Gana: Teröristlerle savaşmak için karada ve denizde komando eğitimi veriyor

ABD’li subayların gözetimindeki Flintlock tatbikatı

Flintlock tatbikatına katılan askerler (New York Times)
Flintlock tatbikatına katılan askerler (New York Times)
TT

Gana: Teröristlerle savaşmak için karada ve denizde komando eğitimi veriyor

Flintlock tatbikatına katılan askerler (New York Times)
Flintlock tatbikatına katılan askerler (New York Times)

Siyah giyinmiş askerler, nehir kenarındaki bir tatil yerinin yakınında motorlu teknelerden atlayarak tahta bir çit boyunca belirli bir hedefe, teröristlerin üst düzey bir hükümet yetkilisini tuttukları bir binaya doğru ilerlediler. Silah sesleri duyuldu ve askerler ateş açarak karşılık verdi. Askerler, kanlı beyaz bir cüppe giyen serbest bırakılan rehineyle birlikte tek katlı binayı hızla terk etti. Bir ambulans yaralı rehineyi aldı, yaralı bir sedyeye bağlandı ve olay yerinden uzaklaştırıldı.
Gana'da Volta Nehri kıyısındaki manzara, askeri güçlerin başarısıyla son buldu. Ama o gün, kullanılan mermiler gerçek değildi ve rehine sadece bir aktördü. Kısa süre sonra 31 asker ve denizci, bir ABD Donanması amiralinden ve ondan fazla ülkeden bir grup komando tarafından ayakta alkışlanmak için sıraya girdi.
Flintlock tatbikatı, 2005 yılındaki başlangıcından beri kara operasyonlarına odaklandı. Bu yıl ABD, Gana ve Fildişi Sahili'nde iki hafta boyunca tatbikata liderlik etti. ABD'li ve Ganalı yetkililer, personeli deniz yoluyla kıyıdan yaklaşık 10 mil uzakta bir yere taşınan misyonun Gine Körfezi'ndeki güvenlikle ilgili artan endişeleri yansıttığını söyledi. Korsanlar ve diğer silahlı gruplar, birçok Batı Afrika ülkesinin uluslararası suları koruyamamasından yararlandı.
ABD Afrika Komutanı General Michael Langley, Flintlock tatbikatının sona ermesinin ardından geçen hafta ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi toplantısında şunları söyledi: “Gine Körfezi yasadışı faaliyetler, özellikle de uyuşturucu ticareti açısından (Amerika’daki) Vahşi Batı'ya benziyor. Tatbikata bu bölgelerin kıyılarında yasa dışı faaliyetlerle mücadele etmek için bazı ülkeler katıldı. Söz konusu faaliyetlere uyuşturucu kaçakçılığı da dahil. Zira kaçakçılık başka bir faaliyettir. İnsan kaçakçılığı da bu alanlardan yapılmaktadır.”
ABD Başkanı George W. Bush, 2007 yılında AFRICOM’un kurulduğunu duyurduğunda, ‘Afrika halklarına barış ve güvenlik getirilmesine’, insani çabaların yanı sıra kıtada demokrasi ve ekonomik büyümenin artırılmasına yardımcı olmayı umduğunu söylemişti.
Ancak yaklaşık 16 yıl sonra, özellikle düşman gemilerine binme ve ele geçirme gibi deniz operasyonlarının tatbikatlara eklenmesi, AFRICOM’un görev listesinin daha büyük ve karmaşık görevleri içerecek şekilde genişlediğini gösteriyor. 2005 yılında gerçekleşen Flintlock tatbikatına 10 ülkeden yaklaşık 700 asker katılırken, bu yıl 29 ülkeden 1.300 asker katıldı.
ABD ve bölgedeki müttefikleri, Flintlock tatbikatının ve diğer benzer faaliyetlerin son yıllarda Güney Mali'yi kasıp kavuran ve Sahel bölgesine yayılan şimdiyse, Batı Afrika'daki kıyı devletlerini tehdit eden terörist gruplara karşı bir siper inşa etmeye yardımcı olacağını söylüyor.
Tatbikatlara katılan ülkelerin bazılarını daha önce işgal etmiş eski sömürgeci güç olan Fransa, yıllardır terör örgütleriyle mücadele için bölgede kuvvet konuşlandırmıştı. Ancak sayıları 5 bine kadar ulaşan bu kuvvetler son zamanlarda büyük ölçüde azaldı., Burkina Faso hükümeti, iki ülke arasındaki ilişkiler kötüleştiği için ocak ayında Fransız kuvvetlerinin ülkeden ayrılmasını istedi.
Batı Afrika'nın bu bölgesi, 2020 yılında burada gerçekleştirilen son büyük ölçekli Flintlock operasyonundan bu yana şiddetli huzursuzluklara tanık oldu. 2021 yılında Kovid-19 salgını nedeniyle operasyon iptal edildi, 2022 yılında ise gücü düşürüldü.
Kuzeyde Gana ile sınır komşusu olan Burkina Faso'da ordu, Ocak 2022'de demokratik olarak seçilmiş cumhurbaşkanı devirerek iktidarı ele geçirdi. Ardından diğer askeri gruplar ekim ayında darbe liderini devirdi. Son 18 ayda Gine ve Mali'de, doğuda ise Çad ve Sudan'da darbeler oldu.
Gana Ordusu Harekât Başkanı Albay William Norte, “Ülke olarak, coğrafi anlamda üstümüzde bulunan Burkina Faso'daki terör faaliyetlerini çok önemli görüyoruz. Silahlı terör örgütlerinin ülkede çok geniş toprakları işgal etmesi bizi baskı altına alıyor” dedi. Norte, söz konusu grupların çoğunun DEAŞ veya El Kaide ile bağlantılı olduğunu belirtti.
Başkent Akra'daki Ganalı subaylar, terör faaliyetlerindeki artışı 2011 yılında Muammer Kaddafi'nin devrilmesi ve ardından silahların Mali'ye ulaşarak aşırılık yanlısı grupların eline geçmesine izin veren Libya devletinin dağılmasına bağlıyor. Bu gruplar Burkina Faso, Moritanya, Nijer, Nijerya ve Senegal gibi Sahel ülkelerinde yayılmış durumda.
Bazı Afrika hükümetleri, sınırları içindeki teröristlerle başa çıkmak için Rus paralı asker grubu Wagner’e yöneldi. Ganalı ve ABD'li yetkililer, bu durumun ilgili ülkeleri Rusya'nın sömürüsüne açtığını ve Rusya’nın bunun karşılığında çeşitli doğal kaynaklar ve çeşitli madencilik hakları elde etmeye çalıştığını belirtiyor.
New York Times’da Perşembe gün yer alan bir habere göre Albay Norte, bu ülkelerin Rus desteğini çaresizlikten almış olabileceklerini ve kesinlikle başka bir neden olmadığını söyledi. “Ellerimizi yıkamak yerine, onları yeniden demokratik sürece nasıl dahil edeceğimizi düşünmeliyiz” diyen Norte, Flintlock gibi askeri tatbikatların iş birliğini sürdürmenin bir yolu olduğunu ifade etti.
Asker göndermenin terörle mücadelede tek çözüm olmadığını göstermek için ABD özel operasyon planlamacıları hukukun üstünlüğü eğitimine tartışma oturumları eklediler.
Akademik öğretim haftası, ölümcül gücün ne zaman kullanılabileceği gibi taktik düzeyde angajman kurallarıyla ilgili geçmiş yılların daha geleneksel konularına ek olarak, orantılı güç kullanımı ve sivillerin korunması gibi kavramların ele alındığı silahlı çatışma hukuku oturumlarını içeriyordu.
Ama belki de en önemlisi, bu yıl ev sahibi ülkelerdeki savcılar ve hakimler, katılımcıların terörle mücadele çalışmalarında daha geniş rollerini görmelerine yardımcı olmak için konuşma yapmaya davet edildi.
 



PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
TT

PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.

Ömer Önhon

Kırk yıldan fazla bir süredir Türkiye'ye karşı kanlı bir çatışma yürüten silahlı örgüt PKK, pazartesi günü kendini feshetme ve silahlı mücadelesini sonlandırma niyetini teyit ettiği tarihi ve benzeri görülmemiş bir duyuru yaptı.

Geçtiğimiz hafta örgütün konuşlanmış bulunduğu Kuzey Irak'ta düzenlenen kongrenin yayınlanan sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı: “PKK tarihi misyonunu tamamladı ve pratikleşme süreci Önder Apo (örgütün kurucusu Abdullah Öcalan'a atıfta bulunulmaktadır) tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere örgütsel yapısını feshetme kararı almıştır.”

 Açıklamada şunlar da eklendi: “PKK'nın mücadelesi, halkımız üzerindeki inkâr ve imha siyasetini parçaladı, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözme noktasına getirdi.”

Şubat ayında, Türkiye'de 20 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan örgütün lideri, örgütün feshedilmesini görüşmek üzere bir kongre toplanması çağrısı yapmıştı.

PKK, 5-7 Mayıs tarihleri ​​arasında düzenlenen 12. Kongresi’nin ardından 8 Mayıs'ta kısa bir açıklama yaparak “büyük” bir duyuru yapacağına işaret etti.

Fesih kararının, komşu Irak ve ABD ile müttefik Kürt güçlerinin aktif olduğu Suriye de dahil olmak üzere bölge için geniş siyasi ve güvenlik sonuçlarının olması bekleniyor. Bu duyuru önemine rağmen, kesin bir atılım teşkil etmiyor. Örgüt ile Türk hükümeti arasında devam eden müzakereler hakkında bilgili kaynaklara göre, birçok sorun hâlâ çözülmemiş durumda. Bu kaynaklar, duyuruyu kamuoyu baskısını hafifletmeyi, eleştirileri savuşturmayı ve yavaş da olsa bir ilerleme kaydedildiği mesajı iletmeyi amaçlayan geçici bir adım olarak tanımlıyor.

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor

Görünüşe göre var olan engeller ortadan kaldırıldı ve örgüt sonunda uzun zamandır beklenen duyuruyu yayınladı. Uygulanıp uygulanmayacağı ve duyurunun Türkiye içinde istenen etkiyi yaratıp yaratmayacağı henüz belli değil.

Terör örgütü olarak tanımlanan örgüt

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği  (AB) tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor. Öcalan, 1999'dan beri Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'nda bulunan bir cezaevinde mutlak tecrit altında tutuluyor.

Terörsüz Türkiye olarak adlandırılan süreç, aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli'nin geçen yıl 22 Ekim'de Öcalan'ı PKK ve faaliyetlerini sonlandırma çağrısı yapmaya davet etmesiyle başladı. Hükümet, örgütün resmi bir kongre düzenleyerek kendisini feshetme yönünde bir iç karar alacağından hareketle, süreci sıkı bir şekilde kontrol altında tuttu, seçici ve dikkatli bir bilgilendirme yapmakla yetindi.

 Kongreye yaklaşık 15 kişi katılırken haberler, Öcalan ve örgütün elebaşlarının video konferans yoluyla katıldığına işaret ediyorlar. Paralel olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) üçüncü büyük parti olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) temsilcileri ile hükümet yetkilileri arasında haftalarca gizli görüşmeler yapıldı.

Her iki taraf da bu görüşmeleri müzakere olarak tanımlamaktan çekinse de aslında öyleler. Bu sürecin bir parçası olarak, DEM Parti heyetleri Öcalan'ı cezaevinde ziyaret etti, Kuzey Irak'taki örgütün lider kadrosuyla istişarelerde bulundu ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Irak'taki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Suriye'deki Halk Koruma Birlikleri (YPG) dahil olmak üzere Kürt siyasi gruplarla görüştü.

Duyurunun detayları henüz belirsizliğini koruyor. Örgütün silahlarını ne zaman ve nerede bırakacağı henüz belirsiz bir konu. Kararın uygulandığı nasıl doğrulanacak? Genel af çıkacak mı? Terör ve kasten öldürme suçundan aranan militanların kaderi ne olacak?

Talepler listesi

Siyasi cephede, PKK'nın bir talepler listesi sunduğu ve Türk hükümetinin karşılığında vaatlerde bulunduğu düşünülüyor. Bununla birlikte henüz hiçbir ayrıntı yayınlanmadı. Hükümet, hiçbir taviz verilmediğinde ısrar ediyor ve bu inanılması zor bir iddia. DEM Partisi heyetinin önde gelen üyelerinden Pervin Buldan, şimdi demokratikleşme alanında adımlar atmak için sıranın Türkiye'de olduğunu söyledi. DEM Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu’nun önümüzdeki hafta başında net bir yol haritası ve belirli bir talepler listesi açıklamak üzere toplanması bekleniyor.

PKK'nın duyurusunda, bu kararların pratikleşmesinin Abdullah Öcalan'ın sürece liderlik etmesini ve yönlendirmesini, demokratik siyasi faaliyet hakkının tanınmasını ve sağlam yasal güvencelerin sunulmasını gerektirdiği belirtildi.

Bunlar son derece hassas konular ve aynı zamanda barış için koşullar gibi görünüyor.

Avrupa Konseyi Ankara'yı birçok alanda eleştirdi, ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

PKK, Öcalan'ın serbest bırakılmasını talep etti ve birçok gözlemci kendisine af çıkarılacağına inanıyor. Ancak Öcalan'ın Türk makamlarına, esas olarak suikast ve provokasyon korkusuyla adayı terk etmek istemediğini ve bunun yerine yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve koruma talebini ilettiği bildirildi.

PKK'ya karşı yıllardır süregelen düşmanlığa rağmen, Türk kamuoyunda bu gelişmelere karşı yaygın bir öfkeye tanık olunmadı. Hükümetin propaganda makinesi hakim olan anlatıyı kontrol etmeyi başardı. Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) hep DEM Partisi aracılığıyla PKK ile iş birliği yapmakla suçlayan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ise şimdi aynı taraflarla müzakereler yürütüyor. Türk milliyetçilerinin potansiyel muhalefeti kontrol altında tutuluyor, hatta doğrudan bastırılıyor.

Zafer Partisi lideri ve AKP-MHP ittifakının açıkça muhalifi olan Ümit Özdağ, Ocak ayında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suriyeli mültecilere karşı nefrete tahrik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etmekle suçlandı. Ancak birçok kişi tutuklanmasının kamuoyunu Öcalan'ın serbest bırakılmasına karşı kışkırtma ve barış sürecini sarsma potansiyeline sahip olmasından kaynaklandığına inanıyor.

xscdfvgrt
12 Mayıs'ta Diyarbakır’daki bir kahvehanede PKK’nın fesih açıklamasını televizyondan takip eden erkekler (AFP)

Özdağ da yargılanması sırasında kendisini Öcalan'ın serbest bırakılmasını kolaylaştırmak için hapse atılan bir “siyasi rehine” olarak tanımladı. Uluslararası alanda süreç ihtiyatlı bir onayla karşılandı. AB ve ABD hâlâ PKK'yı terör örgütü olarak listelese de, varlığını Türkiye'de Kürtlerin özgürlükler konusunda uzun süredir yaşadığı mahrumiyetin bir yansıması olarak görüyorlar ve bu tutum Ankara ile aralarında uzun süredir gerginlik yaratıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olmak üzere Türk yetkililer, AB'yi Avrupa'daki PKK faaliyetlerine göz yummakla ve böylece terörizmi desteklemekle suçluyorlar.

Önemli bir fırsat

Her şeye rağmen, Avrupalı liderler Türkiye'de devam eden sürece desteklerini ifade ettiler. Avrupa Konseyi, birkaç gün önce yayınladığı son raporunda Ankara'yı birçok alanda eleştirdi ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu siyasi, sosyal, demokratik ve güvenlik düzeylerinde barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile başa çıkma meselesidir

Türkiye içinde, CHP, hükümete karşı yürüttüğü açık savaşa ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hapse atılmasının ardından gösteri ve protestolar düzenlemesine rağmen, bu sürece karşı çıkmadı. Partisinin Van'da düzenlediği gösteride, CHP lideri Özgür Özel, örgütün yakında silah bıraktığını açıklaması yönündeki umudunu dile getirdi. AK Parti’nin Doğu Anadolu bölgesinde DEM Partisi'nin seçilmiş belediye başkanlarını görevden alma ve yerlerine kayyum atama kararlarını kınadı.

Örgütün kendisini feshettiğini ve silah bırakacağını duyurması ile birlikte, ülke için yeni bir anayasa taslağının hazırlanması da dahil olmak üzere sürecin yeni bir aşaması başlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarından biri olan Mehmet Uçum da temel aşamanın tamamlandığını ve şimdi demokrasi ve hukuk alanlarında kapsamlı reformların uygulanmasına geçileceğini söyleyerek buna işaret etti.

df
PKK’nın kendisini feshettiğini duyurmasının ardından Diyarbakır'daki tarihi Sur ilçesi 12 Mayıs  (AFP)

Bu sürecin hükümete fayda mı zarar mı sağlayacağı ise belirsizliğini koruyor. Ancak kamuoyu yoklamaları, eğer şimdi seçimler yapılırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin neredeyse imkansız göründüğüne işaret ediyor. Çoğu Türk, felç edici ekonomik krizden ve otoriterliğe doğru hızlı kayıştan ciddi şekilde etkilendi. Örgütün kendisini feshetmesi ve Türkiye'de terörün sona erdirilmesi belki Erdoğan'ın popülaritesini yeniden kazanmasının önünü açabilir, ama ekonomik ve politik sorunların devam etmesi onu her zamankinden daha savunmasız bırakabilir.

Suriye boyutu

Suriye boyutu bu denklemde önemli bir unsur. Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de YPG ile nasıl başa çıkacağı meselesi.

Bu birlikler PKK ile yakın bağlarını sürdürüyorlar ve safları içinde bazı kadroları bulunuyor. Şam'ın şiddetle reddettiği bir talep olan merkezi olmayan bir idari sistem kurulması da dahil olmak üzere çeşitli taleplerde bulundular.

Türkiye'deki devam eden gelişmeler büyük olasılıkla Suriye arenasına yansıyacak ve Suriye'deki durum da Türkiye'deki gelişmeleri etkileyebilir.