Barış Şimdi Hareketi’nden BMGK'ya yerleşim faaliyetlerine müdahale çağrısı

Doğu Kudüs'teki Ramot Alon yerleşim bölgesi. (AFP)
Doğu Kudüs'teki Ramot Alon yerleşim bölgesi. (AFP)
TT

Barış Şimdi Hareketi’nden BMGK'ya yerleşim faaliyetlerine müdahale çağrısı

Doğu Kudüs'teki Ramot Alon yerleşim bölgesi. (AFP)
Doğu Kudüs'teki Ramot Alon yerleşim bölgesi. (AFP)

İsrail hükümetinin dün 940 yeni yerleşim biriminin inşası için ihale açması, yerleşim yerlerinde 7 bin157 konut inşaatı için planların onaylanması ve dört yerleşim karakolunun yasallaştırılmasının ardından Tel Aviv'deki Barış Şimdi (Peace Now) Hareketi, 12 İsrailli örgütle birlikte Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerine İsrail'in yerleşim bölgelerinde attığı adımlara karşı çalışmaya çağıran bir mektup gönderdiğini duyurdu.
Barış Şimdi Hareketi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yerleşim yerlerinde binlerce konut yapılmasına onay verilmesi ve gelişigüzel 15 kadar karakola bir hafta içinde meşruiyet sağlanması fiili bir ilhaktır. Yerleşim yerlerinde inşa bir savaş suçudur ve Filistinliler için vatandaşlık olmaksızın ilhak, Apartheid anlamına gelir. Bu eylemler her şeyden önce Filistinlileri hedef almayı ve Batı Şeria'daki toprakları kontrol ederek gelecekte bir Filistin devletinin kurulmasını engellemeyi amaçlıyor. Bu sadece İsrail'e yönelik bir güvenlik tehdidi değil, aynı zamanda bir demokrasi olarak İsrail'in temellerine yönelik de gerçek bir tehdittir.”
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgile göre İsrail hükümeti dün, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun henüz birkaç gün önce söz vermesine rağmen Beitar Illit yerleşiminde 747 birim ve Efrat yerleşiminde 193 birim olmak üzere toplam 940 yeni konut inşaatı için ihale açtığını duyurdu. Netanyahu, İsrail ile Filistin Yönetimi arasında geçtiğimiz pazar günü düzenlenen Şarm eş-Şeyh toplantısında bu konuda anlaşmaya varıldığı gibi İsrail'in yeni yerleşim birimleri kurmayacağını ifade etmişti. Toplantıda, ‘İsrail'in yerleşim yerlerinde yeni konut birimleri müzakerelerini dört ay süreyle durdurmaya kararlı olduğunu’ doğrulayan bir bildiri yayınlandı.
Konuyu uzun yıllardır takip eden Barış Şimdi Hareketi, yerleşim genişlemesinin yayınlanandan çok daha büyük olduğunu belirterek İsrail hükümeti ve Başbakan Netanyahu'nun, özellikle müttefikleri ABD’den gelen uluslararası kınamayı umursamadığını vurguladı.
Barış Şimdi Hareketi’nin raporuna göre işgalci Sivil Yönetim’in Yüksek Planlama Kurulu alt komitesinde iki gün süren müzakereler perşembe günü sona erdi. Müzakerelerde, yerleşim yerlerinde 7 bin157 konut birimi inşa etme planı onaylandı. Ayrıca yasadışı dört karakola meşruiyet sağlandı ve bunları beşinci bir karakola verme planı ertelendi. Bu onay, 5 bin 257 konutun inşası için planların nihai onay için  bin 900 konutun geliştirilmesi de dahil olmak üzere 37 yerleşim ve karakolda 43 imar planını içeriyor. Mevo’ot Yeriho, Nofei Nehemia ve Bnei Kedem adlarıyla nihai onayın verilmesi için üç karakol dönüştürüldü ve başka bir karakol olan Nativ Ha'avot için de bir yapısal harita bırakıldı. Dört karakol, yerleşim yerlerinde ‘mahalle’ olarak kabul ediliyor. Ancak Barış Şimdi’ye göre burada, ‘alanının önemli ölçüde genişlemesi ve resmi olarak ilhak edildiği yerleşim yerleriyle arasındaki mesafe nedeniyle aslında yeni yerleşim birimlerinin kurulmasından’ söz ediliyor.



Hizbullah: İsrail'in tehditleri bizi silahlarımızı bırakmaya zorlamayacak

 İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
TT

Hizbullah: İsrail'in tehditleri bizi silahlarımızı bırakmaya zorlamayacak

 İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım bugün yaptığı açıklamada, silahlarını teslim etmesi için ABD'nin sürekli baskısı altında olduğu bir dönemde İsrail'in tehditlerinin Hizbullah’ı ‘teslim olmaya’ ya da silah bırakmaya itmeyeceğini vurgularken, İsrail'in varlığını sürdürmesini ‘gerçek bir kriz’ olarak değerlendirdi.

Aşure günü münasebetiyle televizyonda yaptığı konuşmada Kasım şunları söyledi: “Bu tehdit bize teslim olmayı kabul ettirmiyor. Bize pozisyonlarınızı yumuşatın denmiyor ama saldırganlığa son verin deniyor... Bize silahlarımızı bırakmamız söylenmiyor.”

Kasım, ‘Lübnan'da ve bölgede işgalin meşrulaştırılmasının bir parçası olmayacaklarını’ vurguladı. Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı'ndan (NNA) aktardığına göre Kasım, “Koşullar zor ve karmaşık olsa da direniş ateşini yakmaya devam etme inancına sahibiz. Lübnan'da ve bölgede işgalin meşrulaştırılmasının bir parçası olmayacağız. Bir taviz ve aşağılama olan normalleşmeyi kabul etmeyeceğiz. Biz emanetin bekçileriyiz, devam edeceğiz ve yüzleşeceğiz” ifadelerini kullandı.

Kasım sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizi tehdit etmek için çalışıyorlar ve bizden onlara yeni adımlar atılmazsa teslim olmamız gerektiğini söylüyorlar... Bu tehdit bizi teslim olmaya zorlamayacak. İsrail-ABD saldırganlığı, cinayetleri ve suçları durmalı. Sorun İsrail, direniş değil. Direniş çözümlerden biridir ve İsrail'in hayatta kalması gerçek bir krizdir.”

asdfrgt
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Reuters)

Kasım, “Önümüzde anlaşma ve 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararının uygulanması olmak üzere iki aşama var. Bizim tutumumuz ilk aşamanın tamamlanması ve anlaşmanın uygulanmasının ardından kararı uygulamaya hazır olacağımız yönünde. Anlaşmaya varmak için esnekliğe sahibiz” dedi.

Kasım sözlerine şöyle devam etti: “ABD ve İsrail'in öldürmekle ya da teslim olmakla tehdit eden denklemiyle ilgilenmiyoruz. Biz haklarımıza bağlıyız. Şehit olmamız ya da galip gelmemiz gerekiyorsa biz varız. Bizim kabiliyetimizi, duygularımızı ve pozisyonlarımızı tartışmayın, biz sahanın adamıyız. Hizbullah adına her iki seçeneğe de hazır olduğumuzu beyan ediyorum. Barışa, ülkeyi inşa etmeye, ilerleme ve istikrar için iş birliğine hazırız. Çatışmaya ve savunmaya da hazırız; biz boyun eğmeyen, haklarımızdan ve onurumuzdan vazgeçmeyen bir halkız. Lübnan'da büyük bir hapishanede yaşamayı kabul etmiyoruz.”