Filistinli mahkumlar amaçlarına ulaştı: Açlık grevi başlamadan bitti

Aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir: Mahkumlarla herhangi bir anlaşma yapmadık

Filistinli tutukluları içeren Negev Çöl Hapishanesi (Arşiv)
Filistinli tutukluları içeren Negev Çöl Hapishanesi (Arşiv)
TT

Filistinli mahkumlar amaçlarına ulaştı: Açlık grevi başlamadan bitti

Filistinli tutukluları içeren Negev Çöl Hapishanesi (Arşiv)
Filistinli tutukluları içeren Negev Çöl Hapishanesi (Arşiv)

İsrail’in Filistinli mahkumların/esirlerin taleplerine yanıt vererek cezai tedbirleri durdurması sonucu, ramazan ayı başında başlanması planlanan toplu açlık grevi başlamadan sonlandırıldı.
Filistin Esir Hareketi yaptığı açıklamada, İsrail işgal makamlarından talep ettikleri haklarını geri aldıktan sonra grev kararını askıya aldıklarını açıkladı. Filistin Esirler Kulübü ve Filistin Esir İşleri Kurulu tarafından yapılan ortak açıklamada, “Esirlere yönelik cezai ve keyfi adımların durdurulmasının ardından grev adımının durdurulması kararı alındı” ifadelerine yer verildi.
Daha sonrasında, Filistin Esir Hareketi’nin Yüksek Acil Durum Komitesi, açlık grevinin askıya alındığını onaylayarak, işgal yönetimini esirlere yönelik empoze etmeye çalıştığı kararları durdurmaya zorladıklarını söyledi. Komite ayrıca Filistinli esirler hakkında “Topraklarımızdan geçen herkes için kolay bir av değiller” ifadelerini kullandı.
Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir'in mahkumların yaşam koşullarını etkileyen politika ve prosedürlerine karşı, 14 Şubat’tan bu yana tutsakların başlattığı gerilimin zirvesinde, 2 bin mahkumun ramazan ayı ile birlikte toplu açlık grevine başlaması bekleniyordu. Söz konusu prosedürler arasında, cezaevleri içi transferler, bazı bölümlerin ve fırınların kapatılması, duş kullanımının azaltılması, Knesset üyelerinin ziyaretleri hususunda tarafgir değişikliklerin getirilmesi yer alıyordu. Bu ayın başlarında Knesset Genel Kurulu yaptığı ön okumada, Filistinli mahkumlara ölüm cezası verilmesini ve onları tedavi hakkından yoksun bırakmayı onaylanmıştı.
Bunların yanı sıra Filistinli mahkumlar, baskın ve teftişlerin artırılması, kendilerine karşı ses bombaları ve polis köpeklerinin kullanılması, hücre hapislerinin iki katına çıkarılması sebebiyle sıkıntı çekiyor.
Anlaşmadan sonra İsrail’in tüm bu prosedürleri geri çekmesi ve İsrail Hapishaneler Yönetimi’nin çarşamba günü bilinmeyen bir yere naklettiği Filistin Esirler Hareketi Yüksek Acil Durum Komitesi üyelerini hücrelerine geri gönderilmesi gerekiyor.
Diğer yandan Ben-Gvir, bir anlaşmanın varlığını inkar ederek, mahkumların grevlerini sona erdirme duyurusu hakkında yorumda bulundu. Ben-Gvir yaptığı açıklamada “İsrail Hapishaneler Servisi Komiseri Katy Perry ve üst düzey yetkililer, dün gece bana cezaevlerindeki mahkumlarla bir anlaşmaya varılmadığını ancak benim politikamın uygulandığını anlattılar” dedi.
Ayrıca “Hapishane Servisi’nin Hamas’a açıkladığı ve tüm hapishane liderlerine iletilmesini istediği, bu geri adımın karşılığında açlık grevinin yapılması durumunda, Ramazan ayından itibaren mahkumları tüm haklarından mahrum bırakacak önerilerin uygulanmasını inceleyeceğiz mesajıdır. Bence Hamas mesajı aldı” ifadelerini kullandı.
Kamu Güvenliği Bakanlığı Gilad Erdan, 2018’de Filistinli mahkumların koşullarını incelemek için hapishane ve polis departmanlarındaki iki eski memur Avi Vaknin ve Shlomi Kaatbi’nin başkanlığında bir komite kurmuştu. Komite, Fetih hareketinden ve Hamas hareketinden mahkumlar arasındaki ayrımın kaldırılması için tavsiyelerde bulundu. Ayrıca, Batı Şeria’dan mahkumlara aile ziyaretlerinin azaltılması, hapishane dışından gıda ürünleri satın alınmasının önlenmesi ve güvenlik mahkumlarının hapishane kantininden yiyecek satın almasının önlenmesi tavsiye edildi.
Ancak İsrail ordusu, Şin Bet ve polis güçleri temsilcileri daha sonra, hapishanelerdeki koşulların yeterince katı olduğunu bu nedenle daha da katı hale getirilmesinin ve örgütsel ayrılığın ortadan kalkmasının, Hamas ile Fetih ile yaşanan gerilimi ve Filistin toplumunun gözünde mahkumların asıl statüsünden dolayı Batı Şeria ile Gazze Şeridi’ndeki atmosferi de etkileyeceğini belirterek, bu önerilerle ilgili çekincelerini dile getirdi.
İsrail’in tutukluların taleplerine cevap verme kararı, -diğer konuların yanı sıra- grev yapmalarının Ramazan ayında gerilimi artıran için bir neden olacağının düşünülmesi sebebiyle alındı.
Ocak ayı sonuna kadar işgal cezaevlerinde bulunan tutuklu sayısı 29’u kadın, 160’ı çocuk olmak üzere 4 bin 780 kişiye ulaştı.



Tunus'ta olağanüstü hal bir ay daha uzatıldı

Tunus bayrağı (Reuters)
Tunus bayrağı (Reuters)
TT

Tunus'ta olağanüstü hal bir ay daha uzatıldı

Tunus bayrağı (Reuters)
Tunus bayrağı (Reuters)

Tunus, ülkedeki olağanüstü hal uygulamasını yarından 30 Ocak'a kadar geçerli olarak bir ay daha uzattı.

Uzatma kararı, Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından Resmi Gazete'de yayımlandı. Önceki uzatma, 2025 yılının tamamını kapsıyordu.

Ülkede olağanüstü hal, 24 Kasım 2015 tarihinde başkent merkezinde başkanlık güvenlik otobüsünü hedef alan ve 12 güvenlik görevlisi ile saldırının failinin de öldüğü ve DEAŞ’ın üstlendiği terörist bombalı saldırıdan bu yana on yıldan fazla bir süredir yürürlükte.


Şarku’l Avsat’a konuşan Yemenli yetkililer: El-Alimi’nin kararları devlet egemenliğini korumayı hedefliyor

Yemen Ulusal Savunma Konseyi'nin El-Alimi başkanlığında yapılan toplantısı (Saba)
Yemen Ulusal Savunma Konseyi'nin El-Alimi başkanlığında yapılan toplantısı (Saba)
TT

Şarku’l Avsat’a konuşan Yemenli yetkililer: El-Alimi’nin kararları devlet egemenliğini korumayı hedefliyor

Yemen Ulusal Savunma Konseyi'nin El-Alimi başkanlığında yapılan toplantısı (Saba)
Yemen Ulusal Savunma Konseyi'nin El-Alimi başkanlığında yapılan toplantısı (Saba)

İki Yemenli yetkili, Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'nin yakın zamanda aldığı kararların, son derece hassas bir bölgesel ve güvenlik döneminde devletin yasal statüsünü korumayı ve parçalanmasını önlemeyi amaçlayan önemli bir siyasi dönüşümü temsil ettiğini vurguladı.

Konsey başkanının danışmanı Bedr Basalma, Yemen'de devletin inisiyatifini bölgesel destekle, özellikle de Suudi Arabistan'ın tutumuyla yeniden tesis etmeyi amaçlayan ciddi bir "tersine mühendislik" girişiminin yaşandığını söyledi.

Yemen Başbakanlık Ofisi Başkan Yardımcısı Mutab Baziyad ise kararların ülkenin birliğini tehdit eden yakın tehlikelerle mücadele etmek için anayasal yetkilere dayandığını vurgulayarak, devlet çerçevesi dışında silah kullanımının tekrarlanmaması konusunda uyarıda bulundu.

Baziyad, Suudi Arabistan'ın desteğinin, Ulusal Diyalog ve barış sürecinin sonuçlarına uygun olarak, Yemen ve bölgede istikrarı koruma, gerilimleri azaltma ve güvenliği sağlama bağlamında geldiğini teyit etti.


Arap Koalisyonu, BAE'nin açıklamasında yer alan iddiaları yalanlarken Mukalla Limanı’ndaki iki gemi ile ilgili bazı ihlaller ve usulsüzlüklere işaret etti

Dün Mukalla Limanı yakınlarında Arap Koalisyonu güçleri tarafından vurulmadan önce askeri kargonun izlendiğini gösteren bir videodan alınmış bir kare (Reuters)
Dün Mukalla Limanı yakınlarında Arap Koalisyonu güçleri tarafından vurulmadan önce askeri kargonun izlendiğini gösteren bir videodan alınmış bir kare (Reuters)
TT

Arap Koalisyonu, BAE'nin açıklamasında yer alan iddiaları yalanlarken Mukalla Limanı’ndaki iki gemi ile ilgili bazı ihlaller ve usulsüzlüklere işaret etti

Dün Mukalla Limanı yakınlarında Arap Koalisyonu güçleri tarafından vurulmadan önce askeri kargonun izlendiğini gösteren bir videodan alınmış bir kare (Reuters)
Dün Mukalla Limanı yakınlarında Arap Koalisyonu güçleri tarafından vurulmadan önce askeri kargonun izlendiğini gösteren bir videodan alınmış bir kare (Reuters)

Yemen'de Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasını yalanlayan ve açıklığa kavuşturan resmi bir açıklamada, iki geminin belirlenmiş prosedürleri ihlal ederek ve meşru Yemen hükümeti veya Arap Koalisyonu liderliğinden gerekli izinleri almadan Mukalla Limanı’na girişiyle ilgili ciddi ihlaller ve usulsüzlükler olduğunu duyurdu.

Arap Koalisyonu Sözcüsü Turki el-Maliki, iki geminin Yemen karasularına girdiğini ve girmeden önce izleme ve tanımlama sinyallerini kapattığını, bunun da bu tür durumlarda geçerli olan denizcilik yasaları ve prosedürlerinin açık bir ihlali olduğunu söyledi.

İki geminin Mukalla Limanı’na varışının, limanın kapatılması ve tüm yerel işçi ve çalışanların tahliyesiyle aynı zamana denk geldiğini ekleyen Maliki, gemilerin silah ve mühimmat yüklü konteynerlerin yanı sıra 80'den fazla araç taşıdığını belirtti.

Maliki, gemilerin varış ve boşaltma sürecinin belgelendiğini ve BAE'deki üst düzey yetkililere, güvenlik ve istikrarı tehdit eden çatışma bölgelerine aktarılmasını önlemek için bu askeri desteğin Mukalla Limanı’ndan ayrılmasının engellenmesi gerektiği konusunda bilgi verildiğini söyledi.

Maliki, BAE'ye çatışmayı körükleyen bu tür eylemlerin hoş görülmeyeceğinin bildirildiğini ve araçların limana geri dönmesinin talep edildiğini, bunun da yapıldığını, ancak silah konteynerlerinin Reyyan Askeri Üssü’nde kaldığını açıkladı.

Maliki, Arap Koalisyonu liderliğinin, bu konteynerlerin Hadramut ve çöl bölgesindeki çeşitli yerlere nakledilip dağıtılacağına dair teyit edilmiş bilgiler aldığını ve bunun gerginliği ve tırmanışı artıracağını belirttti. Bu durum, Arap Koalisyonu liderliğini sivillerin ve kamu mallarının güvenliğini korumak için dün sabaha karşı sınırlı bir askeri operasyon düzenlemeye sevk etti.

Operasyonun kayıp veya hasar olmaması için angajman kurallarına uygun olarak yürütüldüğünü vurgulayan Maliki, kalan konteynerlerin şu anda Reyyan Askeri Üssü’nde kontrol altında olduğunu belirtti.

Bu açıklama, Yemen'de ve bölgede güvenliği ve istikrarı korumak, meşruiyeti zayıflatmaya yönelik her türlü girişime karşı koymak ve siyasi barış sürecini tehdit eden tüm müdahaleleri durdurmak için Arap Koalisyonu ülkeleri arasında koordinasyonu güçlendirmek amacıyla Yemen'de Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu tarafından gösterilen aralıksız çabalar çerçevesinde yapıldı.