Elazığ'da suyun çekildiği baraj sahasındaki 83 yıllık tren istasyonu gün yüzüne çıktı

Fotoğraf: İsmail Şen/AA
Fotoğraf: İsmail Şen/AA
TT

Elazığ'da suyun çekildiği baraj sahasındaki 83 yıllık tren istasyonu gün yüzüne çıktı

Fotoğraf: İsmail Şen/AA
Fotoğraf: İsmail Şen/AA

Elazığ'da, Keban Baraj Gölü'nün su tutmaya başlamasıyla su altında kalan yaklaşık 83 yıllık tren istasyonu gün yüzüne çıktı.
Merkeze bağlı Yolüstü köyü sınırlarındaki baraj gölü sahasında bulunan, yazılı ve sözlü kaynaklara göre 1940 yılında yapıldığı ifade edilen tren istasyonu, 1974 yılında Keban Baraj gölünün su tutmaya başlamasıyla sular altında kaldı.
Kuraklık nedeniyle suyun yaklaşık 550 metre çekildiği baraj sahasında ortaya çıkan eski tren istasyonu nostaljik değerinden dolayı görenlerin ilgisini çekiyor.
Bulunduğu alanda aralıklarla dizili, tuğladan yapılı ve birden fazla odası bulunan 4 farklı binadan oluşan tren istasyonundaki yapılar, harabeye dönmekle beraber sadece bazı duvar kısımları ayakta duruyor.
Yolüstü köyü sakinlerinden Şaban Ayar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köyün yaşlılarından öğrendikleri kadarıyla baraj suyunun çekilmesiyle gün yüzüne çıkan istasyonun 1940'ta yapıldığını belirtti.
Keban Barajı'nın su tutmaya başlamasıyla istasyonun 1974'ten sonra su altında kaldığını ifade eden Ayar, şunları söyledi:
"Tren istasyonun aktif olduğu dönemlerde köyümüz çok daha kalabalıktı. Ayrıca o dönemlerde bölgeden çıkarılan madenler buradan vagonlara yükleniyordu. Zamanında bölgeyi baraj suları alınca tren istasyonu da buradan ileride bir köy var (Muratbağı), oraya taşındı."
Ayar, tren istasyonunun nostaljik değerinden dolayı zaman zaman insanların gelip istasyonun çevresinde gezinti yaptıklarını aktararak, "Burada tarihi bir geçmiş var, insanlar geliyor bir nevi geçmişe yolculuk yapıyorlar. Anılar, eski hatıralar var, gelip burada zaman geçiriyorlar." dedi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP