El Kaide, Nijer'de iki Batılı rehineyi serbest bıraktıktan sonra ne elde etti?

El Kaide, Nijer'de iki Batılı rehineyi serbest bıraktıktan sonra ne elde etti?
TT

El Kaide, Nijer'de iki Batılı rehineyi serbest bıraktıktan sonra ne elde etti?

El Kaide, Nijer'de iki Batılı rehineyi serbest bıraktıktan sonra ne elde etti?

Mağrip El Kaidesi Fransız gazeteci Olivier Dubois ve ABD’li yardım görevlisi Jeff Woodkey'i serbest bıraktığından beri Nijer'in iki rehinenin serbest bırakılmasında oynadığı rol ve El Kaide'nin iki Batılı rehineyi serbest bırakarak ne elde ettiği hakkında sorular gündeme geldi. Olayda fidye ödendiği konusunda şüpheler mevcut.
Fransız gazeteci ve ABD’li yardım görevlisi, ülkelerinin yetkilileri onları teslim almadan önce pazartesi günü Nijer'in başkenti Niamey havaalanında göründü. Dün sabah (Salı) Fransa Cumhurbaşkanlığı’na ait bir uçakla ülkesine dönen Fransız gazeteciyi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile birlikte ailesi karşıladı.
Dubois, Nisan 2021'de Mali'nin kuzeyindeki Gao şehrinde, Mağrip El Kaidesi’ne bağlı ve esas olarak Mali’de faaliyet gösteren birkaç silahlı terör örgütünün ittifakı olan Cemaat Nusret el-İslam ve’l Müslimin tarafından kaçırılmıştı.
Batılı rehinelerin kaçırılması, El Kaide'nin Afrika Sahel bölgesindeki en önemli finansman kaynaklarından biridir. Raporlar, örgütün son yirmi yılda onlarca Batı uyruklunun serbest bırakılması karşılığında elde ettiği yüz milyonlarca dolardan bahsediyor. Ayrıca örgüt, Sahel ülkelerinin hapishanelerindeki liderler ve savaşçılarla takas etmek için Batılı rehineleri kaçırıyor. Raporlar, Fransız hükümetini, vatandaşlarının serbest bırakılmasını sağlamak için fidye ödemeye istekli hükümetler arasında sınıflandırıyor. Ancak bu durum, birbirini izleyen tüm Fransız hükümetleri tarafından reddedildi ve terör örgütlerine para ödemeyeceklerini her zaman ısrarla vurguladılar.
Radio France International, Mali'de Fransız hükümeti ile iktidarda bulunan ordu arasındaki ilişkiler kötüleştiğinde, Olivier Dubois'i kaçıranlarla yapılan müzakerelerin tökezlediğini vurguladı. Artık herhangi bir ilerleme kaydetmiyordu, bu yüzden Paris, Niamey'den (Nijer) işlerin hızlandırılması konusunda yardım istedi. Aynı kaynak, Fransız gazeteci ve ABD’li yardım görevlisinin ‘sahadaki adamlarla’ iş birliği gerektiren ‘Mali topraklarında olduklarını’ da sözlerine ekledi. Bu durum, terör örgütleri ile Nijer makamları arasındaki müzakerelerde sıklıkla önemli roller oynayan Kidal kentindeki tanınmış yerel arabuluculara atıfta bulunulmasına sebebiyet veriyor.
Müzakereler Şubat 2022'de başladı ve ilk meyvelerini ağustos ayında, Burkina Faso'da kaçırılan ABD’li rahibe Sulin Tennyson'ın Nisan 2022'de serbest bırakılmasıyla verdi. Serbest bırakılmasının ardından dosyaya yakın kaynaklar herhangi bir fidye ödendiğini yalanladı. Ancak daha sonra cezaevinde bulunan bir El Kaide üyesi kimliği açıklanmadan serbest bırakıldı.



Silahlı kişiler, Nijerya'nın orta kesimindeki bir Katolik okulundan 300'den fazla öğrenciyi kaçırdı

Nijerya'nın Baberi bölgesinde silahlı kişiler 300’den fazla öğrenci ve öğretmeni kaçırdıktan sonra St. Mary's Katolik Okulu'nun yatakhaneleri (AP)
Nijerya'nın Baberi bölgesinde silahlı kişiler 300’den fazla öğrenci ve öğretmeni kaçırdıktan sonra St. Mary's Katolik Okulu'nun yatakhaneleri (AP)
TT

Silahlı kişiler, Nijerya'nın orta kesimindeki bir Katolik okulundan 300'den fazla öğrenciyi kaçırdı

Nijerya'nın Baberi bölgesinde silahlı kişiler 300’den fazla öğrenci ve öğretmeni kaçırdıktan sonra St. Mary's Katolik Okulu'nun yatakhaneleri (AP)
Nijerya'nın Baberi bölgesinde silahlı kişiler 300’den fazla öğrenci ve öğretmeni kaçırdıktan sonra St. Mary's Katolik Okulu'nun yatakhaneleri (AP)

Silahlı kişiler, dün sabah Nijerya’nın orta kesiminde bir Katolik okulundan 300’den fazla öğrenci ve öğretmeni kaçırdı. Bu olay ülkede bir hafta içinde yaşanan ikinci kaçırma olayı oldu.

Nijerya Hristiyanlar Birliği, dün sabah gerçekleşen kaçırma olayının ardından yapılan incelemeler sonucunda, toplam 303 öğrencinin ve 12 öğretmenin kaçırıldığını bildirdi. Bu bilgi, AFP aracılığıyla duyuruldu.

Kaçırılanlar, Niger eyaletindeki St. Mary’s Katolik Okulu’ndan. Olay, ülkenin kuzeybatısındaki Kebbi eyaletinde pazartesi günü bir liseden silahlı kişilerce 25 kız öğrencinin kaçırılmasının ardından meydana geldi.

Nijerya’da fidye karşılığı kaçırma olayları sık görülen bir suç olarak öne çıkıyor. Afrika’nın en kalabalık ülkesi olan Nijerya, güvenlik sorunlarıyla mücadele ediyor. En bilinen örnek, 2014 yılında Boko Haram’ın kuzeydoğudaki Borno eyaletinde yaklaşık 300 kız öğrenciyi kaçırmasıydı.

Silahlı kişiler tarafından St. Mary's Katolik Okulu'ndan kaçırılan öğrencilerin etrafa dağıtılmış eşyaları (AP)Silahlı kişiler tarafından St. Mary's Katolik Okulu'ndan kaçırılan öğrencilerin etrafa dağıtılmış eşyaları (AP)

Nijerya Hristiyanlar Birliği, ‘terör saldırısı sırasında bazı öğrencilerin kaçmayı başardığını’ belirtti.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Ulusal Öğrenci Derneği Sözcüsü Daniel Atori yaptığı açıklamada, gece yarısı kaçırılan öğrenciler arasında erkeklerin de olduğunu söyledi. Daha önce sadece kızların kaçırıldığını belirtmişti.

Nijerya yetkilileri henüz kurbanların sayısını açıklamadı. Eyalet yönetimi ‘bölgedeki tüm yatılı okulların geçici olarak kapatılması’ talimatını verdi.

Eyalet yönetimi, St. Mary's Katolik Okulu’nun ‘eyalet hükümetini bilgilendirmeden veya onay almadan akademik faaliyetlerine yeniden başladığını, bunun da öğrencileri ve personeli önlenebilir risklere maruz bıraktığını’ ifade ederek üzüntüsünü dile getirdi.

Polis dün, ‘ormanlarda arama yapmak’ için bölgeye personel gönderdiğini duyurdu.

İsmini açıklamadan AFP'ye konuşan bir Birleşmiş Milletler (BM) kaynağı, St. Mary's Katolik Okulu öğrencilerinin birçok suç çetesinin kalesi olan Kaduna eyaletindeki Birnin Gwari ormanına götürüldüğünü söyledi.

Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu dün uluslararası gezilerini iptal etti ve ülkenin güvenlik güçlerini yüksek alarm durumuna geçirdi.

Bu saldırı, pazar akşamı Kano eyaletindeki bir kız yatılı okulundan 25 kız öğrencinin silahlı kişiler tarafından kaçırılmasından birkaç gün sonra gerçekleşti.

Bu kaçırma olayları, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu ay Nijerya’daki Hristiyanların öldürüldüğünü öne sürerek askeri bir harekât tehdidinde bulunmasının ardından geldi.

Salı akşamı da Nijerya'nın batısındaki Kwara eyaletinde silahlı kişilerce bir kiliseye düzenlenen saldırıda iki kişi öldürüldü.


Birleşik Kalkınma Anlaşması, Libya'daki yeniden inşa projelerine ne gibi bir etki yapacak?

Başkent Trablus'un ana caddelerinden birinde yapılan asfalt çalışması (Ulusal Birlik Hükümeti Medya Ofisi)
Başkent Trablus'un ana caddelerinden birinde yapılan asfalt çalışması (Ulusal Birlik Hükümeti Medya Ofisi)
TT

Birleşik Kalkınma Anlaşması, Libya'daki yeniden inşa projelerine ne gibi bir etki yapacak?

Başkent Trablus'un ana caddelerinden birinde yapılan asfalt çalışması (Ulusal Birlik Hükümeti Medya Ofisi)
Başkent Trablus'un ana caddelerinden birinde yapılan asfalt çalışması (Ulusal Birlik Hükümeti Medya Ofisi)

Temsilciler Meclisi (TM) ile Devlet Yüksek Konseyi (DYK) arasında üzerinde uzlaşılan ‘birleşik kalkınma programına’ ilişkin ön anlaşma, Libya’da yeni bir beklenti dalgası yarattı. Kimi çevreler bu adımı yarım kalmış yeniden imar projelerinin canlandırılması için bir fırsat olarak değerlendirirken, bazıları ise siyasi bölünmüşlük ve net bir kalkınma planının bulunmaması nedeniyle anlaşmanın hayata geçirilebileceğine dair şüphelerini dile getirdi.

 Trablus'ta Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) temsilcileri arasında Birleşik Kalkınma Anlaşması’nın imzalanmasından (Libya Merkez Bankası)Trablus'ta Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) temsilcileri arasında Birleşik Kalkınma Anlaşması’nın imzalanmasından (Libya Merkez Bankası)

Merkez Bankası’nın ‘harcama kanallarının birleştirilmesi ve ülke için tek bir bütçe oluşturulması yönünde bir adım’ olarak karşıladığı anlaşma, siyasi taraflar arasındaki vizyon eksikliği nedeniyle tamamlanmış ekonomik plan olmaktan çok, genel bir siyasi çerçeve olarak görülüyor.

Geçen hafta ortasında imzalanan anlaşmanın maddeleri tüm ayrıntılarıyla açıklanmadı. Şarku'l Avsat'ın edindiği ilk bilgilere göre metin, son on yılı aşkın süredir ayrı mali yapılarla çalışan doğu ve batı hükümetleri arasında koordinasyon için ‘taslak niteliğinde’ bir çerçeve oluşturuyor.

Bu noktada anlaşmayı önceliklerin yeniden düzenlenmesi için fırsat olarak görenlerle, sürecin yeni karmaşıklıklar yaratmasından endişe edenler arasında belirgin bir görüş ayrılığı ortaya çıkıyor. Libyalı ekonomi uzmanı Muhammed eş-Şahhati, anlaşmanın etkinliğine dair ‘açık bir şüphe’ taşıdığını ifade ederek “üzerine bir anlaşma inşa edilebilecek gerçek bir kalkınma planının bulunmadığını” söyledi. Şahhati, ‘daha önce sınırlı düzeyde de olsa sağlanan bazı koordinasyon örneklerine dayanarak kaynak ve gelir dağılımının kısmen ilerleyebileceğini’ belirtti.

Ancak ona göre yeniden imarın ‘kalkınma’ başlığı altında sunulması, harcamaların siyasallaştırılmasının önünü açıyor. Şahhati, siyasi bölünmüşlüğün ‘herhangi bir hükümeti zor veya uzun vadeli ekonomik kararlar almaktan aciz bıraktığını’ vurguladı.

2011’den bu yana kronik siyasi bölünmeyle yaşayan Libya’da, geçen yıl 59 milyar Libya dinarına ulaşan ‘paralel harcama’ (yani devletin resmi kanalları dışında yapılan ödemeler) yeni anlaşmayı tehdit eden en önemli unsur olarak değerlendiriliyor. (Doların resmi piyasadaki değeri 5,47 dinar, paralel piyasadaki değeri ise 7,84 dinar)

Bu paralel harcama sisteminin, yılın ilk çeyreğinden itibaren artan biçimde tartışma konusu olması, batıdaki Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile doğudaki parlamento tarafından atanan Usame Hammad hükümeti arasında yeni bir çekişme alanı yarattı. Her iki taraf da kendi mali sistemini ayrı olarak işletmeyi sürdürüyor.

 Libya'nın doğusunda bir idari kontrol binasının inşası (Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu)Libya'nın doğusunda bir idari kontrol binasının inşası (Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu)

Doğru Libya’da yaşanan gelişmeler, ülke içindeki durumu daha da karmaşık hale getirdi. Doğudaki hükümet, geniş çaplı yeniden imar projelerini uygulamaya soktu. Bu projeler, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter’in oğlu Belkasım Hafter’in liderliğinde yürütüldü ve böylece yeniden imar konusu, iki taraf arasındaki siyasi ve mali çekişmenin önemli bir parçası haline geldi.

Buna karşılık DYK Mali Komite Başkanı Abdulcelil eş-Şavuş, daha iyimser bir yaklaşım sergiledi. Eş-Şavuş, anlaşmanın tüm tarafların ‘büyük tavizleri’ sonucunda sağlandığını belirterek, Merkez Bankası’nın projelerin takipçisi olacağını ve paralel harcamaların önleneceğini vurguladı.

Eş-Şavuş, finansman kanallarının birleştirilmesinin kaybedilen finansal uyumu bir ölçüde geri kazandıracağına ve kurumlara yıllardır süren bölünmüşlüğü aşma fırsatı vereceğine inanıyor.

Ancak farklılıklar yalnızca ekonomik vizyonla sınırlı değil. Libyalı siyasi analist Hüsam Feniş, anlaşmanın yeniden imar dosyasını ‘son derece hassas bir denklemin’ merkezine yerleştirdiğini söyledi. Feniş’e göre, merkezi bir harcama sistemi ve artan Amerikan denetimi, kamu fonlarının önceliklerini belirleme konusunda ülkenin karar alma alanını daraltıyor.

Feniş, “ABD Hazine Bakanlığı artık Libya’daki harcama yollarını doğrudan etkiliyor. Bu durum, ‘şartlı mali istikrar’ olarak adlandırdığımız ve büyük finansal akışları kontrol altında tutmalarına imkân veren bir sistem içinde gerçekleşiyor” dedi.

Diğer yandan ABD, iki Libya meclisi arasındaki anlaşmayı memnuniyetle karşıladı. ABD, anlaşmanın ‘yapıcı diyaloğu’ teşvik ettiğini, Libya Merkez Bankası’nın mali sürdürülebilirliğini güçlendirdiğini ve kalkınma projelerine finansman sağladığını belirtti. Ayrıca tüm tarafların sürece dahil edilmesinin, Libya’yı birleştirme yönünde momentumun korunmasına katkı sağlayacağı vurgulandı.

Feniş, yeniden imar projelerinin artık üç iç içe geçmiş alanın kesişiminde şekillendiğini belirtiyor: Halkın somut projeler beklentisi, siyasi güçlerin harcamalar yoluyla nüfuzlarını pekiştirme çabaları ve Amerikan vizyonu, ki bu vizyon finansal kaosu kontrol altında tutmayı ve petrol gelirleri üzerindeki denetimi sürdürmeyi içeriyor.

Yolsuzluğun önlenmesinin ‘yumuşak mali vesayete’ dönüşebileceği ve bu durumun hayati projelerin gerçekleştirilmesini engelleyebileceği uyarısında bulunan Feniş, finansal istikrarın gerçek bir yeniden imar süreci başlatmaktan çok, bekleme süresini yönetmeye indirgenebileceğini söyledi.

Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası camia, anlaşmayı kurumsal güvenin yeniden tesisine doğru bir adım olarak değerlendiriyor. Ancak bu adım, uygulamanın izlenmesine ve kamu fonlarının yeniden israf ve paralel harcama döngüsüne dönmemesinin güvence altına alınmasına bağlı görünüyor. Uzmanlar, teorik olarak anlaşmanın yeniden imar projelerini canlandırma fırsatı sunduğunu, ancak başarısının kapsamlı reformlara bağlı olduğunu belirtiyor.


Mısır, Sudan'ın egemenliğini koruyan kapsamlı bir siyasi süreç çağrısında bulunuyor

El Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, BM Mülteci Ajansı tarafından Tina kasabasından Tulum mülteci kampına taşınıyor (Reuters)
El Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, BM Mülteci Ajansı tarafından Tina kasabasından Tulum mülteci kampına taşınıyor (Reuters)
TT

Mısır, Sudan'ın egemenliğini koruyan kapsamlı bir siyasi süreç çağrısında bulunuyor

El Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, BM Mülteci Ajansı tarafından Tina kasabasından Tulum mülteci kampına taşınıyor (Reuters)
El Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, BM Mülteci Ajansı tarafından Tina kasabasından Tulum mülteci kampına taşınıyor (Reuters)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdluati, Sudan'ın birliğini ve egemenliğini koruyacak kapsamlı bir siyasi sürecin başlatılması için gerekli koşulların yaratılması amacıyla, bölgesel ve uluslararası düzeyde ortak çabalara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Abdulati'nin G20 Zirvesi kapsamında İngiliz Ulusal Güvenlik Danışmanı Jonathan Powell'a, Sudan'da gerginliği azaltma ve kapsamlı bir ateşkes sağlama yönündeki Dörtlü Mekanizma çerçevesindeki Mısır çabaları hakkında bilgi verdiği belirtildi.

Mısırlı bakan, Mısır'ın Sudan halkına ve ulusal kurumlarına olan sarsılmaz desteğini vurguladı.

Açıklamaya göre, iki taraf ayrıca Filistin meselesindeki gelişmeleri de görüştü. Bakan Abdulati, Şarm El-Şeyh Anlaşması'nın tam olarak uygulanmasının, erken iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarının başlatılmasının ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılmasının önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın bakanlık açıklamasından aktardığına göre Abdulati, Gazze'ye ilişkin Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasını sağlamak ve Gazze'de sorumluluk ve görevlerini yerine getirecek uluslararası istikrar gücünün hızla oluşturulması için uluslararası alanda ortak çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı.