Husilerin bankalardaki mevduat sahiplerinin paralarına el koyma kararı tartışma yarattı

Sana'da silahlı bir Husi, daha fazla savaşçı toplamak için araba ile dolaşıyor (EPA)
Sana'da silahlı bir Husi, daha fazla savaşçı toplamak için araba ile dolaşıyor (EPA)
TT

Husilerin bankalardaki mevduat sahiplerinin paralarına el koyma kararı tartışma yarattı

Sana'da silahlı bir Husi, daha fazla savaşçı toplamak için araba ile dolaşıyor (EPA)
Sana'da silahlı bir Husi, daha fazla savaşçı toplamak için araba ile dolaşıyor (EPA)

Yemen’de tüm itirazlara rağmen, Sana'daki darbeci Husi milislerinin ‘Temsilciler Meclisi’, mevduat sahiplerinin son yıllardaki iç borçları ve kârları üzerindeki bir dizi faiz olan 3 milyar dolardan fazla bir paraya el konulmasına izin veren bir yasa tasarısını onayladı. Yarım asrı aşkın bir süre önce bankaların çalışmaya başlamasından bu yana ülke ilk kez böyle bir adımla karşılaşıyor.
Darbecilerin kontrolündeki bölgelerde Husi medyası ve ticari kaynakların bildirdiğine göre, sözde Temsilciler Meclisi’nin hazırladığı yasa tasarısı onaylandı ve meclisteki ortak komisyonun önerdiği değişiklikler dikkate alınmadı. Oylamada 4 meclis üyesi tasarıya karşı çıktılar ve bunun ekonomik bir felakete yol açacağı ve bir milyondan fazla insanın mevduatına el konulmasına kapı aralayacağı konusunda uyardılar.
Darbeciler tasarının geçmesi talimatını verdiler ve Bankalar Birliği'nin mevduatı ödeyemeyeceğini ve bu mevduatları garanti eden Sana'daki Merkez Bankası şubesinin ödemeyi gerçekleştiremeyeceğini teyit eden mesajını reddettiler. Darbe hükümetinin Maliye Bakanı ve ‘Merkez Bankası Başkanı’ meclise tasarıyı savunmak için gitmeyi reddederken Temsilciler Meclisi Başkanlığı, bu iki kişinin ‘yasa tasarısını anlamadıkları’ için toplantıya katılmadıklarını açıkladı. Bu nedenle onların yerine darbe hükümetindeki Hukuk İşleri Bakanı toplantıda hazır bulundu.
Sana Ticaret Odası'ndaki kaynakların Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre, yasanın çıkarılması bankacılığı tamamen ortadan kaldırmayı ve Husilerin mudilerin parasına ve 3,3 milyar dolarlık dış borcun faizlerine el koymasını meşrulaştırmayı amaçlıyor. Kaynaklar mevduat sahiplerinin ve tüccarların fonlarına hukuka aykırı bir şekilde el konulduğu için bu adıma karşı meşru hükümetin pozisyonunu beklediklerini belirttiler.
Husi darbesinin eski Cumhuriyet Savcısı Abdulaziz el-Bağdadi yasa tasarısını şiddetle eleştirdi. Bağdadi, “Ekonomik, siyasi ve askeri yönden güçlü, kurumları bilimsel planlamaya dayalı olan en gelişmiş ülkeler bankaları ekonominin bel kemiği olarak görüyor. Bu nedenle gelişmiş ülkeler bankaların çalışmalarını geliştirmek ve desteklemek için mücadele ediyor. Bankalar herhangi bir nedenle iflas riskine maruz kalırsa, onları kurtarmak ve devlet hazinesinden likidite sağlamak için çalışıyorlar. En geri kalmış ülkeler ise ne yazık ki bu gerçeğin farkında değiller. Bu nedenle bankaları ihmal etmekle kalmayıp onları yok etmeye, onları ve çalışanlarını suiistimal etmeye çalışıyorlar” dedi.
Darbe hükümetinin öne sürdüğü gerekçeleri yalanlayan ve söz konusu tasarının tefecilikle mücadele adına mudilerin paralarının hukuka aykırı olarak tüketilmesine izin veren bir yasa tasarısı olarak görülebileceğini söyleyen Bağdadi, “Bu hakların kanunen ihlali ‘dini, hukuki, ahlaki, ekonomik ve siyasi bir skandal’ olarak değerlendirilmektedir. Garip yasa tasarısını okuyan ve Yemen'in ekonomik durumunu dünyadaki herhangi bir ülkeyle karşılaştıran kişi şunu merak ediyor: Tasarıyı hazırlayanlar ve çıkarmaya çalışanlar, bankaların mali ve ekonomik faaliyetlerini yürüttükleri ekonomik ve siyasi açıdan en gelişmiş ülkelerin, borçtan en uzak ülkeler olduğuna insanları inandırmak mı istiyor? Aynı zamanda en geri kalmış ülkelerin dine en yakın ülkeler olduğunu söyleyerek dine hakaret mi ediyor?!”
Yemen Uluslararası Yaptırımlar Komitesi, son raporunda, ülkenin finans ve bankacılık sisteminin tamamen bölünmesine yol açacak tek taraflı bir önlemle, tanınmayan darbe hükümetinin banka mevduatları ve krediler üzerindeki tüm faizleri yasaklayan bir yasa çıkaracağına dair bilgi aldığını bildirdi. Yaptırımlar Komitesi müfettişleri, yasa tasarısının geçmesi halinde bankaların yatırımlar dışında faiz elde edemeyeceklerini açıkladı. Müfettişlere göre ülkedeki mevcut iklim, yeni iş ve yatırım için neredeyse hiç fırsat sunmuyor.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.