Filistinli mahkumlar, Ben Gvir'in önlemlerine açlık greviyle meydan okuyor

El-Halil’de, İsrail mahkemelerinde tutuklu Filistinlilere yönelik dayanışma gösterisi (AFP)
El-Halil’de, İsrail mahkemelerinde tutuklu Filistinlilere yönelik dayanışma gösterisi (AFP)
TT

Filistinli mahkumlar, Ben Gvir'in önlemlerine açlık greviyle meydan okuyor

El-Halil’de, İsrail mahkemelerinde tutuklu Filistinlilere yönelik dayanışma gösterisi (AFP)
El-Halil’de, İsrail mahkemelerinde tutuklu Filistinlilere yönelik dayanışma gösterisi (AFP)

Hapishane yönetimiyle diyalog turlarının başarısız olmasının ardından, Esir Hareketi için Ulusal Acil Durum Yüksek Komitesi mahkumların dün ne kadar süreceği belli olmayan açlık grevine başladığını duyurdu. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in mahkumlara yönelik politika ve prosedürlerine karşı kaydedilen en kapsamlı gerilimde, yarın Ramazan ayının ilk günü 2 bin mahkumun da açlık grevine katılacağı belirtildi.
Esir Hareketi’nin bildirdiğine göre, açlık grevi başlatanlardan Ammar Mardi’nin Fetih Hareketi’ni, Selame el-Katavi’nin Hamas’ı, Zeyd Besisi’nin İslami Cihad Hareketi’ni, Velid Hanatişe’nin Halk Cephesi’ni, Vecdi Cevde’nin Demokratik Cephe’yi, Basim Handekçi’nin ise Filistin Halk Partisi’ni temsil ettiği ifade edildi.
Acil Durum Komitesi'nin Salı günü Hapishaneler İdaresi'ne ne kadar süreceği belli olmayan bir grev başlatma kararlarını belirten bir mektup vermesi gerekiyordu.
Filistin Esirler ve Serbest Bırakılanlar Komisyonu, tüm kesimlerin temsilcisi konumundaki Esir Hareketi için Ulusal Acil Durum Yüksek Komitesi’nin Salı günü Hapishaneler İdaresi'ne tutukluların açlık grevine başlama kararını içeren bir yazı verdiğini bildirdi. Öncesinde ise Acil Durum Yüksek Komitesi ile Hapishaneler İdaresi arasında yapılan diyalog oturumları başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Filistin Esirler ve Serbest Bırakılanlar Komisyonu ve Esirler Kulübü, açlık grevinin başlangıcına yaklaşılırken tutukluların seferberliği yoğunlaştırdığını, ‘özgürlük veya şehitlik savaşına’ hazır olduklarını doğruladı. Yarın açlık grevine başlayacak olan tutsaklar arasında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri Ahmed Saadet'in de bulunduğu belirtildi.
Mahkumlar, Hapishaneler İdaresi'ni Ben-Gvir’in aldığı bir dizi karardan geri adım atmaya zorlamak istiyor. Yaşam koşullarına ilişkin anlaşmalar, cezaevleri içi transferler, bazı bölümlerin ve fırınların kapatılması, duş kullanımının azaltılması, Knesset üyelerinin ziyaretleri hususunda tarafgir değişikliklerin getirilmesi gibi maddelerin yer aldığı bu kararlar, bu ayın başlarında Knesset Genel Kurulu tarafından ön okumada onaylanmıştı. Ayrıca bazı mahkumlara idam cezası verilmişti.
İsrail güvenlik teşkilatı, mahkumların yürüteceği açlık grevinin Ramazan ayında gerilime neden olacağına inanıyor.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.