Beyaz Saray: Şi ile Putin'in görüşmesi savaşın yakın zamanda biteceğine dair umut vermedi

Fotoğraf (AFP)
Fotoğraf (AFP)
TT

Beyaz Saray: Şi ile Putin'in görüşmesi savaşın yakın zamanda biteceğine dair umut vermedi

Fotoğraf (AFP)
Fotoğraf (AFP)

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Moskova'daki görüşmesine ilişkin "Bugünkü toplantının, bize, savaşın yakın zamanda biteceğine dair büyük umutlar verdiğini düşünmüyorum." dedi.
Kirby, günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Rusya ve Çin Devlet Başkanlarının Moskova'daki görüşmelerinin ardından yayımladıkları ortak açıklamayla ilgili konuşan Kirby, "İki taraf, BM Şartı'nın amaç ve ilkelerine uyulması gerektiğini ve uluslararası hukuka saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi. Yani buna biz de katılıyoruz." dedi.
Kirby, BM'nin ilgili maddelerinin Rusya'nın bir başka BM üyesi olan Ukrayna topraklarından çekilmesi gerektiği anlamına geleceğini kaydetti. Çin'in, yapıcı bir rol oynamak istiyorsa, Rusya'ya Ukrayna'dan çekilmesi konusunda baskı yapması gerektiği görüşünü savunan Kirby, Pekin'in savaşla ilgili "Rus propagandasını taklit ettiğini" söyledi.
Şi ve Putin'in görüşmelerinden savaşın gidişatını değiştirecek bir sonuç çıkmadığını belirten Kirby, "Bugünkü toplantının, bize, savaşın yakın zamanda biteceğine dair büyük umutlar verdiğini düşünmüyorum." dedi. Kirby, Rus tarafının, "müzakerelere istekli olduğu ancak bunu reddedenin Ukrayna ve Batı olduğuna" yönelik iddialarının kesinlikle yanlış olduğunu söyledi.
Kirby, Çin'in arabuluculuğunda Ukrayna'nın müzakerelere yanaşması ihtimaline ilişkin bir soruya ise Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin "adil barışın" sağlanabileceğine inanması durumunda ABD'nin böyle bir durumu destekleyeceği yanıtını verdi. Kirby, halihazırda Ukrayna pahasına bir ateşkesi ise desteklemeyeceklerinin altını çizdi.
Çin'in, Güney Çin Denizi'ndeki iddiaları, fikri mülkiyet hırsızlığı, Rusya'ya verdiği destek gibi bir dizi konudaki tutumu hakkında ABD'nin ciddi endişeleri olduğunu dile getiren Kirby diğer yandan Çin ile iletişim kanallarının açık kalmasını önemsediklerini vurguladı.
Kirby, Putin'in Afrika ülkelerini, "gıda ve enerji krizlerinin nedeninin Batı olduğu" şeklinde ikna etmeye çalıştığını öne sürerek "Afrika'da herhangi bir lider olsaydım, Başkan Putin'in mali, ekonomik veya enerji yardımı güvenceleri hakkında söylediği her şeyi büyük bir şüpheyle karşılardım." ifadesini kullandı.
İran'ın Rusya'ya çok sayıda insansız hava aracı sağladığını söyleyen Kirby, iki ülke arasındaki savunma ilişkilerinin giderek arttığını işaret etti. Kirby, bunun sadece Ukrayna için değil, Orta Doğu halkları için de tehlikeli olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Kirby, Tayvan lideri Tsai Ing-wen'in muhtemel ABD ziyaretine ilişkin soru üzerine taraflar arasındaki bu ziyaretlerin "sıra dışı olmadığını" belirtti. Kirby bunların resmi ziyaretler olmadığını söyledi.



Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
TT

Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün akşam yaptığı açıklamada, New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani ile uzun süredir beklenen görüşmenin, aylarca süren gergin ilişkilerin ardından yarın Washington’da gerçekleşeceğini duyurdu.

Trump, “Komünist New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani bir görüşme talep etti. Görüşmenin Beyaz Saray’da, 21 Kasım Cuma günü yapılması konusunda anlaştık. Daha fazla detayı ilerleyen günlerde paylaşacağız” dedi.

Mamdani ise ABD kanalı MS NOW’a verdiği röportajda, ekibinin Beyaz Saray ile iletişime geçtiğini belirterek, “New York sakinlerine verdiğim söz gereği, bu şehirde yaşayan 8,5 milyon kişi için faydalı olduğu sürece herkesle görüşmeye hazırım. İnsanlar burada yaşam maliyetlerini karşılamak için mücadele ediyor… Başkan ile sadece dürüstçe konuşmak istiyorum; New York sakinlerini gerçekten savunmanın ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.

New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani’nin Sözcüsü, yeni belediye başkanının başkanla görüşmesinin ‘olağan’ olduğunu belirterek, Mamdani’nin görüşmede ‘kamu güvenliği, ekonomik güvenlik ve yaşam maliyetleri konularını’ ele almayı planladığını söyledi.

Trump aylardır Mamdani'yi eleştirerek onu ‘komünist’ olarak nitelendirdi ve seçilmesi halinde memleketinin mahvolacağını öngördü. Ayrıca, Uganda'da doğan ve 2018'de ABD vatandaşlığı alan Mamdani'yi sınır dışı etmekle ve şehirden federal fonları çekmekle tehdit etti.

Kasım seçimlerinde Cumhuriyetçilerin Georgia, New Jersey, Pensilvanya ve Virginia’da ağır yenilgi almasının ardından, Trump yaşam maliyetleri konusuna daha fazla vurgu yapmaya başladı. Bu konu, Demokratların kampanyalarının merkezi bir unsuru olmuş, Mamdani’nin kampanyasında da öne çıkmıştı. Trump, cuma günü sosyal medyada yayımladığı bir paylaşımda, Cumhuriyetçi Parti’yi ‘yaşam maliyetleri partisi’ olarak nitelendirdi.

Bu gelişmeler, Başkan Trump ve Cumhuriyetçi Partili müttefiklerinin ekonominin şu anda ‘hiç olmadığı kadar güçlü’ olduğunu savunduğu bir dönemde yaşanıyor.

Öte yandan New York’un seçilmiş belediye başkanı Zohran Mamdani, bu ayın başında yaptığı zafer konuşmasında, kısa bir süre önce Queens’i temsil eden nispeten az tanınan bir eyalet milletvekiliyken, ülkenin en büyük şehrinin seçilmiş belediye başkanı konumuna gelen 34 yaşındaki bir siyasetçi olarak, New York’un ‘ülkeye başkanı nasıl yenebileceğini göstermek istediğini’ söyledi.


Analitik bir okuma: Veliaht Prens'in ABD ziyareti... Ortadoğu'nun sınırları yeniden çiziliyor

Analitik bir okuma: Veliaht Prens'in ABD ziyareti... Ortadoğu'nun sınırları yeniden çiziliyor
TT

Analitik bir okuma: Veliaht Prens'in ABD ziyareti... Ortadoğu'nun sınırları yeniden çiziliyor

Analitik bir okuma: Veliaht Prens'in ABD ziyareti... Ortadoğu'nun sınırları yeniden çiziliyor

Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Ateşesi Dr. Faysal b. Abdurrahman Usra

Günden güne, Suudi Arabistan’ın küresel konumu daha da güçleniyor. Krallık, bölgesel ve uluslararası güvenlik dengelerinde etkili bir aktör olarak öne çıkarken, büyük güçlerle ilişkilerinde benimsediği siyasi denge politikası ve çeşitli dosyalarda yürüttüğü koordinasyon sayesinde belirgin bir diplomatik rol üstleniyor. Riyad’ın farklı alanlarda geliştirdiği iş birliği ve arabuluculuk girişimleri, bölgesel ve uluslararası düzeyde görüş ayrılıklarının azaltılmasına katkı sağlıyor. Bu yaklaşım, Suudi Arabistan’ın küresel platformlardaki etkinliğini artırarak özellikle G20 başta olmak üzere birçok uluslararası mecrada karar alma süreçlerinde etkili bir konuma ulaşmasına imkân tanıyor. Uzmanlara göre tüm bu adımlar, Suudi Arabistan’ın siyasi ağırlığını hem bölgesel hem de küresel düzeyde pekiştirirken, ülkenin istikrar ve güvenliğin korunmasında oynadığı merkezi rolü de daha görünür hale getiriyor.

Her yeni günle birlikte Suudi Arabistan’ın lider kadrosunun uluslararası arenadaki konumu daha da belirginleşiyor. Kral Selman bin Abdulaziz’in liderliği ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın aktif rolü, ülkenin dünya liderleri arasındaki etkisini güçlendiren temel unsurlar olarak öne çıkıyor. Bu liderlik anlayışının, Suudi Arabistan’ın dış politikasındaki istikrarı ve uluslararası düzeyde artan etkinliğini desteklediği değerlendiriliyor.

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın, ABD Başkanı Donald Trump ve yönetimiyle görüşmek üzere gerçekleştirdiği tarihi çalışma ziyareti, Arap bölgesinin gündemindeki meseleler ile ikili ilişkilerin güçlendirilmesi ve ortak çıkar alanlarının ele alınması amacını taşıyor. Bu ziyaret, Kral Selman bin Abdulaziz’in talimatıyla ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın davete icabet etmesiyle gerçekleştirildi. Ziyaret, Suudi Arabistan ile ABD arasındaki dostane ilişkilerin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. İki ülke arasındaki bağlar, uzun yıllara dayanan güven, iş birliği, karşılıklı saygı ve dürüstlük temellerine dayanıyor ve tarihsel olarak sağlam bir ortaklık zemini üzerine inşa edilmiş durumda.

Suudi Arabistan ile ABD arasındaki ilişkiler, 1945 yılında başlamış olup seksen yılı aşkın bir süredir sürekli gelişim, iş birliği ve karşılıklı anlayış temelinde ilerliyor. Bu köklü bağ, bölgesel istikrarın sağlanması ve küresel refahın desteklenmesinde uzun yıllar boyunca temel bir unsur olmayı sürdürecek. Ekonomik ortaklıkların genişlemesi, kritik sektörlerde artan iş birliği ve siyasi yakınlaşma, iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlenmesini sağlıyor. Aynı zamanda bu süreç, Suudi Arabistan’ın uluslararası arenadaki etkisini pekiştiriyor ve Riyad-Washington hattındaki siyasi iletişimin ikili ilişkilerdeki temel dayanak olduğunu gösteriyor. İki ülke arasındaki bu köklü iş birliği, bölgesel ve küresel istikrarın sağlanmasında örnek bir model oluştururken, küresel ekonomiyi destekliyor, uluslararası güvenliği güçlendiriyor ve kalkınma için uygun bir ortam yaratıyor. Bu ortaklık, Suudi Arabistan ile ABD arasında yeni bir iş birliği döneminin kapılarını açıyor ve ilişkilerin derinliğini daha da artırıyor.

CNN’in haberine göre, bu ziyaretin iki ülke ilişkilerindeki derinliği ve tarihi önemi ile Suudi Arabistan’ın dünya sahnesindeki artan rolünü gösteren bir işaret olarak, ABD Başkanı Donald Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı karşılamak için Beyaz Saray’ın tüm ağırlığını devreye soktu. Trump, üst düzey CEO’lar, eyalet valileri ve Kongre üyelerine özel davetler gönderdi ve bazı isimleri bizzat arayarak ziyaretin önemine ve Suudi ortaklığının Washington’daki ağırlığına vurgu yaptı.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ziyareti sırasında ele alınacak önemli dosyalar, Suudi Arabistan ve bölge ülkelerine olumlu katkılar sağlaması beklenen başlıklar arasında yer alıyor. Ziyaret programında resmi karşılama töreni, Başkan Trump ile ikili görüşme ve iki ülke arasında ekonomi ve savunma alanlarında büyük ölçekli anlaşmaların imzalanması öne çıkıyor. Bunların yanı sıra ziyaret kapsamında düzenlenecek konferanslar ve paneller, Suudi Arabistan ile ABD arasındaki ekonomi, ticaret, yatırım ve savunma iş birliğini güçlendirmeyi hedefliyor. Bu faaliyetler, uzun vadeli ve stratejik ortaklıkların derinleşmesine, karşılıklı güven ve çıkarlar temelinde pratik sonuçlar elde edilmesine katkı sağlayacak.

Bu tarihi ve önemli ziyaret, uluslararası toplumun dikkatini yeniden Suudi diplomasisine çekti ve dünya genelinde sonuçları ve etkileri merakla takip edilmeye başlandı. Ziyaret, Suudi Arabistan-ABD ilişkilerinde kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor ve iki ülke arasındaki yapıcı ve verimli iletişimin devamı niteliğini taşıyor. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Mart 2017’de ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında Başkan Donald Trump ile gerçekleştirdiği görüşme, ilişkilerde önemli bir kırılma noktası oluşturdu. Bunu takiben Mayıs 2017’de Riyad’da düzenlenen Suudi Arabistan-ABD Zirvesi, ilişkilerin en önemli dönüm noktalarından biri olarak öne çıktı ve zirvede iki ülkenin ‘ortak stratejik vizyonu’ ilan edildi.

Suudi Arabistan-ABD ilişkilerindeki hızlı ve köklü gelişmeler çerçevesinde, Mart 2018’de Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Başkan Donald Trump Beyaz Saray’da bir araya gelerek önemli dosyaları ele aldı. Ardından Temmuz 2022’de Cidde’de, Kral Selman ve Veliaht Prens’in, dönemin ABD Başkanı Joe Biden ile gerçekleştirdiği görüşmeler, bölgesel güvenlik ve çeşitli alanlarda iş birliğinin güçlendirilmesine odaklandı. Bu çerçevede Veliaht Prens, Başkan Biden ile kapsamlı bir oturum gerçekleştirerek savunma ve teknoloji ortaklıklarını pekiştirme, siyasi koordinasyon mekanizmalarını geliştirme ve diğer ortak başlıkları ele aldı. Buna ek olarak Suudi Arabistan, ABD Başkanı Trump’ın hem ilk hem de ikinci başkanlık döneminde yaptığı ilk dış ziyaretlerin adresi oldu. Trump, 20 Mayıs 2017 ve 13 Mayıs 2025 tarihlerinde Riyad’ı ziyaret ederek, iki ülke ilişkilerinde istisnai ve belirleyici bir dönüm noktası oluşturdu. Bu ziyaretler, ikili iş birliğinin stratejik önemini ve sürekliliğini pekiştirdi.

Başarıyı veren Allah’tır…


İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.