ABD ile Netanyahu arasındaki gerilim artıyor

Krizin merkezinde ‘yerleşim karakolları’ yer alıyor.

Blinken dün Washington’daki Senato oturumunda konuşma yaptı. (AFP)
Blinken dün Washington’daki Senato oturumunda konuşma yaptı. (AFP)
TT

ABD ile Netanyahu arasındaki gerilim artıyor

Blinken dün Washington’daki Senato oturumunda konuşma yaptı. (AFP)
Blinken dün Washington’daki Senato oturumunda konuşma yaptı. (AFP)

ABD ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki kriz, Knesset’in salı günü İsrail’in 2005 yılında Batı Şeria’nın kuzeyindeki dört yerleşim karakolunu boşaltmasını öngören Çekilme Yasası’nı iptal etmesiyle daha da derinleşti. Bu adım, İsrail’in en yakın müttefiki ABD’den ve dün yaptığı bir açıklamayla işgal altındaki Filistin topraklarında 1967’den sonra inşa edilen yerleşim birimlerinin ‘yasa dışı’ olduğunu belirten Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerinin birçoğundan sert eleştirilerin gelmesine yol açtı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün ABD Senatosu Tahsisatlar Komitesi’de yaptığı konuşmada, yönetimin İsrail’in son kararlarına yönelik eleştirilerini vurguladı. Ayrıca ‘İsrail liderliği ve Filistin Yönetimi, son aylarda rekor seviyelere ulaşan şiddetin azaldığını görmek istediğini’ de sözlerine ekledi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Ürdün Temsilciler Meclisi de dün aşırı sağcı İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in Ürdün Krallığı ve Filistin topraklarını içeren bir İsrail haritası kullanmasına ve Filistin halkının varlığını inkar etmesine yanıt olarak, İsrail Büyükelçisi’ni ülkeden sınır dışı edilmesini önermek için bir oylama yaptı. Temsilciler Meclisi’nin dünkü oturumunun açılışında milletvekilleri, halkın öfke mesajlarını iletmek amacıyla İsrail’in varlığını yok sayan Ürdün ve Filistin bayraklarının olduğu haritayı astı.



Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

TT

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suveyda'da varılan ateşkes anlaşmasının, kendisi ve Şeyh Hamud el-Hanavi tarafından temsil edilen Dürziler ile Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Suriye hükümeti arasında imzalandığını duyurdu.

Suriye hükümeti, son günlerde şehirde devam eden ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan çatışmalara son vermek için dün Suveyda halkıyla ateşkes anlaşması imzaladı.

Şarku'l Avsat'ın incelediği anlaşma, tüm askeri operasyonların derhal durdurulmasını ve tüm tarafların güvenlik güçlerine ve kontrol noktalarına yönelik her türlü saldırıyı durdurma taahhüdünde bulunmasını öngörüyor.

Anlaşmaya göre, ateşkesin uygulanmasını denetlemek ve uyulmasını sağlamak için Suriye devleti ve Dürzi şeyhlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulması planlanıyor.

hyujı8o9
Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinde Şeyh Hikmet el-Hicri, Suveyda'da kendisini destekleyen ‘Askeri Konsey’ üyeleri ile birlikte (Arşiv)

Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhi, yani Şeyh Yusuf Carbu, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Hikmet el-Hicri'yi bünyesinde barındırdığını belirterek, Hikmet el-Hicri'nin ‘farklı bir yönelime sahip olduğu’ için ‘anlaşmanın tarafı olmadığını’ söyledi.

Anlaşmanın tüm taraflarca imzalanmadığını, çünkü Suveyda'daki güvenlik durumunun seyahat ve toplantılara izin vermediğini belirten Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmanın ‘yazışmalar yoluyla’ kabul edildiğini belirtti. Anlaşmanın ardından iyimser olsa da, Şeyh Yusuf Carbu “Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor” ifadesini kullandı.

Şeyh Hikmet el-Hicri, çok geçmeden, ‘kendilerini sahte bir şekilde hükümet olarak adlandıran silahlı çetelerle herhangi bir anlaşma, müzakere veya yetki devri olmadığını’ teyit eden bir açıklama yayınladı. Bu ortak tutumdan sapan, tek taraflı iletişim veya anlaşma yapan herhangi bir kişi veya kuruluşun ‘istisnasız ve müsamahasız bir şekilde yasal ve toplumsal hesap verebilirliğe tabi tutulacağı’ uyarısında bulundu.