Lübnan’da göstericiler Merkez Bankası önünde lastik yaktı

Göstericiler bankalara ve bankacıların evlerine saldırmaya çalıştı.

Protestocular Merkez Bankası önünde havai fişek attı. (AFP)
Protestocular Merkez Bankası önünde havai fişek attı. (AFP)
TT

Lübnan’da göstericiler Merkez Bankası önünde lastik yaktı

Protestocular Merkez Bankası önünde havai fişek attı. (AFP)
Protestocular Merkez Bankası önünde havai fişek attı. (AFP)

Lübnanlı protestocular dün Lübnan Merkez Bankası önüne lastikler yakarken bazı göstericiler de başkent Beyrut'taki bankalara saldırmaya çalıştı. Yerel basına göre protestocular üç yıldır mevduat hesaplarının dondurulmasına ilişkin kararı ‘kendilerine yapılış haksızlık’ olarak görüyor.
Gerilim, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) ekonomik krizdeki Lübnan'ın durumunun çok kötü bir seviyeye ulaştığını açıkladığı bir dönemde yaşandı. IMF, hükümete Lübnan Merkez Bankası'ndan ‘borç para’ almamaları uyarısı yaptı.
Yüzlerce Lübnanlı ve 'Mudilerin Haykırışı Derneği' Beyrut'ta Lübnan Merkez Bankası önünde protesto gösterisi düzenledi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre protestocular bankaya havai fişek atıp lastik yakarken, diğerleri ise Merkez Bankası bitişiğindeki Societe Generale Bank'a saldırmaya çalıştı.
Göstericilere çevik kuvvet polisi müdahale ederken, banka ve çevresine takviye kuvvetler konuşlandırıldı. Diğer güvenlik takviyeleri de Beyrut'un Hamra semtindeki bir dizi bankaya yerleştirildi.
Basında yer alan haberlere göre, bir dizi protestocu Hamra'daki ‘Beyrut ve Arap Ülkeleri’ ve ‘El Mavarid’ bankalarına yönelerek binalara saldırmaya çalıştı.
17 Ekim protestolarından sonra ortaya çıkan birleşik koalisyon ise yaptığı açıklamada, mevduat sahiplerinin 2015 yılında BLC Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Nadim el Kassar'ın evine girmeye çalıştığını duyurdu.
Lübnan Merkez Bankası geçtiğimiz pazartesi günü bir genelge yayınlayarak ticari bankaların ve sarrafların (A sınıfı) 90 bin Lübnan lirası üzerinden dolar satmalarına izin verdi. Ancak mevduat sahipleri, özellikle doların karaborsada fiyatının yaklaşık 145 bin liraya ulaşmasının ardından kararı ‘haksızlık’ olarak değerlendirdi.
Geçtiğimiz eylül ayından bu yana, Lübnan bankalarının ülkedeki dolar kıtlığı krizinden kaynaklanan sert bir politikanın bir parçası olarak mevduat sahiplerine paralarını dolar cinsinden vermeyi reddetmesinin ardından Lübnan bankalarına yönelik saldırılar tekrarlandı.
Lübnan bankaları 2019'dan bu yana ülkeyi vuran benzeri görülmemiş ekonomik krizin ardından mevduat sahiplerinin döviz cinsinden fonlarına kısıtlamalar getirdi. Ayrıca yerel para cinsinden fon çekme konusunda sert tavanlar belirledi.
IMF Lübnan Misyon Şefi Ernesto Rigo, Lübnan ile IMF arasında 8 Nisan 2022'de ‘3 milyar dolarlık’ kredi hakkında yapılan ön anlaşmanın ardından gelinen durum hakkında açıklamada bulundu. Lübnan hükümetinin bir yıl önce hayata geçirilmesi için söz verdiği reformlar hususunda ‘çok yavaş’ davrandığını vurgulayan Rigo, “Lübnan çok kötü bir durumda” dedi.
IMF'nin üye olan bir ülkeyi asla yüzüstü bırakmayacağını dile getiren Rigo, ülkenin kredi alınabilmesi için öne sürülen şartlar ve reformlar için herhangi bir süre tanımadıklarını ifade etti.
IMF, Rigo’nun açıklamalarının ardından paylaştığı yaptığı yazılı bildiride hızlı reformlar uygulanmadığı takdirde Lübnan'ın ‘sonsuz bir krize gireceği’ uyarısında bulundu.



Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
TT

Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)

Tunus’ta çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular, sivil toplum örgütleri, aktivistler ve bağımsız siyasetçiler dün, ‘adaletsizliğe karşı’ ve özgürlük talepleriyle bir yürüyüşe katıldı. Yürüyüş, İnsan Hakları Meydanı’ndan başlayarak başkentin merkezindeki 5. Muhammed Caddesi’ni geçerek devam etti.

Protesto yürüyüşü, Tunus’un güneyindeki Gabes'te çevre kirliliğine karşı geniş kapsamlı protestoların, sektörel grevlerin ve ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla hapiste tutulan politikacılar için uzaktan yapılan duruşmalara tepki olarak düzenlendi.

Bu durum, gazetecilerin yargılanması, sivil toplum kuruluşlarının ve basın kuruluşlarının faaliyetlerinin dondurulmasına ilişkin mahkeme kararları, vergi denetim kampanyası ve siyasi partilerin faaliyetlerinde önemli bir düşüşün yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı.

Protesto yürüyüşü organizatörlerinden oluşan komisyonun sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız safları birleştirmek. Bildiğiniz gibi, bugün iklim zorlu. Adaletsizliği durdurmayı ve ülkenin uçuruma sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Protestolar sırasında göstericiler “Özgürlük, özgürlük, polis devleti bitti” ve “İş, özgürlük, ulusal onur” sloganları attılar. Göstericiler ayrıca üzerinde ‘Sadece adaletsizlik ve tehditleri bilen bir başkan! Halkın ve halkın isteklerinden uzaklaşan yolun nereye gidiyor?’ yazan büyük bir pankart açtılar.

Muhalefet kanadından Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Riyad Şuaybi, Alman Basın Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Ulusal sahnede yaşanan çok yönlü siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler çerçevesinde, bu yürüyüş, beş yıldan fazla bir süredir durmuş olan demokrasi ve kalkınma sürecinin yeniden başlatılması hedefine ilişkin gerçek bir ulusal konsensüsü ifade ediyor” dedi.

Bu hareket, sokakta yetkililer ile Tunus'un en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) da dahil olmak üzere çeşitli parti ve örgütlerden muhalefet kanadındaki gruplar arasındaki gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor.

Paris'te yaşayan Tunuslu muhalif siyasetçi ve Fransa'daki Tunuslular Demokratik Derneği Başkanı Tarık Tukabri, “Siyasi partilerin genel sekreterlerinin çoğu bugün hapiste. Siyasi görüşleri ne olursa olsun, kamu özgürlüklerini savunmak ve onların serbest bırakılmasını talep etmek önemli” ifadelerini kullandı. Tukabri, “Siyasi ve demokratik hayata dönmemiz, partilerin ve sivil toplumun rolünü yeniden tesis etmemiz ve uzaktan yargılamalara son vermemiz gerekiyor” diye ekledi.

2019 yılında iktidara gelen Cumhurbaşkanı Kays Said, muhaliflerini devleti içeriden parçalamaya çalışmakla, yabancı güçlerle bağlantıları olmakla ve devlet kurumlarında yaygın şekilde yolsuzluğa neden olmakla suçluyor.

Öte yandan Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ifade özgürlüğüne karşı davalar veya kovuşturmalar ya da hapishanelerde muhaliflere işkence uygulandığı iddialarını reddediyor. Ancak Tunus İnsan Hakları Birliği ve Tunus Gazeteciler Sendikası gibi insan hakları örgütleri, kamusal özgürlüklerde ciddi bir gerileme olduğuna işaret ederken hapishanelerde tutuklu bulunan politikacıların sağlık durumunun kötüleştiğini vurguluyor.

Yetkililer, özgürlük kısıtlamalarını kaldırmak, kamu hizmetlerini ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve artan fiyatlarla mücadele etmek konusunda çifte baskı altında bulunuyor.

Tukabri, yaptığı açıklamada ayrıca “Bu boşluk bir an önce kapatılmalı ve vatandaşların sağlık, çevre kirliliği, barınma ve diğer alanlardaki gerçek sorunlarına çözüm bulmaya özen gösterilmeli” diye vurguladı.


Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Sudan’da Kordofan'ın kuzey bölgelerinde, özellikle stratejik öneme sahip Babnusa şehrinde şiddetli çatışmalar devam ederken çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne de sıçradı. Kuzey Eyaleti’nin yönetim şehri Dongola, Sudan ordusu ile ‘Evlad Kamari’ adıyla bilinen yerel milisler arasında patlak veren ilk çatışmaya tanık oldu. Bu olay, yerel halk arasında terör ve korku dalgasına yol açarken, çok sayıda milis öldürüldü ve liderleri ağır yaralı halde hastaneye kaldırıldı.

Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirme isteğini memnuniyetle karşıladı. Cumartesi günü, BAE Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Enver Karkaş, ‘Sudan’daki kanlı iç savaşın acilen sona erdirilmesi ve acil ateşkes’ çağrısında bulundu.

Karkaş, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, Sudan'ın birliğine vurgu yaparken Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) etkisinin geri dönüşünün ciddi endişe kaynağı olduğunu söyledi. Karkaş, Sudan’da çatışan her iki tarafta da ihlallere karışanların hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi

Irak’ta Şii siyasi güçlerin ittifakı olan Koordinasyon Çerçevesi’nin başbakanlık için potansiyel adaylara ön koşullar getirmeyi kabul ettiği bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Koordinasyon Çerçevesi, Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki’ye cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı (üç başkanlık) makamlarına atanacak isimlerle ilgili müzakereleri yürütmek üzere ‘tam yetki’ verdi.

Kaynaklara göre başbakanlık adayı Sünni ve Kürt güçler tarafından kabul edilebilir olacak ve ne Washington’ın ne de Tahran'ın hassasiyetlerini tetikleyecek. Bu da onu uzlaşı adayı haline getirecek.

Kaynaklar, adayın kimliğinin, yürütme kararlarının parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran Şii güçlerde kalmasını sağlayan önceden belirlenmiş bir siyasi programı uyguladığı sürece Koordinasyon Çerçevesi için ‘artık bir önem teşkil etmediğini’ belirttiler.

Kaynaklar ayrıca Koordinasyon Çerçevesi komisyonunun, adaylardan Şii partilerle nüfuz mücadelesine girmemelerini ve mali kriz ile artan kamu borcunu çözmek için çalışmasını istediğini aktardı.