Araba hırsızı düz vites kullanamadığı için yakayı ele verdi

Hırsız anahtarlıktaki AirTag sayesinde yakalandı

Andrew Moran'ın kefalet bedeli 15 bin dolar olarak belirlendi (Cook County Şerif Bürosu)
Andrew Moran'ın kefalet bedeli 15 bin dolar olarak belirlendi (Cook County Şerif Bürosu)
TT

Araba hırsızı düz vites kullanamadığı için yakayı ele verdi

Andrew Moran'ın kefalet bedeli 15 bin dolar olarak belirlendi (Cook County Şerif Bürosu)
Andrew Moran'ın kefalet bedeli 15 bin dolar olarak belirlendi (Cook County Şerif Bürosu)

ABD'nin Şikago kentinde şaşkın araba hırsızı gündeme oturdu. 
Andrew Moran çalmaya çalıştığı otomobil düz vites çıkınca kaçmak zorunda kaldı. Moran daha sonra kullanıcıların eşyalarını takip etmesini sağlayan AirTag sayesinde yakalandı.
17 Mart'ta meydana gelen olayda Moran, bir alışveriş merkezinin otoparkında aracında oturan bir kadının kapısına vurdu. Kimliği açıklanmayan mağdur, Moran'a bakınca sol elinin montunun cebinde olduğunu gördü. 
Mağdur, hırsızın kendisine aracı "alması gerektiğini", aksi takdirde birisinin kendisini öldüreceğini söylediğini ifade etti.
25 yaşındaki Moran'ın cebinde silah olduğunu düşünen kadın aracından çıkıp yakındaki bir dükkana sığındı ve burada polisi aradı. 
Bu esnada Moran ise düz vites kullanmayı bilmediği için aracı hareket ettiremedi. Polis sirenlerini duyan hırsız araçtan inip kaçsa da mağdurun anahtarlarını beraberinde götürdü. Anahtarlıkta Apple'ın ürettiği AirTag de vardı.
Şikago polisi bu sayede Moran'ın trene bindiğini tespit ederek hırsızı yakaladı. 
Yetkililer, Moran'ın hem yakalanırken hem de karakolda polis memurlarına tükürüp onları tekmelediğini bildirdi.
Yargıç karşısına cumartesi günü çıkan Moran, araba hırsızlığı ve polise mukavemetle suçlanıyor. 
Moran'ın avukatıysa müvekkilinin yakın zamanda kafasından operasyon geçirdiğini ve bu sebeple akıl sağlığı sorunları yaşayabileceğini savundu.
Independent Türkçe, ABC News 4, CWB Chicago



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP