BM’den Libyalı liderlere halk için taviz verilmesi çağrısı

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, Libyalı gençlerle bir araya geldi. (UNSMIL)
Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, Libyalı gençlerle bir araya geldi. (UNSMIL)
TT

BM’den Libyalı liderlere halk için taviz verilmesi çağrısı

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, Libyalı gençlerle bir araya geldi. (UNSMIL)
Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, Libyalı gençlerle bir araya geldi. (UNSMIL)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi ve BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, ülkedeki tüm siyasi partileri Libya ve halkı için diyalog dilini pekiştirmeye, şahsi çıkarlardan vazgeçmeye, taviz vermeye ve tek bir fikirde birleşmeye çağırdı. Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe de savaşa dönmemeye ve vatanın birliğini korumaya vurguda bulundu.
Libya’da Ramazan Ayı, ülkede güvenlik ve istikrarın hakim olması dilekleriyle başladı. UNSMIL Başkanı Bathiliy, “Libyalılar, Ramazan Ayı’nda devam eden siyasi kriz ışığında geleceği korkuyla bekliyor. Vatandaşlar halen siyasi liderlerin ülkeyi daha fazla bölünmeden ve istikrarsızlıktan kurtaracak, ülkeyi güvenli karaya taşıyacak ulusal bir çözüm üzerinde anlaşacaklarını umuyor.”
Ramazan Ayı münasebetiyle Libyalılara seslenen Bathiliy sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu umudu gerçekleştirmenin tek yolu, bu yıl özgür ve adil, kurumlara meşruiyet kazandıran, ülkeyi toparlanma, büyüme ve refah yoluna sokan seçimlerin düzenlenmesinden geçiyor. Libyalılar, istikrarlı ve güvenli bir ülkede barış, huzur ve refahtan yararlanma hakkına sahip.”
Bathiliy, yerinden edilen Libyalılar hakkında ise “Kaçmak zorunda kaldıkları, güvenliklerinden endişe ettikleri yahut kanun çerçevesi dışında tutuklandıkları için ramazan ayını evlerinden ve ailelerinden uzakta geçirenleri unutmuyoruz” dedi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Bathiliy, Libya'da seçimlere giden yolu açma çabalarını tartışmak amacıyla ülkenin dört bir yanından çeşitli gençlik örgütleri ve öğrenci birlikleri temsilcilerinden 26 genç ile bir araya geldi. UNSMIL’in aktardığına göre kendi liderlerini seçmek istediklerini vurgulayan söz konusu gençler, sivil alanın gerilemesine ve kadına yönelik şiddete dikkat çektiler. Bunların halkın siyasi hayata katılı önündeki engeller olduğunu belirten gençler, karar verme sürecindeki temsil düzeylerinin yükseltilmesi çağrısında bulundu. Aynı zamanda Bathiliy’den siyasi liderleri harekete geçirme çabalarına devam etmesini istediler.
Gençlerden seçim çağrısı yönündeki çabaları koordine etmelerini, sorunlarının siyasi sürece dahil edilmesini sağlamak için çalışmalarını isteyen Bathiliy ise “Ülkenin geleceği size ait. Bu nedenle gençler çabalarını seferber etmeli, haklarını talep etmeli. Seçimlerin kapsayıcı, adil ve şeffaf olması gerektiğini ifade etmeli” dedi.
Ramazan Ayı’nın Libya'nın birliğinin yeniden tesisi, bölünmeye bir son verilmesi, birlik ve yeniden inşa için teşvik edici bir başlangıç ​​olacağı umudunu dile getiren Dibeybe, vatanın savunulması gerektiğini söyledi. Libya kanının akmasını önlemek için dünya ülkelerini dolaşacağını da sözlerine ekledi.
Çarşamba günü Ramazan Ayı münasebetiyle açıklamalarda bulunan Dibeybe şu ifadeleri kullandı:
“Hükümetimizi destekleyen ve desteklemeyen herkesi önemli sabitlere davet ediyorum: Terörizm ile ilişiğin kesilmesi, savaşa geri dönülmemesi, askeri kurumun birleştirilmesi, seçimlerin tamamlanması ve iktidarın barışçıl bir şekilde devri. Vatandaşın bilinci, barış seçeneğine bağlı kalınması ve geçiş döneminin uzatılması yönünde yıkım ve komplo projelerine karşı çıkılmasına bağlı kalınarak üst seviyeye ulaştı. Ülkedeki istikrar, kalkınma projelerine finansman sağlamak için artırmaya çalıştığımız petrol ve gaz üretimi seviyesini korumamıza imkan sağladı.
Ülkede kan dökülmesini ve Libyalıların evlerinin yeniden yıkılmasını önlemek için çaba göstermeye devam edeceğini vurgulayan Dibeybe, petrol sektörünü reforme ederek geliştirme, ülkenin milli gelirini yükseltmek amacıyla üretimi artırma ve kalkınma projeleri için gerekli ödenekleri sağlama yönünde ulusal bir plan olduğunu söyledi. Sivil toplumun Libya'daki siyasi hayatın vazgeçilmez bir kolu olduğunu, ülke birliğinin dış müdahaleye karşı olduğunu ve bunun yerel çapta bir çözüm üretme fırsatı verdiğini vurguladı.
Dün, uzun süredir mustarip olduğu hastalık nedeniyle Mısır'ın başkenti Kahire'de kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren şair, yazar ve diplomat İdris bin et-Tayyib’in ölüm haberini veren Dibeybe, “Geride seçkin bir kültürel miras bırakan merhum, onurlu vatansever duruş sergiledi” dedi.
Gazeteci İdris bin et-Tayyib, 1978'de Kaddafi rejimi tarafından tutulanmış ve yaklaşık 10 yıl hapiste tutulmuştu. Ardından Roma'da ülkesinin kültür ve medya ataşesi olarak atanan Tayyib, ardından Arap Birliği kapsamındaki Libya heyetine dahil oldu.
BM Kalkınma Programı (UNDP) Mukim Temsilcisi Marc-Andre Franche dün Sebha Belediyesi Başkanı Bilhac Ali ile bir araya gelerek barışın inşası, ekonomik iyileşme ve yeni iş insanlarının desteklenmesi yönünde gelişen ortaklığa dikkat çekti.



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.