ABD’nin Suriye’deki konuşlanışı ve bunun İran çatışmasıyla ilişkisi

ABD’nin Suriye'nin doğusundaki konuşlanmasının Suriye ve Irak sahnelerini nasıl ayırabileceğini açıkça gösteren bir Google haritası.
ABD’nin Suriye'nin doğusundaki konuşlanmasının Suriye ve Irak sahnelerini nasıl ayırabileceğini açıkça gösteren bir Google haritası.
TT

ABD’nin Suriye’deki konuşlanışı ve bunun İran çatışmasıyla ilişkisi

ABD’nin Suriye'nin doğusundaki konuşlanmasının Suriye ve Irak sahnelerini nasıl ayırabileceğini açıkça gösteren bir Google haritası.
ABD’nin Suriye'nin doğusundaki konuşlanmasının Suriye ve Irak sahnelerini nasıl ayırabileceğini açıkça gösteren bir Google haritası.

ABD ile İran arasında İslam Devrimi’nin kurulmasından bu yana süregelen bir çatışma söz konusu. Çoğu arabuluculuk yoluyla ve gri alanlarda gerçekleşiyor.
Çatışma 1983'te, Beyrut'ta Deniz Piyadeleri'nin bombalanmasıyla ve 2020 yılında İran'ın Ortadoğu bölgesindeki büyük stratejisinin mimarı ve uygulayıcısı General Kasım Süleymani'nin Bağdat'ta bir ABD İHA’sı tarafından ve eski ABD Başkanı Donald Trump'ın doğrudan emriyle öldürülmesiyle zirve noktasına ulaştı.
İki ülke arasındaki iş birliği zirvesinde iki önemli konu ön plana çıktı. Birincisi; 1987 yılındaki İran-Kontra Skandalı, yani Beyrut'taki ABD’li rehinelerin serbest bırakılması karşılığında İsrail'den İran'a silah verilmesi olayı. İkincisi, bir yanda İran ile diğer yanda 5+1 grubu arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma.
Ancak 2003'te Irak'ın ve 2011'deki Arap Baharı olarak adlandırılan süreç sırasında da Arap ülkelerinin düşüşü, İran'a projesini uygulamak için bir daha elde edemeyebileceği stratejik bir pencere ve jeopolitik bir fırsat verilmesine yol açtı. Tiyatronun büyük bir bölümü Irak, Suriye, Lübnan ve işgal altındaki Filistin’e işaret eden Bereketli Hilal olarak adlandırılan bölge içindeydi. İran, ABD’yi bölgeden çıkarmak istiyor. Amerikan askeri varlığı, onun büyük stratejisine uymuyor ve büyük bir engel oluşturuyor. Bu büyük bir engeldir. Bugün İran, Doğu'yu (Çin’i) Amerikan Batı'sının bir alternatifi olarak görüyor. Ama (coğrafi anlamda) büyük stratejisinin bel kemiğinin, yani ‘direniş ekseninin’ olduğu batıya yöneliyor.

Makro mikroya karşı
ABD’nin dün Suriye’deki İran destekli milis mevzilerini bombalaması yeni bir durum değil. Aslında bu, ABD kuvvetlerinin DEAŞ'A karşı savaşmak için hem Irak'a hem de Suriye'ye dönmesinden bu yana görülen bir üslup. İran, DEAŞ’la ABD Ordusu eliyle savaşmak istedi. Ancak ABD’linin görevini tamamladıktan sonra bölgede kalmasından hoşlanmıyor. Amacı her zaman stratejisini uygulamaktır. Ancak bunun için ödeme yapmaz. Denklemi, “Diğer kazanırsa kârı onunla paylaşırım, kaybederse tek başına kaybeder” şeklindedir.
Ocak 2021’den bu yana hem Irak hem de Suriye'de ABD güçlerine ve Uluslararası Koalisyon kuvvetlerine çeşitli yollarla yaklaşık 78 saldırı düzenlendi. O zamandan bu yana Başkan Biden, ABD kuvvetlerine en sonuncusu dün olmak üzere dört kez karşılık verme emri verdi. ABD’nin herhangi bir saldırıya tepkisinin ölçütü her zaman ABD kayıpları olup olmadığına bağlı olmuştur.

Stratejik koşullar
ABD’nin yanıtı birkaç jeopolitik, stratejik ve taktik olayla aynı zamana denk geldi:
- Jeopolitik düzeyde, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Moskova ziyareti merkez sahneyi alıyor. Bu çok önemli, ama ABD’nin yanıtından çok daha büyük durumlar için. Keza Suudi-İran yakınlaşması da önemli bir bölgesel jeopolitik dönüşüm düzeyine giriyor.
-Bu olaylara ek olarak, İran'ın uranyum zenginleştirmede ileri seviyeye ulaştığı, ancak bomba yapma kararı almadığı haberi sızdırıldı.
-Aynı şekilde Pentagon'un ABD askeri gücünün (Posturing) araçlarını hem Avrupa'ya hem de Doğu Asya'ya yeniden dağıtma kararı, Ortadoğu bölgesinde bulunan ABD güçlerinin yetenekleri pahasına düşüyor.
-Bu yeni konumlandırma, ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley'in Suriye'nin doğusuna yaptığı ziyaretten önce geldi. Bu da ABD'nin gelinen aşamada bu bölgeye verdiği önemi göstermektedir. Büyük bir stratejik ve taktik kazanım için küçük bir yatırımdır.
-Doğu Fırat ve Ürdün-Suriye-Irak sınırındaki Tanf Üssü’ndeki ABD varlığı çok önemli, ama nasıl? İran ile kötü bir senaryo yaşanması durumunda. Bu iki bölgede bulunan ABD Kuvvetlerinin, güçlendirmelerinin ardından elbette Elbukemal koridorunu ister doğrudan ister ateş gücüyle askeri olarak kontrol ederek Irak sahnesini Suriye sahnesinden ayırması mümkün olabilir.
-Suriye’nin doğusunda meydana gelen olaylar, Suriye’nin batısında meydana gelen olaylardan, özellikle de İsrail Hava Kuvvetleri’nin İran bölgelerine yaptığı saldırılardan ayrılamaz. İsrail, ‘savaşlar arası savaş’ ilkesi çerçevesinde saldırılar düzenliyor. Amaç her zaman İran'ın Suriye'de askeri varlığını kurmasını ve pekiştirmesini engellemek.
-Dolayısıyla ABD, Fırat'ın doğusunda İran destekli milislere saldırılar düzenlerken İsrail, Suriye'deki İran hedeflerine yönelik saldırılarını tekrarladı. Şimdiye kadar doğu ve batı cepheleri arasında en azından istihbarat düzeyinde bir koordinasyon olduğu söylenebilir. Bununla birlikte Suriye arenasındaki büyük değişimin göstergesi, koordinasyonun ABD ile İsrail arasındaki bilgi alışverişi seviyesinden, aralarında fiili ortak uygulama seviyesine kaymasıdır.
Yarın onun bekleyen için yakındır.

*Bu yazı bir askeri analist tarafından Şarku’l Avsat için kaleme alınmıştır.



Gazze ateşkesi: Kahire görüşmelerinde ‘önemli ilerleme’ kaydedildi

 Gazze Şeridi'nde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan binaların enkazı arasında duran iki Filistinli çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan binaların enkazı arasında duran iki Filistinli çocuk (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Kahire görüşmelerinde ‘önemli ilerleme’ kaydedildi

 Gazze Şeridi'nde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan binaların enkazı arasında duran iki Filistinli çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan binaların enkazı arasında duran iki Filistinli çocuk (AFP)

Reuters’a konuşan iki Mısırlı güvenlik kaynağı, Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması amacıyla Kahire'de yürütülen müzakerelerde önemli ilerlemeler kaydedildiğini bildirdi.

Tarafların Gazze Şeridi'nde uzun vadeli bir ateşkes sağlanması da dahil olmak üzere bir dizi konuda anlaşmaya vardığını belirten iki kaynak, görüşmelerde kaydedilen ilerlemeye rağmen Hamas'ın silahları konusu gibi bazı çetrefilli hususların varlığını sürdürdüğünü vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyon kanalından aktardığına göre, Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Hasan Mahmud Raşad dün Kahire'de Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer başkanlığındaki İsrailli heyetle bir araya geldi.

Görüşme Mısır ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasında ateşkesi yeniden başlatma çabalarının bir parçası olarak gerçekleşti.

Söz konusu görüşme, birkaç gün önce bir Hamas heyetinin ateşkesi görüşmek üzere Mısır'a yaptığı ziyareti takip ediyor.

İsrailli yetkililer ise bu bilgiyi henüz teyit etmedi.

Mısır, Katar ve ABD ile birlikte Gazze Şeridi'nde 18’inci ayına giren yıkıcı savaşı sona erdirmek için diplomatik çabalara öncülük ediyor.

Hamas bu hafta başında yaptığı açıklamada, heyetinin Mısırlı arabulucularla yaptığı görüşmelerin ardından cumartesi günü Kahire'den ayrıldığını duyurdu.

AFP'ye konuşan ve ismi açıklanmayan bir Hamas yetkilisi, hareketin Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için kalan esirlerin tek seferde serbest bırakılmasını ve beş yıllık ateşkesi içeren bir ‘anlaşmaya’ hazır olduğunu söyledi.

Hamas 17 Nisan'da, İsrail'in 10 canlı esirin serbest bırakılması karşılığında 45 günlük ateşkes önerisini reddetmişti.

Hamas'ın kapsamlı bir anlaşma talebine karşılık İsrail tüm esirlerin geri verilmesini ve Hamas ile diğer Filistinli grupların silahsızlandırılmasını talep ederken, Hamas bu talebin ‘kırmızı çizgilerini’ aştığını belirtti.