Lübnan’da cumhurbaşkanlığı krizi ve iki proje tartışması sürüyor

Lübnan Kuvvetleri ve İlerici Sosyalist, sorunu ‘ulusal’ olarak nitelendiriyor.

Süleyman Franciyye. (AFP)
Süleyman Franciyye. (AFP)
TT

Lübnan’da cumhurbaşkanlığı krizi ve iki proje tartışması sürüyor

Süleyman Franciyye. (AFP)
Süleyman Franciyye. (AFP)

Lübnan’daki siyasi partiler, yaklaşık altı aylık boşluktan sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerini aksatmanın sorumluluğunu birbirlerine yüklüyor. Öyle ki konuya yaklaşımdaki bölünme ve hiçbir partinin parlamentoda çoğunluğa sahip olmaması sonucunda uzlaşı ve hatta herhangi bir ekibin adayını sunma yeteneği henüz imkânsız görünüyor. Bazıları, Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin son zamanlarda söylediği gibi sorunun Hristiyanlar arasında olduğuna inanırken, Hizbullah karşıtları ise sorunun iki farklı proje arasında olduğunu ve tek bir mezheple sınırlı olmadığını öne sürüyor.
Son olarak Patrik Beşara er-Rai’nin Hristiyan milletvekillerini 5 Nisan’da ‘Lübnan’a dua etmeleri için inzivaya’ çağırması da dahil Maruni Patrikhanesi, önde gelen Hristiyan liderler ve bloklar arasındaki görüşler arasında köprü kurmak için çaba sarf ediyor. Bu çerçevede Berri’nin başkanlığını yaptığı Kalkınma ve Kurtuluş Bloğu’ndaki kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Berri’nin desteklerini ilan etmesi sonrasında, eski Bakan Süleyman Franciyye’nin adaylığını resmen açıklamasının ardından cumhurbaşkanını seçmek için bir oturum çağrısında bulunulacağını söyledi. Son oturum, yaklaşık iki ay önce yapılmıştı. Daha sonda Meclis Başkanı, yeni çağrıyı bir aday üzerinde anlaşmaya bağladı. Ancak cumhurbaşkanlığı krizi ile Hristiyan- Hristiyan anlaşmazlığı arasındaki bağlantı, ‘Lübnan Kuvvetleri Partisi Milletvekili Giyas Yazbek tarafından reddedildi. Yazbek, bunu ‘gerçekleri çarpıtma girişimi’ olarak nitelendirdi.
Yazbek, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Hatalardan Hristiyanları sorumlu tutmak ve ‘anlaşırlarsa kriz çözülür’ demek bir anlamda kolaya kaçmaktır. Bu açıklama, bir nevi Hristiyanların gözünü karartmak ve Hizbullah ve müttefiklerinin üzerindeki sorunu Hristiyanların üzerine atmak gibidir. Yıllardır iki siyasi proje ve iki yaşam modeli arasındaki anlaşmazlık, toplumsaldan başlayıp genel siyasete kadar uzanıyor.”
Milletvekili, cumhurbaşkanının geleneksel olarak bir Maruni olduğuna, ancak tüm Lübnan’ın cumhurbaşkanı olduğuna dikkat çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hristiyanların, Hristiyan bir cumhurbaşkanı seçmesine karşıyız. Çünkü bilerek veya bilmeyerek mezhep anlaşmazlıklarının derinleştiği bir dönemde siyasi hayatta aşiret ve mezhep kavramının olduğu, her mezhebin kendi mezhebini seçtiği Orta Çağ’a dönmeyi reddediyoruz.”
Yazbek, suçlamalar konusunda topu karşı sahaya attı:
 “Bu suçlamalar, muhalefetin bir önceki aşamada bir aday üzerinde anlaşamadıkları için 11 oturumu tıkayan adayı eski Bakan Süleyman Fraciyye’yi aday olarak görememesinden kaynaklanıyor. Sorun, bir kişi olarak Franciyye’de değil. İran’ın Lübnan’ı kontrol etmesini ve doğuya doğru götürmesini isteyen tüm mezhepleri bir araya getiren siyasal açıyla neyin temsil edildiğiyle ilgili.”
Demokratik Buluşma’dan Milletvekili Bilal Abdullah’ın tavrı da pek farklı değil. Şu veya bu mezhebi sorumlu tutmanın, ulusal birliği baltalamak üzere mezhepsel düşünceleri korumak olduğunu belirten Abdullah, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Sorun kısmen Hristiyanlarla ilgili. Ancak onların çoğu vatanseverdir. Siyasi seçimler, ülkeyi izole etmek isteyenler ile reformları sürdürmek için gerekli olan iç birliği yeniden kuran bir iç çözüm üzerinde çalışmaya çalışanlar arasındadır. Reformlar, bir cumhurbaşkanı ve tam yetkiye sahip bir hükümet olmadan uygulanamaz.”
Ancak Abdullah’a göre tüm bunlar, bu meclisi getiren mezhep ve seçim sistemiyle bağlantılı olmaya devam ediyor ve her milletvekilinin kendi mezhep ortamına tıkılmasına yol açıyor.
Yazbek ve Abdullah, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde son sözün Hristiyanların olduğunu reddetme konusunda hemfikir. Yazbek, Mişel Avn’ın seçildiği son seçimleri hatırlatırken, Abdullah ise “Son söz, parlamentodaki 128 milletvekilinin. Çünkü bu cumhurbaşkanı, tüm Lübnan’ın cumhurbaşkanıdır, bir mezhebin diğerine üstünlüğü yoktur” dedi. Aynı zamanda Hristiyan milletvekillerinin veya en büyük iki Hristiyan bloğunun uzlaşı sağlaması halinde diğer partilerin onayı olmadan gerekli olan 86 milletvekili yeter sayısının yine sağlanamayacağını hatırlatarak, topluca herhangi bir aday üzerinde anlaşmaya varmanın ve başkalarına meydan okuyabilecek herhangi bir isimden kaçınmanın gerekli olduğunu vurguladı.
Diğer yandan Berri liderliğindeki Kalkınma ve Kurtuluş Bloğu’na bağlı parlamenter kaynaklar, cumhurbaşkanlığı krizinin büyük ölçüde Hristiyanların konumuyla ilgili olduğunu söylerken, Meclis Başkanı’nın engel teşkil eden bir isim olmadığını vurguladı. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar şunları söyledi:
“Mişel Avn’ı cumhurbaşkanı olarak seçmedik. Ancak oturumu da engellemedik ve çoğunluk sağlanmasına katkıda bulunduk. Hristiyanlar arasında bir fikir birliği olursa, yolun yarısından fazlasını almış oluruz ve cumhurbaşkanını seçme yoluna çok yaklaşmış oluruz. Ama sorun şu ki özellikle en büyük iki Hıristiyan ekip (Özgür Yurtsever ve Lübnan Kuvvetleri) olmak üzere her türlü diyalog ve fikir birliğini reddedenler var.”
“Uzlaşma çağrısı yapmak, seçimleri demokratik bir şekilde yapmaktan vazgeçmek anlamına gelmez” diyen kaynaklar, Franciyye’nin kendi adaylığını resmi olarak ilan ettiğinde Berri’nin de seçim için bir oturum düzenleyeceğine dikkat çektiler.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.