BM’nin Sudan Temsilcisi: Sivil geçiş her zamankinden daha yakın

Perthes, bir sonraki hükümeti bekleyen ‘büyük zorluklar’ konusunda uyardı.

BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Perthes (Reuters)
BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Perthes (Reuters)
TT

BM’nin Sudan Temsilcisi: Sivil geçiş her zamankinden daha yakın

BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Perthes (Reuters)
BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Perthes (Reuters)

Birleşmiş Milletler’in Sudan’daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu’na (UNITAMS) başkanlık eden Birleşmiş Milletler (BM) Sudan Özel Temsilcisi, siyasi süreçte ilerleme sağlama konusundaki iyimserliğini dile getirerek, devam eden zorluklara rağmen Sudan’ın çözüme ‘her zamankinden daha yakın’ olduğunu vurguladı.
Pazartesi akşamı Güvenlik Konseyi’ne brifing veren Volker Perthes, Sudanlı tarafların artık siyasi bir anlaşmaya varmaya ve sivil yönetime dönmeye yakın olduklarını söyledi. Geçtiğimiz Aralık ayında ‘Çerçeve Anlaşma’ olarak bilinen Sudan ve çok çeşitli sivil taraflarca imzalanan anlaşmaya atıfta bulunan Perthes, bunun demokratik sivil yönetime ve yeni bir geçiş dönemine geçişi amaçlayan siyasi sürecin yeni bir aşamasını başlatan önemli bir an olduğunu dile getirdi.
‘Korgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ve Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Güçleri’ olmak üzere askeri taraflar, iki yıl sürecek bir geçiş dönemini başlatmak ve seçimlerle sonuçlandırmak için diğer siyasi ve mesleki güçlere ek olarak, ana muhalefet koalisyonu ‘Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’ ile çerçeve anlaşma imzaladı.
Perthes, UNITAMS misyonunun son aylarda öne çıkan tartışmalı konuları ele almak ve tartışmalara çok fazla sayıda tarafı dahil etmek için farklı konferanslar düzenlemek üzere sarf ettiği çabalara değindi. Özel Temsilci, bu konferansların oturumlarının çoğu başkentin dışından gelen ve geniş bir sosyal, profesyonel ve politik yelpazeyi temsil eden yüzlerce kadın, erkek ve genci kapsadığını açıkladı.
BM yetkilisi, siyasi süreci reddettiklerini beyan edenlerin bir kısmının daha sonra bu konferanslara katıldığını açıkladı. Bu istişarelerde örneğin Doğu Sudan meselesi de dahil olmak üzere birçok fikir birliği alanının ortaya çıktığına dikkati çeken Perthes, o bölgede uzlaşmanın önünü açacak bir forum kurulması konusunda mutabık kalınarak bir atılım sağlandığını belirtti. Volker Perthes, istişarelerin ‘tamamen Sudan içerisinde’ olduğunu ve BM’nin üçlü mekanizmadaki iki ortağının, yani Afrika Birliği (AfB) ve Doğu Afrika’daki Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (IGAD) ile işbirliği içinde bunları kolaylaştırmak için aktif olarak çalıştığını doğruladı.
Perthes, “Süreç mükemmel olmayabilir ve bazen çok yavaş ilerlediği için eleştirilebilir. Ancak sivil bir hükümetin kurulmasının önünü açan nihai bir anlaşmaya varmak için başta askeri yetkililer ve sivil muhalefet partileri olmak üzere geniş ve kapsayıcı bir taraf grubunu bir araya getirmeyi başardı” dedi. Uluslararası toplumun Sudan’ı desteklemek için ortak çabalarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu dile getiren BM Temsilcisi, çatışmaların nedenlerini ele alma, güvenlik önlemlerini uygulama, Sudanlıların yaşamlarını iyileştirme ve özgür ve adil seçimlere hazırlanma hususlarıyla ilgili temel sorunlarla başa çıkabilmesi için bir sonraki hükümete yardım çağrısında bulundu.
Volker Perthes, bir sonraki hükümetin karşı karşıya olduğu zorlukların çok büyük olduğuna dikkati çekerken, bu zorlukların ‘acil insani ve ekonomik ihtiyaçların ele alınması, güvenliğin ve adaletin sağlanması, insan haklarına saygı, barışın tesisi ve demokratik geçişin ilerletilmesi’ ile ilgili olduğunu vurgulayarak, “Bunların hepsi Sudan halkı için önemli gerekliliklerdir” dedi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, Perthes ayrıca, BM’nin uluslararası ortaklarıyla birlikte, bir sonraki hükümetin öncelikleri ve anlaşmayı takip edecek geçiş dönemi için ortak destek sağlamayı koordine ettiğini ve planladığını da vurgularken, güvenlik sektörü reformunun ve güçlerin birleştirilmesinin mevcut süreçteki ‘en hassas’ konular arasında yer alacağını belirtti.
BM Temsilcisi, son konferansın güvenlik sektörü reformu ve ‘Hızlı Destek Güçleri’ ile silahlı hareketlerin ‘tek bir ulusal orduya’ entegrasyonu konusunu görüşmek üzere birkaç gün içinde düzenleneceğini belirtti. Ayrıca konferansın ilerleyen yıllarda uygulanmak üzere bir ‘ön yol haritasına’ ulaşmasını umut ettiğini söyledi. Bunun yanı sıra Perthes, son haftalarda ordu ve Hızlı Destek arasındaki gerilimin tırmanmasından duyduğu endişeyi dile getirirken, her iki tarafa da ‘sakinlik’ çağrısında bulundu. Aynı şekilde ortak bir güvenlik komitesi kurma kararları, güvenlik sektörü reformunun temel yönleri ve güçlerin entegrasyonu konusundaki anlaşmalara dair iyimserliğini de dile getirdi. Volker Perthes, Egemenlik Konseyi Başkanı Korgeneral Burhan ve yardımcısı Korgeneral Daklu’nun siyasi sürece ve askeri ve sivil liderler arasında son haftalarda çözüme ulaşmak için sağlanan işbirliğine yönelik bağlılığına övgüde bulundu. BM yetkilisi ayrıca sivil güçleri, bir başbakan seçme ve hükümeti kurma mekanizmalarına ilişkin tartışmaları bir an önce sonuçlandırmaya çağırdı.



Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
TT

Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)

Şii Koordinasyon Çerçevesi çevresindeki siyaset kulislerinde, son aylarda meydana gelen değişikliklerle bu güçlerin dağılmanın eşiğinde olduğu konuşuluyor.

Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın kaynaklar, ‘ittifakın birliğini zayıflatmaya’ katkıda bulunan birkaç faktöre işaret etti. Bunların başında şu anda çoğu ana gücün neredeyse bağımsız olarak yarışmayı tercih ettiği ve Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin ikinci dönem için aday olmayı istemesinden kaynaklanan fikir ayrılığıyla, önümüzdeki kasım ayında yapılması planlanan genel seçimler geliyor. Diğer faktörler arasında ise İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanları aracılığıyla Irak'taki Şii güçler arasındaki ilişkilerin yol gösterici pusulası olan İran'ın, İsrail'in saldırıları ve ABD ile uluslararası baskılar sonucunda yaşadığı bölgesel değişimler ve zorlu koşullar yer alıyor.


Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Kaynaklar, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda tartıştıkları taslak nihai bildirinin, İsrail'in geçtiğimiz salı günü Katar'a düzenlediği saldırılarını şiddetle kınadığını söyledi.

Kaynaklara göre taslak bildiri, bir araya gelen devletlerin Katar’la sarsılmaz dayanışma içinde olduklarını teyit ederken Katar topraklarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alan saldırıyı, ‘açık bir saldırganlık eylemi ve uluslararası hukukun ciddi bir ihlali’ olarak değerlendirerek kınadı. Bildiride ayrıca, İsrail’in düzenlediği saldırıların bölgesel ve uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden bir tırmanış oluşturduğu ve bunun tüm Arap ve İslam ülkelerine yönelik bir saldırı olduğu vurgulandı.

Bildiri, bu ülkelerin Doha'nın egemenliğini ve güvenliğini savunmak için aldığı tüm önlemlere koşulsuz destek verdiklerini yeniden teyit etti.

İsrail’in saldırısının Gazze'deki savaşı sona erdirmek ve tutukluları serbest bırakmak için Katar'ın arabuluculuk çabalarını baltalamayı amaçladığı vurgulanan bildiride barış için yapılan diplomatik çabaların başarısızlığından İsrail'in tam olarak sorumlu tutulduğu belirtildi. İsrail'in saldırısının ‘mevcut ve gelecekteki anlaşmaları tehdit ettiği’ ifade edilen bildiride, uluslararası topluma saldırıyı durdurmak için acil önlemler alması çağrısında bulunulurken, Arap Barış Girişimi'ne bağlı kalınmasını vurgulandı. Bununla birlikte Katar, Mısır ve ABD'nin arabuluculuk çabalarındaki rolünü ve Suudi Arabistan ile Fransa'nın ‘iki devletli çözümü’ destekleyen çabaları övüldü.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al-i Sani'nin dün gerçekleşen zirvede yaptığı konuşmadan, Doha'nın kendi topraklarına yönelik saldırıyı kınamak, uluslararası toplumu İsrail'i Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşı durdurmaya zorlamak ve Filistin devletinin kurulmasını desteklemek amacıyla ‘gerçekçi’ bir yanıt hazırlamaya çalıştığı anlaşıldı. Katarlı yetkili, ülkesinin Gazze Şeridi'nde ateşkesin sağlanması için Mısır ve ABD ile arabuluculuk rolünü sürdüreceğini de duyurdu.


Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
TT

Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)

Arap ve İslam ülkelerinin dışişleri bakanları bugün Katar'ın başkenti Doha'da bir araya gelerek İsrail'in Doha'ya yönelik saldırısı hakkında bir karar taslağını görüştü. Karar, yarın Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenecek olağanüstü Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde liderlere sunulacak.

Bu gelişme, zirveye katılan ülkelerin dışişleri bakanları arasında, resmi toplantılar başlamadan önce bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili tutumları koordine etmek için iletişimin devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Geçtiğimiz salı günü Katar'ın başkentinde Hamas liderlerini hedef alan İsrail saldırıları, hareketin beş üyesinin ve Katar güvenlik güçlerinden bir üyenin ölümüne yol açtı.

Zirvenin taslak sonuç bildirgesinin tartışılması

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan dün Doha'ya geldi. Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, olağanüstü zirvede ‘bugün yapılacak dışişleri bakanları hazırlık toplantısında sunulan, İsrail'in Katar devletine yönelik saldırısı hakkında bir taslak bildirgenin tartışılacağını’ doğruladı.

Katar Haber Ajansı'na (QNA) yaptığı açıklamada el-Ensari, zirvenin toplanmasının, ‘İsrail'in bir dizi Hamas liderinin konutlarını hedef alan alçakça saldırısı karşısında İslam dünyasının Katar ile dayanışma içinde olduğunu yansıttığını’ vurguladı.

Dışişleri bakanlarının gündeminde Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin konuşması ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın benzer bir konuşması yer alıyor. Dışişleri bakanları, önerilerini, resmi olarak kabul edilmesi için olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine sunacak.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı Devlet Bakanı Halife bin Şahin el-Merar, Bangladeş Geçici Hükümeti Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Muhammed Tevhid Huseyin, Brunei Darussalam Cumhuriyeti Dışişleri İkinci Bakanı Dato Erron Behin Yusuf, Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Alibek Bakayev, İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha ve Gambiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mohamed Jallow olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine katılmak üzere Katar’ın başkenti Doha’ya geldi.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İİT dışişleri bakanları toplantısına katılmak üzere bugün Tahran'dan Doha'ya gitti. İran Devrim Muhafızları Ordusu'na yakın (DMO) Tesnim haber ajansı, Arakçi'nin İİT dışişleri bakanları olağanüstü toplantısına katılmak üzere bu sabah Katar'ın başkentine gittiğini bildirdi. Söz konusu toplantı, yarın yapılacak olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi hazırlıkları kapsamında, İsrail'in Katar'a yönelik ‘askeri saldırganlığını’ görüşmek üzere Katar'ın talebi üzerine düzenlendi. Tesnim, İran'ın olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan tarafından temsil edileceğini bildirdi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise İsrail'in ‘kardeş ülke Katar'a yönelik acımasız saldırısının uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve Arap, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit eden tehlikeli bir adım olduğunu’ söyledi.

Katar'ın yarın ev sahipliği yapacağı olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi öncesinde QNA'ya verdiği özel röportajda Abbas, “Doha Zirvesi'ne katılmanın mesajı ve amacı açık; Katar'ın güvenliği, Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Hepimiz bu saldırılar karşısında birleşmiş durumdayız” ifadelerini kullandı.

Abbas, İsrail'in Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğine yönelik saldırısının yansımalarıyla ilgili olarak, bunun ‘Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğini zayıflatmaya ve bölgenin istikrarını bozmaya yönelik tehlikeli bir gösterge olduğunu’ belirtti. Abbas, ‘kolektif güvenliği korumak için Arap ve İslam dünyasının ortak bir tepki vermesi gerektiğini’ vurguladı.

Abbas ayrıca, İsrail'in Katar, Filistin ve diğer Arap ülkelerine karşı sürdürdüğü ihlallerden sorumlu tutulması gerektiğini bildirdi.

QNA’nın bugün yayınladığı röportajda Abbas, insani yardımın ulaştırılmasının hızlandırılması, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi, Batı Şeria ve Kudüs'teki yerleşim faaliyetlerinin ve yerleşimci terörünün durdurulması, ele geçirilen Filistin fonlarının iadesi ve uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi uyarınca, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin tüm topraklarının işgalinin sona erdirilmesi ve yeniden inşanın ilerletilmesi gerektiğini vurguladı.

Filistin Devlet Başkanı ayrıca, Filistin davasını destekleme konusunda Katar'ın kararlı rolünü övdü ve bu durumun, hakikat ve adaleti savunan halkların ve devletlerin, saldırganların planlarını bozabileceğini kanıtladığını belirtti.

Diğer yandan Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, “Zirvenin toplanması, Katar'ın yalnız olmadığı ve Arap ve İslam ülkelerinin onun yanında olduğu mesajını veriyor” dedi.

Ebu Gayt, Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamada, “İsrail saldırıları, ne yazık ki, uluslararası toplumun iki yıldır Gazze Şeridi'ndeki soykırım suçuna sessiz kalmasından ve işgalci liderlerin istedikleri her şeyi yapıp paçayı sıyırabilecekleri hissine kapılmalarından kaynaklanıyor. Bu talihsiz durumun sona erdirilmesi gerekiyor. Zira böyle devam ederse uluslararası hukukun çöküşünün bedelini hepimiz ödeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

sdfr
Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi (Şarku'l Avsat)

Geçtiğimiz perşembe günü Katar, İsrail Hava Kuvvetleri’nin salı günü Hamas liderlerinin konutlarına düzenlediği ve Körfez, Arap ve uluslararası ülkeler ve kuruluşlar tarafından kınanan saldırıyı görüşmek üzere acil bir Arap Birliği – İİT zirvesi düzenleneceğini duyurdu.

Zirvede, durumun yansımaları ve bölgenin daha fazla çatışmaya sürüklenmesini önlemek için atılması gereken adımlar tartışılacak. İran, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın zirveye katılacağını doğrularken, Irak da Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin katılacağını doğruladı. Türkiye Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın Doha'yı ziyaret edeceğini açıkladı.