Cumhurbaşkanı Erdoğan, en düşük emekli aylığının 7 bin 500 lira olacağını açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, en düşük emekli aylığının 7 bin 500 lira olacağını açıkladı
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, en düşük emekli aylığının 7 bin 500 lira olacağını açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, en düşük emekli aylığının 7 bin 500 lira olacağını açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Emeklilerle ilgili çalışmamızı yaptık. Buradan güzel bir müjdeyi vermiş olayım. O da bunu 7 bin 500 lira olarak inşallah buradan açıklamış oluyoruz. Hayırlı olsun." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV ve Star TV ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Konuşmasına bu gece itibarıyla ramazan ayının idrak edildiğini anımsatarak başlayan Erdoğan, "Bu gece sahura kalkacağız ve ramazanın o manevi havasını inşallah teneffüs etmeye başlayacağız. Tüm İslam alemi için bu manevi huzur, özellikle depremde ebediyete uğurladığımız şehitlerimizin rahmetine ve onların şehadet makamının yücelmesine vesile olsun. Bu arada 100 bini aşkın yaralımız var, bütün yaralılarımızın şifa bulmasına vesile olsun." dedi.
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin 45'inci gününde yapılan çalışmalara ilişkin genel bir değerlendirmesi istenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, enkazın kaldırılması, çadır kentler, konteyner kentler ve prefabrik konutların yapılmasına süratle devam edildiğini söyledi.
Kalıcı konutların temellerinin atılmaya başlanacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yarın temel atmaya başlıyoruz. Bu kalıcı konutları da süratle söz verdiğimiz gibi inşallah bir yıl içerisinde bitirmeye Rabb'im bizleri muvaffak kılsın. Tabii bu ölçüde büyük bir yıkımın karşısında Türkiye'den daha hızlı refleks gösterecek, harekete geçecek başka bir ülke yok. Biz çünkü geçmişte de bunun imtihanlarını başarıyla verdik. Depremin ilk dakikalarından itibaren çok hızlı şekilde bir durum tespiti yaptık ve Türkiye'nin dört bir yanından ekipleri, araç, gereçleri bölgeye sevk ettik. Kabinemizin tüm üyelerini deprem bölgesine göndererek her birini bir ilin koordinatörü olarak oralarda görevlendirdik. Sağ olsun bakan arkadaşlarım o günden bugüne bölgeden hiç ayrılmadan orada bu koordinatörlük görevlerini yaptılar.
Her ilin milletvekilleri oralarda görev yaptı ve milletvekili arkadaşlarımın orada görev yapmalarıyla yetinmedik, tüm farklı iller de dahil olmak üzere başta o ilin valisi, yine orada bakan arkadaşlarıma, onlar da yardımcı oldular. Diğer illerden tüm belediyelerimizi, belediye başkanlarımızı, başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere buraya sevk ettik. Tabii asker, polis, jandarma, sağlıkçı, madenci, itfaiyeci, aklınıza kim gelirse bölgeye gönderdik. Biliyorsunuz özellikle madencilerin bu yeraltı, maden çalışmalarında büyük kabiliyetleri var. Onları da buralara sevk ederek kendilerinden çok istifade ettik. Binlerce iş makinesini, uçağından helikopterine, gemisinden İHA'sına kadar tüm imkanlarımızı depremzedelerimiz için bu süreçte harekete geçirdik."

"Tüm arama kurtarma ekiplerinin başarılı çalışmalarını gördük"
Depremin ardından ilk birkaç saatte çalışmaların düzene girmesiyle de arama kurtarma, ardından enkaz kaldırma çalışmalarını profesyonelce yerine getirmeye başladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii ki o günlerde bir de ağır kış şartları var. Bu ağır kış şartlarına rağmen burada gerek dahili gerekse harici tüm arama kurtarma ekiplerinin başarılı çalışmalarını gördük. Yılmadılar, usanmadılar ve bu çalışmaları yerine getirdiler." dedi.
Depremlerin ardından ne kadar büyük bir millet olunduğunun bir kez daha idrak edildiğini söyleyen Erdoğan, "Milletimiz sağ olsun asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını gösterdiler. Çok hızlı bir şekilde 3 milyonu aşkın insanımızı bölge dışına tahliye ettik. Vatandaşlarımızın hiçbiri ne deprem bölgesinde ne de gittikleri yerlerde yalnız, çaresiz kalmadı. Bundan sonra da en önemli gündemimiz deprem olacak, tek derdimiz yaraları sarmak olacak." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yürütülen soruşturmalara ilişkin son durum hakkında da şunları söyledi:
"Depremde yıkılan binalarda sorumlulukları bulunanlarla ilgili yürütülen soruşturmalarda savcılarımız devrede. 1364 şüpheli hakkında şu ana kadar işlem başlatıldı. Bu arada 302 şüpheli tutuklandı ve 466 şüpheli adli kontrol altına alındı, 312 şüpheli hakkında da yakalama kararı çıkarıldı. Şüphelilerden 4'ünün yurt dışında olduğu, bunun yanında 64'ünün de öldüğü tespit edildi. Tutuklanan 302 kişiden 106'sı müteahhit, 163 kişi yapı sorumlusu, 15 şüpheli yapı sahibi ve 18 şüpheli de binada değişiklik yapan kişi.
Adli kontrol altındaki 466 şüphelinin de 85'i müteahhit, 294'ü yapı sorumlusu, 56'sı yapı sahibi ve 31'i de binada değişiklik yapan kişiler. Adli süreçler devam ediyor. İddianameler de soruşturmaların bitimiyle mahkemelere gönderilecek. Sürecin her aşamasının Adalet Bakanlığı başta olmak üzere yakın takipçisi olacağız. Milletime bu acıları yaşatan, sorumluluklarını yerine getirmeyen adalet önünde bunun hesabını verecek. Buradan kaçış yok."
"Biz bu işte çırak değiliz, kalfalığı da geçtik ustalığı yakaladık"
Kalıcı konutların yapımına ilişkin planlamanın ne aşamada olduğu sorusu üzerine Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hem geçmiş deneyimleri hem de tip projeleri olduğunu söyledi.
Şehirlerin yeniden inşa ve ihya döneminin resmen ve fiilen başladığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişte attığımız adımlar var. Hep söylüyorum Van'da, Bingöl'de, İzmir'de, Antalya'da, Muğla'da, Manavgat'ta bu işleri yaşadık. Biz sadece şehirlerde o devasa dikey mimari tarzı değil, bir taraftan zemin artı 3-4 türü binalar yaparken bir taraftan da köy evlerini yapmak suretiyle de bunları ispatladık. Yani biz bu işte çırak değiliz, kalfalığı da geçtik ustalığı yakaladık." dedi.
Binlerce mimar, mühendis, yüzlerce akademisyen, on binlerce işçinin yeni yerleşim yerlerine ilişkin sahada kapsamlı bir çalışma yürüttüğünü vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir taraftan zemin etütleri hızla devam ediyor. Bu zemin etütleriyle birlikte de artık öyle sulak yumuşak zemin değil, sert zeminlerde kalıcı konutların yapılması çalışmalarını sürdürüyoruz. 21 Şubat'tan bugüne kadar Gaziantep'te 13 bin 629, Adıyaman'da 2 bin 280, Kilis'te 645, Hatay'da 2 bin 928, Kahramanmaraş'ta 8 bin 773, Şanlıurfa'da 897, Malatya'da 6 bin 644, Elazığ'da 505, Adana'da 1171, Osmaniye'de 1657 ve Diyarbakır'da 1122 olmak üzere toplam 40 bin 104 afet konutunun ihalesi yapıldı.
Yine Osmaniye'de 600, Kahramanmaraş'ta 620, Malatya'da 2 bin 800, Adıyaman'da 1500, Şanlıurfa'da 300, Gaziantep'te 310 ve Kilis'te 93 olmak üzere 6 bin 223 köy evinin de ihalesi yapıldı. Böylelikle afet bölgelerinde toplamda 46 bin 327 afet konutu ve köy evinin yapım süreci başladı ve inşallah bir yıl içerisinde 11 ilimizde 319 bin, toplamda 650 bin konut inşa ederek bunu hak sahiplerine teslim edeceğiz. Yarın ziyaret edeceğimiz Kahramanmaraş'ta 8 bin 773 konutumuzun temelini Devlet Bey'le birlikte atacağız."

"Fay hattının üzerinde konutlar yapılmış"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "artçı sarsıntılar sürerken kalıcı konutlar için temel atmanın sağlıklı olmadığı" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine şu yanıtı verdi:
"Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Bu konularda ilk defa bu adımları atmıyoruz. Bunu söyleyenlerin tabii geçmişinde bu tür adımlar yok. Yani sen bir seneyi hedef olarak koyarsın da bu 13 ay olur, 14 ay olur, 15 ay olur. Bunu Van gibi o devasa depremde ispat ettik. Van'ın merkezinden ta Erciş'ine kadar. Şu anda bu işi yaşamak, görmek isteyenler Van'a giderler, şöyle Edremit ilçesinden bir Van Denizi'ni seyrederler. Van Denizi'ne nazır böyle bir yeri o depremin ardından gerçekleştirmiş olan bu iktidar. Aynı şekilde Erciş'i baştan aşağı yaptık, gerçekleştirdik. Mesela İzmir'de, aynı şekilde dikey mimariye girmiyoruz ve dikkat edin ilk yaptığımız iş hemen süratle zemin kontrollerini yapmak oldu. Yani o sulak zeminlerde, bölgelerde değil.
Tabii Hatay'da düşünün, yani Amik Ovası'nın uzantılarında maalesef bu konutlar, bu inşaatlar yapıldı. Bunlar yapılınca da ne oldu? Şimdi aldığımız bilgilerde buraların tamamen fay hattı olduğu söyleniyor."
Erdoğan, fay hattının üzerinde yapılan konutların hepsinin 1999'dan önceki dönemlere ait olduklarını ifade etti.

Kamu inşaatlarında sismik izolatörler kullanılacak
Deprem bölgesindeki vatandaşların uyarıya rağmen hasarlı evlere girdiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bundan sonraki süreçte temennimiz odur ki bu uyarılara uyarlar. Biz de hedefimizi zemin artı 3, zemin artı 4 şeklinde elimizdeki tip projelerle hareket ederek bu adımları atacağız. Hatta devletin konutları veya kendine ait olan inşaatlarını da sismik izolatör kullanarak yapacağız. Maliyeti her ne kadar biraz artsa da bunların talimatını da Murat bakanıma verdim, maliyetlerden de kaçınmayalım, sismik izolatörleri de kullanarak inşaatlarımızı böyle yapalım. Kısa bir süre önce biliyorsunuz İstanbul'da devlet yetkilileri ve akademisyenlerle 110 kişilik bir toplantı yaptık. O toplantının ikincisi Gaziantep'te Murat bakanımın riyasetinde yapıldı.
Van ve Kütahya depremleri sonrası öğrendiğimiz, zemin etüdü doğru yapıldığı, zemin dayanıklılığı iyi tespit edildiği, zemin yeterli güçlendirme olduğu takdirde ve en önemlisi fay hatlarından uzak bölgeler seçildiği takdirde o bölgede inşaatlar yapılabilir. Biz zaten Elazığ depreminin üzerinden 15-20 gün geçtikten hemen sonra artçılar da devam ederken temellerimizi attık. Bugün hamdolsun yaşadığımız son depremde özellikle o gün inşa ettiğimiz konutlarımızın hiçbirinde en küçük hasar dahi meydana gelmedi. Şayet artçı depremler nedeniyle döktüğümüz beton ve kalıplarda herhangi bir hasar veya çatlak meydana gelirse çok hızlı bir şekilde çeşitli bazı tekniklerle onarımı yapılır. Şu an bölgede inşaatları tamamen bu kriterler üzerine planlıyor ve başlatıyoruz. Beton prizlenme, çatlak ve tahribat oluşumuna dair hassasiyetlerimiz var. Bu noktada beton döküm süreçlerini mühendislerimiz çok titiz ve dikkatli bir şekilde yapıyorlar."
"Türkiye'de başta İstanbul olmak üzere şehirlerimiz deprem riski altında. İstanbul, depreme hazır mı? Bu konularla ilgili ne gibi hazırlıklar var?" sorusu üzerine Erdoğan, İstanbul'da doğup büyüdüğünü, yaklaşık 5 yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığını, kenti iyi tanıdığını söyledi.
Ankara da dahil depremin tehdit etmeyeceği hiçbir şehrin olmadığını belirten Erdoğan, "deprem felaketi" tellallığı yapmayı doğru bulmadığını kaydetti.
İstanbul'un belediye başkanıyken "İstanbul'a girişi vizeye tabi tutma" diye bir tezinin olduğunu hatırlatan Erdoğan şöyle konuştu:
"Yani İstanbul'a her gelen rahatlıkla girsin, bu olamaz. Yani İstanbul'a girmenin bir bedelinin olması lazım. Bakın Londra'ya giremezsiniz. Londra'da belli kuralları var bu işin. Eğer bu varsa sizde, o zaman size müsaade ederler, girersiniz. Bunun sebebi nedir? Yani deprem olarak kastetmiyorum, nedir? Trafiktir. Oralarda araç, otoparklar, bütün bunlarla ilgili olarak bunlara belli yasaklar koymuştur. İstanbul'da da belediye başkanlığımda benim, 8 milyondu İstanbul'un nüfusu. Ama şu anda İstanbul'un nüfusu 15 milyonu geçti, böyle bir durumda. Bir de planlama noktasında, İstanbul maalesef zannedildiği gibi planlanmadı, zannedildiği gibi planlar uygulamaya konulmadı. Çünkü kimse o planlara ne yapmıyor? Uymuyor."
Erdoğan, belediye başkanlığından beri "kentsel dönüşüm" dediğini hatırlatarak "Bunları büyük ölçüde hayata geçirdik. Ama bu projelere biz şimdi devlet olarak devam ediyoruz. Fakat muhalefet, bunun karşılığında çıktı, sağda solda kentsel dönüşümü, 'rantsal dönüşüm' diye tanımlamaya başladı. Çünkü işlerine gelmiyor, rant toplama işi maalesef muhalefete ait. Bu işi onlar iyi beceriyorlar, iyi başarıyorlar." diye konuştu. 

"Kentsel dönüşüm için adeta yırtındık"
İstanbul Fikirtepe'nin Kadıköy ve Üsküdar'a hitap ettiğini belirten Erdoğan, "Biz, Fikirtepe'de bu kentsel dönüşüm için adeta yırtındık. Buradaki bu kentsel dönüşümü yeni yeni hayata geçirdik. O kadar sıkıntılar yaşadık." dedi.
Aynı şekilde Üsküdar Küplüce'de, Ferah Mahallesi'nde, Yavuztürk'te kentsel dönüşümle muhteşem konutlar yaptıklarını dile getiren Erdoğan şunları kaydetti:
"Ama benim vatandaşım, oranın belli bir kısmında çok direndi, yaptırtmadı. Hatta benim kendi oturduğum yeri de ben o yıkıma tabi tutturdum ki bizi görsünler, onlar da buna uysunlar diye Burhaniye'de. Şu anda mesela oraları gidip bir görseniz, oralardaki kentsel dönüşümün ne kadar güzel, ne kadar hakikaten insanlara gurur, onur verici olduğunu görürsünüz. Bundan bir ay kadar önce yolumu kestiler, dediler ki 'Başkanım ne olur gel, bizimkileri de yık'. Dedim 'Bak, ben size bir sene önce söyledim. Bir sene önce bunları yapsaydık, şimdi sizin konutlar da aynen bu duruma gelecekti'. Ama 'Bir hata yaptık, şimdi başlayın bu işe, biz kefiliz'. Ben o zaman 'Belediye başkanımıza da söyleyeceğim, buraları da hemen başlatalım.' dedik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gün mahalle camisinin önünde cuma namazından sonra toplananlara, "Ne olur, gelin şu binalarınızı bize müsaade edin yıkalım. Bak kiranızı veriyoruz, nereyi beğenirseniz bulun, kiranızı biz ödeyeceğiz. Hemen biz süratle de buralarda bu yıkımları yapalım, korkuyorum. Yarın bir gün buralarda deprem olur, bir şey olur yıkılır. Ondan sonra bunun hesabını kime soracaksınız? Gelip Erdoğan'a soracaksınız. Beni bu durumda bırakmayın." dediğini aktardı. 

"Hiçbir vatandaşımızı çürük evde yaşatmayacağız"
Şimdiden tedbirlerin alınmasının önemini işaret eden Erdoğan şöyle konuştu:
"Elazığ, Malatya depremini yaşadık. Oralarda bütün yaşadıklarımız ortada. Van ortada, Kütahya ortada, bütün buralarda bunları yaşadık. Türkiye, bir deprem ülkesi. Onun için bütün tedbirlerimizi alıyoruz, alacağız. Başta büyük şehirler olmak üzere hummalı çalışmalarla, en az hasarla bunları atlatmaya gayret edeceğiz. Hiçbir vatandaşımızı çürük bir yapıda, evde yaşatmayacağız. İnşallah CHP ve ortakları bu depremden ders çıkarmış olurlar da kentsel dönüşüm projelerinin karşısında durmaktan vazgeçerler."

"YÖK'e gerektiği talimatları zaten verdik"
"Üniversitelerde yüz yüze eğitime ne zaman geçilecek?" sorusuna Erdoğan, "Bu konuyla ilgili YÖK'e gerektiği talimatları zaten verdik. YÖK de bu süreç içerisinde yüz yüze eğitimle alakalı nasıl Kovid döneminde belli bir süre, yaklaşık iki sene sürdü, ne yaptık, online sistemle işi götürdük. Burada böyle uzun bir süre olmayacak ama şu anda diyoruz ki online sistemle biraz devam edelim. Çünkü şu anda KYK yurtlarımız çok işimizi görüyor. "yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştiğini hatırlatarak Osmaniye'de 2 bin 500 kişilik bir yurda gittiğini, yurt binasının güven verdiğini dile getirdi. 

"Her türlü afete hazırlıklı olmalıyız"
"Şartlar yeniden süratle elverişli olursa, uzaktan eğitim ile yüz yüze eğitimin harmanlandığı hibrit öğretim seçeneği tabii ki değerlendirilecektir. Bunun için öncelikle depremzede vatandaşlarımızın güvenle ve huzurla barınacakları kapasitenin oluşturulması gerekiyor." diyen Erdoğan gelişmeleri yakından takip ettiklerini, YÖK Başkanı ile bu konuda irtibat halinde olduklarını bildirdi.
Yüz yüze eğitim ile online eğitimin mukayese edilemeyeceğinin altını çizen Erdoğan adımların atılmasıyla yeniden normal hayata dönülmüş olacağını söyledi.
"Türk Devletleri Teşkilatı Sivil Koruma Mekanizması önemli bir adım"
"Deprem olduktan sonra dünyadan birçok ülke Türkiye'ye yardım gönderdi. Türk Devletleri Teşkilatı'nın önemli bir inisiyatif aldığını gördük ve Ankara'da Olağanüstü Liderler Zirvesi toplandı. Bu zirvedeki mesajları nasıl değerlendirdiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı ile artık yek vücut olunduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şunları kaydetti:
"Onların herhangi bir sıkıntısında biz yanlarında olduk. Herhangi bir sıkıntımız olduğunda onlar bizim yanımızda oldu. Arama kurtarma çalışmalarından deprem yaralarının sarılmasına varıncaya kadar kardeş ülkelerin desteklerini gördük. Ayrıca ülkemizle dayanışma gösteren Türk Devletleri Teşkilatı'nın olağanüstü zirvesini de Ankara'da düzenledik, burada önemli bir adım atarak, Türk Devletleri Teşkilatı Sivil Koruma Mekanizmasının tesisini kararlaştırdık. Bu, önemli bir adımdı. Temennimiz, bu mekanizmaya hiç ihtiyaç duymamak. Ancak her türlü afete de hazırlıklı olmalıyız, buna dayalı olarak bu adımı attık. Başta Azerbaycan olmak üzere, gerek Kırgızistan gerek Kazakistan, Türkmenistan sağ olsun hepsi de buna geldiler ve buradaki çalışmaları onlar da aynı heyecanla takip ettiler."

"Müziksiz bir kampanya süreci yaşayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Seçimi'nde AK Parti'nin nasıl bir kampanya süreci yöneteceğinin sorulması üzerine de "Alışılmış bir seçim kampanyası düşünmüyoruz. Çünkü ortada bir hüzün var. Yani bu hüznün olduğu bir dönemde, dedik ki biz müziksiz bir kampanya süreci yaşayacağız. Şehirlerimizin tamamında, her bir vatandaşımızın kapısını çalacak, neler yaptık, neler yapacağız, tek tek bunu anlatacağız. Çünkü bizim bagajımız elhamdülillah dolu." diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı Vizyonu'na vatandaşları ortak ederek büyük ve güçlü Türkiye'nin imarında her bir insana ihtiyaçlarının olduğunu anlatacaklarını dile getiren Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milletim 20 yılda samimiyetimizi gördü, bize inandı. Samimiyet üzerine, güven üzerine inşa edilen her birliktelik ebedidir. Şunu bir defa çok açık, net ortaya koymam lazım, bizim bu 20 yılda ürettiklerimiz, yaptıklarımız... Ülkemize eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, tarımda, dış politikada neler yaptık ve bundan sonra da neler yapacağız, bütün bunları istiyoruz ki vatandaşlarımıza anlatalım. Biz dikkat ederseniz bir hayali konuşmuyoruz. Biz gerçekleştirdiklerimizi konuşuyoruz. Ve bu gerçekleştirdiklerimizin üzerinde benim halkım yaşıyor. Yani örneğin biz göreve geldiğimizde 6 bin 100 kilometre yol vardı, ama biz bu yolu 29 bin kilometreye çıkardık. Bu, şu anda yaşanan bir şey; yaptıklarımız, otoyollardan tutun da otobanlara varıncaya kadar hepsi... En basitinden sadece İstanbul'dan İzmir'e eskiden 6,5-7 saatte giderdik. Ama şimdi bu 3-3,5 saate indi. Bu yaptığımız yolla..."

"Çocuklar huzurla, eğitim öğretime başlıyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye'de 26 havalimanı olduğunu, bunu 58'e çıkardıklarını anımsatarak "Biz, batıda ne varsa, doğuda da o olacak dedik. Yani batıda var, doğu, Güneydoğu'yu bırak demedik. Niye? Türkiye 780 bin kilometrekaresiyle bizim vatanımız. Vatanımızın dört bir yanını bizim, inşa ve ihya etmemiz gerekir dedik." ifadesini kullandı.
Türkiye'deki üniversite sayısını 78'den 208'e çıkardıklarını hatırlatan Erdoğan, şu anda Iğdır'da da Ağrı'da da Muş'ta da Hakkari'de de üniversitenin olduğunu söyledi.
İlkokullarda, eski dönemlerde çocukların kitap bulamadığını belirten Erdoğan, "Biz mesela kitabımızı bulamazdık. Kırtasiyeci dükkanına gittiğimiz zaman bize bir hafta, 10 gün sonraya gün verirlerdi. Bir hafta, 10 gün sonra gider, oradan kitabımızı, defterimizi alırdık. Bu günleri yaşadık. Bu günler kimin günleriydi? CHP'nin günleriydi. Onlar bize bunları yaşattı." dedi.
Erdoğan, bugün okullar açılırken sıraların üzerine kitapların konulduğunu, böylece çocukların huzurla eğitim öğretim yılına başladığını kaydetti.

"Sağlıkta başarılı olmaya mecburuz"
İktidarları döneminde, sağlık alanında yapılanlara değinen Erdoğan şunları söyledi:
"Hastaneler noktasında, sağlıkta bizler, Sayın Kılıçdaroğlu'nun, bay bay Kemal'in SSK'nın genel müdürü olduğu dönemleri biliyoruz. Rahmetli Savaş Ay bir program yapmıştı. Savaş Ay'ın programında Beyefendi'yi gayet iyi anlatıyordu. Okmeydanı SSK... Benim de semtimin olduğu yerdi. Okmeydanı SSK'da affedersiniz ölüp de rehine alınanları anlatıyordu. Bunları yaşadık. Şimdi orası Profesör Doktor Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi oldu, biz yaptık. Nereden nereye... Şimdi biz, şehir hastanelerinden bahsediyoruz, çıkıyor bay bay Kemal 'Biz, şehir hastanesi falan yapmayacağız.' diyor. Eğer şu şehir hastaneleri olmasaydı, Ankara'da şu iki tane şehir hastanemiz olmasaydı, İstanbul'da olmasaydı, biz Kovid'de falan ne yapardık? Eğer biz, Kovid'i falan başarılı bir şekilde atlattıysak, işte bu şehir hastaneleri vasıtasıyla atlattık. Isparta'daki şehir hastanesini düşünün, Mersin'i, Adana'yı düşünün. Yani oralarda şehir hastaneleri, bizim bu süreci başarıyla atlatmamıza vesile oldu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonraki süreçte şehir hastanelerini, büyükşehirlerin tamamına yapacaklarını dile getirerek "Çünkü sağlıkta başarılı olmaya mecburuz. Bunun yanında eğitim araştırma hastanelerimiz her ilde var. Bunlara da yine devam edeceğiz. Çünkü sağlıklı bir ülke olmadıktan sonra, bir yere varmanız mümkün değil." diye konuştu. 
Türkiye'nin diplomaside başarısının en büyük örneğinin Rusya-Ukrayna olduğunu, Rusya-Ukrayna savaşında ara bulucu ülke olarak Türkiye'nin şu anda parmakla gösterildiğini belirten Erdoğan, "Muhalefet bunu kabul eder etmez o ayrı mesele ama biz zaten dünyada kabul görmüşüz bu konuda." diye konuştu.
Karadeniz tahıl koridorunda Türkiye'nin başarısının dünyada herkesin dilinde olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hatta Sayın Putin ile aramızda yaptığımız görüşmeler de çok açık net. O da sağ olsun 'Ben, tahıl koridorundan tahılı göndereyim ama Avrupa'ya buradan yüzde 44 gidiyor, gitmesin. Az gelişmiş Afrika ülkelerine bunu gönderelim.' dedi. Ben de kendisine dedim ki 'O zaman siz tahılı gönderin biz de burada onu una çevirelim, değirmenlerimizden geçirelim. Değirmenlerimizden geçirdikten sonra biz de bunu az gelişmiş ülkelere buradan gönderelim.' Böyle bir mutabakatımız var. İki, üç gün içerisinde Sayın Putin ile telefon görüşmemiz olacak. Adımlarımızı bu alanda da atacağız. Aynı şekilde gübrede ihtiyaçlar var. Bunları yine temin, tedarik edeceğiz ve yine bunları da dünya piyasalarına, az gelişmiş ülkelere göndererek onları rahatlatmanın gayreti içinde olacağız. Bugün Gambiya Büyükelçisi'nin agremanını aldım onunla da bunları konuşurken ondan da aynı teşekkürü aldım. Bizim bundan sonraki sürece yönelik atacağımız çok adımlar var."
Sıfır atık konusunda Türkiye'nin örnek uygulamalarının bulunduğunun altını çizen Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'ın bu ay sonu itibarıyla Birleşmiş Milletler'de bir sunum yapacağını söyledi. Erdoğan, bir şeyler yapıldığı için bu davetlerin alındığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'ye yaşattığımız her biri sessiz devrim niteliğindeki yapısal reformları dile getirsem günler sürer. Ama özetlenmeyecek, anlatmakla bitmeyecek işler yaptık. Olmaz denilenleri başardık. Hep diyorum ya, 'nereden nereye' diye işte o iki kelime arası öyle uzun ki anlata anlata bitiremeyiz. Kimine 'Ayasofya' derim, nereden nereye geldiğimizi anlar. Ama Ayasofya dediğimiz zaman bunu anlamayanlar var. Kimine 'Karabağ' derim, bunu anlayan olur ama hala anlamakta zorlananlar olur. İşte biz Ayasofya dediğim zaman anlayanlarla beraber yol yürüyoruz. Karabağ dediğim zaman anlayanlarla beraber yol yürüyoruz. Mesela 'Togg' derim, anlayanı var anlamayanı var. Ama katettiğimiz mesafeyi anlar. Bazısına 'Karadeniz'de doğal gazı keşfettik' derim, geldiğimiz yeri kavrar. Kimine İHA'larımız, SİHA'larımız, Akıncılarımız hatta daha da ileri gitmek suretiyle insansız hava araçlarında geldiğimiz noktayı anlattığımda bunu anlayanlar var ama dünya anlıyor da bizde hala anlamayanlar var. Kızılelma diyorsun adam anlamıyor. Kızılelma bir ufuktur. Dolayısıyla o ufku yakalamak herkesin karı değildir. Kimine yılda 1 milyona varan istihdam oluşturduk deriz, emeğin, alın terinin, evine ekmek götürmenin anlamını bilen ne manaya geldiğini bilir ama bilmeyen de var."

"Dağıt sandalyeleri, al cumhurbaşkanlığını havaları bu"
"Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı olarak Sayın Kemal Kılıçdaroğlu duyuruldu. Yanında da yedi cumhurbaşkanı yardımcısı var. Siz bu bir cumhurbaşkanı ve yedi cumhurbaşkanı yardımcısı modelini nasıl yorumlarsınız?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Şu anda o masanın ortaya çıkardığı aday, biz cumhurbaşkanı olduğumuz zaman bizim bir başkan yardımcısıyla çıktığımız yolda bizimle istihza ediyordu, alay ediyordu. 'Kaç tane cumhurbaşkanı yardımcısı yanına alacak' diyordu. Şimdi bana sorduğu bu soruyu şu anda bay bay Kemal, 'bir tane değil, beş tane değil, on beş tane değil, cumhurbaşkanına kimse böyle bir soru soramaz ki. Bu on beş de olur, yüz elli de olur, bin beş yüz de olur.' diyor. Ben söylemiyorum, o söylüyor. Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Kaldı ki daha ileri gitti. Şu anda Ankara ve İstanbul belediye başkanlarını da cumhurbaşkanı yardımcısı olarak taltif ettiğini söylüyor. Öbür tarafta terör örgütünün parlamentodaki uzantısını da ne yaptı? Onu da masaya ortak etti. Beraber yürüyorlar. Devlet yönetiyoruz devlet. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kabile devleti değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetecek olanların her şeyden önce buradan nasibini alması gerekir. Öyle lafla sadece 'buradan bir cumhurbaşkanlığı kaparsam veya herkese şuradan sandalyeler dağıtırsam bu cumhurbaşkanlığını alırım' anlamıyla bir ülke yönetilemez. Tam anlamıyla bir eski Türkiye fotoğrafı olan koalisyon mantığıyla çalışıyorlar. Dile getirdiğiniz tablo bile bunların dertlerinin millete hizmet olmadığını gösteriyor. Aç tavuk kendini darı ambarında zanneder. Dağıt sandalyeleri, al cumhurbaşkanlığını havaları bu. Bu kadar basit."

"Benim vatandaşım milli ve yerli olan bir yönetime layıktır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "HDP bugün cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağını söyledi. Doğrudan Kılıçdaroğlu'nu destekleme mesajı söylenmese de beklenti o yönde. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna karşılık, şöyle konuştu:
"HDP zaten en başından beri bu masanın yedinci ortağı idi. Biz ne dedik, 'Gizli ortak var.' Nerede? 'Masanın altında' demiştik. Şimdi masanın altından üstüne çıktı böylece. CHP ile HDP'nin azami müşterekleri olduğunu biliyoruz. Ama bunu milletimize anlatmamız gerekiyordu. Düşünün HDP eşittir PKK'dır. HDP eşittir YPG/PYD'dir. Bunu her zaman söyledik. Bu denklemde CHP'nin yeri nerede kalıyor? Bunu benim milletim düşünsün. Yedili masadaki diğer partilerin yerini vatandaşım bir daha düşünsün. Benim vatandaşım millidir, yerlidir, özellikle dışarılardan yönetilen emperyal kafaların mahkumu değildir. Emperyal kafaların tamamen dışında, milli ve yerli olan bir yönetime benim vatandaşım layıktır.
Özellikle de Diyarbakır'da Yasin Börü'leri öldüren... Yasin Börü Kürt bir evladımızdı. Kim öldürdü? Şu anda içeride olan kişiler. Onlar istikamet verdi ve onlarla beraber 51 evladımız Diyarbakır'da öldürüldü. Benim Kürt kardeşlerim bunun hesabını bunlara sormayacak mı? Hala özgürlük, özgürlük. Neyin özgürlüğü? Eğer benim vatandaşlarımı Kürt de olsa Zaza da olsa ne olursa olsun, eğer bunların ölümüne neden olmuş olanları biz dışarı çıkartmak için gayret sarf edenlere yol açıyorsak bunun hesabını ne bu dünyada ne de ebedi alemde veremeyiz."

"Bay bay Kemal'i Kandil'e umut veren aday olarak görüyorlar"
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, HDP yöneticileriyle görüşmesine ilişkin şunları söyledi:
"HDP eş başkanlarından biri bay Kemal'in ziyaretinden sonra 'Gelecek dönem yapılacakları istişare ettik' dedi. HDP'lilerin planları arasında neler var? PKK'lı teröristlere yönelik operasyonların durması var. Öcalan için Demirtaş için oy vermek var. Kandil'dekilerin talimatlarını uygulamak var. HDP'nin bunlardan başka gündemi yok. Altılı masanın görüştüğü HDP işte budur. Kandil'deki terörist elebaşıları da zaten altılı masanın kendileri için umut oluşturduğunu söylüyorlar. HDP'nin destek verdiği bay bay Kemal'i Kandil'e umut veren aday olarak görüyorlar. Meral Hanım 'HDP de HDP'nin talepleri de masaya gelemez' demişti. Ama şimdi HDP aday çıkarmayarak bütün varlığıyla bu kumar masasına oturmuş durumda. HDP'liler verecekleri destek karşılığında taleplerinin karşılanmasını isteyeceklerini açıkça belirtiyorlar. Bu taleplerin ne olduğunu da neresi belirliyor? Kandil. Milletim bunların oynadığı oyunu görüyor. 14 Mayıs'ta gereken dersi benim aziz milletim verecek."

"İçlerinden bazılarının hakikati dile getirmesi önemli"
Erdoğan, "İYİ Parti'li Yavuz Ağıralioğlu'nun çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Tamamını izleyemedim arkadaşlarımdan aldığım bilgi. Bu masanın ilkesizlik üzerine kurulu olduğunu hep söyledik. Masadakilerin birbirine güvenmediğini, birbirine pusu kurduğunu her zaman dile getirdik. Meral Hanım bu masayı 'kumar masası' olarak anlattı. 'Biz noterden gelecek talimatlarla hareket etmeyiz' dedi. Hile, hurda, hainlik bu masada her şey var. Herkes birbirine çalım atıyor. Kimin hesabı diğerine uyacak, uymayacak bunu önümüzdeki günler çok daha iyi gösterecek. İçlerinden bazılarının gerçekleri görmesi, hakikati dile getirmesi önemli. Buradan başarı beklemek de mümkün değil."
"Seçimden zaferle çıkacağımızdan hiçbir kuşkumuz yok"
"14 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın adayısınız. Bu seçimlerde ne bekliyorsunuz? HÜDA PAR'ın desteği biraz konuşuldu, medyada tartışıldı. Cumhur İttifakı'na yeni destekler olur mu?" sorusu üzerine Erdoğan, Cumhur İttifakı'nın 14 Mayıs seçiminden zaferle çıkacağından ittifak olarak hiçbir kuşkularının bulunmadığını belirtti.
Cumhur İttifakı'nın siyasette birlik ve beraberliğin, samimiyetin adresi olduğunu vurgulayan Erdoğan, yerli ve milli siyaset yapan, milletin değerleriyle barışık siyasi partilere kapılarının açık olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Cumhur İttifakı'nın içerisinde yer alan gerek Büyük Birlik Partisi, gerek HÜDA PAR'la ilgili bazı uydurma yaklaşımlar falan var. Biz burada bir defa ittifakımızın ilkelerinde zaten uyumlu olmuşuz. Eğer bu uyum olmasa zaten beraberce Cumhur İttifakı'nın içerisinde bu yolda yürüyemeyiz. Yani şu anda HÜDA PAR'a yakıştırılmak istenen bazı çirkinlikler var. Bunların hepsini zaten HÜDA PAR yetkilileri kabul etmiyorlar. Böyle bir şey yok. 'Bizim terör örgütleriyle yakından uzaktan hiçbir ilgimiz olmamıştır. Hiçbir ilgimiz de olmaz' diyorlar. Tamamıyla yerli ve milli bir yapı ve bu yapıyla ilgili zaten yerli ve milli olmayan bir yapıyla bizim yol yürümemiz de mümkün değil. HÜDA PAR da Cumhur İttifakı'na desteğini bundan dolayı açıkladı. Bu desteği çok önemli ve kıymetli buluyorum."
Erdoğan, Cumhur İttifakı'na yeni katılımları olumlu karşılayacaklarını dile getirerek, "İttifakımızdaki birliktelikleri yedili masa gibi koltuk pazarlığı üzerinden değil, ilkeler üzerinden yürütüyoruz. İlkesel olarak aynı noktada buluştuğumuz tüm siyasi partilere özellikle kapımız açık. Eğer Karabağ'da buluşabiliyorsak Kızılelma'da buluşabiliyorsak aynı şekilde eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette aynı istikamet üzere buluşabiliyorsak bizim zaten ayrı kalmamız diye bir şey yok. Yani Libya'da eğer buluşabiliyorsak, Akdeniz'de aynı şekilde buluşabiliyor, Karadeniz doğal gazında aynı şekilde buluşabiliyorsak bizim istikametimiz aynı demektir." diye konuştu.
Cumhur İttifakı'nın yeni katılımlarla genişleyip genişlemeyeceğinin sorulması üzerine Erdoğan, "Süreç içerisinde takvimi eğer aynen uygulayabiliyorsak seve seve, kapımızı kapatmamız mümkün değil. Ama şurada fazla da bir zaman kalmadı." dedi.

"Yenilenmeye her zaman ihtiyaç var"
"Her seçim dönemi siyasi partiler için de bir yenilenme fırsatı yaratıyor. Mevcut milletvekili listelerinden kaçta kaçı değişecek?" sorusuna karşılık Erdoğan, yenilenmeye, tazelenmeye, yeni başlangıçlar yapmaya her zaman ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Kongre süreçlerinde parti kadrolarını yenilediklerini, gençleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, AK Parti'nin çok dinamik ve Türkiye'nin en büyük gençlik kollarına sahip partisi olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabinede görev alabilecek yetkinlikte çok sayıda kişi bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda şahsımdan bahsettiğim için bu biraz zor olabilir. Ama şunu bilmenizi istiyorum ki dünyadaki siyasi liderler içerisinde baktığınızda kıdem konusunda en büyük kıdeme, en ileri kıdeme bu kardeşiniz sahip. 20 yıldır başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına kadar bütün bu görevleri gerek ulusal gerek uluslararası alanda gerçekleştirdik, yaptık. Hala da devam ediyoruz, yapıyoruz. Bütün bu hizmetlerimizde yani uluslararası kuruluşların, kurumların, bütün organizasyonlarını yaşamış birisi olarak uluslararası anlaşmalara imzaları atan birisi olarak bu işin içerisinde bulundum."
Her çalışma arkadaşının daha iyi hizmet edebilmek düşüncesiyle hareket ettiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Değerlendirmelerimiz neticesinde tabii ki nihai kararımızı vereceğiz, burada belli bir tecrübe var, yani tecrübe siyasi iradede başarının en önemli kilit noktasıdır. İki kavramı ben çok benimserim. Bunun birisi inançtır, birisi güvendir. Bir diğer ifadeyle de istikrar ve güvendir. Yani bu iki kavramı eğer başarıyla uyguluyorsanız, ortaya koyabiliyorsanız orada neticeyi yakalarsınız, alırsınız. Bugüne kadar bu tür neticeleri eğer Türkiye başardıysa böyle başardı. Böyle aldık bunları ve bundan sonraki süreçte de gerek kabine oluşumunda gerek şu anda partimizin yeni aday listelerinin hazırlanmasında arkadaşlarımla beraber geniş bir istişare zeminimiz var. Benim iki başkan vekilim bunun yanında seçim işleriyle ilgili başkanım, teşkilat başkanım, gençlik kolları başkanım, bunun yanında kadın kolları başkanım bu komisyonun içerisinde onlar da varlar. Beraberce onlarla istişarelerimizi yapıyoruz, ondan sonra da nihai kararı verip adımlarımızı atıyoruz." 
Erdoğan, 28. Dönem Milletvekili Seçimi'nde kabine üyelerinin aday olup olmayacağı sorusuna, "Kabineden olan arkadaşlarımın hemen hemen her birisini şu anda belli illere adaylar olarak görevlendirdik. Yani hem deprem kuşağında çalışacaklar hem de verdiğimiz illere gidecekler. Ama ağırlıklı olarak deprem illerindeki görevlerini daha çok önemsiyorum." yanıtını verdi.
"Karşınızdaki rakiplerden biri Kılıçdaroğlu, kendisi bu kampanyayı 7 yardımcıyla birlikte yürütecek. Sizin, cumhurbaşkanı yardımcısı sayısını yükseltmeniz söz konusu olabilir mi?" sorusunu yanıtlayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Seçim öncesi durumla seçim sonrasını birbirine karıştırmamak lazım. Benim cumhurbaşkanı yardımcım. O da şu anda bir ilde aday olarak bulunacak, koşturacak. Fuat Bey. Ankara'dan bir bölgeye onu da aday yapıyoruz. Tabii bu adaylıkları da belirlerken Fuat Bey nereli? Yozgatlı. Ankara'da Yozgat nüfusu nerede yoğun? Diyelimki ikinci bölgede. Fuat Bey'i de orada görevlendirip tabii Fuat Bey siyasete bizimle teknokrat bürokrat olarak girdi ama şimdi tamamen siyasi formayı da giyerek bu yolda koşturacak. Böyle bir durum var. Aynı şekilde 17 kabine üyemin hemen hemen her birine değişik illerde bu tür görevler vereceğiz. 'Ağırlıklı olarak belirlediğiniz neredir?' derseniz, büyükşehirler bakan arkadaşlarım için en uygun olan yerlerdir. Onları daha çok büyükşehirlerden aday yapmayı belirledik. Bunlarla ilgili çalışmalarımızı da sürdürüyoruz."
Muharrem İnce'nin kendisine yönelik eleştirileri hakkındaki düşünceleri sorulan Erdoğan, "Ben Muharrem Bey'le böyle bir ağız dalaşına veyahut da bir zihinsel repliğe girmeyi doğru bulmam. Yani kendisinin bir ifadesi var. Bunu bir replik olarak da değerlendirebilirsiniz. Ne diyordu? 'Yenmiş de yenmiş, yenmiş de yenmiş' diye. Bunu kim için söylemişti? Bay bay Kemal için söylemişti. O da payına düşeni aldı. Ne oldu sonunda? Mağlup oldu." diye konuştu.

"O kızıl elmayı da New York'ta gerçekleştirdik"
Erdoğan, ürettikleri eserlerle konuştuklarını belirterek, New York'ta inşa edilen Türk Evi'ni hatırlattı. Birleşmiş Milletler binasının karşısında inşa edilen Türk Evi'nin, Türkiye'nin geldiği konumu ispatladığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler binasından daha yüksek 32 katlı bir binayı New York'ta Birleşmiş Milletler'in tam karşısına yaptık. Bu nedir? Bu bir hedeftir. Yani o da bizim bir kızıl elmamızdı. Biz o kızıl elmayı da New York'ta gerçekleştirdik. Oraya dünyanın değişik ülkelerinden liderler geliyor. Onları orada ağırlama imkanı bulduk, buluyoruz vesaire. Ama işte bunları yaparak büyük bir devlet olduğunu ispatlarsın. Bunlar olmadan büyük devlet olunmuyor. Türkiye'ye de cüce kalmak yakışmaz. İşte biz New York'ta, BM'nin hemen karşısında burayı yapmak suretiyle de Türkiye'nin böyle bir Türk Evi'yle nereden nereye geldiğini ispatlayarak güzel bir örnek oluşturmuş olduk."

"Vatandaşım demokratik haklarından vazgeçmiyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinde seçim güvenliği ve buralardan başka şehirlere yerleşen vatandaşların seçimlerdeki durumunun ne olacağı sorusu üzerine, partilerin ve Yüksek Seçim Kurulu'nun çalışmaları olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Diyelim ki Kahramanmaraş'tan çıktı Ankara'ya geldi veya İstanbul'a geldi. Bütün oralarda bu açıklanan süreler içerisinde müracaatlarını yapmak suretiyle oralarda oy kullanma şansını yakalayanlar var, bir mani yok." dedi.
Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisinin açılışını pazar günü yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, burada bir araya geldiği depremzedelerin seçim kayıtlarını yaptırdığını kendisine ilettiğini anlattı. Erdoğan, "Benim vatandaşım öyle zannedildiği gibi bu demokratik haklarından da vazgeçmiyor. Bu demokratik haklarını da en güzel şekilde kullanmanın gayreti içerisinde. Siyasi partilere düşen nedir? Siyasi partilere düşen de vatandaşlarının önünü bu noktada açmaktır." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim için gerekli belgeleri enkaz altında kalan vatandaşların, nüfus müdürlüklerine müracaat ederek belgelerini alabileceğini ya da e-Devlet sistemi üzerinden geçici kimlik belgesi temin edebileceklerini kaydetti.
Afetzedelerin deprem bölgesi dışındaki diğer illere taşınmaları halinde, bulundukları ildeki yerleşim yerinin adresini beyan edebileceklerini dile getiren Erdoğan, çadır kent, konteyner, prefabrik ev, yurt, huzurevi veya başka bir konut ve benzeri yeri "yerleşim yeri adresi" olarak beyan edebilme imkanının da sağlandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başörtüsüne anayasal güvence getiren ve ailenin korunmasına yönelik düzenlemeler içeren anayasa değişiklik teklifinde son durumun ne olduğuna yönelik soruya şu yanıtı verdi:
"Toplumumuz sapkın akımlar nedeniyle kaygılı. Bu kaygıları görmezden gelemeyiz. İnsan hakları konusundaki hassasiyetimizden taviz vermeden, sapkın akımların toplum içinde aile yapımızı tehdit edecek şekilde yaygınlaştırılması girişimlerine asla müsaade etmeyeceğiz. Biz sapkın akımları değerlerimize, kültürümüze tehdit olarak görüyoruz ve bunlarla mücadelede de kararlıyız. Bunu ben özellikle milletimle paylaşıyorum ve bu konuda milletimle el ele vererek, bu sapkın akımlara toplumu biz yedirmeyeceğiz."

Konut ve kira fiyatlarındaki artış
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem sonrasında özellikle büyükşehirlerde yaşanan konut ve kira fiyatlarındaki artışlara yönelik çalışmaların sorulması üzerine, "Bu konuda yargı, Adalet Bakanlığımız ve İçişleri Bakanlığımız yakın takipteler. Kira konusunda biz sıkıntı oluşturulmasına izin veremeyiz. Elimizden gelen nedir? Onlara bu konularda da ekonomik bir destek oluşturmaktır. Bazı yerlerde 3 bin, bazı yerlerde 5 bin lira gibi destekle onların bu geçim sorununu halledelim diyoruz. Bunun dışında bir durum tespit edilmesi halinde gerekli adımları kesinlikle atarız, atacağız." yanıtını verdi.
Gıda ve et ürünlerindeki fiyat artışlarına yönelik yeni bir düzenleme olup olmayacağı sorusunu yanıtlayan Erdoğan, "Bu artışlar tamamen spekülatif. Bunu maliyetle açıklayamazsınız. Spekülatif artışların önüne kesinlikle geçeceğiz. Bu konuda da yine Tarım ve Orman Bakanlığımız açıklamalarını yaptı. Et ve Süt Kurumu satış noktalarında ve Tarım Kredi marketlerinde makul fiyatlı ürünleri vatandaşlarımıza sunacağız. Et ve Süt Kurumu satış noktalarında sunulan kıyma ve kuşbaşı miktarını iki katına çıkaracak ve fiyat ise Et ve Süt Kurumu satış noktalarında kıyma için 119 lira kuşbaşı et için 129 lira olarak belirlendi." diye konuştu.
Eski başbakan yardımcılarından Mehmet Şimşek ile AK Parti Genel Merkezi'ndeki görüşmesi de hatırlatılan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mehmet Bey benim geçmişte bakanım olmuş, mesai arkadaşım olmuş yol arkadaşım. Kendisiyle ilgili de özellikle insanımızın refahı, huzuru noktasında bundan sonraki süreçte de nasıl bazı değerlendirmeleri yapabiliriz, kendisiyle ekonomik gelişmeler konusunda şöyle bir fikir alışverişinde bulunalım istedim. Böyle bir değerlendirme yapalım istedim. Sağ olsun o da yurt dışından dönüşte yanıma geldi. Kendisinin fikirlerine çok çok önem veririm. Biz kendisiyle bu görüşmeleri ilk defa yapmıyoruz. Bundan önce de buna benzer görüşme yaptık. Hem benimle, hem arkadaşlarımla bu zamana kadar hep istişare halindeyiz. Bize desteği hep devam etti, şu anda da devam ediyor. Tabii altılı koalisyon, pazarlık görüntüleriyle siyasetimizi kirlettiği için, bu tür bir araya gelmelere de farklı anlamlar yüklüyor. Bizi kendileriyle bir defa karıştırmasınlar. Bizim konumumuz farklı. Bizde pazarlık olmaz. O, kumar masalarında olur. AK Parti Genel Merkezi, Mehmet Bey'in evidir. Tabii kendisinin gerek yurt içinde gerek yurt dışında üstlendiği çok sayıda görevi ve bozamayacağı taahhütleri, danışmanlıkları var, onları halihazırda devam ettiriyor. Ama kendisiyle seçim çalışmalarımız kapsamında bir görüşmemiz oldu. Bundan sonraki süreçte de bu görüşmelerimiz kendisiyle olabilir. Mehmet Bey'e özellikle görev düştüğünü de söyledim. O da seve seve üstüne düşeni yapacağını bana söyledi. Davetime icabeti sebebiyle de kendisine çok teşekkür ediyorum."
Ekonomiye ilişkin soru üzerine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığında Ekonomi Politikaları Kurulu'nun çalışmalarını sürdürdüğünü, kendisine de raporlar verdiğini anlattı.
Ekonomik atılımların altında özellikle kurul üyelerinin payı bulunduğunu ifade eden Erdoğan, mali disiplinden taviz vermeden, ekonomik büyüklüğü 900 milyar doların üzerine çıkardıklarını belirtti. Kişi başına geliri 10 bin 650 doların üzerine taşıyarak vatandaşların refahını artırdıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Özellikle son yıllarda salgın, Rusya-Ukrayna savaşı ve deprem, sel gibi birçok doğal afetler yaşamamıza rağmen 10 bin 650 dolara çıkardık. Bunlara rağmen makro ekonomide ulaştığımız bu başarıların temelinde yatırım var, istihdam var, üretim var, ihracat var ve cari fazla yoluyla büyümeyi merkeze alan bir Türkiye var. Bu bir ekonomik modeldir. Yeni dönem, büyüme ve nitelikli istihdam artışında bir atılım dönemi olacaktır. Yüksek, sürdürülebilir, kapsayıcı bir büyüme anlayışını tüm politikalarımızla inşallah hayata geçireceğiz. Potansiyel büyümemizi yukarıya çekecek şekilde beşeri sermayemizin, teknolojik yetkinliklerimizin ve kurumsal kapasitemizin geliştirilmesiyle öncelikli stratejimiz olarak yola devam edeceğiz ekonomi politikalarımızda ama mali disiplinden taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz."

Emeklilere yönelik çalışma
"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in emeklilere yönelik bir müjdesi vardı; en düşük emekli aylığının ve emeklilere verilen bayram ikramiyelerinin yükseltilmesi için bir çalışma yürüttüklerini söyledi. Nasıl bir çalışma söz konusu ve asgari ücret için de benzer bir düzenleme, yeni bir artış söz konusu olur mu ara dönemde?" şeklindeki soruyu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Bu ekrandan o zaman bunu açıklayayım. Emeklilerle ilgili çalışmamızı yaptık ve bu rakamı da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, Hazine ve Maliye Bakanlığımızla bu çalışmayı yaptık. Demek ki açıklamak yine bana kaldı. Şimdi çalışma tamamlanınca ayrıca sunacaklar ama ben bu akşam buradan güzel bir müjdeyi vermiş olayım. O da bunu 7 bin 500 lira olarak inşallah bu akşam buradan açıklamış oluyoruz. Hayırlı olsun."

"Yalan yanlış yaklaşımlarla milleti aldatmaya çalışıyorlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda görüntüleri izlenen Milli Muharip Uçak'ın, insansız savaş uçağı Kızılelma'ya benzediğini belirtti.
"Savunma sanayi alanında ileriye yönelik hayalinin ne olduğuna ve muhalefetin özellikle bazı şirketleri hedef alan eleştirilerine ilişkin" görüşü sorulan Erdoğan, devletlerde devamlılığın esas olduğunu belirtti ve şöyle konuştu:
"Devletin yönetimine talip olan bir siyasetçi, dışarıdan gelen kredi veya sermaye için 'gelmeyin, gelirseniz sizi ben şöyle yok ederim, böyle yok ederim' demez, diyemez. Bu bir defa ne ahlakidir ne de bir ülkenin yönetimine talip olmanın özellikle şiarıdır. Böyle bir şey olmaz. Bu bir defa daha gelmeden gideceğini gösterir. Size yurt dışından gelecek olan sermaye, 'Bu nasıl bir anlayıştır?' der ve kapından içeri de girmez."
Savunma sanayinde İHA'ların, SİHA'ların, Akıncı'nın, Kızılelma'nın yapıldığını dile getiren Erdoğan, bunun dışında bir de devletin kendi kontrolünde yaptıkları bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Arifiye'de biz Katar'la ortak adımlar atıyoruz, Katar'la ortak olarak attığımız adımları 'Arifiye'deki bu tesisleri sattılar' diye yalan yanlış şeylerle anlatmaya çalıştılar. Böyle bir şey yok. Buyurun. İşte 'O Arifiye'deki tesisleri Katar'a sattılar' dedikleri Katar, 10 bin konteyneri nereye gönderdi? Şu anda bizim deprem bölgelerine gönderdi. Eğer bizim aramızda bu tür ilişkiler olmamış olsa Katar kalkıp hem ayni hem nakdi olarak bu tür destekleri buraya verir mi? Arifiye'ye gelirken bunlar kalkıp da 'Bize bunu bedava, ücretsiz verin' diye böyle bir şeyleri yok ki... Burada yüzde 51, yüzde 49 ortaklıkla ne yaptılar? Geldiler BMC'ye ortak oldular. Ama bunlar hiçbir şeyi araştırmıyorlar, öğrenmiyorlar ve yalan yanlış yaklaşımlarla milleti aldatmaya çalışıyorlar. Keşke bizim Katar gibi ülkemizde yatırımlara giren ortaklarımız olsa. Çünkü bizim küresel sermayeye her zaman ihtiyacımız var."
Erdoğan, 2002'de savunma sanayi sektöründe sadece 56 firmanın faaliyet gösterdiğini, bugün bu sayının 2 bin 700'e ulaştığını belirterek, "Burada çeşitliliği, rekabeti ve sektörün önünü açan biz olduk. Bugün savunma sanayinin hiçbir alanında tek bir firmanın faaliyet göstermesi söz konusu değildir." dedi.
Türkiye'de üretilen tankları örnek gösteren Erdoğan, bu tankların dışında mühimmatlar bulunduğuna işaret ederek, "Bütün bu mühimmatları şu anda Türkiye kendi bünyesinde üretiyor mu? Üretiyor. Ama geçmişte biz bu mühimmatları alabilmek için çalmadık kapı bırakmazdık. Ama şimdi bunları biz Türkiye'de üretiyoruz. Dolayısıyla da Allah göstermesin herhangi bir savaşta kimseye muhtaç olmadan bunları yürüteceksin." diye konuştu.
Millete bir şey daha duyurmak istediğini söyleyen Erdoğan, "Türkiye kolay kolay herhangi bir savaşın tarafı olmayacaktır. Türkiye hep barıştan yana olacaktır ve barışın savunucusu olacaktır. Dünya barışına da her türlü katkıyı nasıl sağlayacak bunun adımlarını atacaktır. Nitekim Rusya'da, Ukrayna'da yaptığımız görev de budur." ifadelerini kullandı.

"Şu ana kadar talep 80 bin"
Ön siparişleri alınmaya başlanan yerli elektrikli otomobil Togg'la ilgili soru üzerine Erdoğan, Togg'un yollara çıkacak olmasının kendisini heyecanlandırdığını belirtti.
Togg'un 85 milyonun ortak gururu olduğunu dile getiren Erdoğan, "Şu ana kadar talep 80 bin." dedi.
Erdoğan, Togg'un yoğun sipariş aldığını, 60 yıllık hayali gerçeğe dönüştürdüklerini söyledi.
Togg'un 7 rengi bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, bu ay sonundan itibaren caddeleri zenginleştirecek Togg'un Türkiye Yüzyılı'nın gerçek nişanesi olacağını kaydetti.
Büyük bir gurur yaşadıklarını aktaran Erdoğan, Togg için 16 Mart'ta ön siparişlerin alınmaya başladığını anımsatarak ilk 24 saat dolmadan 22 bin 150 sipariş verildiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ne diyorlardı, 'Bu arabanın fabrikası nerede?' Fabrikayı açtık mı? Açtık. Sonra ne dediler, 'Üretemezsiniz.' 29 Ekim'de Togg'u banttan indirdik mi? İndirdik. Sonra ne dediler? 'Üretirsiniz ama satamazsınız.' Şimdi ne oldu? 75 binden fazla sipariş aldık. Bay Kemal, altılı koalisyon, bak nasıl satılıyormuş? 27 Mart'a kadar ben inanıyorum ki sipariş sayısı 100 bini geçer. Bunlar piyasaya yeni giren bir araç için muazzam sayılar."
Bunların milletin Togg'a olan güvenini, teveccühünü gösterdiğini söyleyen Erdoğan, "Milletimiz bu projenin, bu heyecanın ortağı, asıl sahibi. Hani biz hep diyoruz ya 'babayiğitler', asıl babayiğitler işte milletimiz, bu teveccühü ile gösteriyor." dedi.
Türkiye'de 2012'den beri satılan elektrikli otomobil sayısının 14 bin 780 olduğunu bildiren Erdoğan, 10 yılda satılan elektrikli otomobil sayısının beş katı kadar siparişi 6 günde alan Togg'un oluşturduğu havanın, Türkiye'nin elektrikli araçlara geçişte en hızlı mesafe kat eden ülkelerden birisi olacağını gösterdiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz otomobil diyoruz ama üreticileri ne diyor, 'akıllı cihaz' diyor. Togg akıllı cihazımızın üretim hedefi bu yıl 20 bin ama inşallah 2030'a kadar 1 milyon Togg üretmiş olacağız. Hayırlı olsun." diye konuştu.



Başkentte sağanağın etkisiyle su basan dairedeki eşyalar balkondan düştü

AA
AA
TT

Başkentte sağanağın etkisiyle su basan dairedeki eşyalar balkondan düştü

AA
AA

 

Yenimahalle ilçesinde Kayalar Mahallesi 794. Sokak'taki bir sitenin giriş katlarındaki daireleri su bastı. Su baskınına uğrayan dairenin camları kırıldı. Sel sularının sürüklediği bazı eşyalar, balkondan düştü.

Sitede yaşayan Gökhan Öztürk, sokakta altyapı olmaması nedeniyle sel sularının alt katlara ulaştığını söyledi. Sokakta altyapı çalışması yapılmasını talep eden Öztürk, daha önceki dönemlerde de benzer olayların yaşandığını belirtti.

Site sakinlerinden Sedat Yaman ise 2020'de ve 2022'deki sağanaklar sonrasında da benzer olayların yaşandığını aktardı. Dördüncü kez su basması yaşandığını söyleyen Yaman, sokaktaki altyapının yetersiz olduğunu kaydetti.

Belediyeye müracaat ettiklerini ancak çözüm bulunamadığını belirten Yaman, "İçeriye suyun dolmasıyla birlikte eksi 1, eksi 2 ve eksi 3'üncü katları, asansörleri su bastı." dedi.

Yaman, su basması nedeniyle asansörde kalanların ve eşyaları zarar görenlerin olduğunu kaydetti.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de yemin etti

AA
AA
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de yemin etti

AA
AA

Yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulunda yemin etti.

TBMM Geçici Başkanı Devlet Bahçeli, Genel Kurulu açtıktan sonra, Anayasa, İçtüzük, Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu ve bugüne kadarki teamüllere uygun olarak, törenin şeklinin nasıl olacağı hakkında bilgi verdi.

Bahçeli, Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı seçildiğine dair Yüksek Seçim Kurulu tarafından düzenlenen tutanağın kendisine takdim edileceğini ve ant içme töreni yapılacağını belirtti.

Devlet Bahçeli, Recep Tayyip Erdoğan'ın, cumhurbaşkanı seçildiğine dair tutanağı teslim almak ve ant içmek üzere, İçtüzük gereğince, TBMM Geçici Başkanvekili Suat Pamukçu tarafından TBMM Genel Kurulu Salonu'na davet edileceğini ve Pamukçu ile Başkanlık Divanı kürsüsüne geleceğini söyledi.

Genel Kurulun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ayakta karşılayacağını ifade eden Bahçeli, Erdoğan'a önce seçildiğine dair tutanağın takdim edileceğini, daha sonra Erdoğan'ın hitabet kürsüsüne gelerek ant içeceğini kaydetti.

Milletvekilleri, görevliler ve davetlilerin; Erdoğan'a tutanağın takdimini ve Erdoğan'ın ant içmesini ayakta dinleyeceğini dile getiren Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ant içtikten sonra İstiklal Marşı'nın okunacağını ve ardından da Erdoğan'ın salondan ayrılacağını bildirdi.

TBMM Geçici Başkanı Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Genel Kurul Salonu'ndan ayrılırken, milletvekilleri, görevliler ve davetliler tarafından ayakta selamlanacağı bilgisini verdi.

Devlet Bahçeli, daha sonra Suat Pamukçu'dan, Cumhurbaşkanı seçildiğine dair tutanağın takdim edilmesi ve ant içmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Genel Kurul Salonu'na davet etmesini istedi.

Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanı'mıza Meclis'imiz adına hoş geldiniz, diyorum." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan salona girdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suat Pamukçu eşliğinde, TBMM Başkanı ve Başkanlık Divanı üyelerinin salona girdiği, Divan arkasındaki kapıdan salona girdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, AK Parti ve MHP milletvekilleri ile salondaki davetliler uzun süre ayakta alkışladı. İYİ Parti milletvekilleri, Erdoğan'ı ayakta karşıladı; CHP ve Yeşil Sol Parti milletvekilleri ise ayağa kalkmadı.

Tutanağı Devlet Bahçeli'den teslim aldı

Recep Tayyip Erdoğan, Başkanlık Divanı'nda, Cumhurbaşkanı seçildiğine dair tutanağı Devlet Bahçeli'den teslim aldı ve ant içmek için hitabet kürsüsüne geçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yemini yaptı:

"Cumhurbaşkanı sıfatıyla; devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim."

Milletvekilleri ve Genel Kurul Salonu'ndaki davetliler, Erdoğan'ın ant içmesini uzun süre alkışladı.

Devlet Bahçeli'nin İstiklal Marşı'nın okunacağını belirtmesi üzerine İstiklal Marşı okundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra ailesine ve Genel Kurula el sallayarak, Başkanlık Divanı'nın arkasındaki kapıdan, Suat Pamukçu eşliğinde salondan ayrıldı.

TBMM Geçici Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Başkanı seçimi için 7 Haziran Çarşamba saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapattı.


Erdoğan’ın üçüncü cumhurbaşkanlığı dönemi ve İsveç’in NATO’ya üyeliği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. (AP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. (AP)
TT

Erdoğan’ın üçüncü cumhurbaşkanlığı dönemi ve İsveç’in NATO’ya üyeliği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. (AP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. (AP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü döneminde dünyanın dört bir yanından 20 cumhurbaşkanı ve 45 bakanın katılacağı göreve başlama töreninde, İsveç'in Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO) katılım dosyası da gündeme gelecek.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in Erdoğan'ın yeni cumhurbaşkanlığı dönemi için yemin törenine katılmak ve Türk yetkililerle üst düzey görüşmeler yapmak üzere hafta sonu Türkiye'yi ziyaret etmesi bekleniyor.

Stoltenberg önceki gün, İsveç'in NATO üyeliği konusunda Türkiye ile diyalogu yeniden başlatma arzusunu dile getirdi. Stoltenberg, Norveç'in başkenti Oslo'da düzenlenen NATO dışişleri bakanları toplantısında şu açıklamada bulundu:

“Mesajım; İsveç'in NATO'ya üyeliği İsveç için iyi olduğu kadar İskandinav ülkeleri, Baltık bölgesi ve aynı zamanda tüm NATO ve tabii ki Türkiye ve diğer müttefikler için de iyi olduğudur. Ayrıca bugünden itibaren İsveç'te 1 Haziran'da yeni terörle mücadele yasasının yürürlüğe girdiği gerçeğinin de altını çiziyorum. Bu yasalar aslında bir fark yaratıyor. İsveç'in adımı şimdi, örneğin sadece Türkiye'ye göre değil, Avrupa Birliği ve diğer ülkere göre de terör örgütü olan PKK da dahil olmak üzere, terörle mücadeleyi hızlandırmak için yeni adımlar attığını gösteriyor.”

Türkiye, İsveç’in talebini kabul etmekte isteksiz görünüyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara'daki diplomatik kaynakların yeni Türkiye Büyük Millet Meclisi oluşumunun ilk oturumlarına hazırlık ve hükümetin kurulmasıyla meşgul olduklarına bağladıkları NATO dışişleri bakanları gayrı resmi toplantısına katılmadı.

Antalya'dan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekili seçilen Çavuşoğlu, geçtiğimiz yıl haziran ayında Madrid'de düzenlenen NATO zirvesi oturum aralarında İsveç'i Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında imzalanan üçlü mutabakat muhtırasındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye ve terörle mücadelede somut adımlar atmaya çağırdı.

Çavuşoğlu İsveçli mevkidaşı Tobias Billström’ün Twitter paylaşımına yanıt vererek, “İsveçli dostlarımıza çok açık bir mesaj! Üçlü Muhtıradan kaynaklanan yükümlülüklerinizi yerine getirin ve terörizmle mücadelede somut adımlar atın. Diğer hususlar ancak o zaman hallolur” ifadelerini kullandı. Tobias Billström, NATO üyeliği için gerekli tüm kriterleri yerine getirdiklerini söyleyip, Türkiye ve Macaristan'a üyeliklerini onaylama çağrısı yapmıştı.

Parlamento ve hükümet

Yeni meclis, parlamentonun en yaşlı sıfatıyla Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin başkanlığında dün milletvekillerinin yemin ettiği 28. Dönemine başladı. Erdoğan, TBMM’nin yeni dönemine açılışına katılırken, savunma, içişleri ve dışişleri dahil olmak üzere 16 bakanın milletvekili olarak parlamentoya girmesiyle yeni yüzlerin yer alması belenen kabinenin bugün açıklanması bekleniyor. Kanun, milletvekili olan bir ismin bakan olmasına izin vermiyor.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, partinin parlamentodaki hassas dengeler nedeniyle bazı eski bakanların yeni parlamentodan istifa etmesini istemediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre cumhurbaşkanına yakın kaynaklar, Erdoğan’ın daha önce Maliye Bakanlığı ve Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı Mehmet Şimşek ile Hazine ve Maliye Bakanı olması için anlaşmaya vardığını öne sürdü. Erdoğan'ın yeni hükümeti ekonomi alanında ciddi bir zorluklarla karşı karşıya. Hükümetin faiz oranlarını düşürmeden kaynaklı büyümeyi ve ihracatı artırmaya dayalı ekonomik modelin neden olduğu krizden kurtarması gerekiyor.

Ankara'daki siyasi koridorlarda hem mevcut Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın hem de istihbarat Başkanı Hakan Fidan'ın yeni hükümette görev alacağı konuşuluyor.


AK Parti'de grup başkanı ve grup başkanvekilleri belli oldu

AA
AA
TT

AK Parti'de grup başkanı ve grup başkanvekilleri belli oldu

AA
AA

AK Parti Sivas Milletvekili Abdullah Güler, AK Parti TBMM Grup Başkanı seçildi.

AK Parti Grubu, yeni grup başkanı ve grup başkanvekillerinin belirlenmesi için basına kapalı toplandı.

Toplantıda, AK Parti Grup Başkanı AK Parti Sivas Milletvekili Abdullah Güler oldu.

AK Parti TBMM Grup Başkanvekilliklerine ise İstanbul Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül, Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta ve Manisa Milletvekili Bahadır Yenişehirlioğlu seçildi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göreve başlama törenine 78 ülkeden üst düzey katılım olacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göreve başlama törenine 78 ülkeden üst düzey katılım olacak
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göreve başlama törenine 78 ülkeden üst düzey katılım olacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göreve başlama törenine 78 ülkeden üst düzey katılım olacak

Cumhurbaşkanı seçimini 27 milyon 834 bin 589 oy ile kazanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yemin törenine iştirak edecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, saat 14.00'te TBMM'de yemin edecek ve görevine başlayacak. Erdoğan, mazbatasını TBMM Geçici Başkanı Devlet Bahçeli'den alacak.

Törenin ardından saat 15.00'te Anıtkabir'i ziyaret edecek Erdoğan, 17.00'de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki "Göreve Başlama Töreni"ne katılacak.

101 pare top atışı yapılacak

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi A Kapısı'na varışta Erdoğan'ın konvoyuna Atlı Tören Birliği katılacak.

Erdoğan'ın süvari birliğiyle Külliye'ye girişi sırasında 101 pare top atışı yapılacak. Ayrıca Hava, Kara ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarına bağlı ordu karargahlarında da 101'er pare top atışı gerçekleştirilecek.

Törende, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Armoni Mızıkası, TSK Mehteran Takımı ile TSK Tarihi Birlik de yöresel kıyafetleriyle hazır bulunacak.

Konuklar onuruna Çankaya Köşkü'nde akşam yemeği

Törene katılacak 21 devlet başkanı şöyle sıralanıyor:

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev, Gabon Cumhurbaşkanı Ali Bongo Ondimba, Gine Bissau Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embalo, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, Karadağ Cumhurbaşkanı Yakov Milatoviç, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kırgız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Kongo Cumhurbaşkanı Denis Sassou N'Guesso, Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Ruanda Cumhurbaşkanı Paul Kagame, Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Togo Cumhurbaşkanı Faure Essozimna Gnassingbe, Türkmenistan Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedov, Bangladeş Cumhurbaşkanı Muhammed Şahabuddin Çuppu, Gine Devlet Başkanı Mamady Doumbouya.

Göreve başlama törenine Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Macaristan Başbakanı Victor Orban, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nin de aralarında bulunduğu 13 ülkenin başbakanları iştirak edecek.

Törene Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha'nın da olduğu 8 uluslararası kuruluşun temsilcileri de katılacak.

Rusya Federasyonu Devlet Duması Başkanı Vyaçeslav Viktoroviç Volodin, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi Başkan Yardımcısı Ding Zhongli'nin katılacağı törende, 12 ülke, Meclis Başkanı düzeyinde temsil edilecek.

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Jelka Sviyanoviç, Konsey Üyeleri Jelko Komşiç ile Denis Beçiroviç'in yanı sıra Bosna Hersek Sırp Entitesi Başkanı Milorad Dodik'in de katılacağı törende, eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, eski Almanya Şansölyesi Gerhard Schröder, eski KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, eski Bosna Hersek Başkanlık Konseyi üyesi Bakir İzzetbegoviç, eski İsveç Başbakanı Carl Bildt de yer alacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yabancı konukları onuruna saat 19.00'da Çankaya Köşkü'nde akşam yemeği verecek.

Yemek sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni kabine üyelerini açıklaması bekleniyor.


NATO, Vilnius Zirvesi öncesinde Türkiye’nin İsveç’in katılım talebini onaylamasını istiyor

Cumhurbaşlkanı Erdoğan, Haziran 2022’de Madrid’de düzenlenen NATO zirvesinde konuşma yaptı. (AP)
Cumhurbaşlkanı Erdoğan, Haziran 2022’de Madrid’de düzenlenen NATO zirvesinde konuşma yaptı. (AP)
TT

NATO, Vilnius Zirvesi öncesinde Türkiye’nin İsveç’in katılım talebini onaylamasını istiyor

Cumhurbaşlkanı Erdoğan, Haziran 2022’de Madrid’de düzenlenen NATO zirvesinde konuşma yaptı. (AP)
Cumhurbaşlkanı Erdoğan, Haziran 2022’de Madrid’de düzenlenen NATO zirvesinde konuşma yaptı. (AP)

Türkiye ile Batı arasındaki görüşmelerde, özellikle gelecek temmuz ayında Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesinin yaklaşmasıyla, İsveç’in NATO’ya üyelik konusu, gündemin ilk sırasına yerleşti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 1 Haziran’da Oslo’da başlayan NATO dışişleri bakanları gayrı resmi toplantısına katılmadı. Ankara’daki diplomatik kaynaklar bunun, yeni Türkiye meclisinin ilk oturumları ve hükümetin kurulması için yapılan hazırlıklarla meşgul olmasından kaynaklandığını aktardı. Çavuşoğlu, Antalya’da iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AK Parti) milletvekili seçildi.

Beklenen ziyaret

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsveç’in üyelik konusunu görüşmek üzere Ankara’ya yakın tarihte bir ziyarette bulunacağını belirterek, Erdoğan’ı seçimleri kazandığı için tebrik etmek amacıyla telefonla aradığını söyledi. NATO dışişleri bakanları toplantısı öncesinde yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:

“Yakın zamanda Ankara’ya gideceğim. Ancak kesin tarih henüz belirlenmedi. Mesajım; İsveç’in NATO’ya üyeliğinin İsveç için iyi olduğu kadar İskandinav ülkeleri, Baltık bölgesi ve aynı zamanda tüm NATO ve tabii ki Türkiye ve diğer müttefikler için de iyi olduğudur.

NATO Genel Sekreteri, Erdoğan ile görüşmesinde İsveç’in Terörle Mücadele Yasası’nı çıkardığını ve yürürlüğe girdiğini vurgulayacağını belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bu yasalar aslında bir fark yaratıyor. İsveç’in şimdi, örneğin sadece Türkiye’nin değil Avrupa Birliği (AB) ve diğer birçoğunun da değerlendirmesine göre terör örgütü olan PKK da dahil olmak üzere, terörle mücadeleyi hızlandırmak için yeni adımlar attığını gösteriyor.”

Fotoğraf Altı: NATO Genel Sekreteri bugün Oslo’da ittifakın dışişleri bakanlarına hitaben konuşma yaptı. (AP)
NATO Genel Sekreteri bugün Oslo’da ittifakın dışişleri bakanlarına hitaben konuşma yaptı. (AP)

“Bu nedenle, hem İsveç’te 1 Haziran’da yürürlüğe giren daha güçlü yasaları hem de İsveç ile Türkiye arasındaki işbirliğinin güçlenmiş olmasını memnuniyetle karşılıyorum” diyen Jens Stoltenberg, bunun aynı zamanda İsveç’in Madrid’de imzalanan bu Üçlü Muhtıra’dan kaynaklanan yükümlülüklerini de yerine getirdiğinin kanıtı olacağını vurguladı. Stoltenberg açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Unutmamak gerekir ki Türkiye’nin bazı meşru güvenlik kaygıları vardır. Çünkü hiçbir müttefik, Türkiye kadar terör saldırısına uğramamıştır. Bu nedenle terörün her türlüsüne karşı Türkiye ile birlikte çalışmamız önemlidir.”

Üçlü mutabakat zaptı

Üçlü mutabakat zaptı kapsamında Türkiye, İsveç ve Finlandiya, İskandinav ülkelerinin Ekim 2019’dan bu yana Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldırması konusunda anlaştı. Ambargo, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki operasyonları,, ayrıca PKK’dan arananların iadesi ve PKK’nın iki ülkedeki faaliyetlerini sınırlandırmak amacıyla düzenlediği Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle uygulanıyordu.

Fotoğraf Altı: Oslo bugün NATO dışişleri bakanları toplantısına ev sahipliği yaptı. (EPA)
Oslo bugün NATO dışişleri bakanları toplantısına ev sahipliği yaptı. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström, ülkesinin NATO’ya katılım için tüm şartları yerine getirdiğini belirterek, Türkiye ve Macaristan’ı üyelik talebini onaylamaya çağırdı. Billström, Oslo’daki NATO dışişleri bakanları toplantısının başında, ülkesinin 1 Haziran’da yürürlüğe giren yeni terör yasası da dahil olmak üzere geçen yıl Madrid zirvesinde verdiği tüm taahhütleri yerine getirdiğini ifade etti. İsveç’te yürürlüğe giren yasanın Finlandiya’nın onayladığı yasaya benzer olduğunu ve Ankara’nın taleplerini de karşılayacağını vurguladı.

Türk kaynakları, Türkiye’nin PKK’dan aranan kişilerin iadesine yönelik somut adımlara tanık olması ve ABD Kongre üyelerinin de ABD’den F-16 savaş uçakları temin etme talebini onaylaması halinde İsveç’in katılım talebini onaylamasının mümkün olduğunu dile getirdi.


CHP Sözcüsü Öztrak: Kılıçdaroğlu, yeni MYK'yi, PM'nin ardından belirleyecek

AA
AA
TT

CHP Sözcüsü Öztrak: Kılıçdaroğlu, yeni MYK'yi, PM'nin ardından belirleyecek

AA
AA

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni Merkez Yönetim Kurulu'nu (MYK), Parti Meclisi (PM) toplantısının ardından belirleyeceğini bildirdi.

Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ardından dün son MYK toplantısını yaptıklarını anımsattı.

MYK'de, 14 Mayıs'taki milletvekili seçimi ile 28 Mayıs'taki ikinci turda tamamlanan Cumhurbaşkanı Seçimi'ni değerlendirdiklerini ifade eden Öztrak, "İlgili arkadaşlarımız sandık güvenliği sonuçları hakkında Kurul'umuzu bilgilendirdiler. Bu konuda verilen bilgiler çerçevesinde, sistemik bir güvenlik açığı yaşanmadığını, vatandaşımızın oylarına sahip çıkıldığını tespit ettik." değerlendirmesini yaptı.

Ayrıca MYK Üyesi Bülent Kuşoğlu'nun seçim sürecinde yapılan harcamalar hakkında Kurul'a bilgi verdiğini bildiren Öztrak, 9 ay sonraki mahalli idareler seçimi ve bu seçimler öncesinde CHP'nin kongre takvimiyle ilgili yapılacakların ele alındığını söyledi.

Sandık başına giden tüm vatandaşlarla seçimde görev alan tüm partililere teşekkür eden Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Erdoğan ve partisi, yanlış politikalarıyla milletimize yaşattıkları ekonomik sıkıntıların, artan hayat pahalılığının üstünü örtebilmek amacıyla bir ahlaksız kampanya yürüttü. Bu kampanyada hiçbir etik sınır tanımadı. On parmağında on kara bize sürdü, iftira etti. Montaj olduğunu itiraf ettiği sahte videoları miting meydanlarında millete gösterdi. Devleti yönetmeye talip olan kadroların, hiçbir zaman yapmayacağı sahtekarlıklar yapıldı. Milletine yalan söyleyenler devlet yönetemez. Devletin tüm imkanları seçimde kullanıldı. Bakanlar, milletvekili adayı yapılarak seçimde aktif rol almaları sağlandı. Parti devleti yönetiminin bu ilk seçiminde siyasi etik ayaklar altına alındı. Bu seçimde Erdoğan'ın vatandaşlığımızı 3 paraya sattığı, Türkçe öğrenmek zahmetine bile katlanmamış yabancılar da Türkiye'nin kaderi ve geleceği hakkında söz söyledi."

"Arzu ettiğimiz sonucu alamadık"

Siyaseten ve ahlaken meşru olmayan bir seçim sürecini yaşadıklarını ileri süren Öztrak, "Bütün bunlara rağmen başta cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere bu seçimi kazanmak için çok çalıştık ama arzu ettiğimiz sonucu alamadık. Ancak, Genel Başkan'ımız ülkemizdeki her iki seçmenden birinin oyunu aldı. 25 milyon 504 bin 724 yurttaşımız Kemal Kılıçdaroğlu'na oy verdi." diye konuştu.

Öztrak, şöyle devam etti:

"Muhalefetin bu desteği muhafazası ve artırması, bunu hükümeti denetleme ve dengelemede kullanması, hükümetin sorumsuzluklarının millet adına bir ölçüde kontrolünü sağlayacaktır. Erdoğan da bunun farkındadır. Bu desteği dağıtmaya çalışmaktadır. Onun için de partimizin iç işlerine burnunu sokmaya kalkmakta, bunu da açıkça söylemektedir. İşte buna senin gücün yetmez. CHP milletin partisidir, kimsesizlerin kimsesidir, CHP'nin istikametini sen çizemezsin, milletimiz çizer."

"Bugün, yerel seçimle ilgili mücadelenin başlamasının beşinci günüdür"

Dünkü toplantıda, samimi bir öz eleştiri de yaptıklarını bildiren Öztrak, "Biz, 25 milyondan fazla yurttaşımızın desteğini aldığımız bu seçimi, adalet yürüyüşüyle başlayan, Millet İttifakı'nın kurulmasıyla belediyelerin kazanılmasıyla devam eden sürecin devamı olarak görüyoruz. 14-28 Mayıs seçimleri, mücadelenin yeni bir aşamaya geçişini ifade etmektedir. Kimilerine göre bugün seçimden sonraki beşinci gündür. Bize göre ise 9 ay sonra yapılacak yerel seçimle ilgili mücadelenin başlamasının beşinci günüdür." ifadesini kullandı.

CHP Sözcüsü Öztrak, şunları kaydetti:

"Samimi bir öz eleştiri yaparak, yaşadıklarımızdan ders alarak, eksiklerimizi giderip yenilenerek, mücadeleye güçlü bir şekilde devam edeceğiz. Bu sürece destek olmak amacıyla dün yapılan MYK toplantısında, Merkez Yönetim Kurulu üyelerimiz, teamüle ve partimizin usullerine uygun olarak, seçimden sonra yapılacak ilk PM toplantısından önce, Genel Başkan'ımıza istifalarını sunmuşlardır. Genel Başkan'ımız, yeni MYK'yi hafta sonu yapılacak PM toplantısının ardından belirleyecektir. Mevcut MYK üyeleri işlerin aksamaması adına yeni MYK belirlenene kadar görevlerine devam edecektir."

MYK toplantısında olağan kongre takviminin ele alındığını, bu kapsamda kongrelerle ilgili kararın da PM'de ele alınarak kararlaştırılacağını kaydeden Öztrak, şunları aktardı:

"Önümüzdeki süreç zorludur. Sadece ekonomik açıdan değil, demokrasimiz ve hukuk devleti açısından da. Bunun ilk işaretleri görülmeye başlandı. Genel Başkan'ımıza yönelik fezleke tehditleri, belediye başkanlarımızı görevden alma imaları, televizyonlara başlatılan RTÜK incelemeleri, internet sansüründen muhaliflere hapsetmeye kadar uzanan tehdit listeleri. Ama bunların hiçbiri bizi yıldıramaz, korkutmaz."

Öztrak, Kemal Kılıçdaroğlu'nun 28 Mayıs'ta, her iki kişiden birinin desteğini aldığını ve Türkiye'de büyük bir değişim başladığını belirterek, şu görüşlerini paylaştı:

"Bu, önünde duranların ayaklarını yerden kesecek bir çığdır. Her adımda artacak, büyüyecek, engellenemez hale gelecektir. Bugün değilse yarın, millete eziyetin merkezi saray rejimi, haktan, hukuktan, adaletten, daha fazla refahtan yana olanların gücüyle son bulacaktır. Türkiye'nin önünde yepyeni bir ufuk açılacaktır."

Milletvekilleriyle bir araya geldi

Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin milletvekilleriyle bir araya geldi.

CHP Genel Merkezi'nde basına kapalı yapılan toplantı, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasıyla başladı.

Kılıçdaroğlu, yaklaşık 1 saat süren toplantıda, milletvekillerine Meclis çalışmalarında başarılar diledi.


AK Parti İstanbul'dan teşkilata yerel seçim çalışmalarına başlama talimatı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

AK Parti İstanbul'dan teşkilata yerel seçim çalışmalarına başlama talimatı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe'nin, 2024'te yapılacak yerel seçimler için teşkilatlara, çalışmalara başlama talimatı verdiği bildirildi.

İl Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Kabaktepe, tamamlanan Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekilli Genel Seçimleri'nin ardından teşkilata rehavete kapılmamaları çağrısında bulundu.

Teşkilata, 2024'te yapılacak yerel seçim için çalışmalara başlama talimatı veren Kabaktepe, 14 Mayıs ve 28 Mayıs zaferlerini, yerel seçimler zaferiyle taçlandırmayı hedeflediklerini belirtti.

AK Parti İstanbul 7. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmanın bir bölümünden videoyu sosyal medya hesaplarından paylaşan Kabaktepe, "Tarihiyle, inancıyla, insanıyla ve ruhuyla bizim olan İstanbul'u yeniden kazanacağız." ifadesini kullandı.


Türkiye, OECD ülkeleri arasında seçime katılımın en yüksek gerçekleştiği 3. ülke oldu

AA
AA
TT

Türkiye, OECD ülkeleri arasında seçime katılımın en yüksek gerçekleştiği 3. ülke oldu

AA
AA

Türkiye, 14 Mayıs'ta yapılan seçimlerle, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında yapılan son seçimlere katılım oranının en fazla olduğu 3. ülke olarak kayıtlara geçti.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerine ilişkin kesin sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.

YSK verilerine göre, 14 Mayıs'taki seçimlere yurt içinde katılım oranı yüzde 88,92, 28 Mayıs'taki seçimlerde de bu oran 85,72 oldu.

14 Mayıs'taki seçimlerde yurt içinde 53 milyon 993 bin 683, 28 Mayıs'taki seçimlerde 52 milyon 93 bin 375 seçmen oy kullandı.

YSK'nin açıkladığı sonuçlara göre, Türkiye, 14 Mayıs'taki seçimlerde yurt içi seçmen katılım oranıyla OECD üyesi ülkeler arasında 3. sırada yer aldı.

OECD ile Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsünün (IDEA) verilerine göre, Türkiye, 14 Mayıs'ta yurt içi seçimlere katılım oranıyla ABD, Fransa, Almanya, İngiltere gibi birçok Batılı OECD üyesini geride bıraktı.

IDEA verilerine göre, 2022'de yapılan seçimlerde yüzde 89,74 katılım oranıyla Avustralya, OECD üyesi ülkeler arasında 1. sıraya yerleşti.

Avustralya'yı 2018'deki seçimlerde yüzde 89,66 katılım oranıyla Lüksemburg takip etti. Belçika da 2019'da yapılan seçimlerdeki 88,38 katılım oranıyla YSK'nin kesin sonuçları dikkate alındığında Türkiye'nin gerisinde kaldı.

Listede, Türkiye'nin gerisinde yer alan İsveç, Danimarka, Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda ve Norveç'te seçimlere katılım oranı yaklaşık yüzde 80'de kaldı.

Nüfus bakımından Türkiye ile kıyaslanabilir Almanya ise listede yüzde 76,58 katılım oranıyla 11. sırada ve Norveç'in hemen altında yer buldu.

Listede, Almanya'yı sırasıyla yüzde 75,69 katılım oranıyla Avusturya, yüzde 73,59 ile Fransa ve yüzde 71,76 ile İspanya izledi.

OECD üyeleri arasında seçimlere katılımın en az olduğu ülke olarak dikkati çeken İsviçre'de 2019'da yapılan seçimlere katılım yüzde 45,12'de kalmıştı.


Gazeteci Mehmet Barlas vefat etti

Gazeteci Mehmet Barlas vefat etti
TT

Gazeteci Mehmet Barlas vefat etti

Gazeteci Mehmet Barlas vefat etti

Rahatsızlığı dolayısıyla bir süredir hastanede tedavi gören Mehmet Barlas, bu akşam hayatını kaybetti.

Meslek hayatı boyunca birçok başarıya imza atan, büyük gazetelerin birçoğunda çalışan Barlas, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1971'de mezun oldu.

Türkiye Milli Talebe Federasyonu'nda basın komisyonu başkanlığı yapan Barlas, gazetecilikle öğrencilik döneminde babasının kurucusu olduğu Son Havadis gazetesinde tanıştı.

Cumhuriyet gazetesinde profesyonel gazeteciliğe başlayan Barlas, 12 Mart Muhtırası sonrası gazeteden çıkarıldı.

İsmail Cem'in genel müdürlüğü döneminde TRT'de iç ve dış haberler danışmanlığı yapan Barlas, 1968 yılında Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği yarışmada, inceleme dalında birincilik ödülü aldı.

Barlas, Son Havadis, Cumhuriyet, Günaydın, Milliyet, Güneş, Tercüman, Hürriyet, Türkiye, Sabah, Yeni Şafak, Star, Akşam, Posta ve Sabah'ın da aralarında olduğu birçok gazetede köşe yazarlığı yaptı.

Çeşitli dönemlerde Star TV, ATV, Show TV ve TGRT'de günlük haber yorumculuğu yapan Barlas, 2003'te kızı Ela Barlas ile haber programı hazırladı ve sundu. 2008 yılı içinde kısa bir süre ATV'de ana haber bülteninin sunuculuğunu yapan Barlas, NTV'de Emre Kongar'la birlikte Yorum Farkı adlı programı sundu.

NTV ve NTV Radyo'da Oğuz Haksever ile Makam Farkı adlı programı yapan Barlas, Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesiydi.

Canan Barlas ile evli olan Mehmet Barlas'ın Cemil Barlas ve Ela Barlas adında iki çocuğu bulunuyor.

Yakınları hastaneye geldi

İstanbul’da hayatını kaybeden Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas’ın yakınları hastaneye geldi.

Şişli İstanbul Florence Nightingale Hastanesine gelen Barlas’ın oğlu Cemil Barlas, Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Orhan ve bazı aile yakınları taziye dileklerini iletti.

Hastaneden ayrılmadan önce gazetecilere açıklama yapan Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Orhan, “Çok büyük bir insandı. Benim hemşehrim ve çok yakın dostum. Hem de bizim üniversitemizin kuruluşundan beri mütevelli üyesiydi. Çok üzgünüz. Artık çocuklarına Allah uzun ömürler versin.“ dedi.

Cemil Barlas ve beraberindekiler daha sonra hastaneden ayrıldı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay'dan taziye mesajı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, tedavi gördüğü hastanede 81 yaşında vefat eden Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas için başsağlığı diledi.

Oktay, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, "Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas'a Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve tüm medya camiamıza başsağlığı diliyorum. Mekanı Cennet Olsun." ifadesini kullandı.