Oruç tutarken susamamak için ne yapmalıyız?

Oruç tutarken susamamak için ne yapmalıyız?
TT

Oruç tutarken susamamak için ne yapmalıyız?

Oruç tutarken susamamak için ne yapmalıyız?

Her yıl Ramazan ayının gelişiyle birlikte oruç tutarken susuzluktan nasıl korunabiliriz sorusunu sıklıkla soruyoruz.
İftar saatlerinde uyulması gereken bazı beslenme alışkanlıkları bulunuyor. Oruç sırasında vücuttaki suyun korunması ve susuzluk hissetmemek için bazı besinler bol bol tüketilmeliyken bazı besinlerin tüketiminin azaltılması gerekiyor.
Şarku’l Avsat’ın sizler için hazırladığı haberimizde Ramazan'da gün içinde vücudun susuzluktan korunması için sahurda tüketilmesi gereken bazı yiyecek ve içecekler hakkında oruç tutanlara birtakım ipuçları vermeye çalışacağız. Ayrıca susuzluk hissini artıran yiyecek ve içeceklere de değineceğiz.
İşte Ramazan'da susuzluktan korunmak için bazı ipuçları;

Sahurda çok su içmeyin
Çoğu kişi, sahurda ve sabah ezanından önce bol bol su içmenin susuzluğu gidermek için yeterli olduğu yanılgısına düşüyor. Oysa böbrekler fazla suyu saatler sonra atıyor ve bir anda bolca içilen su işe yaramaz hale geliyor. Bu nedenle su içmeyi iftar ve sahur arasında dağıtmak gerekiyor.

Tuzlu yiyeceklerden kaçının
Turşu, zeytin, tuzlu balık ve patates kızartması gibi tuzlu yiyecekler susuzluğu ve vücudun gün içindeki sıvı ihtiyacını artırır.

Sulu ve lifli meyveler yiyin
Sahurda, susuzluk hissini azaltan üzüm ve karpuz gibi sulu ve lifli meyveler yemek gerekiyor. Bu meyveler vücuttaki sıvı kaybını azaltmaya da yardımcı oluyor.

Kafeinden kaçının
Kahve gibi kafein içeren içecekler ve gazlı içecekler idrar söktürücü özelliğe sahip oldukları için hızlı su kaybına neden olurlar. Sodalar da tokluk hissi verdiği ve sindirim sürecine zarar verdiği için özellikle sabah kahvaltılarında kullanılmaması önerilmektedir.

Sebze tüketimini arttırın
Sahur sofraları sebzelerden, özel olarak da salatalıktan yoksun bırakılmamalıdır. Bu besinler susuzluğu giderip, vücudu serinletir. Ayrıca vücuda ihtiyaç duyduğu canlılığı ve suyu sağlar.

Yüksek sıcaklıktan kaçının
Yüksek sıcaklığın altında zaruret dışında uzun süre kalınmamalı, kapalı ve serin yerlerde dinlenilmelidir. Vücudun serinlemesi ve susuzluk hissinin azalması için sık aralıklarla duşa girilmelidir.

Bitkisel içecekler iç
Ebegümeci, keçiboynuzu ve meyan kökü gibi susuzluğu gideren ve sıvı kaybını telafi eden içecekler içilmelidir.

Daha fazla çorba ve daha az tatlı
Çorba zengin bir su kaynağı iken tatlılar yüksek şeker içerdiği için susama hissine sebep olur.

Hafif ve bol giysiler giyin
Teri emmesi için pamuktan yapılmış olan kıyafetler tercih edilmelidir.

Geç sahur yapın
Vücudun susuzluğa direnme yeteneğini artırmak için sahuru geç yapın.



Dikkat çeken araştırma: Evlilik fetüs algısını etkiliyor

Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
TT

Dikkat çeken araştırma: Evlilik fetüs algısını etkiliyor

Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)

Evli olmayan hamile kadınların büyük bir kısmının, fetüsü babaya benzettiği tespit edildi. Evli anne adaylarındaysa bu oran kayda değer derecede düşük. 

Daha önce yapılan çalışmalarda annelerin, yeni doğan bebeklerini babasına benzetmeye daha yatkın olduğu gözlemlenmişti. 

Araştırmalarda ayrıca çocuklarının kendisine benzediğini düşünen babaların, onlara daha fazla ilgi gösterdiği öne sürülüyor.

Bazı uzmanlar bu durumu babalık belirsizliği (paternity uncertainty) denen bir olguyla açıklıyor. Bu terim, özel testler yapılmadan bir erkeğin, partnerinin çocuğunun biyolojik babası olduğundan kesin bir şekilde emin olamayacağını ifade ediyor.

Bu belirsizliğin, erkeklerin bazı üreme stratejilerini ve davranışlarını şekillendirmiş olabileceği düşünülüyor. Erkeklerin, başkasının çocuklarına kaynak yatırımı yapma riskini azaltmak için kıskançlık ve sahiplenme gibi mekanizmalar geliştirmiş olabileceği iddia ediliyor. 

Erkekler, bebeğin babası olduklarına dair güven duyduklarında çocuklarına destek, koruma ve kaynak sağlama olasılıkları da artıyor.

Bu nedenle annelerin, çocuklarının babalarına benzediğini düşünmeye daha yatkın olabileceği tahmin ediliyor.

Bulguları hakemli dergi Evolution and Human Behavior'da yayımlanan bir çalışmada, bu eğilimin bebek doğmadan da görülüp görülmediği araştırıldı. 

Çalışmaya, hamilelik döneminde düzenli olarak bir doğum kliniğine kontrole giden ve ortalama yaşı 31 olan 190 ebeveyn katıldı. Çiftlerin yüzde 80'i evliyken, yüzde 20'sinin ilişkisi vardı.

Katılımcılara ultrason görüntülerindeki fetüsün kime benzediği soruldu. Seçenekler arasında "Anne", "Baba", "Annenin bir akrabası", "Babanın bir akrabası" ve "Kimseye benzemiyor" vardı.

Babaların yüzde 49'u fetüsün kendisine benzediğini söylerken, annelerin yüzde 74'ü babaya benzediğini belirtti.

Ekip daha sonra yanıtları katılımcıların ilişki durumuna göre analiz etti. Evli erkeklerin yüzde 47'si fetüsün kendilerine benzediğini söylerken, bu oran evli olmayan erkeklerde yüzde 58'di. 

Diğer yandan evli kadınların yüzde 69'u ve evli olmayan kadınların yüzde 93'ü fetüsün babaya benzediği görüşündeydi.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

Anneler, babayla fenotipik benzerlik kurarak babalık belirsizliğini azaltıyor ve böylece çocukları daha rahimdeyken yatırımı güvence altına alıyor.

Bulgular, evrimsel kökeni olabilecek ilginç bir duruma işaret ediyor. Öte yandan bulguların küçük bir gruptan ve tek bir soru üzerinden elde edildiğini belirtmekte fayda var. 

Çeşitliliği daha yüksek geniş gruplarla yapılacak kapsamlı çalışmalar, yeni araştırmanın bulgularını desteklemeye yardımcı olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Evolution and Human Behavior