Eritre’den ABD’nin Tigray’a yönelik açıklamalarına tepki

ABD, Tigray’da savaş suçları işlendiği suçlamasında bulundu.

Tigray bölgesi, Etiyopya’nın kuzeyinde bulunuyor.
Tigray bölgesi, Etiyopya’nın kuzeyinde bulunuyor.
TT

Eritre’den ABD’nin Tigray’a yönelik açıklamalarına tepki

Tigray bölgesi, Etiyopya’nın kuzeyinde bulunuyor.
Tigray bölgesi, Etiyopya’nın kuzeyinde bulunuyor.

Eritre dün, Etiyopya’nın kuzeyindeki Tigray Bölgesi’nde kuvvetlerinin savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlediğine yönelik ABD’nin suçlamalarını yalanlayarak ABD Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarını ‘asılsız ve karalayıcı’ olarak nitelendirdi.
Eritre Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın pazartesi günü dile getirdiği suçlamalara yanıt olarak, “Yeni olmayan bu suçlamalar, çürütülemeyecek hiçbir gerçek delile dayanmıyor” açıklamasında bulundu.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Asmara yönetimi bu suçlamaların ‘birbiri ardına gelen ABD yönetimlerinin, gizli siyasi gündemlerini gerçekleştirme hedefiyle 2009’dan bu yana Eritre’ye karşı sürdürdükleri yersiz düşmanlığın ve şeytanlaştırmanın bir devamı’ olduğunu vurguladı.
Blinken pazartesi günü, Tigray’daki anlaşmazlığın tüm taraflarını, yani hükümet güçleri ve isyancıları savaş suçları işlemekle suçladı. ABD Dışişleri Bakanı, “Bu eylemlerin çoğu, rastgele ya da sadece savaşın tesadüfi bir sonucu değil, hesaplı ve düşünülerek yapıldı” ifadelerini kullandı.
Blinken ayrıca, özellikle Etiyopya federal ordusunu ve müttefiklerini, yani Eritre ordusunu ve Amhara bölgesindeki güçleri ve milisleri, ‘cinayet, tecavüz ve diğer cinsel şiddet ve şiddet eylemleri’ de dahil olmak üzere insanlığa karşı suç işlemekle itham etti. İsyancıların liderleri hakkında ise konuşmadı.
Eritre Dışişleri Bakanlığı bu duruma dair şu açıklamada bulundu:
“Bu ucuz karalama kampanyası, Tigray’daki isyancıların liderlerini destekleyerek Eritre ve Etiyopya federal hükümetine asılsız suçlamalarla şantaj yapmayı, daha fazla kaos yaratmayı ve yasa dışı müdahalenin devamı için bahaneler ve ortam yaratmayı amaçlıyor.”
Eritre hükümeti, isyancı bir gruba dönüşene kadar bölgeyi yöneten Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) güçleriyle savaşmak için güney sınırlarındaki Tigray’a kuvvet göndererek Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in federal hükümetine askeri destek verdi.
Abiy Ahmed 2018’de iktidara gelene kadar yaklaşık 30 yıl iktidar koalisyonuna hakim olan TPLF, 1989-2000 yılları arasında iki ülke arasında yaşanan savaştan bu yana Asmara’nın başlıca düşmanıydı. Asmara, Tigray’daki yıkıcı savaşın ‘birçok suç işleyen’ TPLF’den kaynaklandığını ve Washington’ın bunu kasıtlı olarak ‘hafife aldığını’ duyurdu.
Eritre hükümeti ayrıca, ABD’nin bu suçlamalarının başta Afrika Kıtası olmak üzere dünyanın çeşitli noktalarında ABD politikasına yönelik itirazların olduğu bir dönemde geldiğine dikkat çekti.
Addis Ababa ve Asmara aylarca Eritre’nin Tigray’daki çatışmalara girdiğini yalanladı. Ancak Abiy Ahmed, Mart 2021’de bölgede Eritre güçleri olduğunu kabul etti.
Washington, 2021’in sonunda Eritre’deki iktidar partisine ve çatışma boyunca birçok ihlalle suçladığı Eritre ordusuna yaptırımlar uyguladı.
Eritre'nin katılmadığı 2 Kasım 2022’deki görüşmelerin ardından, Etiyopya hükümeti ile Tigray isyancıları arasında anlaşma imzalandı.



Kamerun’da koleradan ölenlerin sayısı 420’ye yükseldi

Kolera şiddetli ishal ve kusmaya neden olur (AFP)
Kolera şiddetli ishal ve kusmaya neden olur (AFP)
TT

Kamerun’da koleradan ölenlerin sayısı 420’ye yükseldi

Kolera şiddetli ishal ve kusmaya neden olur (AFP)
Kolera şiddetli ishal ve kusmaya neden olur (AFP)

Kamerun Sağlık Bakanlığı’ndan bir yetkili, ülkede son iki hafta içinde devam eden kolera salgınında 26 kişinin daha hayatını kaybetmesiyle, toplam ölü sayısının 426’ya çıktığını bildirdi.

Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, salgın Ekim 2021’de ilan edildi ve vakalarda bir düşüş döneminin ardından bu yıl Mart ayından bu yana vakalarda güçlü bir artış görüldü.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Bakanlık yetkilisi Linda Esso, Kamerun’da teyit edilen vaka sayısının şu anda bin 868 olduğunu söyledi.

Kolera şiddetli ishale, kusmaya ve halsizliğe neden olabilir ve esas olarak kontamine yiyecek veya su yoluyla bulaşır. Tedavi edilmezse saatler içinde insanı öldürebilir.

WHO tarafından dün yayınlanan bir raporda, 2023 başından bu yana, 14 Afrika ülkesinde kolera vakası bildirildiği ifade edildi.

Raporda, birçok ülke önceki yıllara göre daha yüksek vaka ölüm oranları bildirdiği için özellikle endişe duyulduğunun da altı çizildi.

Sağlık Bakanlığı’nın Reuters tarafından görülen bir durum raporunda ise, “Kamerun’da koleraya yakalananların yüzde 79’undan fazlası sağlık tesislerine orta veya ciddi durumda gidiyor. Bu da ölüm oranını artırıyor” denildi.


Burkina Faso'daki siyasi geçişi nasıl bir gelecek bekliyor?

Burkina Faso güvenlik güçleri bir eğitim tatbikatı sırasında (AFP)
Burkina Faso güvenlik güçleri bir eğitim tatbikatı sırasında (AFP)
TT

Burkina Faso'daki siyasi geçişi nasıl bir gelecek bekliyor?

Burkina Faso güvenlik güçleri bir eğitim tatbikatı sırasında (AFP)
Burkina Faso güvenlik güçleri bir eğitim tatbikatı sırasında (AFP)

Burkina Faso hükümeti, devam eden terör saldırıları ve çatışmaların genişlemesi ışığında "seçim yapılamaz" uyarısında bulundu. Uzmanlar, askeri otoriteyi siyasi geçiş sürecine ve kötüleşen güvenlik durumuna bağlamanın bu süreci zan altında bıraktığına inanırken, terör guruplarının darbe hükümetlerinde hukukun üstünlüğünün ve kurumların yokluğundan yararlandığını vurguladı.

2022 yılında iki askeri darbeye tanık olan Burkina Faso’ya, geçtiğimiz Eylül ayından bu yana Yüzbaşı İbrahim Traore liderliğindeki bir askeri geçiş otoritesine liderlik ediyor.

Bu hafta yaklaşık 40 kişinin öldürülmesinin ardından, Burkina Faso Başbakanı Apollinaire Kyelem de Tambela,"güvenlik olmadan seçim yapılamaz" dedi. Tambela, geçici Yasama Meclisi'nde yaptığı konuşmada, "Elinizde bir an önce güvenliğimizi sağlayacak sihirli bir değnek varsa seçimleri yapabiliriz. dedi. Toprağın bir kısmı ulaşılmazken şimdi seçim yaparsak kim seçilirse seçilsin kötü seçilmiş diyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Güvenlik ve yerel kaynaklar önceki gün AFP'ye verdiği demeçte, son iki saldırının aşırılık yanlısı gruplara mensup olduğundan şüphelenilen silahlı kişiler tarafından gerçekleştirildiğini ve bu saldırılar sırasında ordu personeli ile sivil işbirlikçilerin öldürüldüğünü söyledi. Son birkaç haftadır, ülkenin farklı bölgelerinde şiddet artarken, geçtiğimiz Mayıs ayındaki saldırılarda toplamda 100'den fazla kişi hayatını kaybeti.

Sivil toplum kuruluşlarına göre 7 yıl önceki şiddet olaylarında 10 binden fazla sivil ve askeri personel hayatını kaybederken, ki milyonu aşkın insan kaçmaya zorlandı.


Kenya Devlet Başkanı Ruto'dan "Afrika'da yerel para kullanalım" çağrısı

Ruto destekçileri sokakta (AA)
Ruto destekçileri sokakta (AA)
TT

Kenya Devlet Başkanı Ruto'dan "Afrika'da yerel para kullanalım" çağrısı

Ruto destekçileri sokakta (AA)
Ruto destekçileri sokakta (AA)

Kenya Devlet Başkanı William Ruto, Afrika ülkeleri arasındaki ticarette dolar kullanılmasını eleştirerek "Afrika'da yerel para kullanalım." dedi.

Kenya basınındaki habere göre, Ruto, başkent Nairobi'de düzenlenen Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) ile ilgili düzenlenen forumda açıklamalarda bulundu.

Küresel olarak doların yükselişine dikkati çeken Ruto, "Afrika'da yerel para kullanalım" diyerek Afrika ülkelerinin, 2022'de başlatılan Pan-Afrika Ödeme ve Uzlaşma Sistemi'ne (PAPSS) dahil olması gerektiğini vurguladı.

Ruto, "Farklı para birimleri kullandığımızdan dolayı mal ve hizmetler için bir Afrika ülkesinden diğerine ödeme yaparken zorlanıyoruz. Bu nedenle hepimiz dolar kullanmak zorunda kalıyoruz." diye konuştu.

Yerel para kullanımının, doların küresel yükselişinde Afrika ülkelerinin ekonomilerini koruyacağının altını çizen Ruto, "Ülke içinde ve ülkeler arasında yerel para birimlerimizi kullanacak bir mekanizmaya sahip olmayı öneriyorum." ifadesini kullandı.

Afrikalı iş insanları ve bankalar, ülkeler arası para transferlerinde daha çok ABD ve Avrupa ülkelerindeki bankaları kullandığı için bu işlemler 3 ila 5 güne uzayabiliyor.

Pan-Afrika Ödeme ve Uzlaşma Sistemi, 13 Ocak 2022'de Gana'nın başkenti Akra'da başlatılmıştı.

Yeni sistem, Afrika ülkeleri arasında yerel para birimiyle ödeme yapılmasına olanak sağlıyor.


Güney Afrika ‘Rusya’ya silah sevkiyatı’ iddiasını soruşturuyor

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa (Reuters)
Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa (Reuters)
TT

Güney Afrika ‘Rusya’ya silah sevkiyatı’ iddiasını soruşturuyor

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa (Reuters)
Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa (Reuters)

Güney Afrika Devlet Başkanlığı Ofisi yaptığı açıklamada, Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın, geçen yıl bir Rus gemisinin Cape Town yakınlarındaki bir deniz üssünden silah sevkiyatı yaptığı yönündeki ABD iddialarını araştırmak üzere bir komisyon atadığını söyledi.

ABD'nin Pretorya Büyükelçisi Reuben Brigety 11 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “Aralık ayında Batı Kap vilayetinde bulunan Simon’s Tow’daki bir deniz üssüne yanaşan Rus gemisinin Güney Afrika’dan silah sevkiyatı yaptığından emin olduğunu” belirtti. Söz konusu iddia, dile getirildiği andan itibaren Güney Afrika tarafından reddedildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığı habere göre bu iddialar ABD, Güney Afrika ve Rusya arasında diplomatik bir tartışmaya ve Güney Afrika’nın Ukrayna savaşındaki tarafsız konumunun sorgulanmasına neden oldu.

Güney Afrika ise tarafsız olduğunu ve savaşla ilgili Birleşmiş Milletler kararlarına oy vermekten kaçındığını söyledi.

Ofis tarafından yapılan açıklamada “Başkan, iddiaların ciddiyeti, halkın ilgisi ve bu konunun Güney Afrika’nın uluslararası ilişkilerine etkisi nedeniyle soruşturma açılmasına karar verdi” ifadelerine yer verildi.

Üç üyeli komiteye soruşturma için 6 hafta verildi. Görev tanımı ise, yük gemisinin gelişinden kimin haberdar olduğunu, yüklenen ve boşaltılan malların içeriğini ve ‘yük gemisinin gelişiyle ilgili olarak anayasal, yasal veya diğer yükümlülüklere uyulup uyulmadığının’ öğrenilmesine dayanıyor.

Başkanın, soruşturmanın tamamlanmasından sonraki iki hafta içinde nihai bir rapor alması bekleniyor.


Kamerun'da kaçırılan 30 kadın serbest bırakıldı

Batı Kamerun, Anglofon azınlıktan ayrılıkçılar ile hükümet güçleri arasında kanlı bir çatışmaya sahne oluyor (AFP)
Batı Kamerun, Anglofon azınlıktan ayrılıkçılar ile hükümet güçleri arasında kanlı bir çatışmaya sahne oluyor (AFP)
TT

Kamerun'da kaçırılan 30 kadın serbest bırakıldı

Batı Kamerun, Anglofon azınlıktan ayrılıkçılar ile hükümet güçleri arasında kanlı bir çatışmaya sahne oluyor (AFP)
Batı Kamerun, Anglofon azınlıktan ayrılıkçılar ile hükümet güçleri arasında kanlı bir çatışmaya sahne oluyor (AFP)

Kamerunlu bir hükümet yetkilisi, Anglofon azınlıktan ayrılıkçılar ile hükümet güçleri arasında kanlı bir çatışmanın yaşandığı Kamerun'un batısında 20 Mayıs'ta kaçırılan yaklaşık 30 kadının serbest bırakıldığını açıkladı.

Kamerun İletişim Bakanlığı Medya Gözlemevi Müdürü Denis Omgba AFP'ye yaptığı açıklamada kaçırılan kadınların kaçırılmalarından üç gün sonra 23 Mayıs akşamı serbest bırakıldıklarını ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre yerel kaynaklar, yaşlı kadınların 20 Mayıs'ta kuzeybatı bölgesindeki Kegjom Kekou köyünde, bir gün önce ayrılıkçı isyancıların aylık vergilerine karşı bir protestoya katılmalarının ardından silahlı teröristler tarafından kaçırıldığını bildirdi.

Yetkililer, çoğunlukla Fransızca konuşulan Orta Afrika ülkesinde Anglofon azınlığın yaşadığı kuzeybatı ve güneybatı bölgeleri için bağımsızlık talep eden silahlı isyancılara atıfta bulunmak için hala “terörist” terimini kullanıyor.


Malavi'de ordu ve polis, yüzlerce mülteciyi baskınlarla toplayıp kampa götürdü

Kapasitesinin 4 katından fazla mülteciyi ağırlayan Dzaleka kampının dışında da 20 bine yakın kişi yaşıyor (BMMYK)
Kapasitesinin 4 katından fazla mülteciyi ağırlayan Dzaleka kampının dışında da 20 bine yakın kişi yaşıyor (BMMYK)
TT

Malavi'de ordu ve polis, yüzlerce mülteciyi baskınlarla toplayıp kampa götürdü

Kapasitesinin 4 katından fazla mülteciyi ağırlayan Dzaleka kampının dışında da 20 bine yakın kişi yaşıyor (BMMYK)
Kapasitesinin 4 katından fazla mülteciyi ağırlayan Dzaleka kampının dışında da 20 bine yakın kişi yaşıyor (BMMYK)

Malavi'de güvenlik güçlerinin mültecileri toplayıp zorla kamplara götürdüğü bildirildi. 

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'ın aktardığına göre, polis ve ordu geçen hafta aralarında 100 çocuğun da yer aldığı en az 400 mülteciyi Dzaleka kampına götürdü.

Malavi hükümeti, iki ay önce yayımladığı uyarıda, ülkedeki tüm mültecilere 15 Nisan'a kadar Dzaleka kampına geri dönmeleri gerektiğini aksi takdirde kampa zorla götürüleceklerini duyurmuştu. 

Polis, 17 Mayıs'ta başkent Lilongve'deki 4 bölgeye baskın düzenleyerek mültecileri kaldıkları evlerden çıkardı. Mültecilerin önce Maula Hapishanesi'ne, oradan da kampa nakledildiği aktarıldı.


Çad Sudan’a dış müdahaleye köprü olmayacak

Çad Cumhurbaşkanı Muhammed İdris Debi (Reuters)
Çad Cumhurbaşkanı Muhammed İdris Debi (Reuters)
TT

Çad Sudan’a dış müdahaleye köprü olmayacak

Çad Cumhurbaşkanı Muhammed İdris Debi (Reuters)
Çad Cumhurbaşkanı Muhammed İdris Debi (Reuters)

Sudan Egemenlik Konseyi yaptığı açıklamada, Çad Cumhurbaşkanı Muhammed İdris Debi’nin herhangi bir tehlikeli unsurun sınırdan Sudan’a geçerek güvenlik ve istikrarına zarar vermesine izin vermeyeceğini vurguladığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Kahire merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (ANA) aktardığı habere göre Debi, başkent N'Djamena'daki başkanlık sarayında Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ın temsilcisi Büyükelçi Daffallah Hacı Ali'yi kabul etti.

Konsey tarafından Telegram üzerinden yapılan açıklamada Hacı Ali'nin Debi’ye iki ülkenin güvenlik ve istikrarına zarar veren tehlikeli unsurlar karşısında Sudan-Çad sınırını kapatma kararından dolayı teşekkür ettiği ve ayrıca ülkesinin Çad'a kaçan Sudanlılara yaptığı yardımlardan dolayı da teşekkür ettiği belirtildi.

Debi ise Çad'ın Sudan'da güvenlik ve istikrarı yeniden tesis edecek her şeyi sağlamaya hazır olduğunu ifade ederek “Sudan'ın güvenliğinin Çad'ın güvenliğinden, Çad'ın güvenliğinin de Sudan'ın güvenliğinden geçtiğini” vurguladı.


BM, Afrika Boynuzu’ndaki kıtlığı önlemek için 2,4 milyar dolar sözü verdi

Sözü verilen miktar, BM’nin Afrika Boynuzu bölgesinin umutsuzca ihtiyaç duyduğu 7 milyar dolardan çok daha az (Reuters)
Sözü verilen miktar, BM’nin Afrika Boynuzu bölgesinin umutsuzca ihtiyaç duyduğu 7 milyar dolardan çok daha az (Reuters)
TT

BM, Afrika Boynuzu’ndaki kıtlığı önlemek için 2,4 milyar dolar sözü verdi

Sözü verilen miktar, BM’nin Afrika Boynuzu bölgesinin umutsuzca ihtiyaç duyduğu 7 milyar dolardan çok daha az (Reuters)
Sözü verilen miktar, BM’nin Afrika Boynuzu bölgesinin umutsuzca ihtiyaç duyduğu 7 milyar dolardan çok daha az (Reuters)

New York’ta Birleşmiş Milletler (BM) sponsorluğunda dün düzenlenen konferansta Etiyopya, Kenya ve Somali’de kuraklıktan muzdarip milyonlarca insana yardım sağlamak için 2,4 milyar dolarlık taahhütte bulunuldu.

Bu miktar, BM’nin Afrika Boynuzu bölgesinin umutsuzca ihtiyaç duyduğu 7 milyar dolardan çok daha az.

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yapılan açıklamada, “Kıtlık önlendi” denildi.


BM Genel Sekreteri Guterres'ten Afrika Boynuzu için yardım çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BM Genel Sekreteri Guterres'ten Afrika Boynuzu için yardım çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Uluslararası topluma Afrika Boynuzu için acil yardım çağrısında bulundu.

Guterres, BM'de Afrika Boynuzu için düzenlenen üst düzey fon toplama etkinliğinde konuştu.

Bölgede meydana gelen "kriz üstüne krizin" milyonlarca hayatı tehlikeye attığına dikkati çeken Guterres, kuraklık gibi doğal afetlerin yanı sıra istikrarsızlık ve çatışmanın toplu yer değiştirmelere neden olduğunu kaydetti.

Guterres, "Krizin felakete dönüşmesini engellemek için şimdi harekete geçmeliyiz." diyerek, geçen sene toplanan fonlarla bölgede 20 milyon kişiye hayat kurtarıcı yardım ulaştırıldığını anımsattı.

Desteğin mevcut sınamalar uyarınca artırılması gerektiğine işaret eden Guterres, "Uluslararası toplum ve tüm donörlere bölge için 2023 İnsani Müdahale Planı'nı acil bir şekilde fonlama çağrısında bulunuyorum." dedi.

Guterres, halihazırda planın sadece yüzde 20'sinin fonlandığını ve bunun kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, "Acil ve büyük bir fon sağlanmazsa operasyonlar devam edemeyecek ve insanlar ölecek." uyarısında bulundu

- ABD'den yardım duyurusu

ABD'nin BM Daimi Temscilcisi Linda Thomas-Greenfield kuraklık nedeniyle Afrika Boynuzu'nda yaşanan krizi hafifletmek için 524 milyon dolar ilave insani yardım taahhüt ettiklerini duyurdu.

Greenfield, böylelikle ABD'nin bölge için bu yıl yaptığı yardım taahhüdünün 1,4 milyar dolara ulaştığını bildirdi.


Etiyopya, Nahda Barajı anlaşmazlığında Mısır ve Sudan'a Araplar tarafından destek verilmesine tepkili

Nahda Barajı (Reuters)
Nahda Barajı (Reuters)
TT

Etiyopya, Nahda Barajı anlaşmazlığında Mısır ve Sudan'a Araplar tarafından destek verilmesine tepkili

Nahda Barajı (Reuters)
Nahda Barajı (Reuters)

Etiyopya, Arap Birliği'nin 32'nci Liderler Zirvesi'nde yayınlanan Cidde Bildirisi’nde de yer aldığı üzere Nahda Barajı anlaşmazlığı konusunda Mısır ve Sudan'ın tutumuna Araplar tarafından destek verilmesini reddetti. “Mısır ve Sudan için su güvenliği, Arap su güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır” ifadelerine değinen bildiride, Nil sularında bu hakları etkileyen her türlü eylemin reddedildiğine dikkat çekildi.

Etiyopya Dışişleri Bakanlığı, dün akşam yaptığı açıklamada, Arap zirvesi dahilinde verilen kararları Mısır'ın Arap Birliği aracılığıyla Nahda Barajı dosyasında Addis Ababa'ya baskı kurma girişimleri olarak değerlendirdi.

Bakanlığın açıklamasında, “Etiyopya, Nil sularının adil ve makul kullanımı ilkesine saygı göstermeye devam edecektir” ifadeleri yer aldı. Ancak Mısır ve Sudan, Etiyopya’nın barajın işletim ve dolumu hususunda kapsamlı ve bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varmayı reddettiğini söylüyor.

Kahire, Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya resmi bir yanıtta bulunmadı. Şarku’l Avsat’a konuşan Mısırlı uzmanlar ise Etiyopya'nın tutumunu, Addis Ababa'nın barajın dolum ve işletimi konusunda bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varmaktan kaçmak için boşa harcadığı zamanın devamı olarak değerlendirdi. Uzmanlar ayrıca Etiyopya dördüncü kez dolum işlemine hazırlanırken Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde düzenlenen Arap Zirvesi'nin su güvenliğine ilişkin kararlarının Mısır ve Sudan'ın su haklarına yönelik güçlü desteğini temsil ettiğine de dikkat çektiler.

Geçtiğimiz Cuma günü Arap Birliği'nin 32'nci Liderler Zirvesi'nde bir dizi karar yayınlandı. Bunlardan birinde, Mısır ve Sudan için su güvenliğinin Arap su güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulandı. Kararda aynı zamanda Nil'in suları üzerindeki haklarını etkileyen her türlü eylemin reddedildiğine dikkat çekildi.

Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında barajla ilgili müzakereler Ocak 2021'den bu yana durmuş durumda. Bu hususta Temmuz 2020'de Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) başvuran Mısır, taraflar için kabul edilebilir ve bağlayıcı bir anlaşmaya varmak amacıyla Afrika Birliği (AfB) Başkanı'nın daveti üzerine üç ülkeyi müzakereleri yeniden başlatmaya çağırmıştı.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, bu ayın başlarında, Mısır'ın gelecekte Nahda Barajı konusunda BMGK’ya başvurma olasılığına işaret etti.

Nahda Barajı’nın Nil suyu üzerindeki payını etkileyeceğinden endişelenen Kahire ve Hartum, barajın dolum ve işletimini düzenleyen bağlayıcı bir yasal anlaşma çağrısında bulunuyor.

Nahda Barajı meselesinin Afrika çerçevesinde tutulması, uluslararası hale getirilmemesi konusunda ısrarcı olan Etiyopya ise Nil sularını kullanma hakkını vurgulayarak bunun egemenlik meselesi olduğunu söylüyor.

Mısır Afrika İşleri Konseyi Başkan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime ise Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamayı Addis Ababa'nın Mısır ve Sudan'ın Nil suları üzerindeki meşru haklarını görmezden gelme konusundaki ısrarı olarak tanımladı. BMGK ve AfB’nin kendisi gibi diğer uluslararası ve bölgesel kurumlar tarafından yayınlanan birçok benzer tavsiyeyi göz ardı ettiğine de dikkati çeken Halime, “Etiyopya'nın söz konusu açıklaması, uluslararası nehirlere katılan ülkelere önemli zararlar verilmemesi gerektiğine atıfta bulunan uluslararası hukuk ilkelerine yönelik süregelen ihmali yansıtmakta.

Uluslararası hukuk, Nil gibi uluslararası nehirler üzerinde egemenliği paylaşıyor. Etiyopya ise bunu görmezden gelmekte ısrar ediyor” dedi.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı ve Afrika meseleleri ve su işleri konusunda uzman Dr. Eymen es-Seyyid Abdulvehhab, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada yeni bir tutumun bulunmadığına dikkati çekiyor. Kendi deyimiyle bu ‘saldırgan’ tutumun Addis Ababa tarafından çeşitli uluslararası taraflara karşı birden çok kez kullanıldığına değiniyor.

Abdulvehhab aynı zamanda, “Açıklamadaki keskin üslup, aslında Etiyopya'nın Mısır'ın Nahda Barajı meselesini uluslararası bir soruna dönüştürmedeki başarısından duyduğu endişeyi yansıtıyor. Bu yaklaşım, uluslararası uzmanların barajın Sudan ve Mısır’a verdiği zararı kanıtlayan bir rapor yayınlanmaları ardından 2012'den beri devam ediyor. Ardından Addis Ababa ise teknik ya da siyasi herhangi bir uluslararası hamlenin kendisini büyük bir ikileme sokacağını düşünmeye başladı. Etiyopya, Nahda Barajı dosyasını AfB dahilinde tutmakta ısrar ediyor. Zirâ birlik üzerinde ciddi bir etkiye sahip. Böylece bu konuda kendisine baskı uygulama girişimlerini iptal edebiliyor” ifadelerini kullandı.

Cidde Bildirisi’nin zamanlamasının dördüncü dolum aşamasına hazırlanırken Addis Ababa üzerindeki baskıyı ikiye katladığını açıklayan Abdulvehhab, ancak bu baskının Etiyopya'nın tutumunda mutlaka bir değişiklik olacağı anlamına gelmediğini belirtti. Uzman, Etiyopya'nın Sudan ve Mısır’a karşı herhangi bir yükümlülük altına girmeden zaman öldürücü yaklaşımına devam edeceğini beklediğini de ifade etti.