Netanyahu’dan İran’a yönelik baskıyı artırma çağrısı

Netanyahu’nun Londra’ya ziyareti protestolara sahne oldu.

İngiltere Başbakanı Sunak dün Netanyahu ile görüştü. (EPA)
İngiltere Başbakanı Sunak dün Netanyahu ile görüştü. (EPA)
TT

Netanyahu’dan İran’a yönelik baskıyı artırma çağrısı

İngiltere Başbakanı Sunak dün Netanyahu ile görüştü. (EPA)
İngiltere Başbakanı Sunak dün Netanyahu ile görüştü. (EPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün, uluslararası alanın önde gelen güçlerini İran'a karşı baskıyı ve caydırıcılığı artırmaya çağırdı. Facebook platformundaki hesabına göre Netanyahu, Londra ziyareti sırasında İngiliz mevkidaşı Rishi Sunak ile İran nükleer dosyasını görüştü ve İngiltere'nin bu dosyadaki kararlı tutumuna övgüde bulundu. İki taraf ayrıca güvenlik, istihbarat ve ekonomi alanlarındaki iş birliğini geliştirmek için stratejik bir diyalog başlatma konusunda da mutabık kaldı. İsrail Başbakanı İngiliz mevkidaşını İsrail'e resmi bir ziyarette bulunmaya davet etti.
Sunak ve Netanyahu, İran’ın bölgesel istikrara yönelik oluşturduğu tehdidi ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması da dahil olmak üzere ortak güvenlik ve savunma problemlerini ele aldı. İki lider, İngiltere ve İsrail’in İran’ın istikrar bozucu faaliyetleriyle ilgili ‘ciddi’ endişelerini tartıştı. İki hükümetin nükleer silahların yayılma tehlikesini yönetmek için birlikte yakın bir şekilde çalışmaya devam etmesi konusunda anlaştılar.
Netanyahu, Batı ülkelerini İran'ın nükleer dosyasıyla ilgili anlaşmaya geri dönmeye karşı çıkmaları konusunda ikna etme çabası içinde yürüttüğü diplomatik girişiminin bir parçası olarak Roma ziyaretinin ardından Londra’ya geçti.
İngiltere Başbakanlık Ofisi’nden ziyarete ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Sunak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu İngiltere ile İsrail arasındaki yakın ortaklığı güçlendirme konulu görüşmeler yapmak üzere Downing Caddesi'nde karşıladı. İki lider, ikili ilişkileri ilerletecek ve önümüzdeki 10 yılda ortak bilim ve teknoloji projeleri için 20 milyon sterlinlik fon taahhüdünde bulunacak olan İngiltere-İsrail 2030 Yol Haritası’nın bu hafta imzalanmasını memnuniyetle karşıladı.”
Açıklamanın devamına göre ‘Sunak, son aylarda meydana gelen terör saldırıları karşısında İsrail'in yanında olduğunu ve İngiltere'nin her zaman İsrail'in ve onun kendini savunma yetisinin yanında olacağını’ ifade etti. Sunak aynı zamanda, ‘Batı Şeria'da gerilimin artmasına ve bunun iki devletli çözüme yönelik çabaları baltalama riskine ilişkin uluslararası endişeleri’ de dile getirdi. Sunak, ‘İsrail'de önerilen yargı reformları da dahil olmak üzere iki ülke ilişkilerinin temelini oluşturan demokratik değerlerin korunmasının önemini’ vurguladı. İngiltere Başbakanı, İsrailli mevkidaşına Batı Şeria'da gerilimin atmasından ve bunun iki devletli çözümü baltalamasından duyduğu endişeyi dile getirdi.

İsrail Başbakanı’nın dün Sunak ile görüştüğü hükümet merkezinin önünde Netanyahu karşıtı protestolar düzenlendi. (DPA)
Sunak ile Netanyahu görüşme yaparken, İsrail yargı sistemine yönelik reform tasarısını protesto etmek için yüzlerce kişi İngiliz hükümet merkezi önünde toplandı. İsrail Yüksek Mahkemesi'nin yetkilerini sınırlayan Netanyahu'nun bu tasarısı üzerindeki bölünmeler devam ederken tasarı, İsrail'de çok gergin bir atmosfere neden olmuştu. Tasarının en sağcı İsrail hükümeti tarafından ocak ayı başlarında duyurulmasından bu yana İsrail içinde her hafta tasarıya karşı kitlesel gösteriler düzenlendi. Londra'da yüzlerce kişi, Sunak'ın Netanyahu'yu kabulü sırasında İngiliz hükümetinin merkezi olan Downing Caddesi 10 Numara’nın önünde İsrail bayrakları taşıyarak Netanyahu’ya tepki gösterdiler.
Londra'da yaşayan 50 yaşındaki İsrailli Alon, AFP’ye verdiği demeçte “Bence Netanyahu, İsrail'i bir diktatörlüğe dönüştürmek için Yüksek Mahkeme'ye hükmetmeye çalışıyor. Buna olabildiğince güçlü bir şekilde karşı çıkmalıyız” dedi. Diğer yandan onlarca gösterici de İsrail'in Filistin topraklarını işgalini protesto etmek için Filistin bayrakları açtı.
ABD ve Almanya da dahil olmak üzere birçok Batı ülkesi, İsrail'in yargı reformu tasarısıyla ilgili endişelerini dile getirdi. Ayrıca İsrail Cumhurbaşkanı da geçen hafta bir ‘iç savaş’ uyarısında bulundu. İngiltere, tartışmalı reform tasarısı hakkında kamuoyuna bir açıklama yapmadı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Almanya Dışişleri Bakanlığı, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri Kani ile üç Avrupa ülkesinden yetkililer arasında ‘nükleer anlaşma’ olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) hakkında Norveç'te bir görüşme gerçekleştiğini doğruladı. Ancak görüşmenin müzakere için olmadığını, daha çok Avrupa'nın İran’ın gerilimi tırmandırmasına karşı tutumunu göstermek için olduğunu kaydetti.
Farsça yayın yapan Emvac Media haber sitesi, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri Kani'nin geçtiğimiz hafta Norveç'te İngiltere, Fransa ve Almanya'dan diplomatlarla KOEP hakkında görüştüğünü bildirdi. Toplantıya Avrupa Birliği'nin (AB) dış politika yardımcısının katıldığı aktarıldı.
Bu habere ilişkin olarak Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın Twitter hesabından yapılan paylaşımda şu ifadeler kullanıldı:
“Üç ülkeden diplomatlar İran tarafına bir dizi alanda tansiyonu yükseltmesi karşısındaki tutumlarını net bir şekilde ifade etmek için bir araya geldi. Ancak KOEP konusunda dahi herhangi bir müzakere yapılmadı.”
Daha önce Viyana'daki İran müzakere heyetine başkanlık eden Ali Bakıri Kani, bu toplantıda gündeme getirilen konulara değinmeden Twitter'da şu paylaşımda bulundu:
“Üç Avrupa ülkesinin siyasi liderleriyle Oslo’da bir toplantı yaptım. Toplantıda ortak çıkarları ilgilendiren bir dizi konuyu tartıştık (...) Görüşlerimizi netleştirme ve bazı yanlış hesaplamalara karşı uyarıda bulunma fırsatını asla kaçırmıyoruz. Ulusal çıkarlarımızı diplomasi yoluyla ilerletmeye kararlıyız.”



Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.


WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
TT

WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)

ABD gazetesi The Wall Street Journal (WSJ), ABD’li yetkililerin, Başkan Donald Trump yönetiminin Gazze Şeridi'ni istikrara kavuşturmak için ABD’li bir generalin komutasındaki 10 bin kişilik çok uluslu bir güç oluşturmaya çalıştığını söylediğini aktardı.

WSJ tarafından isimleri açıklanmayan yetkililere göre savaştan sonra Gazze'ye bu gücün konuşlandırılması önümüzdeki yılın büyük bir bölümünü alacak. Aynı yetkililer, söz konusu gücün görevinin Hamas'ı silahsızlandırmayı da içerecek şekilde genişletilme olasılığı konusundaki çekinceler nedeniyle hiçbir ülkenin asker göndermediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın WSJ'den aktardığı habere göre ABD'li yetkililer, gelecek yılın başlarında 5 bin asker gönderme taahhüdü almayı umuyor ve bu sayının 2026 sonuna kadar 10 bine çıkmasını hedefliyor. Ancak diğer yetkililer, gücün asker sayısının 8 bini geçmeyeceğini düşünüyor.

WSJ, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaklaşık 70 ülkeye Gazze’ye konuşlandırılacak güce askeri veya mali katkı sağlamaları için resmi talepte bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker gönderme veya ekipman ve lojistik dahil olmak üzere başka şekillerde yardım sağlama konusunda istekli olduğunu bildirdi.

Katar'da salı günü 25'ten fazla ülkenin ABD'nin liderliğinde yapılacak toplantıda bir araya gelerek söz konusu gücün kurulması ve görev kapsamı için planlar hazırlaması bekleniyor.

WSJ, ABD'li yetkililerin Hamas'ın silahsızlandırılmasındaki herhangi bir gecikmenin İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmek yerine bölgede kalmasına neden olabileceğini söylediklerini aktardı.

Eski ABD Başkanı George W. Bush yönetimi döneminde Ortadoğu meselelerinden sorumlu eski ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi Michael Singh, konuya ilişkin değerlendirmesinde “Hamas ile çatışmaktan kaçınan bir barış gücü, bölgede yeni sorunlar yaratabilir” dedi.

Singh, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güç kullanmaya isteksiz olan barış gücü, İsrail için ‘Hamas'ı silahsızlandırmada başarısız olmakla kalmayıp, yeniden silahlanmasına da zemin hazırlayan ve İsrail'in hareket özgürlüğünü kısıtlayan bir güç olma’ şeklindeki en kötü senaryoyu yaratma riskini taşıyor.”

ABD'li yetkililere göre Hamas, ağır silahlarını Mısır'ın gözetimi altında depolara kaldırmaya açık olduğunu özel olarak ifade etti.


Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

TT

Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)

İnci Mecdi

Savunma meselelerinde uzman bir Amerikan web sitesi, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine atfedilen tartışmalı bir stratejik teklifi içerdiği iddia edilen bir belgenin ayrıntılarını yayınladı. “Avrupa'yı Yeniden Muhteşem Yapalım” başlıklı yeni strateji kapsamında dört Avrupa ülkesini Avrupa Birliği'nin politikalarından uzaklaştırmayı ve ABD'nin nüfuz alanına yaklaştırmayı amaçlıyor.

Arku’l Avsat’ın Defense One internet sitesinden aktardığı habere göre gizli belge, Washington'un Avrupa kıtasında siyasi bir depreme neden olacak bir adımla Avusturya, İtalya, Macaristan ve Polonya'yı Avrupa bloğunun politikalarından koparmaya çalışma niyetinden bahsediyor.

Avrupa'ya göç

Bu sözde sızıntı, resmi ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayınlanmasından bir hafta sonra geldi. 33 sayfadan oluşan strateji, “medeniyetinin silinmesi” olasılığına karşılık uyarısı, kıtanın demografisini değiştiren büyük göç dalgaları göz önüne alındığında, bazı Avrupa ülkelerinin “güvenilir müttefik” olarak kalıp kalamayacağına dair şüpheleri nedeniyle Avrupa'da geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Strateji  ayrıca mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde kıtanın “20 yıldan daha kısa bir süre içinde tanınmaz hale gelebileceğine” de dikkat çekti.

Sızdırılan belge, “ABD'ye sadık kalarak egemenlik arayışında olan ve geleneksel Avrupalı yaşam tarzlarını koruyan veya yeniden canlandıran” partileri, hareketleri, düşünsel ve kültürel figürleri destekleme ihtiyacına işaret ediyor. Bu eğilim, resmi stratejide “Avrupa ülkelerinde kıtanın mevcut gidişatına karşı direnişin geliştirilmesi” şeklindeki ifadenin bir uzantısı olarak görülüyor. Buna ek olarak, milliyetçi partilerin artan etkisine de güveniliyor.

Bu partilerin isimleri açıkça belirtilmese de, tahminler bunların arasında Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki “Ulusal Miting”, İspanya'da “Vox”, İngiltere'de “Reform” ve “Almanya İçin Alternatif” partilerinin de yer aldığını gösteriyor. Bunlara ek olarak, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki “İtalya'nın Kardeşleri” Partisi de bulunuyor.

Sahte haberler

Beyaz Saray, belge ile ilgili haberi “sahte haber” olarak nitelendirerek hemen bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Yardımcısı Anna Kelly, Başkan Trump'ın “şeffaf” olduğunu söyledi. İmzalı resmi strateji belgesinin, onaylanmış tek belge olup, alternatif veya gizli bir versiyon olduğu fikrini reddetti

Gözlemciler, açıklanan stratejinin gerçekten de Avrupa Birliği'ne yönelik keskin bir bakışı yansıttığını, zira liderlerini kitlesel göç karşısında çaresiz kalmakla suçladığını söylüyor. Keza  Brüksel'in politikalarını ulusal egemenliği baltalamaktan, siyasi özgürlükleri kısıtlamaktan ve üye devletlerin rolünü zayıflatmaktan sorumlu tutuyor. Avrupa'nın göç politikalarını “kıtanın çehresini değiştirmek ve huzursuzluk yaratmak” olarak tanımlıyor.

Tekrarlanan aleni açıklamaları sırasında Trump, “kötüleşen Avrupa ülkelerini” ve onların “siyasi doğruculuğa takıntılı” liderlerini hedef alarak, göç politikalarının ülkelerini “yok ettiğini” ve bunun sonucunda Avrupa'nın “parçalandığını” varsaydı.

Ukrayna savaşı

Ukrayna savaşı da Atlantikli müttefikler arasında bir gerilim ve geniş çaplı anlaşmazlık noktasını temsil ediyor. Son günlerde ABD Başkanı Avrupalı liderlere yönelik açıklamalarını sertleştirerek onları zayıf olarak nitelendirdi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandıramamakla suçladı. Trump ile Almanya, İngiltere ve Fransa liderleri arasında aynı konuyla ilgili gergin bir telefon görüşmesinin ardından gerginlik daha da arttı. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Washington ile ek görüşmelerin beklendiğini ve önümüzdeki hafta başında Ukrayna konusunda uluslararası bir toplantı yapılması olasılığının bulunduğunu vurguladı.

Bu yönelimler, ABD-Avrupa ittifakını parçalamaya yönelik girişimlere karşı uyarıda bulunan Papa 14. Leo’nun kayda değer tutumu da dahil olmak üzere kapsamlı eleştirilere yol açtı. Papa, Trump'ın bazı açıklamalarının ABD ile Avrupa arasındaki tarihi ittifakın doğasında “köklü bir değişikliği” temsil edebileceğini söyleyerek, bu ittifakın mevcut aşamada zarar görme tehlikesine karşı uyarıda bulundu.

Beş güç

İngiliz The Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, iddia edilen belge tartışmaya başka bir boyut kazandırıyor. Zira küresel nüfuz dengesini yeniden şekillendirecek bir hamleyle, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya'yı kapsayan “beş temel güç” adı verilen yeni bir uluslararası blok oluşturulması önerisinden bahsediyor.

Daha önce Trump, Rusya'nın G8’den çıkarılmasından ve böylece grubun G7’ye dönüşmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek tartışmalara yol açmış ve bunu “çok büyük bir hata” olarak tanımlamıştı. Hatta daha da ileri giderek Çin'i de ekleyerek G9 adını verdiği bir grup oluşturmayı teklif etmişti.

Ulusal Güvenlik Stratejisi, bir adım daha ileri giderek, büyük güçlerin yer aldığı, üye devletlerin zengin olmasını ve demokratik sistemlerle yönetilmesini gerektiren G7’nin koşulları ile sınırlanmamış yeni bir blok inşa etmeyi öneriyor.

Beyaz Saray'dan gelen resmi yalanlamalara rağmen, bu sızıntılar Avrupa'nın transatlantik ilişkilerin geleceği ve Washington'un kıtanın siyasi haritasını yeniden şekillendirmedeki rolü konusunda giderek artan endişelerini büyütmeye devam ediyor. Daily Mail gazetesi, Avrupalıların tepkilerinin öfkeli ve hızlı olduğunu bildirdi. Chatham House Enstitüsü'nden araştırmacı Leslie Vinjamuri, yaşananların “Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası liberal düzenin sonunu” temsil ettiğini söyledi.

Bazı Avrupalı ​​liderler, Washington'un milliyetçi ve Avrupa Birliği’ne şüpheyle yaklaşan partileri güçlendirebilecek şekilde, kıtanın iç siyasi işlerine tekrar müdahale etmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Artan gerilimin gölgesinde ABD Kongresi, ABD yönetiminin Avrupa'daki Amerikan askeri varlığını yasama organının onayı olmadan azaltma yetkisini kısıtlamayı amaçlayan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nı oylamaya hazırlanıyor.