ABD’nin İsrail Büyükelçisi’ni çağırması, iki ülke arasındaki ilişkilerde alışılmadık bir adım

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman Ağustos 2021’de Washington’daki Dışişleri Bakanlığı’nda (AP-Arşiv)
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman Ağustos 2021’de Washington’daki Dışişleri Bakanlığı’nda (AP-Arşiv)
TT

ABD’nin İsrail Büyükelçisi’ni çağırması, iki ülke arasındaki ilişkilerde alışılmadık bir adım

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman Ağustos 2021’de Washington’daki Dışişleri Bakanlığı’nda (AP-Arşiv)
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman Ağustos 2021’de Washington’daki Dışişleri Bakanlığı’nda (AP-Arşiv)

ABD, İsrail Meclisi’nin, işgal altındaki Batı Şeria’da 2005’te boşaltılan 4 Yahudi yerleşim birimini yeniden açacak yasayı onaylaması üzerine İsrail’in Washington Büyükelçisi Mike Herzog’u Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı.
Bunun ardından, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ‘öfkeyi yatıştırmak’ olan görülen bir adımla, söz konusu bölgede yeni yerleşim birimleri inşa etmeyi düşünmediklerini açıkladı.
Netanyahu yaptığı açıklamada, yasanın yerleşime izin verdiği dört yerleşim yerine geri dönmekte ısrar eden müttefiklerine karşı da dikkatli davrandı.
Başbakan, “Knesset’in bu yasasının bazı kısımlarını iptal etme kararı, Yahudilerin Batı Şeria’nın kuzeyinde tarihi vatanımızın bir parçası olan bölgelerde yaşamasını engelleyen ayrımcı ve aşağılayıcı yasaya son veriyor” dedi.
Netanyahu ayrıca muhalefetle alay ederek şunları söyledi;
“Bu yasanın, önceki yasayı destekleyen muhalefet liderleri tarafından güçlü bir şekilde reddedilmesi tesadüf değildir. Hükümetin bu bölgelerde yeni yerleşim yerleri kurmak gibi bir niyeti yoktur.”
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, İsrail Büyükelçisi Mike Herzog’a İsrail Meclisi’nde yeni onaylanan yasaya ilişkin ‘endişelerini’ dile getirdiğini bildirdi.
Sherman, Herzog’u kınama olarak nitelendirilen bir konuşma için çağırsa da, İsrailliler bunu bir ‘şikayet’ oturumu olarak değerlendirdi.
İsrailli bir yetkili, Kanal 13 televizyonuna verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı;
“İsrail’in Filistin arenasında attığı son adımlara ABD’nin öfkesi var. Ancak, konuşma bir krizle ilgili değil, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün yaptığı açıklamayı tamamlamak için ek bir mesajın iletilmesiyle ilgili.”
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü söz konusu ‘sert’ açıklamasında, Knesset’te kabul edilen yasanın, İsrail hükümetinin 20 yıl önce Başkan George W. Bush yönetimine verdiği taahhüdü ve ayrıca İsrail’in bu hafta başlarında ABD’ye verdiği taahhüdü ihlal ettiğini vurguladı.
Yasa değişikliğinin, İsrail’in Şarm Eş-Şeyh zirvesinde gerilimi önleme taahhüdüyle tutarlı olmadığını dile getiren Sözcü, “İsrail, gerilimi önleme ve önümüzdeki dört ay boyunca yerleşim yerlerinde yeni inşaatlar yapmama taahhüdünü iki gün önce onayladı” dedi.
Resmi İsrail radyosu, İsrail’in Washington Büyükelçisi’nin kınama için çağrılmasının, İsrail ile ABD arasındaki ilişkilerde alışılmadık bir adım ve çok ender bir diplomatik mekanizma olduğuna dikkat çekti.
İsrail radyosuna göre kınama görüşmesi, Washington’un Netanyahu hükümetinin eylemlerine karşı resmi bir diplomatik protestosu anlamına geliyor. Çünkü, ABD mesajlarını şu ana kadar genellikle ‘bu tür prosedürleri kullanmadan’ doğrudan İsrail’e iletmeye devam ediyordu.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Sherman ve Herzog ayrıca tüm tarafların Ramazan ve Pesah Bayramı öncesinde gerilimi tırmandırabilecek eylem ve açıklamalardan kaçınmasının önemini tartıştı.
Görüşmede Sherman, yasanın İsrail’in Ramazan’dan önce ortalığı sakinleştirme sözü verdiği Şarm Eş-Şeyh’teki güvenlik toplantısından sadece iki gün sonra onaylandığına işaret etti.
Knesset Genel Kurulu, Salı günü yapılan ikinci ve üçüncü okumalarda, 2005 yılında Gazze Şeridi ve Batı Şeria’nın kuzeyindeki 4 yerleşim yerinden çekilmesini öngören ‘ayrılma’ yasasında yapılan değişikliği onayladı.
Likud üyesi Yuli Edelstein’ın sunduğu yasaya 31 milletvekili olumlu oy verirken, 18 milletvekili karşı çıktı.



Sudan'ın kuzeyinde altın madeninde çökme: 11 ölü

Sudan'ın altın üretiminin büyük kısmı geleneksel madencilikten sağlanıyor (Reuters)
Sudan'ın altın üretiminin büyük kısmı geleneksel madencilikten sağlanıyor (Reuters)
TT

Sudan'ın kuzeyinde altın madeninde çökme: 11 ölü

Sudan'ın altın üretiminin büyük kısmı geleneksel madencilikten sağlanıyor (Reuters)
Sudan'ın altın üretiminin büyük kısmı geleneksel madencilikten sağlanıyor (Reuters)

Sudan'ın kuzeydoğusunda geleneksel altın madenlerinden birinin kısmen çökmesi sonucu 11 kişi öldü, 7 kişi yaralandı. Resmi açıklama, dün Sudan Maden Kaynakları Limited Şirketi tarafından yapıldı.

2023 yılında Sudan ordusu ile “Hızlı Destek Kuvvetleri” (HDK) arasında savaşın patlak vermesinden bu yana, resmi kaynaklar ve uzmanlara göre, her iki taraf da altın gelirlerine giderek daha fazla bağımlı hale geldi.

Madencilik sektörünün çoğu Sudan'ın çeşitli bölgelerinde yaygın olarak görülmekte, sektöründeki kaynakların tahminlerine göre savaş öncesinde bu sektörde en az 2 milyon kişi çalışıyordu.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre iki yılı aşkın süredir ülkeyi kasıp kavuran savaş nedeniyle milyonlarca insan birçok bölgede açlığın eşiğine gelmiş durumda. Bu nedenle geleneksel madencilik, zorlu yaşam koşullarında yaşayan çok sayıda insan için cazip bir alan.

Şirket, yaptığı açıklamada, madenin faaliyetlerini daha önce durdurduğunu ve “hayati tehlike arz ettiği için maden içinde faaliyetlerin sürdürülmemesi konusunda uyarıda bulunduğunu” belirterek, “faaliyetlerinin durdurulduğu yerlerde çalışılmaması konusunda uyarısını” yineledi.

Açıklamada, çöküntünün Sudan'ın kuzeydoğusundaki Huveyd çöl bölgesindeki Karş el-Fil madeninde meydana geldiği belirtildi, ancak kazanın zamanı belirtilmedi.

Sudan, Afrika kıtasının en büyük altın üreticilerinden biridir. Hükümetin şubat ayında yaptığı açıklamaya göre, 2024 yılında altın üretimi 41,8 tondan 64 tona çıkarak rekor kırdı.

Sudan'ın savaşın ekonomisini ve altyapısını tahrip ettiği ülkesinin hazinesine geçen yıl 1,57 milyar dolar gelir sağlayan altın ihracatı, Sudan Maden Kaynakları Şirketi'ne göre üretimin yaklaşık yarısı, kara sınırlarından kaçak olarak ülke dışına çıkarılmaktadır.