nedeniyle felç kalan 27 yaşındaki Adam Fritz'in yeniden yürüyebilmesiyle büyük yankı uyandırmıştı.

2015'te bu yapılan deneyde Fritz, saatler boyunca düşünceleriyle bilgisayar ekranındaki bir avatara yürüme komutu verme pratiği yapmıştı. Sonunda "düşünce gücüyle" yürümeyi öğrenen genç adam, vücuduna sarılan halatlar ve kablolar sayesinde kendi bacaklarını hareket ettirerek yürümeyi başarmıştı.

Bunun hemen öncesinde, 2012'de yapılan bir diğer çalışmada da felçli bir kadın, kendisine bağlanan bir robotik kolu hareket ettirerek kendi kendine içeceğini içebilmişti.

İnvaziv olmayan cihazların mümkün kıldığı bu iki erken gelişme, BBA'ların önünü açan önemli uğraklardan olmuştu.

Daha karmaşık hareketler mümkün mü?

Öte yandan, tekil nöronların aktivitesini kaydedebilen invaziv BBA'ların (yani implantların) kullanımıyla sinyal doğruluğu arttıkça daha karmaşık eylemler de mümkün kılınabilir.

Massachusetts Genel Hastanesi Nöroloji Bölümü'nde ve Brown Üniversitesi'nde görev alan Dr. Leigh Hochberg, Engadget'a yaptığı açıklamada şöyle diyor:

Esneklikten faydalanmak istiyoruz. Tıpkı sağlıklı bir kişinin ellerini kullanarak kalemle yazı yazabilmesi ve sonra yine ellerini bilgisayar faresini kontrol etmek için kullanabilmesi, sonra da uzanıp bir fincan kahve alabilmesi gibi. Beyinden kayıt alınmasının nedenlerinden biri, birden fazla kullanışlı cihaz üzerinde esnek kontrole olanak tanıyan sinyalleri kullanmak.

Daha güvenli implantasyon mümkün mü?

Neuralink'in en büyük rakiplerinden Avustralya merkezli Synchron'un beyin implantı teknolojisi, invaziv ve invaziv olmayan çiplerin hemen hemen ortasında yer aldığını, dolayısıyla daha güvenli olduğunu iddia ediyor.

Firmanın geliştirdiği Stentrode adlı beyin çipi küçük, tüp benzeri bir cihaz. Boyundaki bir kan damarına açılan bir kesiden içeri sokulan cihaz, beyne doğru ilerleyerek elektrik sinyallerini kaydedebildiği bir konuma yerleşiyor.

Vücudunu kullanamayan hasta tweet atmıştı

Aralık 2021'de ALS hastası Philip O'Keefe, bu çip sayesinde sadece beynini kullanarak birkaç tweet atmıştı.

62 yaşındaki O'Keefe, 23 Aralık'ta attığı tweet'lerde şöyle yazmıştı:

Selam dünya! Kısa tweet. Büyük ilerleme. Tuşa basmaya veya sese gerek yok. Bu tweet'i sadece düşünerek oluşturdum. İnsanların, düşünceleriyle tweet atmasının yolunu açmayı umuyorum.

Philip O'Keefe, ALS yüzünden pek çok motor fonksiyonunu kaybetti (Twitter/@tomoxl)
Philip O'Keefe, ALS yüzünden pek çok motor fonksiyonunu kaybetti (Twitter/@tomoxl)

Bu araçlar nispeten yakın zamana kadar beyin ve bilgisayar arasında kablolu bağlantılar gerektiriyordu. Son teknolojilerin ışığında bu kablolar ortadan kalktı.

Neuralink çipleri de kablosuz çalışıyor.

Neuralink'in ameliyatı nasıl olacak, çip nasıl şarj edilecek?

Musk'ın aktarımına göre, çiplerin kafatasına yerleştirilmesi için genel anesteziye ihtiyaç duyulmayacak.

Tüm operasyonun bir saatten az sürede dikiş makinesini andıran robotlarla yapılacağını söyleyen milyarder, "Elektrotların beyne yerleşmesinden sonra insanların sadece küçük bir yarası olacak. Eğer iyi yapılırsa kanama da olmayacak" demişti.

Söz konusu operasyonlarda robotik bir cihaz, kafatasından küçük bir parça çıkarıyor. Sonra iplik benzeri elektrotları beynin belirli bölgelerine bağlıyor ve deliği dikiyor. Dışarıdan görülebilen tek şey, kesikten kalan yara izi oluyor.

Elektrotlar, beyne implante edilirken böyle görünecek (Neuralink)
Elektrotlar, beyne implante edilirken böyle görünecek (Neuralink)

Musk, bu cerrahi prosedürü "kafatasının bir parçasını akıllı saatle değiştirmeye" benzetiyor.

Ayrıca çipin küçük pilinin indüksiyon yoluyla kablosuz şarj edileceği belirtiliyor.

Domuz Gertrude ve Pong oynayan maymun

Tam adı Neuralink Corporation olan şirket, Musk ve 8 nörolog tarafından, "implante edilebilir beyin-makine arayüzleri geliştirme amacıyla" 2016'da San Francisco'da kurulmuştu.

2019'da Neuralink araştırma laboratuvarında yapılan bir gösteride şirket, laboratuvar faresine bağlı bir sistemin 1500 elektrottan bilgi okuduğunu göstermişti. Bu, insanlara yerleştirilmiş mevcut sistemlerden 15 kat daha iyi bir performansa işaret ediyordu. Böylece gözler, firmanın çip teknolojisine çevrilmişti.

Musk, Neuralink çipini ilk kez 2020'deki sunumda Gertrude adlı bir domuz üzerinde yapılan gösteriyle tüm kamuoyuna tanıtmıştı.

Söz konusu gösteride Gertrude'un implant tarafından algılanan beyin sinyalleri gerçek zamanlı olarak görselleştirilmişti. Milyarder, sunumda şöyle konuşmuştu:

Bu, ekranda Neuralink'in vuruşları görülüyor. Domuzların beynine yerleştirilen 1024 elektrottan gelen vuruşların her birini görebiliyorsunuz. Gertrude burnunu yere dokundurduğunda nöronlar ateşlenecek ve homurtuları çıkaran da bu olacak.

Gösteriye katılan başka bir domuza daha önce implant takılmış ve sonra çıkarımıştı. Domuzun "sağlıklı bir yaşam" sürdüğü söylenmişti.

Ertesi yıl Musk, beyin çipinin takıldığı bir makak maymununun tek başına "düşünce gücüyle" bilgisayar oyunu oynadığı bir gösteri daha yapmıştı.

Musk'ın deneylerinde 1500 hayvanın öldürüldüğü iddia edilmişti

Öte yandan firma kısa süre önce ABD hayvan refahı düzenlemelerini ihlal etmekle suçlanmıştı.

Bazı şirket çalışanları, beyne çip yerleştirme projesinin deneylerinde 1500 hayvanın öldürüldüğünü iddia etmişti. Ancak kaynaklar, şirketin deneylerde öldürülen hayvan sayısına ilişkin kesin kayıtlar tutmaması nedeniyle bu rakamı kaba bir tahmin olarak nitelendirmişti.

Ölen hayvanların arasında Pong oynayan makak maymunu da vardı.

Bunun ardından şirket hakkında bir federal savcının talebi üzerine ABD Tarım Bakanlığı Genel Müfettişi tarafından potansiyel hayvan refahı ihlalleri gerekçesiyle soruşturma açılmıştı.

"Ölmeye yakın maymunlara beyin çipi taktık"

Neuralink ise geçen yıl beyin-bilgisayar arayüzü teknolojisinin testleri sırasında 8 hayvana ötenazi uyguladığını kabul etse de maymunlara "aşırı acı" çektirdikleri yönündeki suçlamalarını reddetmişti.

Musk son olarak birkaç gün önce, Twitter hesabından, "Neuralink implantı sonucunda hiçbir maymun ölmedi" diye yazdı.

Öncelikle ilk implantlarımızda, sağlıklı maymunlara yönelik riski en aza indirmek için ölümcül hasta (zaten ölmeye yakın) maymunları seçtik.

Süper insanlar mı yaratacak: Kung fu biliyorum!

Neuralink çiplerinin kullanımı, en azından yakın gelecekte, omurilik yaralanmalarından mustarip felçli kişilerin, Alzheimer, Parkinson veya ALS gibi zayıflatıcı nörolojik bozukluklar yaşayan hastaların fonksiyonları geri kazanmasını sağlamakla sınırlı tutulacak.

Yine de BBA'ların kullanım alanı bedensel zorlukları olan hastaların durumunu iyileştirmekten ibaret kalmak zorunda değil. 

Aynı zamanda sıradan insanın bilişsel performansını artırmak ve hafızayı güçlendirmek için kullanılma olasılığı da var. Bu da diğer tüm yenilikçi teknolojiler gibi bir dizi etik tartışmasını beraberinde getiriyor.

Teknolojinin akıllarda yarattığı belli başlı soru işaretleri şöyle özetlenebilir:

Bu teknolojiye kim erişebilecek? Kafalarımızda bilgisayarların olması mevcut toplumsal eşitsizliği daha da kötüleştirecek mi? Bu makineleri hackerlardan nasıl koruyabiliriz? Bunun gibi yepyeni bir biyoteknoloji ürününe halk güvenecek mi?

Matrix serisinin son filmi 2022'de gösterime girmişti (Warner Bros.)
Matrix serisinin son filmi 2022'de gösterime girmişti (Warner Bros.)

Biyoetik alanında çalışan uzmanlar bu soruları yanıtlamak için çaba sarf ederken, özellikle Musk'ın Neuralink'le ilgili açıklamaları da tartışmaları alevlendiriyor.

2020'de yaptığı bir sunumda milyarder, Neuralink sayesinde insanların hatıralarını kaydedip yeniden izleyebileceğini, birbiriyle konuşmadan iletişim kurabileceğini ve hatta beyinlerindeki çiplerden müzik dinleyebileceğini öne sürmüştü.

Milyarder bir adım ileri giderek, projenin aslında insan ırkına "insanüstü biliş" kazandırmayı amaçladığını da söylemişti. Ona göre insan-bilgisayar birleşmesi, yapay zekanın insan ırkını yok etmesinin de önüne geçebilir.

Milyarderin bu açıklamaları, beyin çiplerinin 1999 yapımı The Matrix'teki teknolojilere benzetilmesine de yol açıyor.

Birçok sosyal medya kullanıcısı, tıpkı filmde Neo'nun yaptığı gibi, beyin çipleriyle bir anda Kung fu öğrenerek masadan kalkabileceğini hayal ediyor.

"Musk, insanlara sahte hayalleri satıyor"

Ancak bu tür iddialar, nöroloji araştırmacılarının Musk'ı sert biçimde eleştirmesiyle sonuçlanıyor.

Duke Üniversitesi Nicolelis Laboratuvarı Baş Araştırmacısı Dr. Miguel Nicolelis, Inverse'e verdiği bir röportajda şunları söylüyor:

Bu adam hiçbir zaman işe yaramayacak şeyleri satmada usta.

Bilim insanına göre bu beyin implantları, insanların duyguları veya derin bilişsel bilgileri bir bilgisayar dosyası gibi beyinlerine indirmesini sağlamayacak.

"Fransızca dilbilgisini bir beyin-makine arayüzüne yükleyerek asla insanların Fransızca öğrenmesini sağlayamazsınız" diyen Nicolelis, şöyle ekliyor:

Bir bilimkurgu filmi için iyi bir fikir. Ama Elon Musk'un çıkıp aynı şeyi söylemesi sahtecilik, tamamen sahtecilik.

Independent Türkçe


Starship'in merakla beklenen büyük fırlatma tarihi açıklandı

SpaceX, 6 Eylül 2023 Çarşamba günü Teksas eyaletine bağlı Boca Chica yakınlarındaki Starbase tesisinin fırlatma rampasında tam yüklü Starship roketinin görüntülerini paylaştı (SpaceX)
SpaceX, 6 Eylül 2023 Çarşamba günü Teksas eyaletine bağlı Boca Chica yakınlarındaki Starbase tesisinin fırlatma rampasında tam yüklü Starship roketinin görüntülerini paylaştı (SpaceX)
TT

Starship'in merakla beklenen büyük fırlatma tarihi açıklandı

SpaceX, 6 Eylül 2023 Çarşamba günü Teksas eyaletine bağlı Boca Chica yakınlarındaki Starbase tesisinin fırlatma rampasında tam yüklü Starship roketinin görüntülerini paylaştı (SpaceX)
SpaceX, 6 Eylül 2023 Çarşamba günü Teksas eyaletine bağlı Boca Chica yakınlarındaki Starbase tesisinin fırlatma rampasında tam yüklü Starship roketinin görüntülerini paylaştı (SpaceX)

Düzenleyiciler, SpaceX'in Starship roketinin sıradaki büyük uçuş denemesi için uzay şirketine ne zaman fırlatma lisansı onayı vermeyi beklediklerini açıkladı.

Federal Havacılık İdaresi'nin (FAA) ticari uzay bölümü başkanı, nisandaki son testle ilgili kaza soruşturmasının sonuçlandığını ve SpaceX'in gerekli değişiklikleri yapması halinde lisansın muhtemelen "ekim ortasından sonuna kadar" verileceğini söyledi.

Starship, 120 metre boyu ve 5 bin metrik ton itiş gücü üretme kapasitesiyle bugüne kadar yapılmış en büyük roket fakat henüz yörüngeye ulaşabilmiş değil.

20 Nisan 2023'te yapılan bir denemede, 90 dakika sürmesi planlanan uçuşta üç dakikadan biraz fazla geçmişken roket patlamıştı. Meksika Körfezi'ne düşen enkazın yanı sıra Teksas'ta tahrip olan fırlatma rampası da FAA soruşturmasına konu oldu.

SpaceX'in yeni nesil Starship uzay aracı fırlatıldıktan sonra patlamıştı (Reuters)
SpaceX'in yeni nesil Starship uzay aracı fırlatıldıktan sonra patlamıştı (Reuters)

Federal kurum, başka bir fırlatma lisansı onaylanmadan önce SpaceX'in 63 düzeltici eylemde bulunması gerektiğini belirtti.

FAA'nın ticari uzay taşımacılığından sorumlu yönetici yardımcısı Kevin Coleman bu hafta SpaceNews'e yaptığı açıklamada, 63 düzeltici eylemden 27'sinin kamu güvenliğiyle ilgili olduğunu söyledi.

Coleman, "Dolayısıyla, bir sonraki operasyondan önce görmemiz gereken şeylerden biri, şirketin özellikle kamu güvenliğiyle bağlantılı düzeltici eylemleri tamamladığını gösteren kanıtlardır" dedi.

Epey iyi bir programımız var. Güvenlik incelemesinin sonuçlanması için muhtemelen ekim ortası ya da sonu gibi bir tarih belirlendi.

Tehlike Altındaki Türler Yasası'na uymak için ABD Balık ve Vahşi Yaşam Servisi'nin de ayrı bir çevresel inceleme yapması gerekiyor fakat Coleman, güvenlik incelemesi tamamlandığında bunun da bitmiş olacağını umduğunu söyledi.

Önceki haftalarda SpaceX'in patronu Elon Musk, Starship'in firmanın Teksas'a bağlı Boca Chica'daki Starbase tesisinin fırlatma rampasında görüntülenmesinin ardından roketin "fırlatılmaya hazır" olduğunu belirtti.

Teknoloji milyarderi, 2050'den önce Mars'ta kalıcı bir insan kolonisi kurmak için yüzlerce roket inşa etmeyi planlıyor.

SpaceX, NASA'nın 2030'a kadar insanları Ay yüzeyine geri götürmeyi amaçlayan Artemis programında kullanılmak üzere aracı geliştirmek için ABD uzay ajansıyla milyarlarca dolarlık sözleşme imzaladı.

Independent Türkçe