TikTok CEO'sunun şirket politikalarına ilişkin yanıtları ABD'li milletvekillerini tatmin etmedi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

TikTok CEO'sunun şirket politikalarına ilişkin yanıtları ABD'li milletvekillerini tatmin etmedi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Kongresinde ifade veren TikTok üst yöneticisi (CEO) Shou Zi Chew'ün, Çin merkezli teknoloji şirketi ByteDance ve Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile ilişkisi, ABD'lilerin verilerinin Çin'e aktarılması, platformun özellikle gençlerin zihinsel sağlığını olumsuz etkilemesi, zararlı içeriklerin engellenmesi ve siyasi içerikler gibi bir dizi konuda verdiği yanıtlar, milletvekillerini tatmin etmedi.
Çinli sosyal medya platformu TikTok'un CEO'su Chew, ABD Temsilciler Meclisi Enerji ve Ticaret Komitesi tarafından düzenlenen oturumda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Yaklaşık 5 buçuk saat süren oturumda hem Cumhuriyetçi hem Demokrat milletvekillerinin Chew'e karşı sert tutumu dikkati çekti. Chew, milletvekillerinin sorularına uzun cevaplar vermek istese de milletvekillerinin "evet" veya "hayır" şeklinde net yanıtlar istemesi oturumda zaman zaman tansiyonu yükseltti.
Çin merkezli teknoloji şirketi ByteDance ve şirketin Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile ilişkisi, ABD'lilerin verilerinin Çin'e aktarılması, platformun gençler ve çocukların zihinsel sağlığını olumsuz etkilemesi, zararlı içeriklerin engellenmesi ve siyasi içerikler gibi bir dizi konuda Chew'ün verdiği yanıtlar milletvekillerini tatmin etmedi.

- "TikTok yasaklanmalı"
Komite Başkanı Cumhuriyetçi Milletvekili Cathy McMorris Rodgers, TikTok'un Amerikalıların verilerini toplayarak toplumu gözetlediğini ve ÇKP'nin de bu verileri ABD'yi manipüle etmek için araç olarak kullandığını savundu.
Rodgers, "TikTok, defalarca daha fazla kontrol, daha fazla gözetleme ve daha fazla manipülasyon yolunu seçti. Platformunuz yasaklanmalı." ifadesini kullandı. TikTok çalışanlarının birçoğunun Çin ile bağlantılı olduğunu öne süren Rodgers, "(TikTok) ÇKP'nin Uygur Müslümanlarına yönelik soykırımını ve işkencesini ifşa eden Amerikalı bir genci bile sansürledi." dedi.
Demokrat Milletvekili Frank Polland da TikTok gibi büyük teknoloji şirketlerinin elde ettikleri verilerle milyarlarca dolar gelir elde ettiklerini ancak Amerikan halkının güvenlik, mahremiyet ve sağlığını tehdit ettiğini vurguladı.

- "TikTok ifade özgürlüğüne saygılı"
Chew ise TikTok'un ifade özgürlüğünü gözeten bir platform olduğunu ve bu tarz içeriklerin kaldırılmadığını ileri sürerek, "Uygulamamızı kullanırsanız dünya çapında birçok kullanıcının bu konuda içerik ürettiğini göreceksiniz." şeklinde konuştu.
Kendisinin Singapurlu olduğunu, şirketin ana merkezinin Çin'de değil, Singapur ve Los Angeles'ta bulunduğunu belirten Chew, ABD'de 150 milyondan, dünyada 1 milyardan fazla TikTok kullanıcısı olduğunu kaydetti.
Milletvekilleri ise oturumda, TikTok'un algoritmalarının "bağımlılık yapmayı" hedefleyerek özellikle gençlere duygusal olarak zorluklar yaşattığına dikkati çekerek, Chew'e bu konuda sorular yöneltti.
Chew, TikTok'un algoritması ve içerik kontrolü ile ilgili endişeleri gidermek için çalıştıklarını, şiddet içeren içerikler ve algoritmalarla ilgili sorunların sosyal medya platformlarının genel problemi olduğunu savundu. Bu kapsamda özellikle gençlerin eğitimi için yararlı içerikler üretilmesine katkı sunduklarını iddia eden Chew, zararlı içeriklerin tespit edilir edilmez kaldırıldığını ileri sürdü.
ABD'li milletvekilleri, Chew'in açıklamalarına karşılık, TikTok'ta halihazırda dolaşan bazı içeriklerin görüntülerini gösterdi ve bu konuda TikTok'un atması gereken adımları atmadığını söyleyerek şirketi suçladı.
Chew ise özellikle gençlerin güvenliğini önceleyeceklerini, Amerikalıların verilerini istenmeyen yabancı erişimine karşı bir güvenlik duvarı ile koruyacaklarını bildirdi. İfade özgürlüğü ile ilgili de adımlar atacaklarını ve içeriklerin herhangi bir hükümet tarafından manipüle edilmeyeceğini belirten Chew, bu konuda da şeffaf olacaklarını ve üçüncü taraf bağımsız gözlemcilere erişim izni vereceklerini aktardı.

- ÇKP ile TikTok'un ilişkisi sorgulandı
Milletvekilleri ByteDance şirketinin ÇKP ile ilişkisi olduğunu iddia ederek, Chew'e ÇKP'nin talebi üzerine TikTok'tan içerik kaldırılıp kaldırmadıklarına ilişkin sorular yöneltti. Chew, "Çin hükümetinin talebi üzerine içerik geliştirmiyor ya da kaldırmıyoruz." dedi.
Chew, Çinli hükümet yetkilileriyle herhangi bir görüşmesi olmadığını söyledi ve milletvekillerinin ByteDance'in üst yöneticilerinin ÇKP ile bağlantısına ilişkin sorularına, "(İşle ilgili) Görüştüğüm kişilerin siyasi eğilimini bilmediğim için bu ifadeyi doğrulayamıyorum." karşılığını verdi.
Çin hükümetinin de Amerikalıların verilere erişimine dair hiçbir kanıt görmediğini kaydeden Chew, ÇKP'nin kendilerinden böyle bir şey istemediğini vurguladı. Chew, milletvekillerinin, ABD'lilerin konum bilgilerinin depolandığına ilişkin sorularını yanıtlarken, konum bilgilerine ilişkin verileri toplamadıklarını söyledi.
Chew, diğer yandan Çinli mühendislerle pek çok Amerikan şirketi gibi kendilerinin de çalıştıklarını belirterek, Amerikan verilerinin tamamını "Texas Projesi" kapsamında ABD sınırları içerisinde Amerikan şirketi tarafından ve Amerikan personeli gözetiminde depolamayı planladıklarını söyledi. Ancak milletvekilleri bunun ulusal güvenlik tehditlerini ortadan kaldırmayacağı görüşünü savundu.
Geçmişte bağlı oldukları şirketlerle veri paylaştıklarını doğrulayan Chew, Texas Projesi'nden sonra böyle bir erişimin ortadan kalkacağını bildirdi. Chew, söz konusu projeye de 1,5 milyar dolar harcadıklarını ifade etti.
Milletvekillerinin TikTok'un Amerikalıların verilerini Çin'e verdiğine dair iddialarını reddeden Chew, Amerikalıların verilerinin Oracle sunucularında depolandığını ve Amerikalı personel tarafından gözetildiğini söyledi.
Bir milletvekilinin ByteDance'in TikTok verilerine erişimiyle ilgili "ByteDance Amerikan vatandaşlarını gözetledi mi?" sorusuna Chew, "Bunu 'gözetlemek' şeklinde tanımlamanın doğru olduğunu düşünmüyorum." cevabını verdi.

- CEO, Amerikalı şirketlerin sicillerini hatırlattı
Milletvekilleri Chew'e maaşı ve ek geliri olup olmadığına yönelik sorular da yöneltti. Chew, maaşıyla ilgili net bilgi vermek istemedi ancak ana gelir kaynağının TikTok'taki görevi ve ByteDance'den aldıkları ek ödemeler olduğunu ve başka bir yerden gelir elde etmediğini kaydetti.
Milletvekillerinin "Çin'in komünist hükümetinden korkuyor musunuz?" sorusuna Chew, "Hayır." yanıtını verdi.
FBI Direktörünün TikTok'un Çin hükümeti tarafından kontrol edildiğine yönelik görüşüne ilişkin ise Chew, "Bence birçok risk varsayımsal ve teorik risklere işaret ediyor. Bu konuda herhangi bir kanıt göremedim. Kanıtlar hakkında konuşabileceğimiz tartışmaları sabırsızlıkla bekliyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Chew, diğer yandan kendisinin de gizlilik konusunda adımlar atılması gerektiğini düşündüğünü belirterek, Amerikalı şirketlerin de bu konuda iyi bir geçmişi olmadığını öne sürdü ve milyonlarca Facebook kullanıcısının hesaplarından izinsiz toplanan verileri usulsüz kullanmakla suçlanan "Cambridge Analytica"yı örnek verdi.

- CEO: "Devlet cihazlarında sosyal medya uygulamaları olmamalı"
Chew, devlet cihazlarında TikTok uygulamasının kaldırılmasına ilişkin bir milletvekilinin sorusunu ise "Dürüst olmak gerekirse, devlet cihazlarının hiçbir sosyal medya uygulamasına sahip olmaması gerektiğini düşünüyorum, ancak bu bizi hedef almamalı." şeklinde cevapladı.
Diğer yandan, bir milletvekilinin "8 yaşındaki çocuğunuzun neden TikTok kullanmasına izin vermiyorsunuz?" sorusunu ise Chew, "Çocuklarım Singapur'da yaşıyor. Singapur'da '13 yaş altı deneyimi' uygulaması yok." şeklinde yanıtladı.
Chew, TikTok'taki içeriklerin "eğlenceli ve bilgilendirici" olduğunu öne sürerek, bazı sorunların da ABD'nin iç sorunlarıyla bağlantılı olduğunu ima etti. TikTok'taki uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgili milletvekillerinin soruları üzerine Chew, ülkesi Singapur'un çok katı uyuşturucu yasakları olduğunu, TikTok'ta neredeyse hiçbir yasa dışı uyuşturucu içeriğinin bulunmadığını savundu.



İran’ın Ukrayna savaşı için Rusya’ya mühimmat sattığını gösteren kanıt var mı?

Rusya ve Belarus arasındaki ortak askeri tatbikatlar sırasında fırlatılan roketatarlar (AP)
Rusya ve Belarus arasındaki ortak askeri tatbikatlar sırasında fırlatılan roketatarlar (AP)
TT

İran’ın Ukrayna savaşı için Rusya’ya mühimmat sattığını gösteren kanıt var mı?

Rusya ve Belarus arasındaki ortak askeri tatbikatlar sırasında fırlatılan roketatarlar (AP)
Rusya ve Belarus arasındaki ortak askeri tatbikatlar sırasında fırlatılan roketatarlar (AP)

Batı kamuoyunda İran’ın Rusya’ya Ukrayna işgaline destek amacıyla silah sattığı iddia edildi.

Bir güvenlik kaynağı, bir silah sözleşmesi göstererek, İran’ın Ukrayna’daki savaş için Rusya’ya cephane sattığına dair ilk somut kanıtı sunduğunu iddia etti.

Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığı habere göre, 14 Eylül 2022 tarihli olan 16 sayfalık belge, değeri 1 milyon doları biraz aşan, çeşitli boyutlardaki topçu ve tank mermileri ve roket örneklerini içeriyor.

İran’ın diğer ülkelerle yaptığı sözleşmelerde olduğu gibi İngilizce yazılan mühimmat teslimine ilişkin sözleşmenin, İran Silahlı Kuvvetleri Savunma ve Lojistik Bakanlığı ile Rusya’nın devlet askeri ihracat ve ithalat şirketi JSC Rosoboronexport arasında imzalandığı iddia ediliyor.

Güvenlik kaynağı, “Bizim değerlendirmemize göre, bunlar Rusya’ya gönderilen diğer sevkiyatlardan önceki silah numuneleriydi” dedi.

Sky News haberinde bu sözleşmeyi bağımsız olarak teyit edemedi. Ancak güvenlik kaynağı, “Yüzde 100 gerçek olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Sözleşmenin gerçekliğini doğrulamak mümkün olmasa da Sky News, dosyayı bir dizi uzmana da başvurdu. Uzmanlar, belge içeriğinin ‘makul’ olduğunu ve 14 Eylül 2022 tarihinde gerçekleştiği iddia edilen bu tür bir işlemle ilgili ayrı bir raporla eşleştiğini söylediler.

FOTO: Rus askerleri önlerinde savaşta kullanılan silahlarla (EPA-Arşiv)
Rus askerleri önlerinde savaşta kullanılan silahlarla (EPA-Arşiv)

Ukrayna’daki savaşı yakından izleyen ve aynı zamanda İran konusunda uzman olan Royal United Services Institute’ta kıdemli araştırma görevlisi olan Jack Watling, Moskova ve Tahran’ın birlikte silah ve mühimmat sözleşmeleri imzalamasının ‘makul ve mantıklı’ olacağını vurguladı.

Sky News, söz konusu belgeleri Mayıs ayında İngiltere’yi ziyaret eden Ukrayna Başbakanı Denis Şmihal ve İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly’ye gösterdi.

Kiev ve Londra, sözleşmenin geçerliliğini araştırmayı planladıklarını ve güvenilir olduğu kanıtlanırsa harekete geçeceklerini bildirdi.

Ukrayna’nın Londra Büyükelçisi Vadym Prystaiko, kısa bir süre önce Sky News’e yaptığı açıklamada, “Düzgün bir şekilde kontrol ettikten sonra, buna göre hareket edebileceğiz” dedi.

İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly ise, “Bize bilgi sunulduğunda, onu değerlendirmeye ve doğrulamaya bakacağız. Tabii ki, buna göre kararlar alacağız” ifadelerini kullandı.

İngiltere’nin, İran rejiminin, Rusya’ya Ukrayna şehirlerini vurması için saldırı uçağı sağlamasının ardından Tahran’a yaptırım uyguladığını söyleyen Cleverly şu ifadelerle devam etti;

“İran’ın, Ukrayna’yı işgal girişiminde Rusya’ya askeri destek sağladığına dair kanıtımız olduğunda harekete geçtik ve elbette her zaman aynısını yapacağız.”

Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı her iki taraftaki cephane stoklarını tüketiyor.

Batılı müttefikler, Kiev’i silahlandırmaya devam ederken, Moskova savunma sanayisini savaşa hazır hale getirdi.

Ancak Rus ekonomisinin yaptırımlardan etkilenmesiyle, Kremlin de dostlarından yardım istedi.

Sky News daha önce, İran’ın Ocak ayında Hazar Denizi’nde kargo gemileri aracılığıyla Rusya’ya büyük miktarlarda drone, mermi ve mühimmat sağladığı yönündeki iddiaları bildirmişti.


İran’ın nükleer faaliyetlerinin denetimi yavaş ilerliyor

UAEA tarafından Viyana'da yapılan toplantının açılışından (Şarku’l Avsat)
UAEA tarafından Viyana'da yapılan toplantının açılışından (Şarku’l Avsat)
TT

İran’ın nükleer faaliyetlerinin denetimi yavaş ilerliyor

UAEA tarafından Viyana'da yapılan toplantının açılışından (Şarku’l Avsat)
UAEA tarafından Viyana'da yapılan toplantının açılışından (Şarku’l Avsat)

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Guvernörler Kurulu’nun Viyana’daki açılışı sırasında Şarku’l Avsat’a konuşan Avrupalı diplomatlar, İran ile UAEA arasında kaydedilen ilerlemenin “büyük olmadığını” ve nükleer programın "hızlı ve endişe verici bir hızla ilerlediğini” ifade etti.

UAEA Genel Sekreteri Rafael Grossi ise Konsey'e bildirdiği ilerlemeye rağmen, “genel olarak işaretlerin cesaret verici olmadığını” söyledi.

Grossi, Guvernörler Kurulu'na İran'la iş birliğinde ilerleme kaydedildiği bilgisini verdi ancak açılış konuşmasında bu ilerlemenin "yeterli olmadığını" ve ajansın "bu aşamada iş birliğini daha da ilerletmek için can attığını" kabul etti.

Grossi açıklamasında, İran'ın nükleer programının hızla ilerlediğini ifade ederek, İran'ın yüzde 20 ve 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyum stoğunun son üç ayda dörtte bir oranında arttığını yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyum stoğunun 100 kilogramı aştığını aktardı.

UAEA Genel Sekreteri, Guvernörler Kurulu huzurunda, ajansın İsfahan tesisine bazı güvenlik kameralarını yeniden yerleştirdiğini ve Fordo ve Natanz tesislerine de gözetleme ekipmanı kurduğunu ifade etti.


Ukrayna, İHA saldırıları için Rusya'da hücre oluşturdu

Ukraynalı askerler Bahmut şehri yakınlarında top mermisi ateşledi. (AP)
Ukraynalı askerler Bahmut şehri yakınlarında top mermisi ateşledi. (AP)
TT

Ukrayna, İHA saldırıları için Rusya'da hücre oluşturdu

Ukraynalı askerler Bahmut şehri yakınlarında top mermisi ateşledi. (AP)
Ukraynalı askerler Bahmut şehri yakınlarında top mermisi ateşledi. (AP)

Ukrayna'nın Rus hedeflerine yönelik sabotaj gerçekleştirmek için Rusya içindeki ajanlar ve sempatizan ağını kullandığı, saldırı başlatmaları için insansız hava araçları sağlamaya başladığı iddia edildi.

CNN’in ABD istihbarat kaynağından aktardığı habere göre ABD’li yetkililer, Rusya içindeki söz konusu Ukrayna yanlısı ajanların mayıs ayı başlarında Kremlin'i hedef alan insansız hava aracı (İHA) saldırısını Rusya'nın içinden gerçekleştirdiğini düşünüyor.

Ancak son günlerde başka İHA saldırılarının yapılıp yapılmadığı konusu net değil. Moskova yakınlarındaki bir yerleşim bölgesine ve Rusya'nın güneyindeki petrol rafinerilerine yönelik olmak üzere Rusya'nın içinden saldırılar gerçekleştirildi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre saldırıların Ukrayna yanlısı aktivist ağı tarafından düzenlendiği bildirildi.

Ancak ABD'li yetkililer, Ukrayna'nın Rusya içinde Ukrayna yanlısı ve bu tür savaşlar için iyi eğitimli ajanlardan oluşan yıkıcı hücreler oluşturduğu ve Kiev yönetimin insansız hava araçları sağladığı görüşünde. ABD'li iki yetkili CNN’e, saldırıların ABD tarafından sağlanan insansız hava araçları kullanılarak gerçekleştirildiğine dair hiçbir kanıt olmadığını söyledi.

Yetkililer, Ukrayna'nın İHA’ları düşman hatlarının arkasına nasıl yerleştirdiğini kesin olarak söylemiyor. Ancak kaynaklardan ikisi, İHA veya bileşenlerini Rusya'ya göndermek için kullanılabilecek kaçakçılık yolları oluşturduğunu bildirdi.

Diğer yandan Rus paralı asker şirketi Wagner'in lideri Yevgeny Prigozhin bugün Ukrayna kuvvetlerinin Bahmut'un kuzeyindeki Berkhivka yerleşiminin bir kısmını geri aldığını belirterek bunu ‘utanç verici’ olarak nitelendirdi.

Wagner kuvvetleri geçtiğimiz ay, savaşın en uzun çatışmalarının yaşandığı Bahmut'u ele geçirdi ve bölgedeki mevzilerini Rus kuvvetlerine devretti.

Prigozhin’in bu açıklamaları, Ukrayna Kara Kuvvetleri Komutanı Aleksandr Sırskiy’in bugün ülkesinin Bahmut şehri yakınlarında ‘ilerlemeye’ devam ettiği duyurusuyla aynı zamana denk geldi. Aleksandr Sırskiy, Ukrayna kuvvetlerinin kent yakınlarındaki bir Rus mevzisini imha etmeyi başardığını belirttiği açıklamasında, "İlerlemeye devam ediyoruz” dedi.


ABD Savunma Bakanı: Hindistan ile savunma teknolojisini paylaşmakla ilgileniyoruz

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ve Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh bugün yaptıkları görüşmede (AFP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ve Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh bugün yaptıkları görüşmede (AFP)
TT

ABD Savunma Bakanı: Hindistan ile savunma teknolojisini paylaşmakla ilgileniyoruz

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ve Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh bugün yaptıkları görüşmede (AFP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ve Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh bugün yaptıkları görüşmede (AFP)

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, ABD’nin savunma teknolojisini Hindistan ile paylaşma konusuyla giderek daha fazla ilgilendiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Bloomberg’ten aktardığı habere göre Austin, Yeni Delhi ziyaretinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Teknolojimizi koruma konusunda hala çok dikkatliyiz ve teknolojiyi yalnızca inandığımız ve güvendiğimiz ülkelerle paylaşıyoruz” dedi.

Austin ve Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh, yaptıkları görüşmenin ardından savunma ve teknoloji işbirliği anlaşması için bir yol haritası imzaladı.

Austin, söz konusu yol haritasının, Hindistan’a ileri teknoloji sağlamak ve savunma modernizasyon planlarını desteklemek için özel teklifler içerebileceğini sözlerine ekledi.


Rusya, Japon ve Okhotsk denizlerinde tatbikata başladı

Pasifik Okyanusu'ndaki Rus filosu tatbikat gerçekleştirdi. (Rusya Savunma Bakanlığı- Telegram)
Pasifik Okyanusu'ndaki Rus filosu tatbikat gerçekleştirdi. (Rusya Savunma Bakanlığı- Telegram)
TT

Rusya, Japon ve Okhotsk denizlerinde tatbikata başladı

Pasifik Okyanusu'ndaki Rus filosu tatbikat gerçekleştirdi. (Rusya Savunma Bakanlığı- Telegram)
Pasifik Okyanusu'ndaki Rus filosu tatbikat gerçekleştirdi. (Rusya Savunma Bakanlığı- Telegram)

Rusya Savunma Bakanlığı bugün, Rus Pasifik Filosu kuvvetlerinin Japon Denizi ve Okhotsk Denizi'nde 20 Haziran'a kadar devam edecek tatbikatlarına başladığını duyurdu.

Bakanlık Telegram kanalından yaptığı açıklamada, tatbikata Pasifik Filosu kuvvetlerinden 60'tan fazla savaş ve destek gemisi, yaklaşık 35 deniz uçağı, kıyı kuvvetleri ve 11 bini aşkın askeri personelin katılım sağladığını aktardı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Bakanlık, tatbikat süresince hava kuvvetleri ile iş birliği içinde deniz birliklerinin ‘düşman’ denizaltıları için arama ve takip operasyonları yürüteceğini, savaş tatbikatları yapacağını, deniz gemilerine bağlı hava savunma sistemlerini test edeceğini ve lojistik destek sağlayacağını bildirdi.

Açıklamada ayrıca Pasifik Filosu kuvvetlerinin şu an belirlenen bölgelere konuşlandığı ve ‘uzak deniz bölgesindeki operasyonel tatbikat kapsamında görevleri uygulamaya başladığı’ kaydedildi.


Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic: Her gün 200 ölüm tehdidi alıyorum

AA
AA
TT

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic: Her gün 200 ölüm tehdidi alıyorum

AA
AA

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, her gün 200 ölüm tehdidi aldığını söyledi.

Hükümet karşıtı binlerce kişinin başkent Belgrad'da cumartesi günü düzenlediği yürüyüşte bir grup eylemci, Vucic'in maketini darağacına asarak lideri protesto etti. 

Vucic ise bunun üzerine pazar günü yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: 

Ben cumhurbaşkanıyım ve ölüm tehditlerine katlanmak görevimin parçası. Her gün 200'den fazla ölüm tehdidi alıyorum. Bunlarla ilgili şahsi ya da resmi bir hukuki süreç başlatılabilir mi bilmiyorum. Cumhurbaşkanıysanız, buna katlanmayı öğreniyorsunuz. 

Protestolar, Sırbistan'ı geçen ay ayağa kaldıran silahlı saldırıların ardından düzenlenen gösterilerin bir parçasıydı.

Başkentteki Vracar bölgesinde yer alan bir ilkokulda 14 yaşındaki Kosta Keçmanoviç'in 3 Mayıs'ta düzenlediği saldırıda 8'i çocuk 9 kişi ölmüş, bir öğretmen ve 6 öğrenci de yaralanmıştı.

Bundan iki gün sonra da Miladenovaç'ta 21 yaşındaki Uros Blaziç'in seyir halindeki araçtan otomatik tüfekle etrafa ateş etmesi sonucu 8 kişi yaşamını yitirmişti. İki saldırgan da polis tarafından yakalanmıştı.

26 Mayıs'ta düzenlenen ve yaklaşık 200 bin kişinin katıldığı hükümet karşıtı protestoların ardından Vucic, iktidardaki Sırp İlerleme Partisi'nin (SNS) genel başkanlığından istifa ettiğini duyurmuştu. Bunun ardından partinin başına Savunma Bakanı Milos Vucevic geçmişti.

SNS üyesi olarak kalacağını belirten Vucic, partiler üstü bir siyasi yapı kurarak çalışmalarını sürdüreceğini ifade etmişti. Bu doğrultuda liderin 28 Haziran'da ülkedeki farklı siyasi görüşlerden kişilerin bir araya geldiği "Devlet İçin Halk Hareketi" adlı çatı oluşumu kurması bekleniyor. Partinin yeni lider Vucevic de SNS'nin bu oluşuma katılacağını bildirmişti. 

Ülkeyi sarsan şiddet olaylarının ardından, yasadışı silahların 8 Mayıs - 8 Haziran arasında gönüllü olarak teslim edilmesi için çalışma başlatılmıştı. 

İçişleri Bakanlığı'nın 14 Mayıs'ta yayımladığı son verilere göre yurttaşlar, ruhsatsız 15 bin 500 silahı ve patlayıcıyı yetkililere teslim etti.

Independent Türkçe, Sputnik International, RFERL


ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan'dan, Türkiye'nin dış politikasında eksen değişikliği açıklaması

AA
AA
TT

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan'dan, Türkiye'nin dış politikasında eksen değişikliği açıklaması

AA
AA

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Türkiye'nin Batı yanlısı dış politikasını gözden geçirdiği iddiasına ilişkin, "Bu ifadeyi doğrusu çok iddialı buluyorum." dedi.

CNN Televizyonuna konuşan Sullivan, gazeteci Fareed Zakaria'nın, seçim sürecindeki ABD karşıtı ifadeler ve Rusya'dan savunma sistemleri almasının "Türkiye'nin Batı yanlısı dış politikasını gözden geçirdiği" anlamı taşıyıp taşımadığı sorusu üzerine, bu yoruma katılmadığı yanıtını verdi.

Türkiye'nin demokratik bir ülke olarak yakın zamanda cumhurbaşkanı seçimini yaptığını anımsatan Sullivan, tablonun görünenden daha karmaşık olduğunu ifade etti.

Sullivan, Türkiye'nin bağımsız bir dış politika izlemesinin eksen değişikliği olarak algılanmaması gerektiğine işaret ederek, "Bu ifadeyi (Türkiye'nin Batı yanlısı dış politikasını gözden geçirdiği) doğrusu çok iddialı buluyorum." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin Ukrayna-Rusya Savaşı'nda izlediği politikayı da örnek gösteren Sullivan, "Ukraynalıların kendini savunma çabalarını desteklemek için her düzeyde Ukrayna ile ilişki kurup çaba gösterdiler." dedi.

Jake Sullivan, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'deki (BM) oylamalarda da Ukrayna'nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü yönünde oy kullandığına dikkat çekti.

ABD Başkanı Joe Biden'ın seçim dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aradığını hatırlatan Sullivan, Biden'in, görüşmede savunma alanında Türkiye'nin F-16 uçak talebini desteklediğini aktardı.

Sullivan, Biden'in telefon görüşmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "NATO'nun güçlü bir üyesi ve küresel çaptaki müttefiki olan Türkiye ile yakın çalışmayı sürdürmek" istediğini ilettiğini kaydetti.


İran'ın Riyad Büyükelçiliği yarın açılıyor

Bir işçi geçtiğimiz Nisan ayında Riyad'daki İran büyükelçiliği önünde duruyor (Reuters)
Bir işçi geçtiğimiz Nisan ayında Riyad'daki İran büyükelçiliği önünde duruyor (Reuters)
TT

İran'ın Riyad Büyükelçiliği yarın açılıyor

Bir işçi geçtiğimiz Nisan ayında Riyad'daki İran büyükelçiliği önünde duruyor (Reuters)
Bir işçi geçtiğimiz Nisan ayında Riyad'daki İran büyükelçiliği önünde duruyor (Reuters)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, ülkesinin Riyad Büyükelçiliğinin yarın açılacağını duyurdu.

İranlı Öğrenciler Haber Ajansı'na (ISNA) göre, Kenani, konuya ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı.

Kenani, "İran-Suudi Arabistan ilişkilerinin yeniden başlaması kapsamında yapılan ikili anlaşmaların uygulanması sürecini tamamlamak amacıyla, İran İslam Cumhuriyeti'nin Riyad Büyükelçiliği, İran İslam Cumhuriyeti Cidde Başkonsolosluğu ve İran'ın İslam İşbirliği Teşkilatı Daimi Temsilciliği 6-7 Haziran günlerinde resmen açılacaktır." ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kenani, büyükelçilik ve başkonsolosluk açılışının, İranlı hacılara hizmet verebilmek için onların kutsal topraklara gelişinden önce gerçekleştirileceğini kaydetti.

İki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kopması

Suudi Arabistan'da 2 Ocak 2016'da aralarında Şii din adamı Nimr en-Nimr'in de bulunduğu 47 kişi "terör" suçlamasıyla idam edilmişti.

İdamlara tepki gösteren İranlı yetkililerin peş peşe yaptığı açıklamaların ardından Suudi Arabistan'ın Tahran Büyükelçiliği ve Meşhed kentindeki konsolosluk binası, İran'daki göstericiler tarafından ateşe verilmişti.

Bu saldırıların ardından Suudi Arabistan yönetimi, 3 Ocak'ta İran ile diplomatik ilişkilerini kestiğini duyurmuştu.

Körfez ve Arap ülkelerinin çoğu da Ocak 2016'da Riyad'ın Tahran'la ilişkileri kesme kararını destekleyerek İran ile diplomatik bağlarını kestiğini duyurmuştu.

İran-Suudi Arabistan ilişkilerinin yeniden başlaması

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Suudi Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, 6 Nisan'da Çin'in başkenti Pekin'de bir araya gelmiş ve iki ülke büyükelçiliklerinin yeniden açılması, iki ülke arasındaki uçuşların başlatılması ve vizelerin kolaylaştırılması konusunda anlaşmıştı.

Tahran ile Riyad arasında 7 yıl aradan sonra dışişleri bakanları düzeyindeki ilk resmi görüşme sonrasında yayımlanan ortak bildiride "iki ülkenin işbirliğini her alanda genişletme konusunda anlaştığı" belirtilmişti.


Wagner lideri: Ukrayna birlikleri Bahmut’un kuzeyinde ilerliyor

Ukraynalı asker Bahmut şehri yakınlarında top mermisi ateşliyor (AP)
Ukraynalı asker Bahmut şehri yakınlarında top mermisi ateşliyor (AP)
TT

Wagner lideri: Ukrayna birlikleri Bahmut’un kuzeyinde ilerliyor

Ukraynalı asker Bahmut şehri yakınlarında top mermisi ateşliyor (AP)
Ukraynalı asker Bahmut şehri yakınlarında top mermisi ateşliyor (AP)

Rus paralı asker şirketi Wagner'in lideri Yevgeny Prigozhin bugün Ukrayna kuvvetlerinin Bahmut'un kuzeyindeki Berkhivka yerleşiminin bir kısmını geri aldığını ifade ederek, bunu ‘utanç verici’ olarak nitelendirdi.

Geçtiğimiz ay Wagner kuvvetleri, savaşın en uzun muharebesinin yaşandığı Bahmut'u ele geçirdi ve buradaki mevzilerini Rus kuvvetlerine devretti.

Prigozhin’in bu açıklamaları, Ukrayna Kara Kuvvetleri Komutanı Aleksandr Sırskiy’in bugün ülkesinin Bahmut şehri yakınlarında ‘ilerlemeye’ devam ettiğini açıklamasıyla aynı zamana denk geldi. Aleksandr Sırskiy, Ukrayna kuvvetlerinin kent yakınlarındaki bir Rus mevzisini imha etmeyi başardığını belirterek, "İlerlemeye devam ediyoruz” dedi.

Ukrayna makamları, Kiev’in kontrolü altındaki Herson ve Zaporijya’nın yanı sıra bugün beş bölgede hava alarmı ilan etti. Ukrayna altyapısını hedef alan Rus saldırıları, Rus yetkililerin Ukrayna özel servisini suçladığı Kırım köprüsünü hedef alan bir saldırıdan hemen sonra (12 Ekim) başladı. Ülke çapında enerji tesisleri, savunma sanayii, askeri tesisler ve haberleşmeye yönelik saldırılar başlatıldı. O tarihten bu yana Ukrayna bölgelerinde her gün ve bazen de ülke genelinde hava alarmı ilan ediliyor.


İsrail güvenlik kabinesinden yeraltında toplantı

İsrail’e göre diplomasinin her zaman başarılı olması için İran’ın askeri olarak tehdit edilmesi gerekiyor (AFP)
İsrail’e göre diplomasinin her zaman başarılı olması için İran’ın askeri olarak tehdit edilmesi gerekiyor (AFP)
TT

İsrail güvenlik kabinesinden yeraltında toplantı

İsrail’e göre diplomasinin her zaman başarılı olması için İran’ın askeri olarak tehdit edilmesi gerekiyor (AFP)
İsrail’e göre diplomasinin her zaman başarılı olması için İran’ın askeri olarak tehdit edilmesi gerekiyor (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün İran'ın nükleer tesislerine saldırma tehdidini yinelerken güvenlik kabinesini birkaç cephede birden yaşanması olası bir savaş sırasında karar verme sürecini simüle etmek için yeraltında bir toplantı düzenlemeye çağırdı.

Netanyahu, yukarıdaki açıklamalarının öncesinde Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) müfettişlerini ‘İran’ın nükleer faaliyetlerini denetlememekle’ suçladı.

İran, yüzde 60 saflıkta uranyum zenginleştirirken bu saflık oranını biraz daha artırması halinde iki adet nükleer bomba yapmaya yeteceğinden İran, böyle bir amacı ve planı olmadığını söyleyerek bunu reddediyor. Ancak İsrail, uluslararası diplomasinin İran'ı durdurmakta başarısız olması halinde İran’a askeri müdahalede bulunmakla tehdit ederken bu tehdidi daha sık dillendirmeye başladı.

İsrail’e göre diplomasinin her zaman başarılı olması için İran'a askeri tehditlerde bulunması gerekiyor.

Netanyahu, Tel Aviv’deki askeri karargâhta bulunan sığınaktan video kaydı aracılığıyla yaptığı açıklamada, “İran’ın nükleer çabalarına, İsrail'e yönelik füze saldırılarına ve yeni savaş cephelerinin açılması olasılığına karşı hareket etmeye kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, güvenlik kurmayları ve komutanlarla çevrili halde yaptığı açıklamada, “Çok cepheli bir savaşa girme olasılığı, İsrailli yetkilileri kararlarını mümkün olduğunca önceden düşünmelerini gerektiriyor” dedi.

Netanyahu'nun basın ofisi, güvenlik kabinesini savaş sırasında karar alma sürecinin simüle edildiği tatbikatın görüntülerini yayınladı.

“UAEA, İran'a boyun eğiyor”

Netanyahu daha önce UAEA’yı İran'ın nükleer faaliyetlerini denetlememekle suçlamış, BM’ye bağlı olan UAEA’yı siyasileştirilmesi halinde İran’ın nükleer faaliyetleriyle ilgili çalışmaların önemini kaybetmesi riski taşıdığına’ işaret etmişti.

Netanyahu, bu alışılmışın dışındaki eleştiriyi UAEA tarafından geçtiğimiz hafta yayınlanan ve İran’ın gizli bir tesiste uranyum izleri bulunmasıyla ilgili tatmin edici bir yanıt verdiğini ve 2015 tarihli nükleer anlaşma kapsamında başlangıçta kurulan kameraların yeniden kurulduğunu öne süren bir raporun ardından yaptı.

Netanyahu, “İran, UAEA’ya yalan söylemeye devam ediyor. UAEA’nın İran’ın baskısına boyun eğmesi, sicilinde kara bir lekedir” yorumunda bulundu.

İsrail Başbakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“UAEA siyasileştirilirse, İran’daki izleme faaliyetlerinin ve İran'ın nükleer çalışmaları hakkındaki raporlarının bir önemi kalmayacaktır.”

UAEA, Netanyahu’nun açıklamalarıyla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi.

UAEA, çarşamba günü, soruşturma ve önceki yıllara göre ilerleme olmamasından sonra bunu söylemişti. İran, soruşturmaya dahil edilen üç bölgeden birinde uranyum parçacıklarının bulunmasına ilişkin tatmin edici bir yanıt verdi.

Sovyetler Birliği döneminden kalma laboratuvar ve maden

Viyana'daki üst düzey bir diplomat, uranyum izlerinin Sovyetler Birliği döneminden kalma bir laboratuvarın varlığıyla ve orada çıkarılan bir madenle açıklanabileceğini söyledi. UAEA’nın başka sorusu olmadığını da sözlerine ekledi.

Ancak Netanyahu bu açıklamalarla ilgili olarak, İran'ın yasak bölgelerde nükleer madde bulunması konusundaki açıklamalarına güvenilemeyeceğini belirterek “Teknik olarak da imkansız” dedi.

Buna karşın Reuters’a konuşan üst düzey diplomata göre UAEA, İran'ın on yıllar önce orada nükleer silahlarla ilgili testler yaptığını düşünüyor.

ABD’nin eski Başkanı Donald Trump, 2018 yılında İran ile dünya güçleri arasında imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildikten sonra, Tahran, uranyum zenginleştirme oranını artırdı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı  habere göre  İsrailli ve Batılı yetkililer, Tahran'ın nükleer silahlar için gerekli olan yüzde 60'lık zenginleştirme seviyesinden birkaç hafta içinde yüzde 90'a çıkabileceğini söylüyor.

“Kırmızı çizgi”

Netanyahu, 2012 yılında BM’de yaptığı bir konuşmada, İran'ın yüzde 90 saflıkta uranyum zenginleştirmesini, bunu önlemek amacıyla askeri müdahale gerektirebilecek ‘kırmızı bir çizgi’ olarak gördüğünü açıkladı.

Öte yandan uzmanlar, nükleer silahlarla donatıldığı düşünülen gelişmiş bir orduya sahip olan İsrail'in İran'ın genişleyen, uzak ve iyi korunan nükleer tesislerine kalıcı hasar verip veremeyeceği konusunda ikiye bölünmüş durumdalar.

İsrail Enerji Bakanı Yisrael Katz, yaptığı bir açıklamada, “İran’ın nükleer bombası olduğu ve bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünmemiz halinde harekete geçme kararını alma hakkımız saklı tutuyoruz” dedi.

Aynı zamanda İsrail güvenlik kabinesi üyesi olan Katz, bir radyo kanalına yaptığı açıklamada, “Şu anda tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz” ifadelerini kullandı.